30/09/2022 | Yazar: Gözde Demirbilek

Günümüzde trans olmanın bir karar olduğunu düşünmeye cüret eden kişilere “Trans olmak değil geçiş yapmak seçimdir” demek çok popüler – ki tabii ki öyle değil, kim olduğumu inkar etmeden açıklamak için zaman harcamayı reddediyorum.

Geçiş bir seçim değildir Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Bu yazı, Rose Golden’ın 22 Haziran 2022 tarihinde yayınladığı “Transitioning *Isn’t* a Choice” yazısının Türkçeleştirmesidir.

Tamam, öyledir. Başlık size yalan söylüyor, özür dilerim. Ama söz veriyorum bu başlığın mantığı kısa sürede netleşecek. Öyleyse başlayayım…

Günümüzde trans olmanın bir karar olduğunu düşünmeye cüret eden kişilere “Trans olmak değil geçiş yapmak seçimdir” demek çok popüler -ki tabii ki öyle değil, kim olduğumu inkar etmeden açıklamak için zaman harcamayı reddediyorum-. Ancak son zamanlarda bu sözün ikinci kısmı beni düşündürdü. Teoride mantıklı tabii: Geçiş yapmak bir eylemdir ve biz eylemler yapmayı seçiyoruz. Bununla birlikte, geçişi kişinin yapmayı seçtiği bir şey olarak çerçevelediğimizde eyleme geçmenin ne anlama geldiğine dair asıl soruyu görmezden geliyoruz. Geçiş yapmamayı seçmek, geçiş yapmak kadar kendimize dair bir beyandır. Dolayısıyla, geçişi bir seçim olarak çerçevelemek; hiçbir şey yapmamayı daha az sonuç getiren bir eylem olarak gösterir.

Bir an için boş bir odada olduğunuzu ve önünüzde bir kapı olduğunu hayal edin. Şimdi, yapabileceğiniz bir seçim o kapıyı açıp odadan çıkmaktır. Hiçbir şey yapmazsanız, o kapıyı açmazsanız ne olur? Peki, bir adım atmadınız. Alternatif eylem (odadan çıkmak) yerine boş eylemi (hiçbir şey yapmayarak) seçtiniz. Bu bir seçimdi: Hiçbir şey yapmamayı seçtiniz. Hiçbir şey yapmamak da bir seçimdir ve kendi sonuçlarıyla birlikte gelir. Örneğin boş bir odada mahsur kalmak… Yani oradan ayrılmaktan kendinizi mahrum ederek kendinizde değişiklik yaptınız, tıpkı ayrılmanın da değişimlere sebep olabileceği gibi.

Geçiş yaparken küçük adımlar attım. Önce okulda etek giymeye başladım, zamirlerimi belirledim. Sonra disfori sebebiyle zamirlerimi yine değiştirdim. Adımı değiştirdim sonra östrojen, lazer epilasyon… derken liste uzayıp gidiyor. Bu değişikliklerin her biri o zamanlar için çok büyük adımlar gibi görünüyordu ve öyleydi. Etek giymenin ve sesimi değiştirmenin korkutucu olduğunu inkar etmeyeceğim, erkek olarak görülen bir genç kız için yapması son derece ürkütücü şeylerdi. Ama o zamanlar üzerine düşündüğüm kadar eyleme geçme ve durağanlık arasında bir ikilik değildi. Bunları yapmak zorlukları getirdi, aynı zamanda yapmamak da çoğunlukla içsel olsa da kendi mücadelelerini beraberinde getirecekti. Yaptığım her seçim (yine o kelime!) heyecan ve fırsatlar ile onların getireceği acıyı tartıyordu. Yol boyunca attığım her adım bir seçimdi, bir çeşit yol ayrımıydı. Eylemsizlik her seferine aynı şekilde çaba harcatır ve acıya sebep olurdu. Yani evet bir dizi seçim… Ancak hiçbiri basit bir “Bunu yap ya da yapma” seçimi değildi, daha çok “Nasıl bir gelecek istiyorsun?”du.

Biz insanlar, her şeyi atasözleriyle basitleştirme eğilimindeyiz. Hayatın cehennem gibi kafa karıştırıcı olduğunu kabul etmek yerine genelgeçer kurallar isimlendiriyoruz. Elimizdeki birkaç hile kodu da bu sözlerde toplanıyor. Taklitler aslını yüceltir. Aşk aşktır. Seni besleyen kabı pisleme. O halde sahip olduğumuz her ifadeyi evrensel olarak kabul etmek çok kolay… İşte arkadaşlar burada yanlış yapıyoruz. “İnsanların sana nasıl davranmasını istiyorsan öyle davran” demek, oyun alanı etiği için harikadır ama taraflar bir velayet anlaşmazlığında eşit olmayan suçlamaları paylaştığında işe yaramaz. Benzer şekilde “Trans olmak değil geçiş yapmak seçimdir” demek de TERF’leri susturmanın harika bir yoludur ama benim trans deneyimimi tam olarak tanımlamıyor. Geçişin bir seçim olduğunu iddia ettiğimizde geçiş yapmamanın da bir seçim olduğunu bilmemiz gerekir. Bir şeyi yapmamayı seçmede bulunan gücü ihmal edemeyiz. Ve sıfır noktasından kaçınmak, bir şeyler yapmak istemek kadar geçerli bir nedendir.

Bu çerçeve, geçiş sorusunu “evet ya da hayır”dan “şu ya da bu”ya değiştirir. Biz translar olarak bu seçeneklere sahibiz, her ikisi de önemli. Ve birini seçmeniz gerektiğini bildiğinizde, geçiş yapacağınızı söylemek çok daha kolay. Statükonun ne olursa olsun etkileneceğini biliyorsunuz. Geçiş yapmamayı tercih ederseniz de hayatınız değişecek. Odada kalmak işleri değiştirir, geleceğe hareket verir. Eylemsizlik eylemdir. Yani kim olmak istediğinize ya da toplumun kim olmanızı istediğine bağlı kalmak size kalmış. Bu her zaman sizin kararınız. Bu her zaman tam, her zaman sonuç veren seçiminizdir.


Etiketler: yaşam
nefret