13/02/2024 | Yazar: Oğulcan Özgenç

Geçtiğimiz cumartesi gözaltına alınan İstanbul Trans Onur Haftası’ndan hak savunucuları işkencenin gözaltı aracında devam ettiğini aktardı. Avukat Burcu Uçuran, ifade sürecinde yaşananları anlattı.

Gözaltı aracında şiddet, ifadede “Eyleme katılmanızı teşvik eden oldu mu?” sorusu! Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

10 Şubat Cumartesi günü İstanbul Trans Onur Haftası’nın Süreyya Operası önünde düzenlediği eyleme polis saldırdı. Eyleme katılan 11 kişi işkenceyle gözaltına alındı. Avukatlar ve basın emekçileri, polis tarafından oluşturulan çemberin dışında bırakıldı. KaosGL.org’a konuşan hak savunucuları, gözaltı aracındaki işkenceyi anlattı.

Sosyal Politika, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Derneği (SPoD) Avukatı Burcu Uçuran da işkencenin gözaltı aracında sürdüğünü ifade ederek şikâyet haklarını saklı tuttuklarını belirtti.

Eyleme katılan hak savunucularından Yağmur, ters kelepçeli bir biçimde gözaltı aracına bindirilmelerinin ardından işkencenin araçta devam ettiğini şu ifadelerle aktardı:

“İlk başta sözlü tacize ve işkenceye maruz bırakıldık. Transfobik, ahlakçı söylemlerle baş başa kalmamızın ardından muayene olacağımız hastaneye gidiş esnasında araç içerisinde polislerin fiziksel saldırısına maruz kaldık. Gözüme, kulağıma, burnuma tokat ve yumruk yedim. Bu esnada ters kelepçeli olduğumdan ötürü öz savunma uygulayabilecek bir şansa da sahip değildim. Kulağım ve gözüm şişti, ters kelepçeden ötürü sol el parmaklarımda hissizlik mevcut. Araç içerisinde bu işkenceler yaşanırken aynı zamanda sözlü taciz ve sözlü şiddet uygulanmaya da devam edildi. Bizlere uygulanan fiziksel işkencelerin yanında tüm bu yaşatılanların psikolojik boyutu da oldukça yıpratıcı ve yorucu.”

“Sözlü ve psikolojik tacizler, serbest bırakılma anına kadar devam etti”

Çağıl da eyleme katılan ve işkence ile gözaltına alınan hak savunucuları arasındaydı. Çağıl, deprem sonucundaki eşitsizleri ve bütün hak ihlallerini protesto etmek amacıyla Süreyya Operası önünde buluştuklarını belirterek şunları söyledi:

“Henüz sabah saatlerinde sayımızın yüzlerce katı polisle karşılaştık, alana saatlerdir arkamızda olan sivil polislerle birlikte, yarattıkları ablukayı aşarak, sizlere inat buradayız ve yasaklarınız hukuksuzdur demek için girdik. Abluka içerisinde basın, avukatlar ve arkadaşlarımıza erişimimiz engellendi. Ters kelepçeli şekilde polis aracına yaslandım ve kafam birkaç kez polis aracına vuruldu. Devletin karşısında eğileceksin dendi, bir polis beni eğmişken öteki kafama üst bacağıyla sert biçimde vurdu. Araca binerken belime tekme yedim. Bu sebepten şu an yürüyemiyorum. Araç içerisinde burnuma, yüzümün sağ ve sol taraflarına yumruk yedim, sol taraftaki darbeden ötürü çenemi oynatamıyorum, birkaç gündür sıvı besleniyorum. Sözlü ve psikolojik tacizler gözaltı anından serbest bırakılma anına kadar devam etti.”

 “Dağılın ihtarı yapılmadı”

İfade sürecine katılan SPoD avukatı Burcu Uçuran, gözaltı aracında gerçekleşen işkenceyi ancak ifade öncesinde fotoğraflayarak kayıt altına alabildiklerini belirtti. Uçuran, bazı hak savunucuları için hastanede darp raporu tutulduğunu ifade ederek, ekledi:

“Eylemcileri tek tek ifadeye aldılar. İfadelerde özgeçmişinizden bahsetmek ister misiniz? Yasaklama kararı tebliğ edildi mi? gibi klasik sorular soruldu. Herhangi bir yasaklama kararı tebliğ edilmemişti. Eylem alanında da kanunen herhangi bir dağılın ihtarı yapılmadı. Aslında dağılın ihtarından sonra güvenlik koridoru oluşturup alandan tahliye edilmeleri gerekiyordu, yapılmadı. Direkt şiddetle gözaltına alındılar ve araçta da şiddet devam etti. İfadelere giren avukatlarla beraber bu şiddeti kayda geçirdik ve şikâyet hakkımızı saklı tuttuk.”

“Eyleme katılmanız yönünde baskı ya teşvikte bulunan oldu mu?” sorusu!

Uçuran, hak savunucularının 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefetten ifadeye alındığını belirterek, şunları söyledi:

“Yakalama tutanağında, eylemcilerin “vücut dirençlerini kıracak bir şekilde artan oranda kademeli güç kullanarak” gözaltına alındığı belirtiliyor. Yani “direnme sebebiyle artarak uygulanan bir kuvvet var” ifadesini kullanmışlar. 50-60 polise karşı 11 tane eylemcinin direndiğini söylemişler, fiziksel olarak gerçekçi değil. 2911’e muhalefetten gözaltına alındı hepsi.  İfade alım tutanağında “Yasaklama kararı gelmiş, size tebliğ edildi mi?” ifadeleri kullanılıyor. Zaten anayasal bir hakka yasaklama kararı getirilemez. Kaymakamlık bunu kendi sitesinde yayınladı ve kimse haberdar edilmedi. Bu, usulen doğru değil.”

Bunun yanı sıra Uçuran, ifade sürecinde hak savunucularına “Eyleme katılmanız yönünde baskı ya da teşvikte bulunan oldu mu?” sorusunun sorulduğunu belirterek, şu değerlendirmede bulundu:

“İfade sürecini, iktidarın ‘LGBTİ lobisi’ gibi klasik söylemlerine çekmeye çalışmışlar”

Ne olmuştu?

İstanbul Trans Onur Haftası’nın Süreyya Operası önünde buluşmak üzere çağrı yaptığı eyleme polis saldırdı. Eyleme katılan 11 kişi işkenceyle gözaltına alınmıştı. Onur Haftası’nın avukatları, işkenceye tepki gösteren basın emekçileri ve eylemi izleyenler provoke edilerek alandan uzaklaştırılmıştı. Protesto günü gözaltına alınan hak savunucularından biri hariç hepsi serbest bırakılmıştı. 11 Şubat Pazar günü Hafta Komitesi, tüm hak savunucularının serbest olduğunu duyurarak şu açıklamayı yapmıştı:

“2 gün imza ve yurtdışına çıkış yasağını kapsayan adli kontrol şartıyla serbest bırakılan arkadaşımıza uygulanan işkenceyle gözaltı ve devamında gece boyunca süren kötü muameleyle alıkonma kabul edilemez. Bizi fiziksel can güvenliğimizle tehdit ediyorsunuz, bunun farkındayız fakat yılmıyoruz, mücadelemizden vazgeçmiyoruz, gerekli olan tüm itirazlarımızı yapacağız. Translar olarak buradan bir kez daha söylüyoruz, sokaklardan, kampüslerden, meclisten, iş yerlerinden, hastanelerden, yaşamın hiçbir alanından bizi uzaklaştıramazsınız. Varız ayol. Her gün daha da çoğalarak varız! Yaşamın her alanında, yaşasın trans mücadelemiz!”


Etiketler: insan hakları, nefret suçları, özel haber
İstihdam