10/06/2021 | Yazar: Defne Güzel
Hak-lı Çarşambalar’ın ikincisinde Av. Hatice Demir konuştu: Biz kendi hikayelerimizi anlatmak için başkalarının ağzına bakmıyoruz.
Hak-lı Çarşambalar etkinlik serisinin ikincisi dün (9 Haziran), SPoD Hukuk Alan Koordinatörü Av. Hatice Demir ve Kaos GL Hukuk Koordinatörü Av. Kerem Dikmen’in yürütücülüğünde “Hukukçular İçin LGBTİ+ 101” etkinliği ile gerçekleşti.
İnteraktif bir ortamda gerçekleşen etkinliğe Av. Hatice Demir sunumuyla katkıda bulundu. LGBTİ+ literatürünün aralıklarla güncellenmesini LGBTİ+ hareketinin dinamikliğiyle ilişkilendiren Demir, kimi zaman bu güncellenmeye dair hukukçular arasında da şikayetlerin duyulabildiğini belirterek Kaos GL’nin, SPoD’un ve 17 Mayıs Derneği’nin hukuk alanda gerçekleştirdiği çalışmalara dikkat çekti.
Herkesin LGBTİ+ alanına ve dahi literatürüne hakim olması gerektiğini belirten Demir “21. yüzyılda bazı şeyleri bilmemek ayıp” diye ekledi.
“Hukuk sistemi ikili cinsiyetçi”
LGBTİ+ temel kavramların konuşulduğu etkinlikte Demir, atanmış cinsiyeti “dış genital özelliklerden yola çıkarak gebelikte veya doğum sonrasında genital organlar baz alınarak atanan cinsiyet etiketidir” diye tarifledi ve “atanmış cinsiyet bizim için bir etikettir” diye sözlerini vurguladı.
Her zaman doğumda atanan cinsiyetle kişilerin cinsiyet kimliğinin eşleşmek zorunda olmadığını da belirten Demir, ikili cinsiyet sisteminin bu anlamda kişileri kendilerini kadın veya erkek olarak tanımlamaya mecbur bıraktığını, bu durumun bir ayrımcılık olduğunu söyledi ve “bence hukuk sistemi ikili cinsiyetçi, yalnızca iki cinsiyet olduğunu var sayıyor” diyerek sözlerini sürdürdü.
Trans kadınlardan örnek vererek, trans kadınların gerçek ve biyolojik kadın olduklarını, dişi olduklarını konuşmasının devamına dile getiren Demir, “aksini söylemek fobidir” diye ekledi.
Etkinlik kapsamında intersekslere yapılan “düzeltme operasyonları” da konuşuldu. Bu bağlamda gerçekleşen operasyonların gereksiz olduğunu belirten Demir, sözlerini; “interseks aktivistlerden de biliyoruz ki bu müdahaleler tıbben gereksiz ve bu operasyonlar kişiler üzerinde olumsuz etkilerde bulunabiliyor. Almanya’da üçüncü cinsiyet hanesi açıldı. Doğum sonrası interseks ameliyatı yapılmaksızın kişiler kendilerini bu hane üzerinden interseks olarak kaydettirebiliyor. Bu mesele intersekslerin geriye dönük olarak ebeveynlerine ve doktorlara ceza davaları açmalarıyla kazanıldı,” diyerek sürdürdü. Sunumunun devamında LGBTİ+ varoluşların bir hastalık olmadığını ve heteroseksüelliğin bir cinsel yönelim, natrans olmanın da bir cinsiyet kimliği olduğunu, natrans ve hetero var oluşların LGBTİ+ varoluşlardan bir farkı olmadığını vurgulayan Demir, onarım terapilerinin birçok ülkede yasaklanmaya başladığına dikkat çekti.
“Kendi hikayelerimizi anlatmak için başkalarının ağzına bakmıyoruz”
Demir’in LGBTİ+’ların açılmasıyla ilgili vurguladığı nokta ise şu şekildeydi:
“LGBTİ+’lar çok mu arttı diye soruyorlar. LGBTİ+’lar açılıyorlar. Bizi anlatan çok az kaynak var ama LGBTİ+’lar kendi kendilerini anlatabiliyorlar. Biz kendi hikayelerimizi anlatmak için başkalarının ağzına bakmıyoruz. Filtrelerden geçmeksizin hikayelerimizi aktarabiliyoruz.”
Etkinliğin soru-cevap bölümüne geçilmeden LGBTİ+’ların eşit yurttaşlık talebini, cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim ibarelerinin anayasaya eklenmesi gerektiğini, genel ahlak-kamu düzeni-adap gibi ibarelerin muğlak olduğunu vurgulayan Demir, ayrımcılığın önlenmesi ve nefret suçları için özel yasaların tasarlanması gerektiğini vurguladı ve Anayasa’nın bu yasaların adil bir şekilde uygulanmasına zemin hazırlaması gerektiğini ekledi.
Demir’in sunumunun ardından soru-cevap bölümüne geçildi ve etkinlik sonlandı.
*Bu etkinlik, Expertise France’ın desteklediği “Türkiye’de LGBTİ+ Hakları İçin Savunuculuk” ve İsveç Kalkınma Ajansı’nın (SIDA) desteklediği “Gökkuşağı Projesi” kapsamında yapılmaktadır. Bu durum, etkinlik içeriğinin ve etkinlikte konuşulanların Expertise France’ın ve/veya SIDA’nın resmi görüşünü yansıttığı anlamına gelmemektedir.
Etiketler: insan hakları