15/01/2024 | Yazar: Yıldız Tar

Ecem Seçkin cinayeti davasında, iddianamedeki yağma ve tasarlayarak öldürme suçları mütalaada yer almadı. Sanık Mustafa Fidan, Seçkin’in evine üç bıçakla gitmiş ve üzerinde plastik eldiven çıkmıştı. Dava, 19 Şubat’a ertelendi.

Ecem Seçkin cinayetinde iddianameden mütalaaya kaybolanlar: Yağma ve tasarlama Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Seks işçisi trans kadın Ecem Seçkin’i öldürmekten yargılanan Mustafa Fidan, bugün (15 Ocak) İzmir 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısındaydı. Fidan, bugün görülen dördüncü duruşmaya tutuklu bulunduğu İzmir 1 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndan getirildi.

Duruşmaya, öldürülen Seçkin’in annesi ile Seçkin’i temsilen Av. Sena Yazıbağlı katıldı. Duruşmayı, LGBTİ+ hak savunucuları da takip etti.

Dava, bugünkü duruşma öncesi Savcı’nın dosyaya sunduğu mütalaaya karşı Fidan’ın savunma yapabilmesi için 19 Şubat saat 11.40’a ertelendi.

Ecem Seçkin’in annesi: “Benim evladım bu şekilde öldürülmeyi hak etmedi”

Duruşmada Ecem Seçkin’in annesi, “Benim evladım bu şekilde öldürülmeyi hak etmedi, adalet yerini bulsun” diyerek tepkisini gösterdi. Öte yandan sanık Fidan, “Pişmanım” dedi.

Seçkin’in Avukatı Yazıbağlı ise, Savcı’nın mütalaasını eleştirdi. Dava açılırken iddianamede istenen suçlardan daha azının mütalaada yer aldığını belirten Yazıbağlı, “Bu cinayetten toplumsal vicdan etkilendi. Bu sebeple, mahkemenizden çıkacak karar önemli. Cezalandırmanın toplumsal vicdanı da kamuoyunu da yakından ilgilendiren bir tarafı var. Mütalaada hem yağma olgusu yokmuş gibi bir iddia var hem de canavarca hisle ve tasarlayarak öldürme eylemi görülmemiş. Talebimiz, ilk günden beri bu cinayetin bir nefret cinayeti olduğu, haliyle canavarca hisle işlendiği, cezalandırmanın da buna uygun olması gerektiği yönünde” dedi.

İddianameden mütalaaya kaybolanlar

2023’ün ilk günleri yine bir trans kadının öldürülmesine sahne olmuştu. İzmir Alsancak’ta yaşayan seks işçisi trans kadın Ecem Seçkin, müşterisi tarafından öldürüldü. 5 Ocak gecesi gerçekleşen cinayetin ardından Mustafa Fidan, şüpheli sıfatıyla tutuklandı.

Cumhuriyet Savcısı Filiz Bulut, şüphelinin savunması, tanık beyanları, kamera görüntüleri, otopsi ve olay yeri inceleme raporlarını dikkate alarak iddianame hazırladı. Seçkin’in anne, baba ve abisi dosyada şikayetçi olarak yer aldı.

Savcı, 31 adet kesici delici alet yarası olması, bu yaralardan sekizinin tek tek ölüme yol açacak nitelikte olmasını dikkate alarak; Fidan’ın tasarlayarak canavarca hisle eziyet çektirerek bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak, işlenmesini kolaylaştırmak amacıyla bıçakla kasten öldürme suçunu işlediğini belirtti. Bunların yanı sıra ruhsatsız bıçak taşımak suçu ve geceleyin konutta silahla yağma suçundan da yargılanmasını talep etti. İddianamenin kabulü üzerine dava açıldı.

Dava, bugüne kadar dört duruşma gördü. Dördüncü duruşma öncesi Savcı, mütalaasını dosyaya sundu.

Savcı mütalaasında, Fidan’ın iddianamedeki gibi canavarca hisle veya eziyet çektirerek kasten öldürme suçundan cezalandırılmasını istese de; her ne kadar Fidan’ın üzerinde plastik eldiven ele geçirilse ve Seçkin’in evine uç bıçakla gitse de; ‘tasarlayarak öldürme’ eylemini dikkate almadı.

Fidan, Seçkin’in telefonunu çalıp, başka bir trans kadının müdahalesi sonrası telefonu düşürmüştü. Savcı, bu sebepten ‘yağma’ suçunun da oluşmadığını öne sürdü.

Savcının mütalaasını KaosGL.org’a değerlendiren Av. Yazıbağlı, “Sanığın cebinden siyah plastik eldiven çıkıyor. Üç tane bıçakla eve gittiği kesin. Tasarlayarak öldürme ve suçun delillerini ortadan kaldırma çabası ortada” dedi. Yazıbağlı, yağma suçunun oluştuğunu, Fidan’ın cinayetten ve cep telefonunu çaldıktan sonra sokakta başka bir trans kadının olayı anlaması sonucu telefonu düşürdüğünü de ekledi.

Sanık, Ecem’in evine üç bıçakla gitmişti

İddianamede yer alan tanık trans kadınlardan biri, Ecem’in kendi yanından “müşterim gelecek” diye çıktığını, ardından Ecem’in evinden bağrış sesleri duyduğunu söylemişti. Bunun üzerine cama çıktığını ama bir şey göremeyince sokağa indiğini söyleyen tanık, burada Mustafa Fidan’la karşılaştı. Mustafa Fidan, tanığın “Neden bağırıyorsunuz” sorusunu geçiştirdi. Bunun üzerine aynı zamanda Ecem’in arkadaşı da olan tanık, Ecem’i aradı. Fidan’ın üzerinden telefon çalma sesi geldi. Tanığın “Ecem’in telefonu sende ne arıyor, çabuk onu bana geri ver” demesi üzerine Fidan kaçmaya başladı. Kaçarken Ecem’e ait çanta, telefon ve bir bıçak yere düştü.

Tanık, başka bir arkadaşıyla birlikte Ecem’in evine gitti. Kapı açılmayınca kapıyı girip içeri girdiler ve Ecem’in yerde yattığını gördüler. O sırada Mustafa Fidan, durdurduğu ticari taksiyle Torbalı’ya kaçmaya çalışıyordu. Polis ekipleri Fidan’ı takside gözaltına aldı.

Fidan, ifadesinde Ecem’i öldürme kastı olduğunu söylemese de, otopsi raporu her biri ayrı ayrı ölüme yol açabilecek 8 bıçak darbesi olmak üzere 31 bıçak darbesi tespit etti.

Kriminal rapor ise Fidan’ın eve üzerinde üç bıçakla girdiğini, bu bıçaklardan birini taşımak için ruhsat alınması gerektiğini ancak Fidan’ın ruhsatının olmadığını ortaya koydu.

Fidan’ın avukatı, müvekkilinin bipolar bozukluğun olduğunu ve şüphelinin akıl hastalığı hususunun dikkate alınması gerektiğini” söyledi. Bunun üzerine Fidan hastaneye sevk edildi. Sağlık Kurulu ise Fidan’ın işlediği suçlara yönelik hukuki sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğini engelleyecek ya da azaltacak bir akıl hastalığı bulunmadığını tespit etti.

Davanın 29 Eylül 2023’te görülen ikinci duruşmasında ise olay gecesi yaşananlara tanık olanlar dinlendi. Fidan’ın cinayetin ardından bindiği taksinin şoförü, Fidan’ın telaşlı bir hali olduğunu söyledi. Öte yandan Ecem’in komşusu Sibel ise o gece yaşananları şöyle anlattı:

“Ben Ecem’le karşılıklı binalarda otururdum. Evlerimiz birbirine bakar. Ölmeden 2 saat önce Ecem benim yanıma evime geldi, oturduk, meyve yedik. Daha sonra misafirinin geleceğini söyledi, yanımdan ayrıldı. Ben salonda oturuyordum, oturduğum yer caddeye ve Ecem'in oturduğu binaya bakar, o sırada sokaktan sesleri duyunca camdan baktım. Tutku arkadaşımızın sanık Mustafa ile sokakta boğuşurken gördüm. Ben ikinci kattaki evimden sokağa çıktım, yanlarına gittim, halen boğuşur haldeydiler, ben şahsı tutmak için elimi uzattım, montunu tuttum, o sırada şahsın montunun içine sakladığı Ecem'in çantası, cep telefonu ve 2 adet bıçak yere düştü, bıçakların bir tanesi kanlıydı, şahıs kaçtı. Ben Tutku arkadaşıma ''Ecem nerede'' dedim, yere düşen çanta ve cep telefonunu yanımıza aldık, bıçaklar ise yerde kaldı, bıçaklardan biri küçük biri ise kanlı ve büyüktü avcı bıçağı gibiydi, ben ve Tutku, Ecem'in evine çıktık, kapı kapalıydı. Defalarca vurmamıza rağmen daire kapısı açılmadı, hep birlikte kapıyı açmak için tekme ve elimize geçen cisimlerle vurmaya başladık, yanımızda Melis isimli arkadaşımız vardı. Kapı tam olarak açılmadı ancak göbek hizamızda kapıda bir delik oluştu, delikten içeriye baktığımızda Ecem'i yerde yatar halde yüzüstü gördük. Biz kapıya yüklenmeye devam ettik, kapı açıldı, içeri girdik, Ecem'in ölmüş halde olduğunu gördük. Bulunduğu yer halılar kan içindeydi, ambulansı aradık, çevredeki arkadaşlarımız da geldi, daha sonra işlemler için emniyete geçtik. Ben uzun yıllardır aynı yerde yani suça konu sokakta ikamet ederim, sanığı daha önce Ecem'in yanında görmemiş isem de bulunduğumuz sokakta şahsı defalarca görmüştüm.”


Etiketler: insan hakları, kadın, nefret suçları, çalışma hayatı, dava
İstihdam