17/01/2024 | Yazar: Kaos GL

Uluslararası Çalışma Örgütü’nün raporuna göre; LGBTİ+’lara yönelen ayrımcılık düzeyindeki düşüş, ekonomik refahı arttırıyor.

“Çalışma hayatında LGBTİ+’lara yönelen ayrımcılığın ekonomik bir maliyeti var” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Kaos GL Derneği ve 17 Mayıs Derneği, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) hazırladığı Lezbiyen, Gay, Biseküsel, Trans, İnterseks ve Queerlerin İş Dünyası’na Dahil Edilmesi: Bir Öğrenme El Kitabı’nı Türkçeye çevirdi. Rapor; LGBTİ+’ların çalışma hayatına dahil edilmesine ilişkin geniş bir manzara sunmanın yanı sıra, ayrımcılık pratiklerine ve sosyal koruma mekanizmalarının yetersizliğine de odaklanıyor.

Ayrımcı mevzuatlar iş gücüne katılımı etkiliyor

Rapora göre; ayrımcı mevzuatlar LGBTİ+’ların iş gücüne katılma durumunu etkiliyor. Rızaya dayalı ilişkilerin 70 ülkede suç sayıldığı belirtilen raporda, ayrımcı mevzuatların istihdama katılma açısından sonuçları söyle ifade ediliyor:

Rızaya dayalı aynı cinsiyetten ilişkiler 70 ülkede suç sayılmaktadır ve diğer birçok ülkede aynı cinsiyetten çiftler yasal olarak tanınmamakta; eş, aile ve işyeri yardımlarına erişememektedir.”

Ayrımcı yasaların LGBTİ+’ların iş gücüne katılımına dair sonuçlarından bir diğeri ise şu şekilde özetleniyor:

“Örneğin, bir kişinin cinsiyet kimliğini yasal olarak tanımayan ülkelerde, trans, interseks ve non-binary kişiler, cinsel yönelimlerini ve toplumsal cinsiyet kimliklerini gizlemedikleri sürece iş gücüne katılmak için gerekli belgeleri (doğum belgeleri, ehliyetler, seçmen kimlikleri, pasaportlar, askerlik kaydı, emeklilik sigortası ve diplomalar) alamayabilirler.”

Tıklayın-ILO’nun “LGBTİQ+’ların iş dünyasına dahil edilmesi” kitabı artık Türkçe

Pandemi nedeniyle LGBTİ+ toplumunun yüzde 47’si ekonomik zorluklarla karşılaştı

Rapor, cinsel açıdan kendini tanımlama durumunun dünya genelinde yavaş yavaş değiştiğine dikkat çekiyor. Bu doğrultuda OECD’nin verilerine atıfta bulunan raporda; Avustralya, Kanada, Şili, Danimarka, Fransa, Almanya, İzlanda, İrlanda, İtalya, Meksika, Yeni Zelanda, Norveç, İsveç, Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı ve Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere 15 ülkede ulusal istatistik ofisleri veya diğer kamu kurumları tarafından yürütülen en az bir ulusal temsili ankete cinsel açıdan kendini tanımlama ile ilgili bir soru dahil edildiği belirtiliyor.

Bunun yanı sıra; COVID-19 pandemisinin de LGBTİ+’ların istihdama katılımı üzerindeki etkisi de raporda yer alan bir diğer başlık:

“2020 yılında 138 ülkede yaklaşık 20.000 LGBTİQ+’yla yapılan bir anket, pandemi nedeniyle LGBTİQ+ toplumunun yüzde 47'sinin ekonomik zorluklarla karşılaştığını ve dörtte birinin temel ihtiyaçlarını karşılayamadığını ortaya koymuştur”

Katmanlı, bileşik, kesişimsel bir damgalama

LGBTİ+’ları çalışma hayatında yaşadığı ayrımcılıklar; katmanlı, bileşik ve kesişimsel bir damgalanmaya işaret ediyor. 2018’de UNDP ve ILO tarafından yapılan ortak çalışmanın sonuçlarına atıfla, raporda şu ifadeler yer alıyor:

“Çin'de katılımcıların yüzde 21'i, Filipinler'de yüzde 30'u ve Tayland'da yüzde 23'ü cinsel yönelimleri, cinsiyet kimlikleri, toplumsal cinsiyet ifadeleri veya cinsiyet özellikleri nedeniyle iş yerinde tacize, zorbalığa veya ayrımcılığa maruz kaldıklarını bildirmiştir. Birçok kişi cinsel yönelimleri veya cinsiyet kimlikleri ya da ifadeleri nedeniyle işe kabul edilmediklerini düşünmektedir ve katılımcıların üçte ikisinden fazlası iş şartlarında LGBTİ+’ları açıkça dışlayan iş ilanları gördüklerini belirtmiştir.”

“Homofobi düzeyindeki yüzde 1’lik düşüş kişi başına düşen geliri yüzde 10 arttırıyor”

Raporda LGBTİ+’lara çalışma hayatında yönelen ayrımcılığın ekonomik bir maliyeti olduğu ifade ediliyor:

“2014 yılında Dünya Bankası, LGBTİQ+’lara yönelik damgalama ve toplumsal dışlamanın ekonomik maliyetini tahmin etmek için bir model geliştirmiştir. Hindistan'ın büyüklüğündeki bir ekonominin yılda 32 milyar dolar veya bu ülkenin gayrisafi yurtiçi hasılasının yüzde 1,7'sini kaybedebileceğini belirtmiştir. 2019 yılında Karayip Politika Araştırma Enstitüsü, eşcinsel karşıtı yasaların ve ayrımcı uygulamaların işgücüne yılda yaklaşık 11 milyar dolara mal olduğunu tespit etmiştir. Benzer şekilde, 2018 yılında yapılan bir çalışma, homofobi düzeyindeki yüzde 1'lik bir düşüşün kişi başına düşen GDP'de yüzde 10'luk bir artışla ilişkili olduğunu ortaya koymuştur.”

LGBTİ+’lar çalışma hayatında ayrımcı pratiklerle karşı karşıya kalırken, sosyal koruma mekanizmaları ise yetersiz kalıyor.

Raporda; COVID-19 pandemisi ile beraber sosyal koruma mekanizmalarındaki kırılmaların daha belirgin hale geldiği belirtiliyor. ILO’nun Sosyal Koruma Katmanları Tavsiye Kararı başlıklı kararına atıfla şu ifadeler yer alıyor:

“Sosyal koruma programları kapsayıcılık perspektifinden gözden geçirilmeli ve LGBTİQ+’ların, engellilerin, HIV ile yaşayanların ve ötekileştirilmiş diğer grupların sosyal koruma tedbirlerine etkin bir şekilde dâhil edilmesi sağlanmalıdır.”

Rapora ulaşmak için tıklayın


Etiketler: insan hakları, çalışma hayatı
İstihdam