04/06/2018 | Yazar: Aslı Alpar
ODTÜ LGBTİ+ Dayanışması ile rektörlüğün tüm engellerine rağmen gerçekleşen Onur Haftası ve Yürüyüşü’nü konuştuk.
ODTÜ LGBTİ+ Dayanışması ile rektörlüğün tüm engellerine rağmen gerçekleşen Onur Haftası ve Yürüyüşü’nü konuştuk.
Fotoğraf: ODTÜ Onur Yürüyüşü 2018, Yıldız Tar / Kaos GL
ODTÜ’de 22 yıldır LGBTİ hakları ve görünürlüğü adına mücadele eden ODTÜ LGBTİ+ Dayanışması ile rektörlüğün tüm engellerine rağmen 7-12 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşen Onur Haftası ve Yürüyüşü’nü konuştuk.
Onur Haftası öncesini ve Hafta’yı KaosGL.org’a anlatan ODTÜ LGBTİ+ Dayanışması, bütün olumsuzluklara rağmen mücadeleye devam edeceklerini söyledi.
“Temamızı da ‘Yasak’ olarak belirleyip yasağın fiilen geçerli olamayacağını göstermek istedik”
Ankara Valiliği’nin LGBTİ yasakları sizi nasıl etkiledi?
Öncelikle LGBTİ+ mücadelesi temel bir insan hakları hareketi ve getirilen yasak da evrensel hukuk ilkelerine aykırı hatta OHAL hukukuna da aykırı, bunu ifade edelim.
Bizler yasak sonrasında varoluşumuzun görünürlüğünün yasaklarla engellenmesine izin vermemeye karar verdik. Engellenen “Alman LGBTİ+ Film Festivali”nden “Romeos” filmini gösterdik. Film gösterimi yaptığımız sırada kolluk kuvvetleri ODTÜ A1 ve A4 kapılarında konuşlandı, ODTÜ İç Hizmetler yetkilileri etkinliğimize müdahale etmekle bizi tehdit etti.
Hatta elektrikleri kestiler ancak ek enerji kaynaklarıyla ve giderek artan kalabalığın desteğiyle film gösterimini gerçekleştirdik. Filmin devam ettirilmesini engelleme amacıyla elliyi aşkın özel güvenlikten oluşan bir ekip film gösterimi etkinliğine müdahale etmeye çalıştı. ODTÜ Yönetimi tarafından tüm dersler ve sınavlar iptal edildi, binalar boşaltıldı, müdahaleye hazırlık yapıldı.
Onur Haftası’nı da benzer engellere rağmen gerçekleştirdiniz değil mi?
Evet, ilginç engellerle karşılaştık. Onur Yürüyüşü bizim için dört duvar arasına sıkışmayı reddeden ve baskılara karşı direnişin simgesi olan bir yürüyüş. Bu sebeple okulda tüm yasak ve baskılara rağmen geleneksel olarak devam ettirdiğimiz ve bir ODTÜ değeri olan 8. ODTÜ Onur Yürüyüşü’nü en coşkulu biçimde gerçekleştirmek istedik.
Temamızı da “Yasak” olarak belirleyip yasağın fiilen geçerli olamayacağını göstermeye çalıştık.
“Görüşme taleplerimiz rektörlük tarafından reddedildi”
Okul yönetimi ile konuşmayı denediniz mi?
Tabi, ancak bu süreçte, ODTÜ Yönetimi 22 yıldır devam ettirdiği LGBTİ+fobik ve cinsiyetçi tavrını bu süreçte de gösterdi. Biz, ODTÜ’nün herhangi bir şekilde polis müdahalesine maruz kalmasını kabul etmediğimiz için tüm hazırlık sürecini riski azaltacak biçimde kurgulamaya çalıştık. Konuyla alakalı görüşme taleplerimiz son zamanlara kadar. Öğrenci Temsilcileri Konseyi ve Öğretim Elemanları Derneği aracılığıyla denenen iletişim kanallarında da görüşme sağlanması mümkün olmadı.
Bu süreçte her yıl yapıldığı gibi Öğrenci Toplulukları ve Gençlik Örgütleri ile görüşülerek çeşitli etkinlikler planladık ve farklı kanallardan 2. ODTÜ Onur Haftası ve 8. ODTÜ Onur Yürüyüşü’ne yönelik çağrılar yaptık.
ODTÜ Onur Yürüyüşü’nün engellendiği bilgisini nasıl aldınız?
ODTÜ Bahar Şenlikleri ile ilgili diyalog süreçlerinin başlamasıyla beraber Onur Yürüyüşü’nün gidişatı belirlenmeye başladı. Tümüyle öğrencilerin kolektif emeğiyle örülen ODTÜ Bahar Şenlikleri, Valilik tarafından provokasyon ve güvenlik bahanesiyle engellenmeye çalışıldı. ODTÜ yönetimiyse Devrim Yürüyüşü ve Onur Yürüyüşü’nün provokasyon içerme ihtimalini kabul etti, geleneği korumak noktasında gerekli duruşu gösteremedi. Ancak aynı zamanda çeşitli sermaye gruplarından sağlananları kaybetmemek isteğiyle tümüyle reklam dolu Koçfest’in gerçekleştirilmesine izin verdi. Bu kapsamda öğrencilerin gösterdiği tepki sonrasında yönetimin ilgili öğrenci temsilcileriyle görüşmesi dışında bir çare kalmadı. Toplantıda öğrencilerin protestosu sebebiyle şenliklerin yapılmasını kabul etmek zorunda kalan ODTÜ Yönetimi, Onur Yürüyüşü’nün kesin olarak yapılmayacağını ifade etti. Atanmış Rektör Verşan Kök’ün “Yapılmayacak, yaptırmayacağım” şeklinde sesini yükseltişine orada bulunan herkes tanık oldu. Yönetimin kademelerinde yürüyüşle alakalı farklı görüşler dikkat çekti.
“Yönetim sözünü tutmadı”
Ama siz Yürüyüş için ısrarcı oldunuz…
Devrim Yürüyüşü hakkında yapılan toplantılar sonucunda Devrim Yürüyüşü’nün herhangi bir gençlik örgütüne ait bayrak- flama ve benzeri materyallerin bulunmadığı sadece gökkuşağı bayrağının temsili olarak bulunduğu tek bir kortej kurulması kararı verildi.
4 Mayıs Cuma günü yönetimle yapılan görüşmede Devrim Yürüyüşü’nün detayları hakkında uzlaşıya varıldı. Varılan anlaşma dâhilinde gökkuşağı flamasına dair karar kabul edildi. Onur Yürüyüşü hakkındaysa valilik kararı bulunduğu için yürüyüşe dair sözde yaptırımlar uygulanacağı ancak bunun yürüyüşün engellenmesine yönelik olmayacağı belirtildi. Bu süreçte beraber hareket edileceği hakkında yönetimden söz alındı. Tıpkı 24 Kasım’da yapılan film gösterimi etkinliğimize bizleri koruma bahanesiyle polis yerine özel güvenlik biriminden görevli gönderdiklerini iddia etmeleri gibi.
Ama yönetim sözünü tutmadı. Aynı gün içerisinde beraber hareket etme sözünün verilmesine rağmen yönetim tarafından bütün öğrencilere, ODTÜ LGBTİ+ Dayanışması’ndan ‘bir grup öğrenci’ olarak bahseden, resmiyetimizi hala kabul etmeyen, etkinliklerimize izin verilmeyeceğini belirten ayrımcılık yapılan ve hedef gösteren bir mail atıldı.
Açılan fıskiye ve gübreleme ile engeller
Onur Haftası nasıl geçti peki?
Onur Haftası’nın başlangıcında, 7 Mayıs Pazartesi günü Öğrenci Dekanı ile yapılan görüşmede mail hakkındaki tepkiyi dile getirdik. Yönetim, yürüyüş etkinliğinin Mimarlık Amfisi’nde yapılmasını önerdi. Bizlerse görünürlük mücadelesinin dört duvar arasına sıkıştırılamayacağını belirterek önerinin değerlendirilmesinin bile söz konusu olmadığını ifade ettik.
Onur Haftası’nın ilk etkinliği olan “Gökkuşağı’nı Boyuyoruz”u yoğun bir polis tehdidi altında gerçekleşti. Aynı zamanda Rektörlük tarafından etkinliği engellemek adına pankartımızı boyayacağımız alanda yağmurlu havada fıskiyeler açıldı. “Kuir Salsa” etkinliğimizi gerçekleştireceğimiz Devrim Stadyumu da gün ortasında gübreleme bahanesiyle kapatıldı.
7 Mayıs Salı günü, elliyi aşkın öğrenci topluluğu Fizik bölümü önünde sembolik bir gökkuşağı boyayarak ODTÜ LGBTİ+ Dayanışması’nın yanında yer aldıklarını ve rektörlüğün ayrımcılığına karşı olduklarını gösterdi. Aynı zamanda gerçekleştirilen Yaşayan Kütüphane etkinliği yine fıskiyeler açılarak engellenmeye çalışıldı fakat çöp kutuları kullanılarak fıskiyelerin etkinliğin yapılacağı alanı ıslatması engellendi.
Sosyal medyayı da kullandınız değil mi?
Devrim Yürüyüşü sonrası sosyal medyada yürüyüşün meşruluğunun ulusal ve uluslararası alanda daha iyi anlatılabilmesi adına twitter kampanyası yürüttük. Bu kampanyanın ses getirdiğini düşünüyoruz.
Ayrıca Uluslararası Af Örgütü, AB Delegasyonu, çeşitli büyükelçilikler, milletvekilleri, uluslararası alanda tanınan üniversiteler ODTÜ Yönetimi’ne yürüyüşe izin vermesi yönünde çağrıda bulundu.
Yürüyüşün başlamasına ramak kala ve bizler toplandıktan sonra Rektörlük ile görüşmeyi sürdüren hocalar, rektörün valiyle görüştüğünü ve hiçbir şekilde yürüyüşe izin verilmeyeceğini bizlerle paylaştı. Bu sırada biz de bir iletişim sorunu yaşadık ve ne yazık ki Onur Yürüyüşü için orada bulunan kalabalığı sağlıklı bir şekilde yönlendiremedik. Yürüyüşe başladık ancak dilediğimiz gibi sonlandıramadık.
Neden böyle oldu?
Okul içinde kendi aramızda da anlaşamadığımız durumlar oldu. Öğrenci topluluklarından, gençlik örgütlerinden geniş bir uzlaşı yaratmak istedik. Ancak bazı oluşumlar adeta yürüyüşün olmaması ya da daha gizli saklı bir şekilde yapılması yönünde ikna girişimlerinde bulundular. Bir görünürlük ve dört duvardan çıkmaya dayanan mücadelemizi anlayamadıklarına inanıyoruz. Fakat burada kritik olan şey yürümemenin bir uzlaşı olmamasıydı. Uzun süren ulusal ve uluslararası kamuoyu çalışmalarımızla kapalı bir amfiyle başlayan teklifler sonunda temsili bir yürüyüşle pazarlığa bağlandı. Ona rağmen rektörlükten yürüyüşün başlamasına doğru gelen bilgiyle valiliğin yürüyüş başladığı anda müdahale edileceği bilgisi verildi. Buna karşılık Onur Zinciri eylemini düşündük. Fakat kitle çok kalabalıktı ve yürümeye istekliydi. Bu aşamada kitlenin gerisine düşmek kabul edilemezdi. Alandan çekilenler de oldu, kendi kararlarıdır saygı duyarız. Fakat o gün senelerdir süren baskıya, yasaklara, heteronormativiteye karşı, katledilmiş onlarca yüzlerce arkadaşımızın öfkesiyle yürümek isteyen, vardık varız var olacağız diye güçlü bir kitle vardı. Her şeye rağmen onlarla yürüdük, polis müdahalesinin olacağını bile bile yürüdük. Herhangi bir olumsuzluğun olmayacağı bir senaryoda ortaklaşıldığı ve insanlara bu şekilde duyurulduğu için yürüyüş başlamadan önce durumu kitleye aktardık. Süreci en baştan beri kurguladığımız gibi olmadığı için koordineyi sağlayamadık. Ancak bundan sonrasında hareketimizin dayandığı ilkelerle biz buradayız demek için tüm varlığımızla yasakları yasaklamaya devam edeceğiz.
ODTÜ LGBTİ+ Dayanışması hakkında daha fazlası için burayı ziyaret edebilirsiniz.
İlgili haber:
Fotoğraflarla ODTÜ Onur: Bütün yasakları yasakla!
ODTÜ: “Yine de aşk boyun eğmez yasaklarla”
Etiketler: yaşam