06/02/2008 | Yazar: Aydın Öztek

Kaos GL muhabiri Aydın Öztek sınırları aştı ve Brüksel’de uğradığı La Démence adlı

Brüksel'de eğlenmek Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı Kaos GL muhabiri Aydın Öztek sınırları aştı ve Brüksel’de uğradığı La Démence adlı ‘gey bar’ı anlattı bize: ‘Oraya gideceğimi duyan birisi, neden gittiğimi sordu. Uyuşturucu mu kullanacaktım, yoksa birisiyle mi sevişecektim? Sorduğu sorular bunlardı. Eğlenmek için gideceğime inanmadı her nedense. Gidince anladım aslında ne demek istediğini.’ Öztek’in kaleminden La Démence...

Türkiye’deki barlardan biriyle kıyaslamam gerekseydi, hangisine denk gelirdi kestiremedim. Gelen turistlerin sayısını göz önüne alırsak, çok ünlü olduğunu belirtmek gerekir. Ama, ne kadar ünlü olursa olsun, ününün çok da iyi olmadığını söylemeliyim. Oraya gideceğimi duyan birisi, neden gittiğimi sordu. Uyuşturucu mu kullanacaktım, yoksa birisiyle mi sevişecektim? Sorduğu sorular bunlardı. Eğlenmek için gideceğime inanmadı her nedense. Gidince anladım aslında ne demek istediğini.

Tarif etmek gerekirse, çok büyük bir bar. Birkaç katlı, tıklım tıklım dolu, giriş ücreti olarak 10 Avro verilen, ilk içkinin dahil olmadığı, ama Türkiye’yle kıyaslandığında, içeceklerin çok da pahalı olmadığı bir bar (Bira 3 Avro, Votka Elma 8 Avro). Vestiyere de 1 Avro veriyorsunuz.

İçerideki performanstan dolayı, kötü kokan odalar

‘Karanlık Oda’larıyla (Dark Room) da ünlüymüş. İçeride çok çok az ışık olan (tamamen karanlık değil, tahmin ettiğimden aydınlık) ve insanların birbirleriyle seviştikleri bir oda. Daha doğrusu birkaç tane oda. Gecenin ilk saatlerinde fazla dolu olmayan, ama ilerleyen saatlerde ağzına kadar dolan, içerideki performanstan dolayı olsa gerek, kötü kokan odalar… Birbirlerine oral seks ve daha da ileriye gidip anal seks yapan insanlar… Gerçi oral seks ile anal seks arasında ‘ileri gitme’ meselesi, kişiye göre değişir sanırım.

Bu odadaki insanlar, ya barda bulduklarını buraya getirip sevişiyorlarmış ya da odaya yalnız gelip orada birini buluyorlarmış. Bir nevi ‘Kimin eli kimin cebinde’ durumu söz konusu. Sevişen bir çift varsa, etrafında dizilip onları izleyen (ve belki de sıra bekleyen) 8-10 kişi görmeniz mümkün. İzleyenleri görünce, aklıma Türkiye’deki abazan yurdum gençleri geldi. Bu odalardan olması durumunda, aynısının Türkiye’de de yaşanacağına eminim. O odaya girmeniz bile, size yapılanları kabul etmeniz anlamına geliyor. Elinde ereksiyon halindeki pipisiyle gezinen bir amca, bir anda kafanızdan tutup sizi aşağıya çekmeye çalışabiliyor. Yürürken, biri el atıyor, biri okşuyor, biri tutuyor, biri… Elbetteki zorla değil hiçbir şey, ama nerden bilsin amca, amacımızın gezmek olduğunu.

Yememiş, içmemiş kas yapmışlar

Bir de şöyle kötü bir ünü var La Démence’ın: Bu karanlık odalara gelenlerin arasında HIV virüsü taşıyıp da, söylemeyen insanlar varmış. Ve birileriyle birlikte oluyorlarmış. (Umarım prezervatif kullanıyorlardır.) Efsane mi, gerçek mi, bilmiyorum. Sadece duyduğumu yazdım. Ama bilinçli bir çiftle karşılaştım; prezervatif kullanıyorlardı. Dedim ya, sandığımdan daha aydınlıktı diye. Yok, o kadar yakından bakmadım. Tam prezervatifi açtıkları sırada yanlarından geçiyordum, ondan biliyorum.

Gelenler, çoğunlukla 30 yaş üstü, kaslı insanlar. Gerçekten de çoğu, yememiş, içmemiş kas yapmış, kendini La Démence’a atmış. ‘Hepsi bir örnek’ denebilecek düzeyde bir müşteri profili var. Dediğim gibi çoğu 30’unu geçmiş, kaslı, çıplak, dazlak veya çok kısa saçlı, sakallı, kıllı. Bunlar değişiyor tabii, ikiz değil hiç biri. Ama içerisinin çok sıcak olmasından mıdır, yoksa bir gösteri amacı mıdır, nedir bilemediğim bir sebepten, giyinik insanların sayısı soyunuklardan daha azdı. Bir ara ben de o soyunuklardan olmuştum, arkadaşımın ısrarı üzerine. Çünkü birisinin üstüne bira dökmüştüm ve o üstünü çıkartınca, arkadaşım, benimkini de çıkarttı: ‘Bak çocuğun tişörtünü çıkarttın, sen de çıkart.’ Ne alakaysa…

‘Uyuşturucu kullanmayın’

Poppers denen şu azdırıcı nitelikteki şeyin kullanımı çok yaygın. Hatta uyuşturucu da öyle sanırım, yoksa her yerde uyarı yazıları olmazdı: ‘Uyuşturucu kullanmayın.’

Üzerinde sadece baksırıyla gelen (Daha doğrusu giyinik gelen bu insanlar vestiyer sırasında soyunuyorlar ve cıbıl cıbıl kalıyorlar) Arap gencini görünce şaşırmıştım, kendime gelemeden, sadece külotuyla ortada dolaşan amcayı gördüm. ‘Alıştım, alışıyorum’ derken, cıbıl, tamamen cıbıl amcayla (zira amca 50’li yaşlarındaydı) göz göze geldim. Önümden geçip, karanlık odanın yolunu tuttu. Slibin önü kapalı, arkası açık… Bunu da gördüm, barda dans ediyordu. (Arkadaşımın arkadaşı çıktı, konuştular. Ben uzaktan mal mal izlemekle yetindim.)

Her tarafında deri kemerler olan amcalar, birbirleriyle dans eden kaslı erkekler… Her birinin bakışı, ‘kesme’ diyebileceğimiz türden. Kimi götürebileceğini (!) düşünen, düşünmekle yetinmeyip, bunu el, söz ve gözle de uygulamaya geçiren bir sürü gey…

İşte La Démence böyle bir yer. Ama yine de gidilip görülmesi gereken, eğlenceli bir yer olduğunu düşünüyorum. Yolunuz Brüksel’e düşerse, uğrayın, göz banyosu yapın. Kaslı erkekler çekici geliyorsa tabii…

*Konuyla ilgili adresler:

www.lademence.com


*Muhabirimizin diğer haberleri

[[Bu oyundan ‘Çıkış Yok’]]

[[Bir ‘Nefes’ Gibidir Aşk]]

[[Türkiye sinemasında eşcinsellik]]

[[Kaos GL’den yerel gey-lezbiyen muhabir ağı eğitimi]]



Etiketler: yaşam, gezi/mekan
nefret