13/01/2025 | Yazar: Kaos GL
BM İnsan Hakları Komitesi, LGBTİ+’lara ve derneklere sistematik ayrımcılık ve şiddet ile LGBTİ+ etkinliklerinin yasaklanmasından “endişe duyduğunu” belirtti.

Fotoğraf: UN Photo/Jean-Marc Ferré
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi, Türkiye’nin ikinci periyodik raporuna ilişkin sonuç gözlemlerini yayınladı. Komite’nin 23-24 Ekim 2024’teki toplantısında Türkiye'nin medeni ve siyasi haklar karnesi tartışılmıştı.
Komite’den LGBTİ+’lara ayrımcılık ve şiddet uyarısı
Komite, toplantı ve raporların değerlendirilmesinin ardından yayınladığı sonuç gözlem raporunda Türkiye’nin LGBTİ+ haklarına ilişkin durumunu da değerlendirdi. Etkiniz’in Türkçeleştirdiği sonuç gözlem raporunda LGBTİ+ haklarına ilişkin şu değerlendirme yer aldı:
“Komite, Taraf Devlet'teki yasal çerçevenin, LGBTQ bireyler, engelliler ve Kürt toplumu gibi etnik azınlıklar da dahil olmak üzere Sözleşme kapsamındaki tüm temellerde ayrımcılığa karşı tam koruma sağlamadığına dair endişesini yinelemektedir. Bu bağlamda Komite, LGBTQ bireylere ve derneklere yönelik sistematik ayrımcılık ve şiddetten; örgütlenme ve ifade özgürlüğü haklarından yararlanmalarına yönelik kısıtlamalardan endişe duymaktadır. Komite, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu'nun ayrımcılığı yasaklayan kapsamlı bir yasal çerçeve sunmasına rağmen, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine dayalı ayrımcılığı ele almadığını ve bu temelde şikâyetler almasını engellediğini not etmektedir. Komite ayrıca Kürt toplumuna yönelik ayrımcılık ve ırkçı saikli şiddet raporlarından da endişe duymaktadır.”
TİHEK Kanunu cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine dayalı ayrımcılığı da ele almak için değişmeli
BM İnsan Hakları Komitesi sonuç gözlem raporunda, ayrımcılığı yasaklayan mevzuatın kabul edilmesi gerektiği ve cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine dayalı ayrımcılığı ele alabilmesini sağlamak için Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu'nda değişiklik yapılması gerektiği de vurgulandı.
Komite, Türkiye’nin atması gereken adımları şöyle sıraladı:
“Hem kamu hem de özel sektörde ve Sözleşme kapsamında yasaklanan tüm temellerde kesişimsel, doğrudan ve dolaylı ayrımcılık da dahil olmak üzere ayrımcılığı yasaklayan kapsamlı bir mevzuat kabul etmeli; mevzuatın etkili bir şekilde uygulanmasını ve mağdurların etkili ve uygun çözümlere erişimini sağlamalı ve cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine dayalı ayrımcılığı ele alabilmesini sağlamak için Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu'nda değişiklik yapmalıdır;
“Tüm ayrımcılık, nefret söylemi ve nefret suçu eylemlerinin derhal ve etkili bir şekilde soruşturulmasını, faillerin adalete teslim edilmesini ve suçlu bulunmaları halinde uygun yaptırımlarla cezalandırılmalarını ve mağdurlara yeterli çözüm yollarının sağlanmasını temin etmelidir.”
BM İnsan Hakları Komitesi, Türkiye’nin barışçıl toplanma özgürlüğünü değerlendirdiği bölümde LGBTİ+ yürüyüş ve etkinliklerinin yasaklanmasından “endişe duyduğunu” da belirtti.
Kaos GL, 17 Mayıs ve Murat Çekiç dernekleri, Türkiye’deki LGBTİ+’ların durumunu BM İnsan Hakları Komitesi’ne sunmuştu
Türkiye ile ilgili sivil toplum örgütleri alternatif raporlarını BM İnsan Hakları Komitesi’ne sunmuştu. Rapor sunan örgütler arasında Kaos GL, 17 Mayıs ve Murat Çekiç derneklerinden oluşan konsorsiyum da yer almıştı.
Ortak raporda, Türkiye'nin iddialarına rağmen, ülkedeki yasal ve kurumsal çerçevenin LGBTİ+’ları sistematik olarak dışlamaya ve ayrımcılığa maruz bırakmaya devam ettiği vurgulandı.
Örgütler, acil reformların yapılması ve LGBTİ+ haklarında uluslararası standartlara uyulması gerektiğini vurgulayarak; İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararıyla birlikte Anayasal ve yasal çerçevede LGBTİ+ haklarında gerileme yaşandığını da hatırlattı.
Raporda; LGBTİ+’ların insan hakları ulusal eylem planından dışlanması, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nun (TİHEK) LGBTİ+’lardan gelen başvuruları kategorik olarak reddetmesi, trans kadınları hedef alan şiddet, LGBTİ+ etkinlik ve yürüyüşlerinin yasaklanması, LGBTİ+ örgütlerini hedef alan keyfî denetimler gibi başlıklar yer aldı.
TIKLAYIN - Kaos GL, BM İnsan Hakları Komitesi’ne sunum yaptı: Sistematik yasaklara son verilmeli!
Kaos GL İnsan Hakları Program Koordinatörü Av. Kerem Dikmen, konsorsiyum adına Komite üyelerine sunum da yaptı. Komite üyelerine seslenen Dikmen, raporlarını sunduktan sonra LGBTİ+ derneklerinin denetime tabi tutulduğunu açıkladı.
Dikmen, denetimin faaliyetlerinin içeriği ile ilgili olduğunu, denetimlerde derneklere neden başka derneklerle işbirliği yapıldığı gibi sorular sorulduğunu belirterek şöyle dedi:
“Bu denetimlerin amacının onları çalışamaz hale getirmek olduğuna dair güçlü emareler var. Bu yıl LGBTİ+ örgütleri, BM mekanizmalarına çok sayıda rapor sundu. Bu durum, denetimlerin bir misilleme aracı olarak kullanıldığına dair güçlü bir şüphe yaratmıştır.”
Dikmen konuşmasında Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nun (TİHEK), LGBTİ+ kişilerin ayrımcılık başvurularını sistematik olarak kabul edilemezlikle reddettiğini de hatırlatarak şöyle devam etti:
“LGBTİ+'ların barışçıl toplanma hakkı sistematik olarak yasaklanmaktadır. Basında, sanatta, akademide ve siyasette LGBTİ+ temalı üretimler ya yasaklanmakta ya da sansürlenmektedir. LGBTİ+ haber sitelerine erişim kısıtlanmakta, LGBTİ+ kapsayıcı medya cezalandırılmaktadır.
“Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından Mayıs ayında açıklanan Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesine Dair Vizyon Belgesi ve Eylem Planı'nda LGBTİ+'lar ve LGBTİ+'lara yönelik ayrımcılık içeren ifadeler yer almaktadır. Bu planda LGBTİ+'lar “aileyi tehdit eden zararlı eğilim ve alışkanlıklar” ve “cinsiyetsizleştirme projesi” ifadeleriyle hedef gösteriliyor.
“Devlet heyetine, denetimler sırasında, neden savunuculuk faaliyetleri hakkında sorular sorulduğunu sormak önemlidir. Ve neden dernekler tarafından Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne sunulan bireysel başvuruların listesi memurlar tarafından talep edilmektedir?”
Dikmen konuşmasını iki ana tavsiyelerini hatırlatarak sonlandırdı:
“Taraf Devlet, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve ulusal mahkemelerin ifade ve toplanma özgürlüğüne ilişkin kararlarını yerine getirmeli ve onur yürüyüşlerine yönelik sistematik yasağa son vermelidir.
“İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu, LGBTİ+’lar tarafından cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve cinsiyet özelliklerine dayalı ayrımcılıkla ilgili olarak yapılan başvuruların da değişikliği takip eden ilk yasama yılında incelenmesini sağlayacak şekilde değiştirilmelidir.”
17 Mayıs Derneği, Alevi Düşünce Ocağı, Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği, Diyarbakır Barosu, Hak İnisiyatifi, İnsan Hakları Derneği, İnsan Hakları Ortak Platformu, Kadın Dayanışma Vakfı, Kaos GL, MLSA, Romani Godi ve SPoD’tan oluşan konsorsiyumun hazırladığı bir diğer alternatif raporda da Türkiye’deki LGBTİ+ haklarının durumu yer aldı.
Raporda, LGBTİ+’ların seçim dönemlerinde hedef aldığı hatırlatılarak, hükümet yetkililerinin LGBTİ+’ları hedef alan ayrımcı söylemleri eleştirildi.
Etiketler: insan hakları, nefret suçları, dünyadan, onur yürüyüşü, dava, özel haber, araştırma