10/05/2021 | Yazar: Yıldız Tar

Burcu Karakaş’ın Diyanet’in LGBTİ+ karşıtlığına da mercek tuttuğu “Biz Her Şeyiz” Diyanet’in İşleri kitabı çıktı: Bugüne kadar elde edilmiş kazanımlar ya yok oluyor ya da yok olma tehdidiyle karşı karşıya kalıyor.

“Biz Her Şeyiz”, Diyanet’in İşleri kitabı çıktı Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Gazeteci Burcu Karakaş’ın “Biz Her Şeyiz” Diyanet’in İşleri kitabı İletişim Yayınları etiketiyle yayınlandı.

Karakaş kitapta, AKP döneminde güçlenen Diyanet’in bütçesini, personelini, aile, çocuk ve gençlikle ilgili projelerini, kendi medya araçlarıyla ilettiği mesajlarını, toplumsal cinsiyet ve kadın konularında takındığı tavrı, iktidarla sıkı ilişkileriyle yakından inceliyor.

“Basına yansıyanlar, buzdağının görünen yüzü”

Karakaş’ın saha çalışmalarıyla desteklediği kitap, Diyanet’in nasıl büyüdüğünü, hangi alanlarda siyasal iktidarla nasıl ilişkilendiğini ve faaliyetlerini tartışıyor. Kitabın “Diyanet A.Ş.” başlıklı bölümünde kurumun ekonomik ilişkileri, “Son umudumuz ve son kalemiz: Aile” bölümünde ise aile politikaları derinlemesine inceleniyor. Kitapta ayrıca eski Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’yla Karakaş’ın “Diyanet eleştirisi, din eleştirisi değildir” başlıklı söyleşisi de yer alıyor.

Karakaş, kişisel meraktan yola çıkarak başladığı çalışmayı girişte şöyle anlatıyor:

“Araştırdıkça çoğu zaman parçalı bir şekilde basına yansıyan Diyanet çalışmalarının yalnızca buzdağının görünen kısmı olduğunun ayırdına vardım.”

Karakaş, Diyanet’in kadın ve aile başlıklarını bir arada değerlendirerek, kadını aile içerisinde konumlandırdığını da verilerle aktarıyor.

Diyanet’in LGBTİ+ karşıtı açıklamaları

“Diyanet İşleri Başkanlığı’nın her sene artan bütçesini, toplumu dizayn etmeye yönelik faaliyet ve açıklamalarını konuşmak neredeyse gündelik hayatımızın rutin bir parçası haline geldi” diyen Karakaş’ın araştırmasında Diyanet’in LGBTİ+ karşıtı açıklama ve hutbeleri de yer alıyor. Karakaş, 2019 ve 2020 yıllarında Diyanet’in LGBTİ+’ları hedef gösteren hutbelerini, Ali Erbaş’ın onur yürüyüşünü “sapkınlık” olarak nitelendirmesini ve ardından yaşananları da inceliyor. Siyasi iktidarın Diyanet’e yönelen eleştirilere nasıl kalkan olduğuna somut olgular üzerinden mercek tutuyor. Karakaş kitapta ayrıca Boğaziçi Üniversitesi protestoları sırasında Diyanet’in LGBTİ+’lara nefret söylemini nasıl tekrar ürettiğini de hatırlatıyor.

Diyanet’in Avrupa’daki LGBTİ+ karşıtı faaliyetlerinin yaptırımla karşılaştığını da vurgulayan Karakaş, “Türkiye’de benzer şekilde örnek bir görevde bulunan din görevlilerinin eşitlik karşıtı söylemleri ise insan hakları savunucuları haricinde eleştiriyle karşılanmıyor” diyor.

“Tehdit” ve “tehlike” kavramları öne çıkıyor

Diyanet tarafından aile odaklı çalışmalara ilişkin hazırlanan belgelerde “tehdit” ve “tehlike” kelimelerinin sıklıkla kullanıldığını ortaya koyan Karakaş, LGBTİ+ karşıtlığının da bu temeller ve “sapkınlık” söylemiyle inşa edildiğine mercek tutuyor.

Karakaş, kitabın kapanışından Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden tek taraflı çekilmesinin ardından Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın homofobik açıklamasını da hatırlatarak, kuruma siyasi erk tarafından atfedilen rolü anlatıyor:

“İnsan haklarının evrensellik çerçevesinden değil, “fıtrat”, “merhamet”, “vicdan”, “millî/dinî/ailevî/toplumsal değer” gibi kavramlarla ele alınması sonucunda bugüne kadar elde edilmiş kazanımlar ya yok oluyor ya da yok olma tehdidiyle karşı karşıya kalıyor.”

Karakaş, Diyanet’in her geçen yıl artış gösteren faaliyetlerinin mevcut iktidar tarafından arzu edilen toplumsal değişime ivme kazandırma amacıyla geçirildiğini belge ve verilerle ortaya koyuyor:

“Diyanet’in dokunulmaz olması gerektiğine yönelik kamuoyunda oluşturulmak istenen algı, kurumun faaliyetlerine yönelik kapsamlı tartışma fırsatını ortadan kaldırıyor.”


Etiketler: insan hakları, kadın, yaşam, nefret suçları, aile, din/inanç, siyaset
İstihdam