13/05/2022 | Yazar: Yıldız Tar
“Aleviler: Din, Beden, Cinsiyet; Neşeden Kedere” sempozyumu açılış konuşmalarıyla İzmir’de başladı.
Demokratik Alevi Hareketinin bileşenleri olan Alevi Bektaşi Kültürünü Tanıtma Derneği (ABKTD), Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı (HBVAKV) ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin (PSAKD) düzenlediği “Aleviler: Din, Beden, Cinsiyet; Neşeden Kedere” Sempozyumu başladı.
Kültürpark Fuar Alanı’ndaki İsmet İnönü Sanat Merkezi’nde yapılan sempozyumda üç gün boyunca Alevilik, toplumsal cinsiyet, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği tartışılacak.
Sempozyum, bugün (13 Mayıs) düzenleyici kurumlar ve sempozyum koordinasyonu adına açılış konuşmaları ile başladı. Kurum temsilcileri açılış konuşmalarında İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasını eleştirdi, “İstanbul Sözleşmesi’ni savunuyoruz” mesajı öne çıktı.
“Biz Alevi erkekleri kürsüdeki kadar demokrat değiliz”
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği önceki dönem başkanı Gani Kaplan, açılış konuşmasında “Alevi örgütlerinin her geçen gün erkekleştiği bu dönemde böyle bir sempozyum çok önem taşıyor. Böyle bir sempozyumu düzenlerken çuvaldızı kendimize de batırmamız gerekiyor. Biz Alevi erkekleri, kürsülerde konuştuğumuz kadar demokrat değiliz. Bunu tespit etmemiz ve değiştirmemiz gerekiyor. Alevilerde diğer toplum kesimleri kadar olmasa da aile içi şiddet var mı? Var. Kadına şiddet var mı? Var” dedi.
Kaplan, konuşmasının devamında bir anekdot paylaşarak eşcinsellerin dede huzurunda evlenebilmesi için de gereken adımların atılması gerektiğini vurguladı:
“13 dedenin postta oturduğu bir cemde genç bir erkek arkadaşımız eşcinsellerin dede huzurunda evlenip, evlenemeyeceğini sordu. Dedelerin hepsi topu birbirine attı. En son bir dede döndü, ‘İçimizde eşcinsel yoksa bu soruyu şu an yanıtlamanın gereği yok’ dedi. Böyle bir sempozyumda bizim bu soruna da bir çözüm, bu soruya bir yanıt bulmamız gerekir. Bu, bizim önümüze gelecek.”
Sempozyumda Aysel Tuğluk’a selam
Kaplan’dan sonra sempozyum destekleyicilerinden İzmir Büyükşehir Belediyesi temsilcisi Hacı Bektaş-ı Veli’nin sözlerini hatırlatarak kadın-erkek eşitliğine dikkat çekti. Ardından Prof. Dr. Eser Köker, sempozyumun açılış bildirisini sundu. Köker, İstanbul Sözleşmesi’nden Gezi davasındaki cezaları toplumsal bir dehşet sarmalında olduğumuzu vurguladı. Aysel Tuğluk’a cezaevinde yaşatılan şiddeti hatırlatarak, “Yaşayarak direnen kadınların Kürtçe öykülerini çok önemsiyorum. Ancak onları duyabildiğimiz zaman, onlarla beraber düşünebildiğimiz zaman onu kendi tecrübemiz haline getirebilir, yeni kuşaklara bu deneyimi aktarabiliriz” dedi.
Köker, Alevi inancındaki şifalı bilge kadın imgesine de değinerek, “Bu neoliberal dünya düzeninde beden üzerindeki tahakkümü neredeyse pazar haline getiren sağlık sisteminde bizim şifa bulmaya, şifacı kadınlara ihtiyacımız var” dedi ve feminist ütopyalardan bahsetti.
Etiketler: insan hakları, kadın, yaşam, aile, din/inanç