18/05/2020 | Yazar: Ali Erol

Diyanet İşleri Başkanı’nın eşcinsellere yönelik sarf ettiği nefret söylemi Nisan ayının homofobik nefret seyrine damgasını vurdu.

Diyanet dili ayrımcılık ve nefrete dönüyor! Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Diyanet İşleri Başkanı’nın eşcinsellere yönelik sarf ettiği nefret söylemi Nisan ayının homofobik nefret seyrine damgasını vurdu. 

Homofobik ve Transfobik Nefret Söyleminin Nisan Ayı İnternet Seyrine sosyal medya ortamlarından nefret söylemleri ile doğrudan üreten, yayan ve teşvik eden medya organlarından LGBTİ+’lara yönelik cinsiyetçi, transfobik ve homofobik nefret söylemlerini derledik.

Medya çalışmaları kapsamında sosyal medya mecrası ile internet medyasını izleyen Kaos GL, internet yayıncılığında dikkat çeken, sosyal medya ortamlarında öne çıkan Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks (LGBTİ) odaklı homofobik ve transfobik nefret söylemi üreten ve yayan haberler ile mesajların takibini yaparak kaydını tutuyor.

Cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve cinsiyet ifadesi ile LGBTİ (Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans, İnterseks) varoluşlara yönelik ayrımcı yaklaşım, nefret söylemi üreten, yayan, teşvik eden, savunan ya da haklı gösteren ifadeler içeren haber ve yorumları aylık dosyalarla ele alıyoruz.

Diyanet, eşcinselliği lanetlemelere doyamıyor!

Nisan ayının homofobik seyrine damgasını vuran Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın, Ramazan’ın ilk Cuma hutbesinde eşcinsellere yönelik sarf ettiği nefret söylemi oldu.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Temmuz 2019’da nefret ve ayrımcılık dolu ifadelerden oluşan hutbe ile LGBTİ+’ları hedef göstermesinin ardından, Anayasa’nın 10. ve 90. maddelerini hiçe sayarak, bu kez de Ramazan ayını gene homofobik nefret söylemiyle açtı.

Koronavirüs salgınından eşcinselleri sorumlu tutan Diyanet Başkanı Erbaş’ın, lanetlediği ve “kötülük” addedip “mücadele” çağrısı yaptığı eşcinsellik ile ilgili sarf ettiği sözleri şöyle: “Ey insanlar! İslam zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Lûtîliği, Eşcinselliği lanetliyor. Nedir bunun hikmeti. Hastalıkları beraberinde getirmesi ve nesli çürütmesidir, bunun hikmeti. Yılda yüzbinlerce insan gayri meşru ve nikahsız hayatın İslamî literatürdeki ismi zina olan bu büyük haramın sebep olduğu HIV virüsüne maruz kalıyor. Geliniz bu tür kötülüklerden insanları korumak için birlikte mücadele edelim.”

Din İşleri Yüksek Kurulu da, yaptığı açıklama ile Diyanet Başkanı’nın ayrımcı, homofobik nefret söylemini savundu. Kurul, Diyanet Başkanı’nın sözlerine yönelik eleştirileri “'nefret söylemi' üretmekle veya ayrımcılıkla nitelemek, son derece haksız ve sorumsuz bir davranıştır” açıklamasıyla kabul etmedi.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanı’nın ayrımcı hutbesine destek verdi ve “Diyanet İşleri Başkanımıza yapılan saldırı devlete yapılan saldırıdır” diye konuştu.

Ankara Barosu, Diyanet’in LGBTİ+’ları ve HIV’le yaşayanları hedef gösteren nefret hutbesini, “Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın insanlığın bir kesimini nefretle aşağılayıp kitlelere hedef gösterdiği” gerekçesiyle kınadı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Ankara Barosu hakkında “5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 216/3 maddesi kapsamında, halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri aşağılama” iddiasıyla soruşturma başlattı. Aynı şekilde, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı da, Diyanet’in LGBTİ+’ları ve HIV’le yaşayanları hedef gösteren nefret hutbesine tepki gösteren Diyarbakır Barosu yöneticileri hakkında soruşturma açtı.

Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi Başkanı Kerem Altıparmak, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Baro hakkında açtığı soruşturmanın uluslararası hukuka aykırı olduğunu belirterek, savcılığın dini kurallara göre hareket edemeyeceğini kaydetti.

Gaziantep Barosu’ndan Avukat Aysu Berfin Çelik, “LGBT hakları insan haklarıdır LGBT savunmak temel hak ve özgürlükleri savunmaktır” diye konuştu. Adana Barosu, “LGBT bireylerin yaşam hakkı da tüm insanların ki gibi kutsal ve dokunulmazdır” açıklaması yaptı.

İzmir Barosu, “Cinsel yönelime dayalı ayrımcılık ırka, renge ve kökene dayalı ayrımcılık kadar ciddi bir sorundur” açıklamasıyla Diyanet Başkanı’nın homofobik nefret söylemini kınadı. İzmir Barosu, “Nefret söylemlerine engel olamayanlar, bu söylemleri teşhir edenleri hedef alıyorlar” açıklamasıyla, Ankara Barosu’na açılan soruşturmaya tepki gösterdi.

Diyarbakır Barosu, Diyanet’in LGBTİ+’ları ve HIV’le yaşayanları hedef gösteren Cuma hutbesine ilişkin yaptığı açıklama ile “Nefrete inat yaşamı savunmaya devam edeceğiz” dedi. İzmir Barosu, “İnsan haklarını koruma görevi olan baroları cezai yaptırım tehdidine maruz bırakmak demokratik toplumlarda kabul edilemez” açıklaması ile Diyarbakır Barosu’na açılan soruşturmayı kınadı.

Şanlıurfa Barosu, “Diyanet İşleri Başkanı yapmış olduğu açıklama ile yükümlülüklere aykırı davranmış ve suç işlemiştir” diyerek Ankara Barosu ve Diyarbakır Barosu’nun yanında olduğunu duyurdu: “Diyanet’in açıklamalarını toplumun bir kesimini küçük düşürücü, ayrıştırıcı ve faşizan buluyoruz.” 

Mardin Barosu, Ankara Barosu ve Diyarbakır Barosu’nun yanında olduğunu duyurdu. Van Barosu, barolar hakkında başlatılan soruşturmalarla ilgili  açıklama yayınladı: “LGBTİ+ bireylere yönelik ayrımcı ve yaşamlarını zorlaştırıcı söylemlere karşı devletin pozitif yükümlülüğünü yerine getirmesi gerektiğini hatırlatıyoruz. Ankara Barosu ve Diyarbakır Barosu’nun yanındayız.”

İstanbul Barosu, “Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Nefret Söylemi İçeren Hutbesi Hakkında” açıklama yaptı: “Diyanet İşleri Başkanı’nın bu söylemleri; hukukun evrensel ilkelerine, T.C. Anayasası’na ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası insan hakları sözleşmelerine aykırılık teşkil eden nefret söylemleridir."

İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi, “Cinsel yönelim ve cinsel kimliğe yönelik saldırıların tek sorumlusu Diyanet değildir. İki yıldan uzun süredir gerekçesiz biçimde tüm LGBTİ+ eylem/etkinliklerini süresiz olarak yasaklayan, Diyanetin açıklamalarına karşı yasal işlem başlatmayarak desteklediğini gösteren hükümet, eşcinsellere karşı işlenen nefret suçlarının sorumlusudur” açıklamasıyla, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş hakkında suç duyurusunda bulundu. İHD, ayrıca, “LGBTİ’lerin haklarını savunmak, insan hakları örgütlerinin insan onurunu koruma ödevinin bir parçasıdır” açıklaması yaptı.

İnsan Hakları Savunucuları Dayanışma Ağı’na bağlı 16 kurum “LGBTİ+’lara karşı nefret söylemini eleştiren örgütlere yönelik hedef gösterme ve soruşturmalar son bulmalı!” diyerek ortak metin yayınladı. 12 avukat örgütü Diyanetin nefret hutbesini kınayan açıklamalar yayımlayan Barolara destek açıklaması yayımladı.

Türkiye Psikiyatri Derneği, Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği ve Türk Tabipleri Birliği pandemi ile mücadelede sırasında yetkili kişilerin ayrımcı açıklamalarının topluma zarar verdiğini belirten bir açıklama yayımladı.

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Yürütme Kurulu, Diyanet’in LGBTİ+’ları ve HIV’le yaşayanları hedef gösteren Cuma hutbesine ilişkin açıklama yayınladı: “Kadın özgürleşmesine ve LGBTİ+’ların varlığına düşmanlığı; kadını sadece aile içerisinde ve erkek üzerinden tanımlayan anlayıştan, ilişkilerin yalnızca üreme, iş gücünü ve milliyetçi-muhafazakâr çerçevede tanımlanan ‘milleti’ yeniden üretme işleviyle donatılmasından, egemen eril, heteroseksist bakış açısından ayrı düşünmek mümkün değildir.”

Avrupa Parlamentosu’ndan 37 milletvekili, Diyanet’in nefret hutbesi ve ardından LGBTİ+’ları hedef alan nefret kampanyalarına ilişkin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’a mektup yazdı. Uluslararası insan hakları örgütleri, Diyanet’in nefret hutbesi ve LGBTİ+’lara dönük artan nefret ve karalama kampanyalarına ilişkin ortak açıklama yayınladı.

Sosyal medyada devlet destekli homofobik nefret kampanyası…

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Covid-19 salgın günlerinde Diyanet Başkanı’ın ayrımcı yaklaşımına söz etmezken, twitter hesabından, “Ankara Barosu tarafından yapılan bu sorumsuz açıklamayı tasvip etmemiz mümkün değildir” paylaşımı yaptı.

Deva Partisi Kurucular Kurulu Üyesi, Avukat Metin Kaşıkoğu, twitter hesabından, Diyanet Başkanı’nın ifadelerine karşı, “Amacınız hiç iyi gözükmüyor” dedi, ve deva etti: “Tamam, biliyoruz. Sonuç ne? Fırınlarda yakacak mısınız bunları? Vatandaşlıktan çıkarıp, sınırdışı mı yapacaksınız? Hastaneye yatırıp tedavi mi edeceksiniz? Nedir istediğiniz? Millet sokakta travesti, gay, lezbiyen, biseksüel avına mı çıksın istiyorsunuz?”

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın homofobik nefretine ortak olanlarla birlikte, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin vatandaşları arasında ayrımcılık yapmasının Anayasa’ya ve taraf olduğu uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu unutan iktidar temsilcileri de twitter’da başlatılan “AliErbaşyalnızdeğildir” kampanyasına katıldılar.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü ve Baş Danışmanı İbrahim Kalın, twitter hesabından “yalnız” kelimesinin yanlış yazıldığı etiketi kullanarak, “Zamanı ve mekanı yaratan Allah’ın hükmüne dil uzatanlar bu dünyada da ahirette de hüsrandadır. İlahi hükmü dile getiren # AliErbasyanlızdeğildir” dedi.

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, “Hukuk, demokrasi ve özgürlükleri savunmak yerine faşizan bir dille Diyanet İşleri Başkanımızın şahsında toplumun inanç dinamiklerine saldıran Ankara Barosunun basın açıklaması, asla kabul edilemez” açıklaması yaptı.

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Sözcüsü, AK Parti MKYK Üyesi Osman Nuri Gülaçar, twitter hesabından, “İnsanlığın geleceği ancak meşru evlilik yoluyla mümkündür. Bunun dışındaki yol arayışları çirkin ve hayasız yollardır. Dünyanın birçok ülkesinde akademi, siyaset ve medya araçlarını kullanan LGBT lobilerine kendi topraklarımızda müsaade etmeyeceğiz” paylaşımı yaptı.

Ak Parti MYK Üyesi ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, twitter hesabından, “İslami değerleri dile getirdiği için Diyanet İşleri Başkanımız Sn @ DIBAliErbas hakkında, Ankara Barosu’nun yaptığı faşist açıklama tam bir terbiyesizliktir.” paylaşımı yaptı.

LGBTİ+’lara karşı ayrımcı ve homofobik nefret söylemi üreten ve yayan “AliErbaşyalnızdeğildir” twitter kampanyasına Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, “Ramazan ayında ailelerimizi ve nesillerimizi korumak adına dini değerlerimizi hatırlatan Diyanet İşleri Başkanımız @ DIBAliErbas ın yanındayız. Milli ve manevi değerlerimize saldıran her girişim karşısında yine toplumu bulacaktır” açıklaması ile katıldı. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum da, twitter hesabından yaptığı paylaşımla, Diyanet İşleri Başkanı’nın ayrımcı söylemini savunan hükümet yetkilileri arasında yer aldı.

Nefret söylemine karşı çıkanlar, nefret söylemine maruz kalıyor

Şanlıurfa Barosu’nun twitter hesabından yaptığı açıklamaya, “sapıkların avukatı”, “sapkın baro” ifadeleriyle, homofobik nefret söylemli mesajlar atıldı.

“Baroları Değil Nefret Söylemini Durdurun” başlıklı İzmir Barosu twitter paylaşımı ile “Nefrete İnat, Yaşasın Hayat” paylaşımı cinsiyetçi ve homofobik nefret söylemine maruz kaldı.

Van Barosu twitter paylaşımı, Ankara Barosu’nun “Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın insanlığın bir kesimini nefretle aşağılayıp kitlelere hedef gösterdiği konuşmasıyla ilgili basın açıklaması” ile İnsan Hakları Derneği Ankara Şube’nin “Diyanet'in LGBTİ+'lara yönelik nefret söylemi içeren Cuma hutbesine ilişkin İHD Ankara şubesi olarak basın açıklaması” da homofobik nefret ile karşılandı.

İstanbul Barosu İnsan Hakları Merkezi LGBTİ+ Hakları Alt Çalışma Grubunun, “Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş'ın nefret söylemi içeren hutbesi hakkında açıklaması”, gene Ankara Barosu’nun “tarihinde hiçbir zaman dini değerleri aşağılamadığı gibi, görevi gereği Anayasa ile güvence altına alınan din ve vicdan hürriyetinin her zaman savunucusu olmuştur” başlıklı açıklaması ile Mardin Barosu’nun açıklaması da, twitter kullanıcısı cinsiyetçi ve homofobik nefret üreticisi hesaplarca ayrımcı ve saldırgan söylemlere maruz kaldı.

BBC Türkçe, “AKP Sözcüsü Çelik, eşcinsellik ve evlilik dışı ilişkinin HIV'e yol açtığını söyleyen Diyanet İşleri Erbaş'ı eleştiren Ankara Barosu'na faşist dedi”; “Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın eşcinsellikle ilgili hutbesi Hollanda'da tartışma yarattı: 'Kabul edilemez bir nefret söylemi körükleniyor'” haberlerine yönelik twitter takipçileri geleneksel ayrımcı ve homofobik söylemlerle katıldılar.

DW Türkçe, “İslam'ın eşcinselliği lanetlediğini söyleyen Diyanet İşleri Başkanı Erbaş'a Cumhurbaşkanlığı'ndan destek geldi - Erbaş'ın nefret suçu işlediğini belirten LGBTİ örgütleri ve hukukçular ise açıklamayı sert bir şekilde kınadı”; “"Almanya'daki dini temsilcilerden buradaki özgürlük ve tolerans temel değerlerine uymalarını bekliyoruz" Diyanet'in eşcinselleri salgın hastalıkların kaynağı olarak göstermesine Alman siyasiler tepki gösterdi” haberlerine de gene aynı şekilde ayrımcı ve homofobik nefret söylemi sosyal medya kullanıcılarınca yeniden üretildi.

Homofobik nefret söylemiyle bendini aşan Nisan “köşe”leri 

Nisan ayının ilk haftasından homofobik nefret “köşe”leri Milat, İstiklal, Türkeli, Konya Postası, Millî Gazete ve Sabah yazarlarından: “Muhafazakâr korona korosu: Hayat eve sığar ama LGBTİ+’lar helak olsun!”

Nisan’ın ikinci haftasından homofobik nefret “köşe”leri haber7, Yeni Şafak, Millî Gazete, Akit ve Milat yazarlarından: “Covid-19 bahane, homofobik nefret bedava!”

Nisan’ın üçüncü haftasından homofobik nefret “köşe”leri Yeni Şafak, Diriliş Postası, TürkiyeHaberMerkezi, GazeteRize, KayseriHaber, Milat, Fikriyat, On4Haber ve HaberX yazarlarından: “Homofobik nefret korosundan nakaratlar!”

Nisan’ın son haftasından homofobik nefret “köşe”leri Yeni Şafak, Sabah, Hürriyet, HaberTürk, Star, Akşam, Diriliş Postası ve Akit yazarlarından: “Muhafazakâr “köşe”ler “mevzu”nun hak hukuk hürriyet meselesi olduğunu görmezden geliyor!”

Diyanet’in eşcinselleri hedef göstermesi, yerel basın “köşe”lerinde nasıl cinsiyetçi ve homofobik nefret söylemlerine yol açtı: “İnsan Hakları Derneği’nin ne işi olur ki acaba eşcinsellikle?”

Akit’in Nisan ayı nefret seyri

Kaos GL, medya çalışmaları kapsamında, cinsiyetçi, transfobik, homofobik nefret söylemi üretme, yayma ve teşvik yayın organlarından Akit’in Nisan ayı listesini hazırladı.

Nefret söylemi üretme, yayma ve teşvik etmede iktidarın “yaygın medya organ”ı halini almış olan Yeni Akit’in Nisan ayı listesi, LGBTİ+’lara yönelik ayrımcı dil, cinsiyetçi, transfobik ve homofobik nefret söylemleri içeren, hedef gösteren “haber” ve “köşe” yazılarının takibi ve kaydından oluşuyor.

Nefret söylemini doğrudan üreten, yayan, okurlarıyla takipçilerini teşvik eden medya organlarından Akit, iktidarın yaygın medya organı olmasından kaynaklı rahatlıkla ayrımcı dil ve nefrette sınır tanımıyor.

Akit’in Nisan ayı nefret listesi şu bölümlerden oluşuyor: “Diyanet, Akit’in Nisan ayı nefretine bahane!”, “Soruşturmaya Akit desteği: Manipülasyon, dezenformasyon ve provokasyon!”, “LGBTİ+ çocuklar da Akit nefretinden nasibini alıyor!”, “Akit’in homofobik nefret siyaseti sınırları aşıyor…”, “Akit’in kültür-sanat siyaseti: Yasak, sansür…”, “Akit için fark etmez: Ha “haber” ha “köşe”…”

 diyanet-dili-ayrimcilik-ve-nefrete-donuyor-1

Kaos GL’den aylık nefret söylemi takibi 

Kaos GL, sosyal medya ortamları ile internet yayıncılığında cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve cinsiyet ifadesi ile LGBTİ varoluşlara yönelik ayrımcı yaklaşım, homofobik ve transfobik söylem içeren haber ve gelişmeleri takibe alıyor

Böylece Kaos GL, internet yayıncılığında dikkat çeken, sosyal medya ortamlarında öne çıkan Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks (LGBTİ) odaklı homofobik ve transfobik nefret söylemi üreten ve yayan haberler ile mesajların aylık takibini ve irdelemesel kaydını tutuyor.

Ayrımcı, ırkçı, homofobik, transfobik unsurlar taşıyan ifadelere nefret söylemi denilmektedir. Bir gruba ya da o gruba üyeliği nedeniyle bir kişiye yönelik düşmanlıktan kaynaklanan ve o gruba yönelik düşmanlığı gösteren veya cesaretlendiren ifade biçimleridir. Nefret söylemi, nefret suçuna teşvik ya da eşlik edebileceği için, bu iki kavram birbiriyle bağlantılıdır.

Nefret söylemi, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tavsiye kararında, “nefret biçimlerini yayan, teşvik eden, savunan ya da haklı gösteren her tür ifade biçimi” olarak tanımlanıyor.

Sosyal Psikolog, Porf. Dr. Melek Göregenli, nefret söyleminin kurulmasında ve yaygınlaştırılmasında en etkili araçlardan birinin medya olduğuna dikkat çekiyor:

“Medya, dünyada ve ülkemizde nefret suçlarına yol açan ayrımcılığı oluşturan ve besleyen kalıpyargıların, önyargıların kısaca nefret söyleminin kurulmasında ve yaygınlaştırılmasında en etkili aracılardan biridir. Medyanın nefret suçları kapsamında ele alınabilecek eylemleri haberleştirme, kullanılan dil ve mağdurları ya da olayı sunma şekli, eylemi meşrulaştırmaya ve suçun altında yatan ayrımcılığı gizlemeye yol açabilir; sıklıkla böyle olmaktadır. Örneğin, Türkiye’de bütünüyle nefret suçları kapsamında görülmesi gereken eşcinsellere, travesti ve transseksüellere yönelik saldırılar, genellikle mağdurların yarattığı tahrik sonucunda oluşan eylemler gibi sunulmaktadır. Açık bir saldırı ve çoğunlukla cinayete varan ya da bizim ülkemizde ancak ölümle sonuçlandığında ‘haber’ değeri taşıyabilen suçlar, mağdurların çıkardıkları ‘olaylar’ sonucunda gerçekleşmiş, ‘doğal’ sonuçlar olarak ele alınmaktadır. Genellikle mağdurlar, faillerin ‘hassasiyetlerine’ dokunur ve cezalarını bulurlar; oysa failin hassasiyetinin tek kaynağı ayrımcılık ideolojileridir. Bu yaklaşım, sadece şiddeti meşrulaştırmakla kalmaz, aynı zamanda kendini ifade etme ve gerçekleştirme hakkının, bir toplumda kimlere ait bir ayrıcalık olduğunu da tarif eder; bu doğrudan herkesin sadece insan olmak bakımından eşit olduğu ön kabulüne dayanan çoğunu bizim de kabul ettiğimiz evrensel hukuk normlarının çiğnenmesi anlamına gelir.”

Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks (LGBTİ) terimleri ile tanımlarını, LGBTİ’lere yönelik ayrımcılık ideolojileri ve anlamlarını, insan hakları ve ayrımcılıkla ilgili terimler ve tanımlarını ve daha fazlasını, Kaos GL Derneğince yayınlanmış “LGBTİ Hakkında Sıkça Sorulan Sorular ve Cevapları” kitapçığında bulabilirsiniz.

Kaos GL Derneği’nin dijital ortamda yayımladığı “Homofobik ve Transfobik Nefret Söyleminin İnternet Seyri” başlıklı “2019 Sosyal Medya Raporu” işte burada

Not: Bu dizide, internet ortamı ile sosyal medyadan yapılan alıntıların yazım hatalarına dokunulmuyor; olduğu gibi alınıyor.

 


 


Etiketler: medya
nefret