28/02/2010 | Yazar: Kaos GL

Etrafınızdakilerin sizi cinsel kimliğinizden dolayı sürekli aşağıladığı, sürekli dışladığı bir ortam düşünün. Bu ağırlığı kaldırabilir miydiniz?

Çelik: ‘Ahlakı kaybederseniz bir daha asla bulamazsınız’ Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Etrafınızdakilerin sizi cinsel kimliğinizden dolayı sürekli aşağıladığı, sürekli dışladığı bir ortam düşünün. Bu ağırlığı kaldırabilir miydiniz? Düşünsenize size sadece bir seks objesi olarak baktıklarını ve sizi böyle gören kişilerin “Onlar ahlaksız, en büyük ahlak bizde” dediklerini… Türkiye’nin ilk transeksüel muhtar adayı Belgin Çelik’le yaptığımız sohbet tam da bu konuyla ilgili.Ahlak ile ilgili çok güzel bir cümle söylüyor Çelik, “Ahlakı kaybederseniz bir daha asla bulamazsınız”…
 
Lambdaİstanbul’un kurucularından Çelik, transeksüeller, travestiler, gey ve lezbiyenlerin sorunlarıyla ilgili olarak sorularımızı yanıtlarken içtenliğini hiç kaybetmedi. “Biz bir aradayız. Bizim toplumla sorunumuz yok” diyen Çelik, “Yeter ki birbirimize dokunalım” şeklinde görüşlerini sunuyor…

Öncelikle seni tanıyabilir miyiz? 
Artvin doğumluyum. Adana Osmaniye’de uzun süre yaşadım. İstanbul’da yaşıyorum şu anda. Lambdaİstanbul’un kurucularındanım. Belirli bir süre yönetim kurulunun başındaydım. Birçok LGBT bireyleriyle çalıştık. Aktivistlik yaptım. LGBT bireylerinin hak ihlalleri raporlarını yazdık. Raporlama eğitimi aldık. Üç kitapçık çıkardık. Bu raporlarda ağır travmalarla karşılaştık. Biz raportörlerin de tedavi alma hakkı var. Almadık. Bir de muhtar adaylığı öyküm var. Beyoğlu Katip Mustafa Çelebi Mahallesi’nde geçen yerel seçimlerde adaylığımı koydum. Birçok farklı sivil toplum kuruluşlarında görev alıyorum. Mesela ülkelerinden kaçan kişilere giyim, maddi yardımda bulunma gibi çalışmalarımız oldu.
 
Eşcinsellere, transeksüeller ağır travmalar yaşıyor demiştiniz… Neler gördünüz?
İşkenceler, kol kırmalar, dövmeler, para cezaları ve insanların sokağa çıkma özgürlüğünü yok etmeler. Yetkililer yardım ediyoruz der ama etmez. Bu onların en büyük yalanları. O kadar çok cinayet oluyor ki. Mesela, Ahmet Y. babası tarafından bir nefret cinayetine kurban gitmiştir. Baki Koşer, 80 yerinden bıçaklanarak öldürülmüştür. Evinde hırsızlık yapılmıştır, eşyaları çalınmıştır. Davası yıllarca sürdü. Ne yazık ki bir sonuca varmadı. Bizim hukuk sisteminde büyük boşluklar var. Cezaevleri okuldur, uzun süre tutuklu kalanlar eğitilirler. Bizim arkadaşlarımızı öldürenler de çok güzel ifadeler verirler çünkü onlara ezberletilir, “Bana ters ilişkide bulundu” gibi şeyler söylerler. Bu da sistemde hafifletici bir sebeptir. Sen bu insanın cinsel kimliğini bilerek gidiyorsun ve öldürüyorsun. Bir cümleyle o katil toplumun içine kısa sürede karışıyor. Birçok transeksüel ve gey arkadaşımızın katili bulunamamıştır. Biz haklarımızın savunulması için çalışmalar başlattık ama “Şimdi eşcinsellere de hak mı verelim? Onlarınki ancak 100 yıl sonra olur” dediler. Biz insanoğlu başlangıcından beri varız. İnsanoğlu ne zaman yok olursa biz de o zaman yok oluruz. Biz de ahlaklı toplumdan geliyoruz. Ahlak vardır ama kime göre, neye göre var? Siz evinizde bir çocuk yetiştiriyorsunuz, ona ahlakı anlatıyorsunuz. Çocuk okula gidince anlattığınız şeylerin tersini görüyor. O zaman size güveni kalmayabiliyor. Kimse bir eve girip ahlak polisliği yapamaz. Herkesin ahlakı kendinedir. Bizi ahlaksızlıkla suçlayan insanlar var. Gölge etmesinler başka bir şey istemiyoruz.
 
Söylenilen gibi eşcinseller çok mu para kazanıyor?
Hayır. Bu gibi söylemler hep dilden dile dolaşıyor. Bunu söylemek bir hedef göstermektir. Ölümlerin çoğu buradan geliyor. Halk böyle biliyor. Fakir hâlbuki çoğu. Bir geyi zengin zannedip öldürebiliyorlar.
 
Neden ötekileştirme var?
Ayrımcılığı yapan kişiler belli. Halkla sorunumuz yok. Dincisiyle, solcusuyla, sağcısıyla iç içeyiz. Biz ayrımcılık yapmıyoruz. Bizim her kesimden arkadaşlarımız var. Biz uzayda değiliz ki. Bu ahlaklı toplumun içindeyiz. Ben de zamanında bu ahlaklı toplumla çok haşır neşir oldum. Her meslekten insanla karşılaştım. Kimse bana “Ben ahlaksızım” diye gelmedi. Ahlak nedir? Bunun tartışılması çok mantıksızlık.
 
DAYAK YİYORLAR, KOLLARI KIRILIYOR
Dernek çalışmalarında nelerle karşılaşıyorsunuz?
Güzel şeyler yapıyoruz ama bazıları görmüyor bunları. Kanunlarımız varken neden AİHM’e gideyim? Burada bir tıkanıklık var ki biz AİHM’e kadar gidiyoruz. Bir arkadaşımız, adı Derya. Ben de o zaman karakolun sokağında oturuyorum. Bir telefon geldi gecenin ikisinde. Karşımdaki ses hala kulaklarımda. “Belgin anne yetiş. Polisler beni dövüyor” diye bağırıyordu. Aşağı indim, Derya’yı karakolun önünden aldım, evime çıkardım. Tanınmayacak haldeydi. Evde bağrıma bastım, saçları elime geldi. Bu bir insan. Hala gözlerim dolar. Her yeri morarmıştı. “Anne ben intihar edeceğim” dedi. Ona telkin verdim. Bendim onun annesi, arkadaşı. Hastaneye götürdüm. Protokol numarası almamız gerekiyordu. Bunu vermediler. “O karakola gidin, dayak yediğine dair kağıt alın” dediler. İnsan Hakları Vakfı’nda sağlık kontrolü yapıldı. Aynı arkadaşa bir yıl aradan sonra tekrar darp yapıldı. Hem de aynı polis tarafından. Hala davası sürüyor. Ben hala adalete güveniyorum. Bu dosya da AİHM’e gidiyor.
 
Sebep neydi?
Karakolun önünden geçmesi olarak belirtildi. Yol hepimizin yolu. Ama o dayak yedi. Kanunlarda her şey güzel yazılı olarak, uygulama yok. Benim ülkemde her şey süt liman değil. Sistemi kötülemiyorum. İktidarı da kötülemiyorum. Bu yılların birikimi.
 
Başka böyle olay var mı?
Altmış yaşındaki bir arkadaşımızın polisler tarafından kolu kırılmıştı. Bu da çok acı bir olaydır. Her şeyden önce yaşı büyük biri var ortada. Saygı yok. Bu arkadaşımızın maddi durumu yoktu. Tedavi masrafları karşılandı, ilaçları alındı, raporlaması yapıldı. Avukatımızla gittik. Bu sadece birkaç tane örnek. Bunun gibi birçok olay var.
 
Çok acı bir durum…
Tabii.. Baktığınızda bir tek cinsel kimliğiniz yüzünden bunların yapıldığını görüyorsunuz. Geçmişe bakınca şimdiki gibi bir durum görmemiştim. Ben eski Anayasa’yı bilen de bir insanım. Hiç böyle olaylarla karşılaşılmazdı. Abanos diye bir genelev vardı. Kapandı. Zorluklar oldu ama şimdiki gibi değildi. O tarihte o pansiyonlarda dışarıdan gelip çalışan geyler vardı, transeksüeller vardı. Biz şimdi Avrupa’ya gitmeye çalışıyorsak, herkes bize gelip çalışmak isterdi. Oralarda zulümler varken biz özgürce çalışıyorduk. Ama yıllarca sorunlar çözülemeyerek bu hale geldi. Elmanın bütününe bakacaksınız.

“SİZ BURADA FUHUŞ YAPIYORSUNUZ”
Lamda basılmıştı… Siz de var mıydınız o süreçte?
Evet. Evim de derneğe yakındı. Beni dernekten aradılar. Derneğe gelmemi söylediler. Derneğe ulaştım. Yetkili kişi olduğumu söyledim. O gün de dernekte Anneler Toplantısı vardı. Anneler çocuklarını kabullenmişti. Çok tatlı annelerdir. Benim annem de öyledir. Neyse ahlak polisi, dernekler masası ve maliye polisi Lambda’ya gelmişti. En aşağı 13 sivil polis vardı içeride. Çalışanlar hiç karşılaşmamıştı böyle bir şeyle. Çok paniklemişlerdi. Ortalığı hallaç pamuğu gibi dağıttılar. Ahlak başkomiseri “Siz burada fuhuş yaptırıyormuşsunuz. Buraya transeksüeller, travestiler giriyormuş” dedi. Ben de “Bizim tüzüğümüzde LGBTT olarak yazıyor. Biz beyan etmişiz” dedim. Ahlak komiserini her yeri gezdirdim. “Nerede burada fuhuş yapılabilir? Biz aptal mıyız burada fuhuş yaptıracağız?” dedim. Örgütleşin diyen sizlersiniz. Sayın Başbakan’a da “Eşcinseller gelse partinize kabul eder misiniz?” diye sordular. Onun siyasi görüşüdür, saygı duyarım ama “Kendi partilerini kursunlar” demişti. Polislere de “Biz dernek kurduk bastınız. Herhalde parti kursanız yıkılır, tabelasının altında kalırız” dedim. Hep bir çelişki içindeyiz. Her şeyi mühürlediler. Herkes korktu. Tüm kaynaklar dernekler masasına gitti. Aradan bir gün geçti “Herhangi bir unsur bulunmadı. Gelin eşyalarınızı alın” dediler. Ötekileştirme burada, “Transeksüeller, travestiler fuhuş yapılıyor” deniyor. Bu olay da AİHM’e gidiyor. Bize dışarı ülkelerden bir sürü destek mesajları geldi.
 
Eşcinseller özgür mü?
Eski Anayasa’da özgürdük. Cemil İpekçi’nin de açıklaması oldu. Eskiden özgürdük bugüne göre. Ama İpekçi’nin dediği gibi özgürlük yok.
 
İNSANLARIN UYKULARI KAÇAR
Devlet Bakanı’mız sayı Egemen Bağış ile de bir toplantıya girmiştiniz, değil mi?
Evet. Bu bir ilkti. Çok güzel bir toplantıydı. Herkesle dostuz biz. Yeter ki insani fikirlerle birleşelim. Sayın Bağış tarafından davet edildim. Salonda 500 kadar konuk vardı. Sayın Bağış bir kitapçık çıkarmış. LGBT’ler için çok güzel yazılar vardı. Bizim yaptığımız raporlar o kitapçıkta vardı. Bu çok güzel bir adım. Sıram geldi, sahneye çıktım, konuşmamı yaptım. Süremin az olduğunu biliyordum. Sayın Bağış’a bir mektup yazdım. Sayın moderatör ikaz etse de insanlar süreyi aşıyorlardı. Çok kalabalıktı. Kürsüden indim, sayın Valimiz Vali Güler ile de görüşme imkanımız oldu.
 
Bir de tiyatro oyununuz var… Barbaros Şansal da rol alıyor.
Evet… Sayın dostum Barbaros Şansal ve sayın dostum Dilruba Saatçi’nin hakkını asla ödeyemem. Bunlar çok özel insanlar. Beyin kompleksi olmayan insanlar. Beyinleri o kadar güzel ki. Barbaros’u herkes çok farklı tanır. O çok özel bir insandır. İnsan gibi insandır. “Belgin arkadaşım ben bu arkadaşlara nasıl yardım edebilirim?” dedi. “Ben Barbaros Şansal’ım demedi, insanım” dedi. Barbaros, bu insanları nasıl fuhuştan kurtarırımın derdinde. Ve asla unutamayacağım Yıldırım Mayruk da insan gibi insan. Defilesine davet etti bizi. Stand açtık. 10 Kasım defilesinde tiyatromuzu sergiledik. Dört transeksüel davet edildi oraya. Diğerleri gibi görmezlikten gelebilirlerdi ama bunu yapmadılar. Biz orada kazandığımız parayı LÖSEV’e bağışladık. Demek ki korku yok, yeter ki birbirimize dokunmasını bilelim.
 
Şu anda Pembe Hayat’tasınız. Biraz bahsedebilir misiniz?
2006 yılında kuruldu. Kuruluş amacı Ankara’daki Eryaman olaylarıydı. Eryaman çok rant yapmayan ve Ankara’ya uzak olan bir yerdi. “Şehirden uzağa gidin, orada ne yaparsanız yapın” demişlerdi. Birçok transeksüel oraya taşındı. Kimisi ev aldı, yaşamlarını sürdürdüler. Hakikaten de gecenin bir yarısında hoş bir manzara olmuyor onlarınki. Sayın Vali’me de konuyu açtık. Gece yarısında bu insanların sokağa çıkıp da ekmek parasının derdine düşmesi hiç de güzel bir durum değil. Bu insanlara imkanlar açılsın istedik. Bu insanlara iş imkanı verilse zaten sokaklara çıkmazlar. Bu çirkin bir manzara ama bu çirkinliği arkadaşlarımız istemedi. Bu sistem bunu bu hale getirdi. Eryaman olayları çok kanlı bir olaydır. Vahşet vardır. Bir inşaat firması paralı adamlarla bu insanları hastanelik etti. Bu insanlar hastaneden geldiler serumlarla, yine dayak yediler. Kimse bir şey yapmadı. Oranın belgeseli de çekildi. İzleyin gece uykularınız kaçar. Sincan Mahkemesi’nde yakalandı bu işleri yapanlar. O zaman Pembe Hayat kuruldu. “Travesti ve transeksüeller için çalışacağız” dedi. Kimse bir şey yapmadı oradaki olaylarla ilgili. Oradaki insanlar demeçler verdi. Karakollara bağlandık, destek verdik. Mahkemeler yıllarca sürdü. İçeride yatan kişileri gördüm. Ne yazık ki saldırı yapanlar arkadaşlarımızla ilişkiye girenlerden biriydi. Son tanığımız İnci öldürüldü. Bulunamıyor katili.
 
“AHLAKTAN BAHSEDEN EN BÜYÜK AHLAKSIZDIR”
Ahlak kavramı hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Bir insan çok fazla ahlaktan bahsediyorsa o insan en büyük ahlaksızdır. Ben çok ahlaklı insanları gördüm. Benim hayatımı hiç kimse yazamadı, cesaret edemiyorlar. Ben de yaşadığım kadar yaşarım. Yağmur da yağsa, atom bombası da atılsa biz translar olduğumuz yerdeyiz, bir yere gitmeyiz. Onurumuz kırılsa da asla bir yere kımıldamayız. Bizi en yakınlarımız vuruyor. Eğer ahlak konusunu açarsak birçok kişi yüzünü aşağı indirir. Barbaros Şansal ile oynadığımız Üç Kuruşluk Mahalle Dersleri oyununda çok güzel bir replik var. Su ateş ve ahlak birbirlerini çok severlermiş ve iyi bir dostlarmış.. Bir gün aralarında konuşurlar “Birbirimizi kaybedersek nasıl bulabiliriz?” demişler. Ateş, “Dumanımdan beni bulabilirsiniz”, su ise “Şırıltımdan beni duyabilirsiniz” demiş. Ahlak ise “Beni kaybederseniz bir daha asla bulamazsınız” demiş Gerçekten ahlak kaybolursa bir daha asla bulunamaz.
 
Son olarak eklemek istedikleriniz neler?
İzlemiş olduğumuz dizilerde gerek transeksüel, travesti gerekse gey rolleri hep alaycı, aşağılayıcı ve ötekileştirici iticiliklerle dolu. Bunların engellenmesi de temennilerimizden biri.
 


Etiketler: yaşam
İstihdam