27/02/2023 | Yazar: Kerem Selçuk

Birçoğu için kim olduklarını, kime aşık olduklarını, yani kendilerinden ayrılmaz bir parçalarını gizlemek, hayatta kalmak için yegane yol.

Görünmezliğin ötesinde: Büyük doğu Japonya afeti ve Kuzeydoğu Japonya'da LGBT’ler Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Azusa Yamashita’nın 2012 yılında kaleme aldığı yazıyı Kerem Selçuk KaosGL.org için Türkçeleştirdi.

11 Mart 2011'deki Büyük Doğu Japonya Afeti, birçok insanın ölümüne neden oldu. Çok sayıda mülke zarara verdi ve bir o kadar da topluluğu yerinden etti. Afetin ardından birçok insan hala kayıp1. Tahliye, yardım ve yeniden inşa süreçleri2 toplumsal cinsiyete karşı duyarsız bir şekilde ilerledi ve eşitsizlikleri derinleştirdi. Engellilerin, ana dili Japonca olmayanların, çocukların, yaşlıların ve lezbiyen, biseksüel, gey ve transeksüellerin (LGBT) başına ne geldiğine dair bir bilgi yoktu ve sesleri duyulmuyordu. Bu gruplar arasında, LGBT’ler muhtemelen en görünmez olanlardır. Afetten etkilenen vilayetlerden biri olan Iwate vilayetinde doğup büyümüş biri olarak, vilayetimin çeşitli topluluklardan insanlar için kapsayıcı bir yer olmadığını biliyorum. Iwate'de ilk LGBT grubunu kurduktan sonra bile vilayetteki sahil kasabalarında yaşayan LGBT'lerin hayatta kalanlarından neredeyse hiç haber alamamamız dehşet verici. Afet, hayatta kalan LGBT'lerin görünmezliğini ve Japonya'nın kırsal kasabalarında karşılaştıkları zorlukları bir kez daha gözler önüne serdi.

Hayatta kalan LGBT’lerin görünmezliği 

Japonya’da eşcinsel ilişkiler ve transseksüellik3 cezalandırmasa da, ülkede LGBT’ler afetin öncesinde de görünmezlik, marjinalleştirme, önyargı ve damgalamayle karşılaşıyordu. Japonya Anayasası temel insan haklarını güvence altına alıp, "ırk, cinsiyet, sosyal statü ve etnik köken" temelli ayrımcılığı yasaklıyor fakat LGBT’lerin eşitlik haklarını gözetmiyor. Japonya  yasaları LGBT’leri ayrımcılığa ve tacize karşı korumuyor. Hükümet, son çıkan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Temel Planı'na "cinsel yönelim nedeniyle zor durumda olan veya cinsiyet kimliği bozukluklarıyla yaşayan insanlar" ibaresini ve  son çıkan İntiharı Önleme Tedbirleri'ne "cinsel azınlıkları" dahil etti. Ayrıca, 24 saat açık LGBT yardım hattına para desteği sağladı. Ancak ne hükümet ne de sivil toplum kuruluşları LGBT perspektifini ve LGBT’lerin sorunlarını politikalarına yeterince dahil etmedi. Yaşanan afet, LGBT’lerin maruz kaldığı görünmezliği, ötekileştirmeyi, önyargıyı ve damgalamayı görünür kıldı. Deprem ve tsunamiden iki ay sonra Tohoku'nun kuzeyindeki kıyı kasabalarından birinde yaşayan bir arkadaşım bana afetten sonra bir süreliğine lezbiyen olduğumu tamamen unuttuğunu söyledi. Iwate'nin afetten en çok etkilenen kasabalarından birinde yaşayan bir gey arkadaşıma kimliği nedeniyle herhangi bir zorlukla karşılaşıp karşılaşmadığını sorduğumda, "Kasabamda asla eşcinsel olarak açılmadım. Bunu kimseye söylemedim" dedi. “Bir partnerim vardı. Buluştuğumuz zaman, kimsenin bizi tanımadığı başka bir şehre giderdik. Afetten önce de durum böyleydi. Yani eşcinsel olduğum için herhangi bir zorlukla karşılaşmıyorum. 11 Mart'tan sonra bile. Zaten bu kimliğim yokmuş gibi."

Afette hayatta kalan LGBT’ler ile ilgili öğrendiğim sadece iki olay var. İlki, bir gönüllü tarafından “tahliye barınağında kılık değiştiren sapkın ibne" olarak tanımlanan bir trans kadın hakkında. İkincisi de bir acil durum barınağında mahremiyet nedeniyle duşu kullanmaktan imtina eden bir trans kişi4. Bunlar, afet öncesinde, anında ve sonrasında kuzeydoğu Japonya'da LGBT olarak yaşamanın ne denli zor olduğuna dair örnekler.

LGBT’lerin herhangi bir ülkedeki herhangi bir toplulukta nüfusun %4-10'unu oluşturduğu söyleniyor. LGBT görünürlüğünün artışı, bir toplumun ne kadar anlayışlı ve kapsayıcı olduğuyla ilişkili. Ben de dahil olmak üzere LGBT’ler Tohoku'daki nispeten daha küçük olan kasabalarda yaşıyoruz. Afetten yaklaşık bir hafta sonra Iwate'deki Gökkuşağı Ağı'nın kurulmasından bu yana, herhangi bir tahliye barınağında kalan, tsunami nedeniyle partnerini, ailesini, işini kaybeden veya evsiz kalan bir LGBT'ye rastlamadık. Bu durumda bizlere, Japonya'nın kuzey kesimindeki toplumun anlayış ve kapsayıcılık düzeyini gösteriyor. Küçük kasabalarda yaşayan LGBT’ler için kimliklerini açık etmek, afetin yol açtıkları olumsuzluklardan bile daha korkutucu bir boyutta.  Açılmanın getireceği, aile ve arkadaşları tarafından reddedilme, işlerini ve evlerini kaybetme, toplumdan soyutlanma ve dışlanma gibi sonuçlardan daha çok korkuyorlar. Birçoğu için kim olduklarını, kime aşık olduklarını, yani kendilerinden ayrılmaz bir parçalarını gizlemek, hayatta kalmak için yegane yol. Büyük Doğu Japonya Afeti'nden sağ kurtulan LGBT'lerle karşılaşmamamızın nedeni de bu olsa gerek.

Afette LGBT’lerin yaşadıkları olası zorlukların tahayyülü

11 Mart 2011'den sonra, Haiti, Şili ve Bangladeş'teki afetlerden sonra afetzedelerle ve LGBT topluluklarıyla çalışan farklı ülkelerden LGBT aktivisti arkadaşlarım benimle iletişime geçti. Ocak 2010'daki Haiti depreminin ardından, bir sivil toplum kuruluşu, LGBT afetzedelere yaşadıkları önyargı ve damgalama nedeniyle ulaşamadıklarını belirtti. Erkek eşcinsellerin yardım malzemeleri almasının daha zor olduğunu çünkü malzemelerin önce çocuklara, yaşlılara ve kadınlara dağıtıltığı bilgisini paylaştı. Şili’deki Şubat 2010 depreminin ardından ise Şili'de trans bir kadının, cinsiyet kimliği nedeniyle geçici konuttan atıldığı bilgisi geldi. Neredeyse her yıl kasırgaların vurduğu Bangladeş'te, LGBT’ler "ailenin ayıbı" olarak görülmekte ve diğer aile üyeleri daha fazla yardım malzemesine ulaşabilsin diye ailelerinden dışlanmaktadır. LGBT’ler ve onların yaşadıkları sorunlar daha görünür hale gelirse, benzeri ihlaller Japonya'da da meydana gelebilir.

LGBT arkadaşlarımla LGBT’lerin yaşadıkları zorluklar üzerine konuştum ve LGBT görünürlüğü daha fazla olsaydı, afet durumlarında ne tür olumsuzluklar yaşanabileceğini tahayyül etmeye çalıştım.

(1) Tıbbi tedaviye erişimin engellenmesi

Tsunami gibi afetler hastaneleri ve ulaşımı yok eder. Hastanelerin yıkıldığı, doktorların hayatını kaybettiği, ilaçlara erişimin mümkün olmadığı bir afet sürecinde, hormon tedavisi veya cinsiyet değiştirme ameliyatı sonrası tedavi gören transların ve HIV/AIDS’le yaşayan eşcinsel ve biseksüel erkeklerin tıbbi tedaviye erişimleri mümkün olmaz. Tohoku'daki bazı translar, aile üyelerinin, arkadaşlarının, meslektaşlarının veya komşularının cinsiyet kimliklerini öğrenebileceklerinden korktukları için kendi şehirleri dışındaki kliniklere gidiyor. Tıbbi tedaviye erişimin durması, hiç kuşku yok ki hayatta kalanların sağlığının bozulmasına yol açacaktır.

(2) Tahliye sığınaklarında "tekinsiz kişi" muamelesi görme

Japonya'da gündelik hayatta kadın ve erkekler için farklı tuvaletler, trafiğin yoğun olduğu saatlerde kadınlara özel tren vagonları gibi ikili toplumsal cinsiyet algısını perçinleyen uygulamalar mevcut. Bir afet durumunda, ikili cinsiyet normlarına uygun bir şekilde giyinmeyen veya davranmayan birinin "tekinsiz" olarak görülmesi, hizmetlere erişiminin engellenmesi muhtemeldir. Normlara uygun olmayan bir görünüme sahip transların tahliye barınaklarındaki geçici tuvaletleri veya banyoları kullanmaya çalıştıklarında "tekinsiz" muamelesi göreceklerini veya tuvalet ve banyo kullanmalarının engelleneceğini tahayyül etmek zor olmayacaktır. Olası haksız muamele ve aşağılanmadan kaçınmak adına tesisleri kullanmaktan çekinecekler ve hijyenlerini sağlayamayacaklardır. İç giyim ve sıhhi malzemeler gibi belirli yardım malzemelerine erişimde de benzer bir ayrımcılığa maruz kalabilirler.

(3) Partnerin ölümünden bihaber olma

Japonya'da eşcinsel çiftler evlenme hakkına sahip değilken, evli olmayan heteroseksüel çiftlerin medeni birliktelik hakkı mevcut. Başka bir deyişle, eşcinsel çiftler Japon yasalarının tamamen dışında. Heteroseksüel evliliklerde veya medeni birlikteliklerde, eşleri afetlerde ölen insanlara haber verilir. Öte yandan, aileleri, arkadaşları, meslektaşları veya komşuları bu ilişkiden haberdar olmayacağı için, LGBT’lerin bir afette partnerlerinin sağlık durumuna ilişkin bir haber alma durumları söz konusu değil. Yukarıda bahsettiğim gizli gey arkadaşım gibi, LGBT topluluğunun çok azı diğer kişilerle ilişkilerini paylaşabiliyor. Eşcinseller partnerlerinin sağlık durumu kritik olsa bile onlardan haber alamaz ve hastanede ziyaret hakları olmadığı için onları göremezler.

(4) Partnerle geçici konutta yaşayamama

Eşcinsel çiftler yasal olarak bir "çift" veya "aile" olarak tanınmadıkları için uzun yıllar birlikte olsalar dahi, onlara aynı geçici konutta birlikte yaşama izni verilmez. Bir felaket durumu dışında bile, eşcinsel çiftler genellikle kamu konutlarında yaşamıyorlar çünkü kimlerin orada yaşamaya “uygun” olduğuna karar veren belediyelerin çoğu, sözleşmeye başvurabilecek kişileri, Japon yasa ve yönetmeliklerince tanınan "akrabalar" veya "ev halkı" ile sınırlandırıyor.

(5) Danışmanlık hizmetinden yararlanamama

Afet sonrası, hayatta kalan kadınların ruh sağlığı ihtiyaçlarını karşılamak için, Kabine Ofisi'ne bağlı Cinsiyet Eşitliği Bürosu yerel kadın merkezleriyle ortaklaşa yüz yüze danışmanlık ve yardım hattı hizmetleri başlattı. Ancak LGBT'ler bu servislerdeki danışmanlara güvenemiyor. LGBT danışanları yargılamadan dinlerler mi? LGBT’lere duyarlı olurlar mı? Medyada ve gündelik hayatta LGBT’lerle alay edildiğini görüyorlar. Bu nedenle, danışmanlık veya yardım hattı hizmetlerinin LGBT'lere duyarlı olabileceğine inanmaları zor. Güvenemedikleri için de ihtiyaç duydukları halde hizmetlerden yararlanmama eğilimindeler.

Görünmezliğin ötesinde

Kadın yardım hattı aracılığıyla afet sonrası hayatta kalan kadınlara danışmanlık veren feminist bir arkadaşım bana şu cümleleri aktardı: "Felaketten sonra kadınlardan çok sayıda telefon aldık ama hiçbiri lezbiyen, biseksüel ve trans kadınlar değildi. Eminim ki arayanlar içinde LBT kadınlar vardı ama bizimle kimliklerini paylaşmadılar. Bence LBT kadınlar sessizliğe mahkum ediliyor." Afetin Japonya'yı vurmasından bu yana neredeyse on sekiz ay geçti. Ancak, Japonya'nın kuzeydoğusundaki küçük kasabalardaki LGBT’lerin gündelik yaşamları pek değişmedi. Arkadaşımın tarif ettiği gibi, hala görünmezlik, marjinalleşme, önyargı ve damgalama içinde yaşıyorlar. Tohoku felaketi bu gerçeği ortaya çıkardı.

Büyük Doğu Japonya Felaketi Sonrası Yeniden Yapılanma için Temel Kanun5, Afet Önleme Temel Planı6 ve Yeniden İnşa Önerisi7 gibi daha kapsayıcı yasalar ve politikalar, LGBT grupları ve müttefikleri için afet sonrasında nispeten olumlu gelişmeler olarak görülebilir. Sayıları hala az olmakla birlikte sivil toplum kuruluşlarında ve politika üretenler arasında daha fazla insan LGBT seslerini, bakış açılarını ve sorunlarını politika ve faaliyetlerine dahil etme konusunda  istekli. Artık LGBT’lerin kendileri ile ilgili konular hakkında farkındalık yaratmak ve görünmezliklerini kırmak için hükümetle lobi yapma zamanı geldi. Tohoku afetinde olduğu gibi, Japonya'nın diğer bölgelerinde gelecekteki olası afetlerde LGBT’ler yine aynı zorluklarla karşılaşacaktır. Afet durumlarında gündelik yaşamdaki zorlukların arttığını gördük. Gündelik hayatta LGBT’lerin karşılaştığı eşitsizlikler, afet sonrası daha da katmerleniyor. Gündelik hayatta görünmezliğe mahkûm edilenler, afet sonrasında da sessizliğe gömülmek zorunda kalıyor. Biz ya da en azından ben bunun hiçbir yerde tekrarlanmasını istemiyoruz. Görünmezlik, ötekileştirme, önyargı ve damgalama içinde yaşamak LGBT'leri insan onurundan mahrum bırakıyor.

11 Mart 2011'de hayatını kaybeden 20.000 kişi ve ülke genelinde hayatta kalan yaklaşık 343.000 kişi8 arasında, sesleri hiç duyulmayan LGBT’ler de vardı. Hayatlarımızın sessizlikle malul olmaması için kuzeydoğu Japonya'daki LGBT deneyimlerinden öğrenmeli ve kapsayıcı bir toplum için farklı olası müttefiklerle çalışmaya başlamalı ve ne zaman ve nerede olacağını asla bilemeyeceğimiz bir sonraki felakete hazırlanmalıyız.

Azusa Yamashita, LGBT çevrimiçi haber kaynağı ve savunuculuk grubu Gay Japan News'in Eş Direktörü ve Iwate Eyaletindeki ilk LGBT grubu olan Iwate Rainbow Network'ün kurucusudur. 2010'dan beri Iwate Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ofisi'nde proje araştırmacısı olarak çalışıyor ve Büyük Doğu Japonya Afeti için Ulusal Kadın Ağı Rise Together'la çalışmalar yürütüyor.

Daha fazla bilgi için  azusa@gayjapannews.com adresinden Azusa Yamashita ile iletişime geçebilirsiniz.

Dip Notlar

1. Ulusal Polis Teşkilatı'na göre 29 Ağustos 2012 itibariyle 5.869 kişi öldü ve 2.847 kişi kayıp. Bakınız www.npa.go.jp/.

2. Afet sırasında toplumsal cinsiyet eşitliği ile ilgili konular için http://risetogetherjp.org/.

3. Cinsiyet kimliğinin aile kütüğüne kaydedilmesini isteyen transların, Cinsiyet Kimliği Bozukluğu olan kişiler için yasa kapsamındaki belirli ayrımcı koşulları karşılaması gerekmektedir. Bu koşullar, insanların belgelenmiş cinsiyet kimliklerini değiştirmeleri önünde engeller oluşturur . Uygun sağlık hizmetleri, bilgiye erişim ve kimlik ifade hakkı sağlanarak bu zorluklarla mücadele edilmelidir.

4. Transseksüellik, cinsiyet kimlikleri, ifadeleri veya davranışları doğumda atanan cinsiyetleriyle farklı olan kişiler için bir şemsiye terimdir. Trans kişiler heteroseksüel, lezbiyen, gey veya biseksüel olabilir.

5. Büyük Doğu Japonya Afetinden Sonra Yeniden İnşaya İlişkin Temel Kanunun 2(2). maddesine bakınız (24 Haziran 2011 tarihli ve 76 sayılı Kanun). Yeniden yapılanma çalışmalarına “kadınlar, çocuklar, engelliler ve diğerleri dahil olmak üzere çeşitlilik gösteren vatandaşların görüşlerinin yansıtılması gerektiğini” söylüyor.

6. Afet azaltma Temel Planı Bölüm 3, Kısım 1'e bakın. “Afet ile ilgili politika oluşturma süreçlerine kadınların katılımının artırılması ve toplumsal cinsiyet eşitliği bakış açısıyla hasar azaltma sisteminin kurulması gereklidir.”

7. Yeniden Yapılanma Tasarım Konseyi, Büyük Doğu Japonya Depremi'ne cevaben, “Yeniden yapılanma girişiminde, kimsenin dışlanmadığı kapsayıcı bir toplum oluşturmak için sesini duyurmakta güçlük çekenlere dikkat edilmelidir” diyor. “Sefalet İçinde Umut” önerisi. (25 Haziran 2011'deki Büyük Doğu Japonya Depremine cevaben Yeniden Yapılanma Tasarım Konseyi'nin önerisinin s. 34. Bkz. www.cas.go.jp/jp/fukkou/pdf/kousou12/teigen.pdf

8. 8 Ağustos 2012 tarihli İmar Dairesi'ne göre.


Etiketler: yaşam, dünyadan
2024