06/03/2021 | Yazar: Ezgi Epifani

Britney Spears ve ben, büyürken aynı dersi çıkardık: Genç ve ünlüyseniz kontrol diye bir şey yoktur.

Hollywood’un küçük kızlar hakkında söylediği yalanlar Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Mara Wilson’ın 23 Şubat 2021 tarihli ve https://www.nytimes.com/2021/02/23/opinion/britney-spears-mara-wilson-hollywood.html linkli yazısının Ezgi Epifani tarafından Kaos GL için Türkçeleştirilmiş hâlidir. 

5 yaşından beri oyuncu olan Mara Wilson, 90’larda Matilda ve Mrs. Doubtfire’ın dahil olduğu birçok filmde rol almıştır.

Görsel: 20th Century Fox, Everett Collection

13. yaş günümü Toronto’da bir otel odasında tıkılı geçirmiştim. 

2000 yılının Temmuz ayıydı ve Thomas and the Magic Railroad filminin tanıtımını yapmak için basın turundaydım. Doğum günümde izinli olacağım sözü verilmişti ancak doğum günümden önceki gece tur yerine vardığımda tüm gün boyunca muhabirlerle konuşacak olduğumu öğrenmiştim. Doğum günümde çalışmak benim için yeni bir şey değildi; 8. yaş günümü Matilda filminin setinde, 9. yaş günümü de A Simple Wish filmini çekerken kutlamıştım ancak bu yine de moral bozucuydu. Yanımda bakıcımdan başka kimse yoktu.

Ertesi gün saat farkı nedeniyle sersem bir şekilde uyanmış ve en neşeli ve hevesli genç kız maskemi takınmıştım. İki basın görevlisi röportaja başlamadan önce bir şey isteyip istemediğimi sormuştu. İyiyim demiştim; mızmız olarak anılmak istemiyordum. Ancak bu sefer muhabir nasıl olduğumu sorduğunda hayatımın en büyük hatalarından birini yapmış bulundum çünkü ona gerçeği söyledim.

Ona neden içimi açtığımı bilmiyorum ama zaten hiçbir zaman duygularını iyi saklayabilen biri değildim. (Benim için oyunculuk yalan söylemekten çok daha farklı bir şeydi). Muhabir kadın da gerçekten umursuyormuş gibi görünmüştü.

Ertesi gün Kanada’nın en büyük gazetesi beni magazin bölümlerinin baş sayfasına koymuştu. Yazının ilk cümlesi şuydu: “Çocuk yıldız Mara Wilson’la röportajımız henüz başlamamasına rağmen kendisi çalışanlarına mızmızlanıyor”. Yazı beni “orta yaş bunalımında”, “şımarık bir velet”mişim gibi betimlemeye devam ediyordu. Benim gibi çocuk yıldızların sıklıkla geçtikleri kötü yollardan bahsediyordu. Bu yazı, bugün “Rivayet” ismini verdiğim, toplumun gözü önünde büyüyen herkesin bir şekilde trajik bir sonla karşılaşacağı fikrini sonuna kadar özümsemişti.

Rivayet”in 13 yaşındayken bile farkındaydım. Oyunculuğa 5 yaşında başlamış ve 8 yaşından beri filmleri sırtında taşıyan biri olarak, kaçınılmaz çöküşümden kaçmak için ne gerekirse yapmaya, özellikle mümkün olduğunca normal görünmeye ve olmaya eğitilmiştim. Odamı küçük kız kardeşimle paylaştım ve devlet okuluna gittim. Kız izciydim. Biri bana “yıldız” dediğinde oyuncu olduğumda, yıldızların sadece gökyüzünde olduklarında ısrar ediyordum. Ben 18 yaşına basana kadar kazandığım paraya kimse dokunamayacaktı. Ancak şimdi 13 yaşındaydım ve çoktan mahvolmuştum. Tıpkı herkesin beklediği gibi.

Söz konusu yazıda, 12 yaşındakilerin bir filme oyuncu olarak seçilebilmeleri için “masum” ve “Ivory Snow kızı”[1] gibi görünmeleri gerektiğini söyleyen menajerler ve madde bağlılığıyla mücadele eden çocuk yıldızlara dair dehşet verici betimlemelerin yanı sıra tam da şu an beni şoka uğratan bir cümle vardı. Yazar, bana Britney Spears hakkında ne düşündüğümü sormuş ve metne bakılırsa ben de ondan “nefret ediyorum” cevabını vermiştim.

Halbuki Britney Spears’tan nefret etmiyordum ama onu sevdiğimi de dile getirmezdim. Şu an ne kadar utanç verici gelse de, o zamanlar “Diğer Kızlar Gibi Olmamak” benim için çok daha güçlü bir arzuydu. Ancak çocukluğumun büyük bir kısmını, katıldığım oyuncu seçmelerinde diğer kızlara karşı yarışarak geçirmeseydim, buna inanmak zorunda kalır mıydım?

Britney’i sevdiğimi asla dile getirmemiş olmam da biraz kıskançlıktan ibaretti. Britney güzeldi ve benim asla olamayacağım kadar havalıydı. Şimdi geriye baktığımda mesele bence, “Rivayet”in Britney versiyonunu benim çoktan özümsemiş olmamdı.  

hollywood-un-kucuk-kizlar-hakkinda-soyledigi-yalanlar-1

Görsel: Kevin Mazur/WireImage

İnsanların Britney Spears hakkında konuşma şekilleri bana o zamanlar korkutucu geliyordu ve hâlâ da öyle geliyor. Britney’nin hikâyesi yıllardır tanık olduğum bir fenomenin çarpıcı bir örneğiydi: Bizim kültürümüz bu genç kızları sadece onları yok etmek için göklere çıkarıyordu. Neyse ki insanlar Britney’e yaptıklarımızın nihayet farkına varıyor ve ondan özür dilemeye başlıyor. Ancak bizler hâlâ yaralarla yaşıyoruz.

2000 yılında, Britney “Kötü Kız (Bad Girl)” olarak damgalanmıştı ve gözlemlediğim kadarıyla Kötü Kızlar genelde herhangi bir cinsellik belirtisi gösteren kızlardı. Ben de, Rolling Stone’da yayınlanan ve ilk cümlesi Britney’nin “ballı uyluğunu” betimleyen yazıyla gelen hengameyi ve Britney’nin tişörtünden meme uçları gözüktü diye AOL mesaj panolarındaki sansasyonu takip ettim. Çoğu ergen, oyuncu genç kızların ve şarkıcıların bir yaşa erme ritüeli olarak cinselliklerini benimsediklerini, hedef kitlesi erkekler olan dergilerin kapaklarında ya da kışkırtıcı müzik kliplerinde yer aldıklarını gördüm. Bense asla böyle olmamaya kararlıydım.

Ben zaten her şekilde cinselleştirilmiştim ve bundan nefret ediyordum. Çoğunlukla Miracle on 34th Street, Matilda ve Mrs. Doubtfire gibi aile filmlerinde rol almıştım. Boyu dizime gelen çiçekli elbiselerden daha açık hiçbir şeyle asla görülmemiştim. Bunların hepsi kasıtlıydı; aileme göre bu şekilde daha çok güvende olurdum. Ancak işe yaramadı. İnsanlar 6 yaşımdan beri röportajlarda bana erkek arkadaşım olup olmadığını soruyordu. Muhabirler bana göre en seksi oyuncunun kim olduğunu ve Hugh Grant’in “fuhuşa teşvik” suçundan tutuklanması hakkındaki düşüncelerimi soruyorlardı. 10 yaşındakilerin bana âşık olduklarını yazdıkları mektupları göndermeleri tatlıydı. 50 yaşındaki adamlar gönderdiğindeyse değildi. 12 yaşına bile girmemişken ayak fetişi sitelerinde fotoğraflarım vardı ve çocuk pornosu görsellerine fotoşoplanmıştım. Her defasında utanç duyuyordum.

Hollywood, endüstri içinde yaşanan tacizi ele almaya azimli görünüyor ancak ben hiçbir film setinde cinsel tacize uğramadım. Benim uğradığım cinsel tacizler her zaman medyanın ve toplumun elinde gerçekleşti.  

hollywood-un-kucuk-kizlar-hakkinda-soyledigi-yalanlar-2 

2019’da Mara Wilson. Görsel: The New York Times için Elizabeth Weinberg’tan.

Rivayet”in büyük bir kısmı, ünlü çocukların bu muameleyi hak ettiği varsayımı üzerinedir. Bu çocuklar ünlü ve imtiyazlı olarak güya bu muameleye davetiye çıkarmaktadırlar. Hatta “Rivayet” çocuktan çok, çocuğun etrafındaki insanlarla ilgilidir. MGM film şirketi, Judy Garland’a daha ergenken uyanık kalması ve kilo vermesi için ilaç veriyordu. Eski çocuk yıldız Rebecca Schaeffer takıntılı bir ısrarlı takipçisi tarafından öldürülmüştü. Genç bir ergenken rehabilitasyona giden Drew Barrymore’un alkolik bir babası ve kızını okul yerine Studio 54’a götüren bir annesi vardı. Tüm bunlar; beyaz olmayan, özellikle de siyah oyuncuların toplumdan gördüğü istismarın büyüklüğünü hesaba bile katmıyor. Amandla Stenberg, Açlık Oyunları kitaplarında siyah bir karakter olarak yazılmış ancak bazı okuyucuların “beyaz” olarak tahayyül ettiği bir karakteri canlandırması için seçildiğinde taciz edilmişti

Britney Spears’ın “yıkımı” hakkındaki en üzücü şey, böyle bir şeyin yaşanmasına gerek olmamasıydı. Britney eşinden ayrıldığında, saçlarını kazıdığında ve öfkeyle bir paparazzinin arabasına şemsiyeyle saldırdığında, Britney için artık “Rivayet” devredeydi. Halbuki gerçeklik, Britney’nin büyük hayati değişikliklerden geçen bir yeni anne oluşuydu. Böyle zamanlarda insanların yaşadıklarıyla başa çıkabilmek adına mesafeye, zamana ve özene ihtiyacı vardır. Britney içinse bunların hiçbiri yoktu.     

Britney Spears’ın hayatından çoğu an, bana da hiç yabancı değil. İkimizin de imajımızdan yapılan oyuncak bebekleri vardı; sırlarımızı başkalarıyla paylaşan yakın arkadaşlarımız ve partnerlerimiz oldu. Yetişkin adamlar ikimizin de bedenleri hakkında yorumlar yaptılar. Ancak benim hayatım daha kolaydı çünkü hiçbir zaman Britney kadar ünlü olmamakla beraber ailemin desteği de benimleydi. Benim için kenara koyulan bir para olduğunu ve bu paranın benim olduğunu biliyordum. Göz önünden kaçmaya ihtiyacım olduğunda kaybolabildim ve evde ya da okulda güvende olabildim.  

Benden şımarık velet olarak bahseden gazete yazısı yayınlandığında babam yazıyı anlayışla karşılamış ve bana röportajlarda daha neşeli ve cana yakın olmam gerektiğini hatırlatmıştı ancak bence o da bunun adîl olmadığının farkındaydı. Babam, benim o muhabirin yazdıklarından daha fazlası olduğumu biliyordu. Onun bilmesi benim de bilmeme yardımcı oldu.

İnsanlar bazen bana “Sen nasıl sorunsuz büyüdün?” diye soruyorlar. Arkadaşım sandığım biri bana bir gün “Zirvenin senin için geçmişte kaldığını bilmek nasıl hissettiriyor?” diye sordu. Nasıl cevap vereceğimi bilemedim ama şimdi olsa, “Bu yanlış bir soru.” derdim. Ben hiçbir zaman zirveye ulaşmadım çünkü benim için, “Rivayet” bir başkasının yazdığı bir hikâye değil artık. Onu ben kendim yazabilirim.


[1] 70’li yıllarda cinsel içerikli yetişkin filmlerinde rol alan oyuncu Marilyn Chambers. 


Etiketler: kadın, kültür sanat, yaşam, dünyadan
nefret