19/07/2021 | Yazar: Kaos GL
Boğaziçi Üniversitesi’nde retörlük görevini vekaleten yürüten Naci İnci’nin, Batı Dilleri ve Edebiyatları Bölümü öğretim görevlisi Can Candan’ın üniversitedeki görevine son vermesinin ardından akademisyen ve öğrenciler “Can Candan’ın yanındayız”, diyor.
Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Melih Bulu’nun, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile görevden alınmasının ardından retörlük görevini vekaleten yürüten Naci İnci, Batı Dilleri ve Edebiyatları Bölümü öğretim görevlisi Can Candan’ın üniversitedeki görevine son verdi.
Türkiye'deki LGBTİ+ yakın ve ailelerinin deneyim aktarımlarının anlatıldığı belgesel film Benim Çocuğum filminin yönetmeni de olan Can Candan'ın hukuksuzca görevine son verilmesine dair Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü’nün açıklaması şöyle:
“Bulu'nun kalktığı koltuk soğumadan oturan vekaleten kayyum Naci İnci kulüp danışmanımız Can Candan'ın işine mesnetsiz iddialar ile son verdi. Ardından rektörlüğe ‘aday’ olacağını duyurdu. Kendisi daha önce de Feyzi Erçin'in önce yaz okulunda sonra güz döneminde ders açmasını engellemişti.
“İktidarın taşeronu olarak çalışan üç beş tane kayyumun üniversitemizin akademik ortamına karşı başlattığı bu kıyıma izin vermeyeceğiz. Kampüslerimizde kafasını yukarı kaldırıp yürüyemeyenlere karşı Can hocamızın yanındayız!”
“Hiçbir akademik usule uymayan bir tavır ve hukuksal olarak sorunlu bir şekilde asılsız gerekçelerle…”
Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri de Can Candan için bir açıklama yayımladı. Açıklamada akademisyenler; vekaleten atanan rektör Naci İnci’nin, Batı Dilleri ve Edebiyatları Bölümü’nde on dört yıldır ders veren öğretim görevlisi Can Candan’ı hiçbir akademik usule uymayan bir tavır ve hukuksal olarak sorunlu bir şekilde asılsız gerekçeler göstererek görevden aldığına dikkat çekiyor:
“Tek amaçları üniversitemizin kurumsal özerkliğini ve bilimsel özgürlüğünü korumak olan, bunu yaparken meşruiyet zemini dışına çıkmayan ve anayasal haklarını kullanan Can Candan ve Feyzi Erçin hocalarımız hakkında verilen kararların; liyakati, demokratik katılımı ve rızaya dayanan esasları hiçe sayan bir yönetim anlayışının tezahürü olduğunu düşünüyor ve demokratik üniversite ruhuna aykırı olan bu yönetim anlayışının kurumsal yıkımı derinleştireceğine inanıyoruz. Üniversite senatomuzun 2012 ilkelerinden vazgeçmeyen Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri olarak, bu haksız uygulamaları kabul etmiyor, hocalarımızın yanında olduğumuzu ve sürecin yasal takipçisi olacağımızı kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz.”
Etiketler: insan hakları, eğitim
