14/10/2019 | Yazar: Tunca Özlen
“Birlikte güçlüyüz” yazı dizisinde bu hafta, PembeHayat.org’un Medya ve İletişim Koordinatörü Çayan Azadi anlatıyor.
Liseli LGBTİ oluşumun’dan Pembe Hayat’ta… PembeHayat.org’un
Medya ve İletişim Koordinatörü Çayan Azadi mücadelesini, geleceğe dair
düşüncelerini “Birlikte güçlüyüz” yazı dizisi kapsamında kaosGL.org okurlarına anlattı.
Uzun zamandır queer
hareketin içindesin. Pembe Hayat’la yollarınız nasıl kesişti?
Pembe Hayat öncesinde Liseli LGBTİ oluşumunun Ankara
ayağında faaliyet yürütüyordum. “Çocuğuz, LGBTİ+’yız ve haklarımızın
takipçisiyiz” dediğimiz, sokakta örgütlendiğimiz bir oluşumdu. Laf aramızda,
Kaos ve Pembe Hayat’a da az madilik yapmamıştık!
Bu süreçte tanıştığım trans öz örgütü Pembe Hayat’ta,
gönüllülüğümün ardından KuirFest asistanı olarak işe başlamıştım. Tam da
Ankara’daki genel yasağın olduğu hafta başlamıştım hem de. Sivil topluma yeni
adım atan bir aktivistin direkt bu yasakla karşılaşması belki de fazlasıyla
korkutucuydu ama bir aradalığı hissetmek iyi gelmişti.
Bu şekilde başladım Pembe Hayat’ta çalışmaya. Gönül bağımın
olduğu ve öznesi olduğum bu kurumda çalışıyor olmaktan onur duyuyorum.
“Gettoları değil
kentleri istiyoruz” sloganından hareketle senin de içinde yer aldığın “Travesti
Teftişte” için gittiğin mekânlar sende nasıl bir izlenim bıraktı?
İlk başladığımızda fazlasıyla tedirgindik aslında. Biz
güvenli mekân diyoruz ama ya bir LGBTİ+ orada öncesinde madilik yaşadıysa ya da
sonrasında yaşarsa gibi sorularımız vardı. Ama aldığımız tepkiler bizi çok
rahatlattı. Madilik olmuşsa da, bu video dönüştürmek için bir adımdır. Keza
öyle de oluyor, şuan Türkiye genelinde birçok mekân çekim yapmamız için bizleri
davet ediyor, ya da mekânlarında LGBTİ+’ların güvenli bir şekilde hizmet
alabileceğini söylüyorlar.
Ne tür mekânları
teftiş ediyorsunuz, sadece eğlence mekânlarını mı?
Tabii bu mekânlar yalnızca eğlence ve yeme-içme mekânlarından
ibaret değil. Yakında başlayacağız ancak en başından beri dediğimiz gibi, biz
tuhafiyesinden ağdacısına, kuaföründen hırdavatçısına birçok mekâna gitmek
istiyoruz, “teftişlemek” istiyoruz. Bu noktada da bize ve böylece doğrudan
LGBTİ+’lara dostluk gösterecek tüm mekânları seve seve teftişleyeceğimizi de
duyurmuş olalım buradan.
“Gettoları da elimizden alıyorlar, sahip çıkmak lazım”
Daha önce hem
sokakta, hem de oturduğun apartmanda transfobiye maruz kalmış biri olarak,
Ankara’da kendini en fazla nerelerde özgür hissediyorsun?
Kendimden çok emin bir şekilde yalnızca çalıştığım kurumda
özgür hissettiğimi söyleyebilirim. Elbette bu özgürlüğü korumakta önemli, bugün
herhangi bir LGBTİ+ derneğinin saldırı almayacağına dair kimse garanti veremez
sonuçta.
Ankara’da ev bulmakta çok zor, ofis bulmak da. Kendi evimi
taşıdım yakın tarihte ve sesimi duyan (zırılım ayol) “ev yok” diyordu. Bunun
aynısını Pembe Hayat Derneği’ni taşırken de yaşamıştık.
Bütün bunların dışında, Ankara artık özgür değil. Eylem
yaptığımız, önünde oturup dinlendiğimiz Kitap Okuyan Kadın Heykeli* hala abluka
altında. Resmen kenarına prefabrik karakol kurmuşlar, gözaltı için bekliyorlar.
Kazandığımız Konur Sokak’ta artık barınamıyoruz. Sokağa artık çıkamıyoruz.
Evlerimizde de madilik yaşıyorken insan durup düşünüyor, “Nerede rahatız?” diye
ancak sanırım böyle bir yer yok. Gettoları da elimizden alıyorlar, sahip çıkmak
lazım.
Fiilen süren
yasaklarla baş ederken güç aldığın dayanakların neler?
Umut… Hiç bitmiyor bu duygu sanırım. Örgütsel anlamda da,
kişisel anlamda da zor zamanlardan geçiyorum, geçiyoruz. Ama umut tükenmiyor.
Beni de ayakta tutan şey bu sanırım.
Dimdik durup mücadele etmek için gücümü “Kaybedecek bir
şeyim yok benim”den almıyorum. Kaybedecek çok şeyim var. Hayatım var en
başında. Bunu bu kadar değersizleştirirsem, yaşamaya dair umudum da kalmaz
demektir. Bu sebeple yaşamak istiyorum, mücadele etmek istiyorum, oral seviyorum,
anal çok sevmesem de yapıyorum, BDSM seviyorum, madilemeyi seviyorum falan
filan. Hepsini geç, sırf madilik için bile yaşarım. İşte tüm bu saydıklarım ve
sayamadıklarım güç kaynaklarım benim. Gücümü madilikten, oraldan ve pek çok
şeyden alıyorum!
“Güncel ihtiyaçlarım üzerinden hayal ettiğim bir Türkiye…”
Biraz da
özlemlerinden söz edelim. Geleceğe dair hayallerin neler? Nasıl bir Türkiye’de
yaşamak istediğini resmeder misin?
En başta, bu topraklardan göçmek zorunda kalmış, ya da bu
topraklara göçmüş ve burada kalmak isteyen herkesin olduğu bir Türkiye
dileğiyle başlayabiliriz. Sonrasında, her sokakta bekçi değil mastürbasyon
ihtiyacımızı giderecek küçük büfe gibi yerler istiyorum. Peruğun bir hak
olduğunu hatırlatıyor ve sigorta kapsamında ücretsiz erişilebilir olmasını
diliyorum. Bir de belirlenen Botoks ve Kolojen Merkezleri’nde ücretsiz
erişebilir olmasını istiyorum. Güncel ihtiyaçlarım üzerinden hayal ettiğim
Türkiye böyle bir Türkiye.
İşin politik kısmına girmeyelim, biliyorsunuz gönlümde yatan
anka kuşunu. Bilmiyorsanız da şuan sarayda yatan olmadığı kesin!
Son olarak, Kaos GL
okurlarıyla paylaşmak istediğin bir mesaj var mı?
Hello KağosJel okurları. Yakında büyük bir madilik atacağım
Kaos’a, Youtube’den takip edebilirsiniz. (Promo alert!)
Şaka bir yana, okumaya devam edelim. Edelim ki, Kağos medya
ekibi aynı heyecanla bize içerik hazırlamaya devam etsin.
*İnsan Hakları Anıtı
Etiketler: yaşam, kent hakkı