29/09/2020 | Yazar: Yıldız Tar
Pozitif-İz’in raporuna göre HIV’le yaşayanlara ayrımcılığın yarattığı kaygı haklara erişimi engelliyor, hak ihlallerinin en büyük kaynağı sağlık personeli, iş hayatında da kamuda da ayrımcılık sistematik!
Pozitif-İz Derneği, “2018-2019 Hak İhlallerinin Raporlanması ve Hukuki Çözümleri” raporunu yayınladı. Av. Hatice Demir’in hazırladığı rapor, 2018 ve 209 yıllarında derneğe gelen başvurular üzerinden hak ihlallerinin hukuki çözümlemesini içeriyor.
Türkiye’de HIV’e dair yaşanan hak ihlallerinin izdüşümünü göstermeyi hedefleyen rapora göre yaşanan ayrımcılık ve damgalama sistematik, bireyden devlete, her adımda, her yapıda hak ihlalleri o denli kanıksanmış durumda ki bu ihlallere sebep işlemlerde yasal dayanak sorgulaması neredeyse hiç yapılmıyor.
“Ayrımcılığın yarattığı kaygı haklara erişimi engelliyor”
Raporda 89 vaka inceleniyor. Bu vakalar, derneğe gelen bütün vakalar değil. Başvuruların bir kısmının çalışmaya dahil edilmemesi raporda şöyle açıklanıyor:
“Başvuruların bir kısmının çalışmaya dahil edilememesinin sebebi, aktarılan vakaların somut olarak bir hak ihlaline vücut vermemiş̧ olması ve fakat kişilerin ayrımcılığa maruz kalacakları kaygısıyla haktan faydalanmaya dönük adım atmamalarıdır. Somutlamak gerekirse, işe alımda ayrımcılık yaşayacağını düşünen ve bu yüzden iş görüşmesine dahi gitmeyen birçok danışan olduğu tespit edilmiştir. Bu da bize, büyük çerçeveden bakıldığında HIV’e dair ayrımcılık ve damgalamanın yarattığı kaygının, HIV ile yasayanların birçok hakka erişiminin önüne geçtiğini göstermektedir.”
“HIV ile yaşayanlara yönelik hak ihlallerinin en büyük kaynağı sağlık personeli”
Vaka incelemelerinin ardından sağlık hizmetleri, çalışma hayatı, kamu kurum ve kuruluşları ile yasama faaliyetleri ve mevzuat açısından tespit ve öneriler yer alıyor.
Rapora göre, HIV’le yaşayanların maruz bırakıldığı ayrımcılığın büyük bir kısmı sağlığa erişim hakkı kapsamında yaşanıyor. Bu alandaki ihlallerin büyük bir kısmında özel hayata saygı hakkı da ihlal ediliyor. Raporun sağlık hakkı bölümünden öne çıkan yorumlar şöyle:
*HIV ile yaşayanlara yönelik hak ihlallerinin en büyük kaynağı sağlık personeli.
*Kamu ve özel fark etmeksizin sağlık kurum ve kuruluşlarında HIV ile yaşayanların özel hayata saygı hakkına özen gösterilmiyor ve mahremiyet hakkı ihlal ediliyor.
*Sağlık Bakanlığı’nın çeşitli e-sağlık uygulamalarında HIV statüsü doğrudan ilgisi olmayan sağlık personelinin dahi bilgisine sunulabiliyor.
*HIV ile yaşayanlar karşılaştıkları ihlaller sonucunda kendilerini çaresiz hissediyor.
Raporda bu sorunlara karşı sağlık personeline HIV, ayrımcılık ve damgalama eğitimleri, Sağlık Bakanlığı ve meslek odalarının ihbar ve şikayetlerle ilgilenen birimlerinin HIV’in sosyal dışlanma boyutunu da göz önüne alarak süreç yürütmesi, HIV ile yaşayan kişilere tanı alma aşamasında sunulan danışmanlıkta ayrıca haklarının da aktarıldığı bir danışmanlık sürecinin örgütlenmesi öneriliyor.
İşe girişten iş ilişkisinin sonuna değin sistematik ayrımcılık
Çalışma hayatında ise işe giriş aşamasından iş ilişkisinin sonlandırılmasına değin her aşamada sistematik ayrımcılık yaşanıyor. Uluslararası uygulama ve davranış kuralları küresel firmalar tarafından dahi uygulanmıyor. Sağlık hakkında olduğu gibi çalışma hakkında da özel hayata saygı hakkı da ihlal ediliyor. Ayrımcılık işverenden iş arkadaşına her pozisyonda üretilebiliyor ve rapora göre sektörel olarak da fark etmiyor.
Kamuda yasal mevzuat önemsenmiyor
Raporda ayrıca kamu kurum ve kuruluşları açısından da değerlendirme yapılıyor. Kamu kurum ve kuruluşlarında yasal mevzuatın hiç önemsenmeden HIV’e dair önyargılarla bezenmiş bilgilerle işlem yapıldığını vurgulayan raporda şu öneriler yer alıyor:
“Başta hasta hakları merkezleri, bakanlığa bağlı ihbar ve şikâyet hatları, eşitlik ve insan hakları temelli çalışan kamu kurumları vb olmak üzere kamu kurum ve kuruluşlarında başvurucularla ilk elden muhatap olan personelin HIV’e dair önyargılarından arındırılması gerekmektedir. Ayrıca kamu kurum ve kuruluşlarında idari işlem tesis etme kudreti olan her çalışanın, HIV alanında yaşanan ihlal ve ayrımcılık ile ilgili hangi mevzuatı kullanması gerektiği açık olarak belirtilmelidir. Çalışanların sahip oldukları bilgi eksikliklerini önyargılarıyla doldurdukları gerçeğiyle birlikte düşünüldüğünde tesis edilen idari işlemlerin özellikle sebep ve amaç̧ unsurlarının hatalı olabileceği göz önüne alınarak denetim mekanizmaları da kurulmalıdır.”
Rapora göre yasal mevzuatta da HIV’e dair çok büyük bir boşluk var. Bu boşluk pratikte sürekli HIV’le yaşayanların aleyhine yorumlanıyor. Mevzuatın büyük bir kısmı kanunlar gibi birincil kaynaklar yerine yönetmelik, genelge ve tebliğ gibi ikincil düzenlemelerle yapılıyor.
Etiketler: insan hakları, çalışma hayatı, sağlık