12/01/2024 | Yazar: Gözde Demirbilek

Benim Çocuğum belgeselinin geçtiğimiz ay Boğaziçi Üniversitesi tarafından sansürlenmesini filmin yönetmeni Can Candan ile konuştuk.

“Gösterimin engellenmesi sadece LGBTİ+fobi ile açıklanabilir” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

2023’ün son ayında Boğaziçi Üniversitesi Sinema Kulübü’nün (BÜSK) çocukları LGBTİ+ olan ebeveynlerin hikayesini anlatan “Benim Çocuğum” filmini göstermesi, okul yönetimi tarafından engellendi.

TIKLAYIN – Üniversitelerdeki sansüre karşı dur, Benim Çocuğum’la sesini duyur!

19 Aralık’ta gösterimi yapılması planlanan film gösteriminin sansürlenmesinin ardından BÜSK, gerekli izinleri günler öncesinden aldıklarını ancak gösterime iki saat kala okul yönetiminin engeliyle karşılaştıklarını duyurdu. Kulüp, okuldan bilgi almak istediklerinde ise “aynı belgeselin gösterilmesine daha önce izin verilmediği gibi şu anda da izin verilmeyeceği” cevabıyla karşılaştı. LGBTİ+ aile grupları ve dernekleri bu sansürün ardından eğitimcileri, öğrencileri, sivil toplumu, sendikaları ve özel sektörü filmi göstermeye çağırdı.

Gerekçesiz sansür sürecini filmin yönetmeni Can Candan ile konuştuk.

“İleride mahkeme ‘Nerede bu söylenenlerin belgesi?’ dese ortada yazılı bir şey yok”

“Benim Çocuğum” belgeseli, Türkiyeli LGBTİ+ aile ve yakınlarının bir aradalığına dair başka bir örneği olmayan çok değerli bir film. Filmin gösteriminin bir yüksek öğrenim kurumunda sansürlenmesini yönetmeni olarak nasıl karşılıyorsunuz?

Sansür nerede olursa olsun bir hak ihlalidir. Sansürlenen işin, bizim örneğimizde belgesel filmimizin gösteriminin engellenmesi; hem filmi yapan bizlerin filmimizi özgürce gösterebilme hakkımızı hem filmde hikayelerini anlatan, deneyimlerini paylaşan kişilerin film aracılığı ile seslerini duyurabilme haklarını hem de izleyicilerimizin filmimizi izleme, anlatılan hikayeleri duyma haklarını ihlal etmektedir.

Birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de üretilen filmlerin ticari gösterimlerinin yapılabilmesi için eser işletme ve sınıflandırılma belgesine ihtiyacı vardır. “Benim Çocuğum”u sinemalarda gösterebilmek, DVD’sini satışa sunabilmek için 2013 yılında biz de böyle bir prosedürden geçtik ve filmimizin 7 yaş ve üzeri için uygun olduğu, televizyonlarda da 21:00 – 06:00 saatleri arasında gösterilebileceği Kültür Bakanlığı tarafından tescil edildi. Yani Kültür Bakanlığı tescilli bir filmi sansürlemekteler... Bir de şöyle bir durum var, “Benim Çocuğum”un akademik galası Mayıs 2013’te Boğaziçi Üniversitesi’nde seçilmiş rektörümüzün desteği ve katılımı ile yapılmıştı. Sonra da film 2013 yılından bu yana hem Boğaziçi’nde, hem de Türkiye’de ve yurtdışında birçok üniversitede defalarca gösterildi, halen de çeşitli derslerde gösterilmekte. Bu durumda belgeselimizin üniversitede gösterilmesinin engellenmesi sadece ve sadece LGBTİ+fobi ile ve içinde bulunduğumuz otoriter dönemdeki kayyım yönetimlerin yasakçı uygulamaları ve işgüzarlıkları ile açıklanabilecek bir şey.

Emekçisi olduğunuz bir kurum tarafından daha önce de 2022’de uygulanan bu sansür gerekçesizdi, yazılı karar da iletilmemişti. 2023 yılında ise “aynı belgeselin gösterilmesine daha önce izin verilmediği gibi şu anda da izin verilmeyeceği” söylendi. Israrla sebep sunulmamasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Üniversite yönetimi filmi hangi sebeple göstermeyeceğini neden açıkça gerekçelendiremiyor?

Uygulanan sansürler üniversitelerde kayyım yönetimler döneminde oluyor. Genel olarak bir süredir Ankara’dan yönetilen, özellikle son seçimlerden sonra ayyuka çıkan LGBTİ+ kimlikleri hedefine alan tutucu, İslamcı, popülist politikaların yereldeki, üniversite özelindeki uygulamaları bunlar. Kayyım yönetimler yaptıklarının hak ihlali olduğunu, hukuksuz olduğunu ve günün birinde de adalet önünde başlarına iş açacağını bildikleri için yazılı olarak yasaklayamıyorlar. Sözlü olarak öğrencilerimizin gösterimlerini engelliyorlar, onlara “LGBTİQ+ temalı etkinliklere kampüste izin verilmeyeceği”, “yönetimin filmi uygun bulmadığı”, “devlet üniversitesinde biraz daha nizami şeyler olması gerektiği” gibi şeyler söylüyorlar. İleride mahkeme “Nerede bu söylenenlerin belgesi?” dese ortada yazılı bir şey yok... Ya da Mimar Sinan’da yapıldığı gibi öğrencilerin etkinlik izinlerini yanıtsız bırakıyorlar. İki durumda da fiilen bir engelleme yani sansür söz konusu ve öğrenciler özgürce “Benim Çocuğum”u gösteremiyor. Bu otoriter dönemde kayyımlar bağlı oldukları siyasi otoritelere “Bakın ben atandığım üniversitede LGBTİQ+ temalı etkinliklere izin vermedim” mesajı veriyorlar. Çok trajik tabii, tanımı itibarıyla özerk, özgür, demokratik kurumlar olması gereken üniversitelerin bu halde olması…

Sansüre karşı filmin her yerde gösterilmesi için açık çağrı yapıldı. Toplulukların filmi göstermek istediğinde izlemesi gereken yol nedir? Sizinle ya da LİSTAG ile iletişime geçmeleri gerekiyor mu?

“Benim Çocuğum”da hikayelerini dinlediğimiz aile bireylerinin de kuruluşunda emek verdiği LGBTİ+ Aileleri ve Yakınları Derneği (LİSTAG) ve diğer aile dernekleri ve grupları, “Üniversitelerdeki sansüre karşı dur, benim çocuğum’la sesini duyur!” diyerek bu sansüre karşı tepkilerini dile getirdiler ve herkesi filmi izlemeye ve izletmeye çağırdılar:

“Özgürlükleri ve toplumsal çeşitliliği önemsiyor, yasaklara karşı eğitimcileri okullarında, öğrencileri kulüplerinde, sivil toplumu, sendikaları ve özel sektörü, mümkün olan her fırsatta belgeselimizi göstererek bir arada olmaya, özgürlükleri savunmaya, özgür düşüncenin ve çeşitliliğin destekçisi olmaya çağırıyoruz!”

Biz Şubat 2013’ten bu yana “Benim Çocuğum”u her yerde herkesle buluşturmak için, herkesle diyalog kurmak için yoğun bir çaba içindeyiz. 11 yıldır da gösterimlerimiz devam ediyor ve Türkiye’nin ve dünyanın dört bir köşesinde seyircilerle buluştuk, insanlara dokunduk, ümit olduk, ilham verdik. Filmin gösterimlerini ilgilenenlerle birlikte düzenlemek, gösterimlere LİSTAG gönüllülerinin ve film ekibinin katılımını sağlamak bizim için önemli. Gösterimini düzenlemek isteyenlerin bize (film ekibine ve/veya LİSTAG'a) şu adreslerden e-posta yollamaları yeterli: info@benimcocugumbelgeseli.com ya da info@listag.org

Sansüre karşı hep beraber ses çıkarmaya devam etmek ve gelecek gösterimlerde buluşmak üzere!


Etiketler: medya, kültür sanat, eğitim, aile
İstihdam