12/08/2024 | Yazar: Yıldız Tar

Adil Yargılanma Hakkına Erişim Derneği, HIV statüsü sosyal medyada paylaşıldıktan sonra geri gönderilen ve Suriye’de öldürüldüğü iddia edilen trans kadın M.E.’ye yaşatılanlar hakkında suç duyurusunda bulundu: Hastane yetkilileri, sosyal medyada paylaşım yapanlar, Adana Valiliği ve Geri Gönderme Merkezi sorumlu.

HIV statüsü ifşa edilen Suriyeli trans kadına “gönüllü geri dönüş formu” bir saatte imzalatıldı, itiraz süresi beklenmeden gönderildi Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Adil Yargılanma Hakkına Erişim Derneği (AYHED), Adana’da yaşayan Suriyeli trans kadının kişisel verilerinin sosyal medyada paylaşılması ve ardından sınırdışı edilmesine ilişkin suç duyurusunda bulundu.

Dernek, Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’na ihbar dilekçesinde tespit edilecek tüm yetkililerin “kişisel verilerin kaydedilmesi ve yayımlanması, görevi kötüye kullanma, hukuka aykırı yakalama ve gözaltı” suçlarından yargılanmasını talep etti.

Adana’da yaşayan Suriyeli trans kadın M.E.’nin HIV statüsü geçtiğimiz aylarda sosyal medyada hedef gösteren bir dille paylaşılmış, ardından M.E. hakkında sınırdışı edilme kararı verilmişti. Sınırdışı edilen M.E.’nin Suriye’de öldürüldüğü iddia ediliyor.

Savcılık emri olmadan evinden alındı

AYHED, ihbar dilekçesinde 9 Temmuz’da Yeniçağ gazetesi yazarı Fatih Ergin’in M.E.’nin HIV+ statüsünü içeren hastane evrakını yayınladığını, nefret ve ayrımcılık içeren yorum yazarak mağdurun kişisel verilerini ihlal etmekle beraber, nefret ve ayrımcılık söylemlerine maruz bırakılarak hedef gösterdiğini” hatırlatarak, aynı gün M.E.’nin herhangi bir savcılık emri olmadan kolluk tarafından evinden alındığını belirtti.

Sınırdışı kararına itiraz süresi beklenmedi

M.E. hakkında 9 Temmuz’da verilen sınırdışı kararı aynı gün uygulandı. AYHED, yasal itiraz süresi olan 7 gün beklenmeden kararın işleme konulmasını da eleştirerek şunları kaydetti:

“Tüm bu hukuk dışı işlemlerin gerçekleşmesinin sebebi tedavi için gittiği Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesindeki tahlil sonuçlarının ve kimliğinin ifşa edilmesinden kaynaklanmıştır. Sağlık çalışanları, mülteci trans bir kadının sağlık verilerini çeşitli haber sayfaları ile paylaşmış, haber siteleri sağlık raporunu kişisel veriler görünecek şekilde yayınlanmıştır. Sonrasında Adana Valiliği aynı gün içerisinde Yasal mevzuatın dışına çıkılarak kişi hakkında 09.07.2024 tarihinde sınır dışı kararı vermiş, aynı gün kararı tebliğ etmiş ve 7 günlük itiraz süresi beklenilmeksizin aynı gün kişiyi sınır dışı etmiştir.”

“Sosyal medyada paylaşım yapanlar, Geri Gönderme Merkezi ve Adana Valiliği sorumlu”

M.E.’nin sınırdışı edildikten sonra Suriye’de öldürüldüğü iddialarına da değinen AYHED, Gerek sosyal medya paylaşımları ile M.E yi hedef haline getiren kişi ve kurumlar gerekse sınırdışı kararı veren ve karara itiraz hakkı dahi tanınmadan aynı gün M.E yi sınır dışı eden Adana Geri Gönderme Merkezinde bulunan yetkililer yaşanan bu ihlalden açıkça sorumludur” dedi.

AYHED ayrıca Adana Valiliği’nin M.E.’nin cinsiyet kimliği, HIV statüsü ve Suriye’de savaşın sürmesini gözönünde bulundurmadan sınırdışı kararı verdiği için sorumlu olduğunu da vurguladı:

“Bu haliyle mağdur M.E.'nin sınırdışı edilmesi halinde yaşam tehlikesi ile karşı karşıya gelebileceği öngörülebilir bir durumdur. Ancak Valilik makamınca bu anlamda bir değerlendirme yapılmamıştır.”

“Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi yetkilileri görevi kötüye kullanma suçunu işledi”

Dilekçede, Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi yetkililerinin Kişisel Verileri Koruma Kanunu’na ve hasta mahremiyetine aykırı şekilde davrandığı, sağlık çalışanları tarafından kişisel verilerin ifşa edilmesinin görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğu da belirtildi.

Bir saatte gönüllü geri dönüş formu imzalatıldı

M.E.’nin geri gönderme merkezinde herhangi bir baskı ve zorlamaya maruz kalıp kalmadığının araştırılması gerektiğine de dikkat çeken AYHED, sınırdışı kararının M.E.’ye tebliğ edilmesinden bir saat sonra gönüllü geri dönüş formunun imzatıldığını hatırlatarak, “M.E. belgelerin imzalanmasından önce ve imzalanması sırasında, telefon etmesine izin verilmemiş, kurumda olmayan farklı bir tercüman hizmetlerinden faydalandırılmamış ve herhangi bir avukat veya herhangi bir itiraz yetkisi olan mercii ile iletişime geçememiştir” dedi.

AYHED ayrıca M.E.’nin “LGBT+ olması sebebiyle ülkesine dönmesi halinde öldürülme tehlikesi olduğunu bilmesine rağmen Gönüllü Geri Gönderme formunu imzalamasının” hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirtti.

Dernek, M.E.'nin kişisel verilerinin yayınlanması ve ifşa edilmesine sebebiyet veren Adana Şehir Eğitim ve araştırma Hastanesi yetkilileri ile sosyal medyada hastane raporunun yayınlayan kişi ve basın kurumları hakkında gerekli etkili soruşturmanın yapılmasını talep etti. Derneğin suç duyurusu dilekçesinde mağdurun sınırdışı edilmesi işlemi nedeniyle yaşam hakkının ihlali gözönünde bulundurularak etkili soruşturma yapılarak maddi gerçeğin ortaya çıkarılması ve sorumluluların tespitine ilişkin talep de yer aldı.

“Mülteci ve LGBTİ+ların maruz kaldığı ayrımcılık, nefret suçları ve hukuksuz uygulamaların bir yansıması olduğunu belirtmek isteriz”

AYHED, suç duyurusunun ardından kamuoyuna yaptığı açıklamada ise şunları kaydetti:

“09.07.2024 tarihinde Adana’da yaşayan mülteci trans kadın M.E’nin kişisel bilgileri, sosyal medya platformlarında bilinçli bir şekilde paylaşılarak ırkçı ve transfobik bir şekilde hedef gösterilmiştir. Bu durumun ardından, hukuka aykırı bir şekilde M.E., Adana Geri Gönderme Merkezi’ne götürülmüş ve aynı gün içinde, gerekli hukuki prosedürler takip edilmeksizin sınır dışı edilmiştir. M.E’nin sınır dışı edilmesi sonrasında, Suriye’de öldürüldüğüne dair bilgiler tarafımıza ulaşmıştır.

Bu olay, sadece bir insanın yaşam hakkının ihlal edilmesiyle sınırlı kalmayıp, aynı zamanda ulusal ve uluslararası hukukun, temel insan hakları ve özgürlüklerine ilişkin koruma ilkelerinin de çiğnendiğini açıkça göstermektedir.

AYHED olarak, bu insanlık dışı muameleye sebep olan, sorumluluğu bulunan tüm kişi ve kurumlar hakkında Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduğumuzu kamuoyuna duyururuz.

Bu olayın, Türkiye’deki mülteci ve LGBTİ+ ların maruz kaldığı ayrımcılık, nefret suçları ve hukuksuz uygulamaların bir yansıması olduğunu belirtmek isteriz. Hukuki sürecin sonuna kadar takipçisi olacağımızı, kamuoyuna bildiririz.”


Etiketler: insan hakları, kadın, medya, mülteci, nefret suçları, sağlık, hiv, dava, özel haber
2024