01/03/2021 | Yazar: Özde Çakmak

Cait McKinney’nin Information Activism (Bilgi Aktivizmi) adlı kitabı çalışmaları arşivlemenin bilgiye erişimin ötekileştirilmiş kişilerin hayatlarını nasıl değiştirdiğini gösteriyor.

Bugün queer tarih arşivlerinden aktivizm hakkında neler öğrenebiliriz? Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Meerabelle Jesuthasan’ın yazısını Özde Çakmak KaosGL.org için Türkçeleştirdi.

1979’da genç bir kadın New York City’deki Lesbian Switchboard adlı yardım hattını aradı, telefonu bir gönüllü açtı. Arayan kişi yalnızdı ve kendisine benzeyen – diğer kadınlara ilgi duyan kadınlar – başka kadınlarla nasıl buluşabileceğini bilmek istiyordu. Başka bir kişi daha aradı, ırklararası bir ilişkisi vardı ve siyah kız arkadaşını tatile çıkarmak için güvenli ve açık bir yer arıyordu. Arayan bir diğer kişi nerede genel bir pratisyen bulabileceğini soran trans bir erkekti. Gönüllü – yardım hattının utandırmadan, yargılamadan ya da kişisel bilgi almadan yardım sağlama etiğinden faydalanarak – arayanlara verebileceği bilgileri ve teselliyi verdi. Çağrıların sonunda, gönüllü “18 yaşında, ♀, yalnız. Hiç lezbiyen arkadaşı yok. Lezbiyen topluluğuyla bağlantısı yok. Bklyn’de” gibi ayrıntıları çizgili bir deftere kaydetti. 30 yıl sonra, Cait McKinney bu çağrı kayıtlarını aldı, New York City’deki Lesbian Herstory Arşivi’ndeki (LHA) çok sayıda kutunun ve koleksiyonun arasında sakladı ve parçaları yeni kitabı Information Activism’de (Bilgi Aktivizmi) bir araya getirdi.

Geride bırakılan yok denecek kadar az sayıdaki kayıttan nasıl bir sonuca ulaşabiliriz? Information Activism’de, McKinney (“they” zamirlerini kullanıyor) bu soruya o dönemde bu işi yapanlara yönelik düpedüz saygı ve arkada bırakmadıkları bilgi parçalarına yönelik keskin bir merakla yaklaşıyor. Her bölüm farklı bir iletişim ağını – haber bültenleri, yardım hatları, projeleri ve arşivleri dizinlemek – inceliyor ve hayat kurtaran, topluluğu sürdüren bilgileri elverişli ve erişilebilir yapmak için onları oluşturan ve devam ettiren kadınlara odaklanıyor.

McKinney’nin kitabı 1970’lerdeki Yayıncılıkta Kadın Hareketi ile başlıyor ve şimdiki zamanla başlayarak Instagram’ın çağdaş arşivlerdeki rolüne bir bakışla sona eriyor. McKinney kaynak yapma ve düzenleme işini – ister arşiv fotoğraflardan Instagram gönderileri oluşturmak, ister geçici bir çağrı merkezinde sabit bir telefon hattı almak olsun – “bilgi aktivizmi” olarak adlandırıyor. McKinney bu çalışmanın “toplumsal hareketleri sürdüren genellikle alelade işlerin” toplamı – kuir hayatların ve geleceklerin iyileştirilmesi için zarf istiflemek ve liste yapmak gibi günlük eylemler – olduğunu yazıyor.

McKinney’nin analiz ettiği çoğu ABD’den ve Kanada’dan olan en eski iletişim ağları lezbiyen feminizm dönemine ait. McKinney genellikle ayrılıkçı politikalarla ve trans kadınların dışlanmasıyla ilişkilendirilen lezbiyen feminizm ideolojisi “demode” olsa bile, günümüzde bilgi aktivizmi çalışmasının topluluk arşivlerinde ve Instagram hesaplarında devam ettiğini yazıyor. Tıpkı haber bültenleri, yardım hatları ve projeleri diiznlemek gibi, LHA gibi örgütlerin tarihsel bilgileri muhafaza ederken, aktivizmi sürdürecek katılımcı bir alan inşa etmeyi amaçlıyor. Bu bilgi kaynakları ve onları oluşturan ve dağıtan aktivistler kendilerini aciliyet ile gelecek nesiller arasında buluyor: Bir taraftan, bilgi tarihten alınabilecek maddi kaynaklara ya da derslere erişimi kolaylaştırarak hayatları iyileştirebilir; fakat öte yandan, bu çalışma uzun ve devam ediyor, her daim kuir hayatların şimdiki çalışmalarla daha iyi bir hale getirildiği bir geleceğin hizmetinde.

Elbette, uygulamada lezbiyen feminizm yer yer değişiklik gösteriyordu ve katılım sorularına ilişkin gerilimler genellikle bilgilerin geçmişte ve günümüzde arşivlerde düzenlenme biçimlerinde yüzeye çıkıyordu. McKinney Siyah ve trans lezbiyenlerin tarihsel katkılarını belirtmekte titiz davranıyor ve lezbiyen feminizmi tekil bir hareket olarak sınıflandırmaya karşı çıkarak bunun yerine onu anlamamızı daha da karmaşık hale getirmek için haber bültenlerinin sayfa kenarlarına ve çağrı kayıtlarına dönüyor.

Örneğin, yardım hatları ve arayan transların çağrı kayıtlarında tanımlanma biçimi tutumların gruplar içerisinde nasıl değişiklik gösterdiğini ortaya koyuyor. Lesbian Switchboard’un 1977 tarihli bir gönüllü toplantısında bir kadın arayan translara hizmet etmekten rahatsız olduğunu belirtmiş. Bir başkası bu rahatsızlığı paylaştığını fakat “üstesinden geleceğini” söylemiş. Kayıtlar gönüllülerin genellikle çok sayıda biseksüele hizmet verdiklerini gösterirken, Switchboard’un üyelik gerekliliklerinin eski bir taslağı tüm gönüllülerin “lezbiyen ve en az 18 yaşında” olması gerektiği kriterinin yanında elyazısıyla “(biseksüel değil)” yazıyor. Fakat bu ekleme elkitabının daktiloyla yazılan versiyonunda hiç yer almamış. Bu ifadeleri dile getiren ya da bu notları yazan kişilerin adları verilmiyor; çoğu durumda, işlerini bir aktivizm biçimi olarak bile değerlendirmiyorlar. Fakat düşünceleri daha büyük bir hareketin köşelerini görmemizi sağlıyor.

Böylece bu bakım ilgisi de “aktivist” kategorisini karıştırıyor. McKinney ‘temel’ bakım işinin genellikle kadınlar, beyaz olmayan kadınlar ve translar tarafından gerçekleştirildiğini belirterek, “Aktivizm ile hizmet arasındaki farklar genellikle ırksallaştırılıyor ve cinsiyetlendiriliyor,” diye yazıyor. Telefona yanıt vermenin sıradan görevi gibi, kartları ayıklamanın ve eski teypleri sayısallaştırmanın bitmek bilmez edimi de “bilgiye daha iyi erişim yoluyla elde edilebilecek daha geniş politik vizyon tarafından anlamlı bir hale getiriliyor.” Aynı şekilde, McKinney’nin araştırmalarının merkezindeki LHA da kurucu ortağı Joan Nestle’a göre yalnızca akademisyenler için değil, öncelikle “günü kurtarmak için bir imgeye ya da söze ihtiyaç duyan her lezbiyen için” kuruldu.

Bu yıl Covid-19 pandemisi boyunca karşılıklı yardımın popülerleşmesi aktivizm ile hizmet işi arasındaki bu ayrımı bulandırmaya yardım etmenin yanı sıra paylaşma ve bilgileri düzenleme stratejisini daha da gerekli kıldı. Örneğin, Mart ayında aylarca sürecek olan izolasyon ihtimali ve sosyal mesafe kendini gösterirken fazlasıyla yayılan bilgi türlerine bakalım: satın alınması gereken malzemeler listesi içeren Google belgeleri ve Twitter zincirleri; bağış yapılması gereken insanlar ve yerler listesi; karşılıklı yardım ağları listesi; bir semt kozası başlatma talimatları. Bu belgeler bazen yalnızca yazarlara atfediliyor, genellikle de sosyal medya aracılığıyla hızla yayılıyordu. Karşılıklı yardım anarşist bir ilkedir ve devlete güvenin yararsız ve tehlikeli olduğu gruplar tarafından daima kullanılır. McKinney’nin ifade ettiği gibi, “Bilgi asla güvenilir erişim güvencesi verilmeyen güvencesiz nüfuslar için farklı bir öneme sahiptir. Cinsel ve toplumsal cinsiyet azınlıkları için, sağlam bilgiye erişim yaşanabilir olan bir hayatı belirlemeye yardımcı olur.”

Daha sonra George Floyd’un polis tarafından öldürülmesiyle alevlenen ırksal adalet ayaklanmalarının yaşandığı yaz yeni bir bilgi yükselişi dalgasına tanıklık etti: okunması gereken ırkçılık karşıtı kitaplar, bağış yapılması gereken kefalet fonları listesi, evden katılım yapma yolları listesi, politik talepler listeleri, zarar verme ve bu yüzden de mali kaynaklarının kesilmesi gereken lokal polis merkezlerinin listeleri.

Bu yeni bilgi paylaşma yöntemi bazen alaycı bir biçimde belki de mümkün olduğu kadar çok sayıda kişiye ulaşarak yardımcı olmak gibi iyi niyetli bir istekle bir pazarlama unsuruna sahipmiş gibi görünüyor. Bu bazen “polisin mali kaynaklarını kes” gibi trend bir ifadeye yönelik hızlı, estetik bir tepki adına yapılan doğru olmayan gönderilerle sonuçlanıyor. Fakat, en iyi ihtimalle, Instagram’ın bu fanzin benzeri görünüşünün bir faydası da olabilir. İlga ve dönüştürücü adalete ilişkin okumaları ve alıntıları derleyen yeni hesaplar ilgi görüyor ve çok sayıda takipçisi olan hesaplar platformlarını bağış çağrılarını paylaşmak için kullanıyor. Mckinney’nin yoklukla başlayan projelerin dizinlemesinde ve arşivlenmesinde tanımladığı aynı “bolluk tiranlığı” burada da ortaya çıkıyor. Geçinmek için bilgi sağlanması – lezbiyen bir su tesisatçısının ya da oda arkadaşının nereden bulunacağı, bir topluluk buzdolabının nereden bulunacağı ya da bir yakınlık grubunun nasıl oluşturulacağı – ütopik düşünce için bibliyografik bir temel haline geliyor.

Bu yaz internette gezinirken güçlü bir aciliyet hissettiğimi hatırlıyorum, yapabildiklerimin büyük kısmının internet aracılığıyla olması gerçeğiyle katlanıyor gibi görünen bir paylaşma ve gerçek zamana ayak uydurma ihtiyacı. Arkadaşlarımın polisin mali kaynaklarının kesilmesi ve ilgası hakkında günler içinde bilgi edinerek Instagram’ı baştan aşağı belgelere boğmasını izledim. Hızlı, haklı olma, performatif olmama dürtüsü çevrimiçi varoluşu benim için Mart’ın ortalarında olduğundan daha bunaltıcıydı.

McKinney’nin çalışması, bu tür çalışmaların daima olduğunu ve her zaman olacağının bir hatırlatıcısı. Tasvir ettikleri haber bültenleri ve yardım hatları – karşılıklı bir yardım grubunun nasıl başlatılacağına dair online gönderiler – kendi içlerinde politik evler değildir fakat onları bulmak için rehber görevi görebilirler.

LHA gibi bir topluluk tarafından yönetilen bir arşiv bile çevrimiçi hayatın aciliyetinden kaçamadı ve bugün her şeyi mümkün olduğunca hızlı biçimde dijital olarak elverişli yapmak için giderek artan bir baskıyla karşılaşıyor. Fakat arşivleme işi – koleksiyondan sayısallaştırmaya – bir gönderi paylaşma işinden çok daha yavaş.

McKinney özellikle LHA’daki bitmek tükenmez bir sayısallaştırma projesi olasılıklarıyla büyüleniyor; örneğin, kişisel fotoğrafları taramayı tercih etmek izin istemeyi ya da insanların öldükten sonar kuir kimliklerinin çevrimdışı kalmasını isteyip istemediklerine karar vermelerini gerektiriyor. Büyük ölçüde gönüllüler tarafından yönetilen arşiv çalışmayı hızlandırabilecek finanal kaynaklardan yoksun. (LHA meblağı ne olursa olsun hükümet fonunu reddediyor.) Bu gittikçe artan öğrenci, araştırmacı ve aktivist sayısı tarafından talep edilen hızlı tempoya rağmen bu sürecin kaçınılmaz biçimde yavaş olduğu anlamına geliyor.

Fakat bir arşiv koordinatörünün dile getirdiği gibi, “Pekala, demek kitapları sınıflandırmak altı yıl alacak. Nereye gidiyoruz? Hiçbir yere gitmiyoruz. Biz burada olacağız.” Pek çok açıdan, arşivleme süreci birbirine dolanmış kuirlik ve feminizm projeleriyle paralel: Emeğe rağmen, iyimser, geleceğe yönelik bir çalışma. Geçmişi tekdüze biçimde düzenleyen dizinler bize kuramcı José Esteban Muñoz’nun kuirlik hakkında yazdığı gibi “şimdinin bataklığının ötesini görmemize ve hissetmemize izin verir.” Arşivlemek bu geçmişin değerli olduğu gelecek bir özne tahayyül etmek anlamına geliyor.

Instagram’ın baş döndüren hızının aksine, McKinney’nin kitabındaki internet kullanışsız ve nerdeyse umulmadık. İletişim ağı düşüncesi ve veritabanları MailChimp’de ya da arşivsel PDF’lerde var olmadan önce fotokopisi çekilmiş haber bültenleri ve veritabanları vardı. LHA gibi çoğu topluluk arşivi becerikli bir amatörlük ve yatay, bilinçli karar alma etiğiyle güdümlü sistemlerini yeterince iyi yapma hedefiyle işliyorlar; dolayısıyla McKinney muhafaza sorunu hakkında kuralcı bir tavır takınmıyor. Bunun yerine, kitapları veri ve veriye erişim ile yakalanan, düzenlenen ya da iyileştirilen kuir bir yaşamın karışıklıklarını gösteriyor. Ötekileştirilenler dipnotlara fazlasıyla saygı duyarlar. Hiçbir şey dışarı atılmaz. Bu icada yol açtığı kadar düzensizliğe de neden olur. McKinney bu tür tarih yazmayla ilgili güvencesizlikten doğan ironik taşkınlığa değiniyor: Araştırmacılar genellikle LHA mekanını “bunaltıcı,” “kabarık,” “dolgun,” “kafa karıştırıcı” ve “mümkün mertebe tıkış tıkış” gibi ifadelerle tanımlıyor.

Bu taşkınlığa rağmen, bu malzemelerin kaynağı elbette onları oluşturanlar ve bağışlayanlara doğru eğrilmiştir. Günümüzde eriştiğimiz malzemelerin çoğu onları toptan dağıtmak için fotokopilere ve zarflara erişmek amacıyla işleri ya da bütçeleri olan bunları yapabilecek kadar kendilerini güvende hisseden kadınlar tarafından yaratılmışlardır. Örneğin, McKinney’nin ilk bölümde incelediği haber bülteni Matrices kurucularının üniversite departmanı tarafından finanse edildi. McKinney’nin uzun uzadıya analiz ettiği beyaz olmayan kadınları merkeze alan ilk öğe 1981’de J.R. Roberts tarafından derlenen Black Lesbians (Siyah Lezbiyenler) adlı ayrıntılı kaynakçaydı. Kapsayıcılık sorunu McKinney’nin kitabı boyunca değindiği ve projelerine özgü olmayan süregelen bir gerilim.

McKinney birçok kez o ifade edilmesi güç, politik “lezbiyen” kategorisine “bağlı fakat pek de [bu kategorinin] içerisindeymiş gibi hissetmeyen” bir lezbiyen arşiv içerisinde çalışan nonbinary bir kişi olarak onların müphemliklerini hatırlatır. “Trans, nonbinary ve interseks kimliklerin sayısallaştırmaya eşlik eden anlam-verme güdüsü için benzersiz sorunlar teşkil edebilirler,” diye yazarlar. Aynı zamanda, arşivsel kategoriler projesi sürekli bir yeniden tanımlama ve genişleme hali içerisindeki bir hareket için tamamlayıcı görünüyor. Bir LHA gönüllüsü belki hepsi de eşit biçimde talepkar olan diğer çeşitli teslim tarihleri tarafından geriye itilen kapsayıcılık sorununu eşzamanlı olarak acil ve sürekli biçimde göstererek onlara “Bence tüm o trans tartışmasına gerçekten ihtiyacımız var,” diyor.

McKinney kitabın son bölümünde kendisini “bir arşiv değil” şeklinde tanımlayan amatörler tarafından yönetilen @h_e_r_s_t_o_r_y’nin gelişimini ve evrimini tanımlıyor. Fiziksel arşivlerden gelen imgelerin ve geçici şeylerin replikaları binayı terk ederek İnternetin ücra köşelerine girdiğinde, paylaşım ve anma LHA’ya rehberlik eden benzer bir temsil etiği ve kolektif arzuya dayanabilir. Fakat platformun estetik tercihleri de içeriği bağlamdan ayrı değerlendirilmeye ve ticarileştirilmeye daha yatkındır (McKinney’nin kötü şöhretli transfobik lezbiyen folk şarkıcısının fotoğrafına kadar izin sürdüğü iyi bilinen “Gelecek kadındır” sloganında olduğu gibi). McKinney beyaz bakışın Instagram hesaplarından da kuir tarihi tahakküm altına aldığını ve beyaz olmayan kişileri vurgulama çabalarının ille de sorunun kökenine inmediğini de belirtiyor. Arşivlerde beyaz cisgender lezbiyenlerden gelen daha fazla şey mi var? Öyleyse, Instagram tarafından körüklenen daha fazla eski şey görme arzusunu savuşturarak beyaz olmayan ve trans katkıları vurgulayan bir tarih anlatma biçimlerini nasıl tahayyül ederiz? Örneğin, bunlar Roberts’ı beyaz tahakkümlü gey ve lezbiyen tarih çalışmaları içerisinde geleneksel olarak görmezden gelinen kaynaklara yapılan örtülü referansları derlemeye dayanan Siyah Lezbiyenler’i (Black Lesbians) derlemeye iten sorulardır. McKinney lezbiyen topluluğun parametrelerini genişleten ve ona meydan okuyan çalışmalara ışık tuttukça, bu tür parametrelerin ve hatta tek bir topluluğun varoluşuna da meydan okuyorlar. Maddesel ve bireysel olarak hayatları iyileştiren bilginin bunu politik ve kolektif olarak yaptığını gösteriyorlar. Bilgi aktivistleri kenarlardan ve yokluktan onunla buluşmak için hareket edenlere göre sürekli tazelenen ve yeniden çizilen bir geleceğe yönelik çalışıyorlar.


Etiketler: kadın, yaşam, dünyadan
nefret