03/02/2023 | Yazar: Umut Güven

Kaos GL Dergisi’nin “İklim” dosyası için LGBTİ+ örgütleriyle iklim krizini konuştuk. Genç LGBTİ+ Derneği, Lavender LGBTİQ+ Topluluğu ve Özgür Renkler Derneği anlattı.

İklim krizinin neresindeyiz? Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

İklim krizinin LGBTİ+ hareketine ve örgütünüze nasıl bir etkisi var?

Düşününce, toprak itaatsizdir. Topraktaki gücün, sürekliliğin farkındalar, belki biraz da bundan toprağın peşindeler… LGBTİ+ hareketini toprakla benzetebiliriz. Yenileniyor, üretiyor ve itaat etmiyor.

Genç LGBTİ+ Derneği

İklim adaleti ve iklim krizi aslında hepimizin meselesi. Harekete etkisi de henüz yeterli düzeyde olmasa da hissediliyor. Bütün toplumsal felaketlerde ve afetlerde olduğu gibi küresel iklim krizinde de toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle kadınlar, LGBTİ+’lar, çocuklar ve hayvanlar daha fazla şiddete uğruyor. LGBTİ+’ların sosyal yaşamlarında uğradıkları istihdam, barınma, sağlık hizmetlerine erişim, damgalanma ve ayrımcılığın etkisi bu dönemlerde daha fazla hissediliyor. Sağlıklı gıdaya, temiz suya ve havaya erişim ekonomik açıdan da zorluyor. Bu etkenler göz önünde bulundurulduğunda iklim krizinin bizim için önemi artıyor ve çalışmalarımızı buna göre şekillendirmek istiyoruz.

Özgür Renkler Derneği

Birinci dünya ülkelerinin ekonomik çıkarları doğrultusunda aldıkları kararlar ve askeri yatırımları, iklim krizinin başlıca faktörü olan CO2 emisyonunun asıl sorumlusu. Ancak ülkelerin karbon salınım oranı ve karbon salınımı sonucunda meydana gelen faktörlerden/facialardan etkilenme oranı arasında doğrusal bir bağlantı yok. Bu ilişki, iklim tartışmalarında “disposable people” olarak yeni yeni adlandırılmaya başlanan “gözden çıkarılması mümkün topluluklar” kabulünü başlatıyor. Ve LGBTIQ+’lar kapitalist devlet liderleri tarafından bu topluluklardan biri olarak kabul ediliyor. Bu bakış açısı LGBTIQ+’ları facia senaryoları karşısında daha savunmasız bir konuma getiriyor, tıpkı Covid-19 salgının örneklendirdiği gibi. Pandemide LGBTIQ+’ların cis-heterolara oranla sağlık hizmetlerine erişim oranı daha düşük oldu. Ayrıca daha yüksek oranlarda işlerinden atıldılar, birikimlerini kaybettiler ve mental sağlıkları zarar gördü. Bu toplumsal fobik damga sonucunda, her geçen gün etkisini daha çok gösteren değişen iklim koşullarında LGBTIQ+ bireyler en çok etkilenen topluluklarından biri olmaya devam ediyor. İklim değişikliğiyle meydana gelen işsizlik riski karşısında LGBTIQ+’lar, cis-hetero bireylerle karşılaştırılınca daha yüksek oranda etkileniyor. Doğal afetler sonucunda, yetersiz güvenli barınma alanlarından dolayı LGBTIQ+’lar insan ticareti gibi tehditler karşısında daha savunmasız kalıyor.

Lavender LGBTİQ+

Örgütünüzde iklim değişikliği ve ekolojik farkındalık konusunda önlemler alıyor musunuz, bu alanda uygulamalarınız var mı?

Genç LGBTİ+ Derneği olarak, homofobi, bifobi, transfobi, zenofobi, heteroseksizm, cinsiyetçilik, ırkçılık, türcülük gibi daha pek çok ayrımcılık türüne karşıyız ve ayrımcılığın her türüyle mücadele etmeyi amaçlıyoruz. Doğayla uyumlu olmaya gayret ediyoruz. Dernek olarak vejetaryen politikayı benimsiyoruz. Geri dönüşümün öneminin farkındalığıyla tek kullanımlık ürünler yerine, uzun süre kullanabileceğimiz, dönüştürebileceğimiz ürünler tercih ediyoruz. Çalışmalarımızda, etkinliklerimizde doğayla uyumlu, süreğenliği olan materyallerin kullanımına özen gösteriyor ve vegan/vejetaryen ikramlar sunuyoruz. İşbirliği yaptığımız, ortak faaliyetler yürüttüğümüz grupları da teşvik etmiş oluyoruz böylece.

Genç LGBTİ+ Derneği

Bireysel olarak gündelik yaşantımızda aldığımız önlemler dışında örgüt olarak da bu konuyu önemsiyoruz. Öncelikle vegan bir derneğiz. Belirlediğimiz ofis kurallarında da ekolojik farkındalıkla hareket ediyoruz; kâğıt, elektrik, plastik kullanımı, geri dönüştürülebilir ürünler, sıfır atık. Örgüt olarak bununla ilgili bir politika belgesi de düzenleme aşamasındayız.

Özgür Renkler Derneği

Et fabrikaları ve et tüketimi, iklim krizinin ana faktörlerinden birini oluşturuyor. Birleşmiş Milletlerin raporuna göre et fabrikaları; gıda üretiminden kaynaklanan sera gazlarının %60’ından sorumlu olmakla beraber, bitki-kökenli gıda üreten fabrikalardan iki katı daha fazla kirliliğe sebep oluyor. Büyük ve küçükbaş hayvanların yetiştirilmesi için ağaçlık alanlar büyük oranda tahrip ediliyor ve böylelikle CO2 emilimin oranını düşürüyor. Son olarak et içerikli uzun ve kısa ömürlü ürünlerin üretiminde binlerce litre su tüketiliyor. Avustralya’da yapılan araştırmalara göre 1kg et üretiminde yaklaşık 50,000lt su harcanırken, 1kg buğday üretiminde 1,010lt su harcanıyor. Et üretiminin havaya, doğaya ve su kaynaklarına verdiği hasarın bilincinde olduğumuz için Lavender LGBTIQ+ topluluğu olarak vegan beyanımız bulunmaktadır. Buluşmalarımızda et ve süt ürünleri tüketmiyor, hiçbir hayvansal ürün kullanmıyoruz. Dönemin başında vegan beslenme hakkında önyargıları kıran bir atölye hazırlayıp vegan beslenmenin iddia edildiği gibi pahalı bir beslenme şekli olmadığını örneklerle anlatıp, neden vegan beslenmemiz gerektiğini vurguladık.

Lavender LGBTİQ+

Ekolojik farkındalık noktasında gelecek dönemlerde örgütünüz bağlamında neler yapmayı planlıyorsunuz veya neler yapılması gerektiğini düşünüyorsunuz?

Politika belgemizi oluşturduktan sonra bunu yaygınlaştırmak istiyoruz. İlerleyen süreçte yerel yönetimlerle ve çevre sivil toplum kuruluşları/örgütleriyle birlikte dayanışarak farkındalığı arttırmak adına çalışmalar yapmak istiyoruz.

Özgür Renkler Derneği

Topluluğumuzda tez çalışmasını iklim krizi üzerine yazan üyemiz inisiyatif alıp iklim krizi ve iklim krizinin LGBTIQ+ üyelerine etkisini anlatan bir atölye serisi vermeyi teklif etti. Gelecek programlarımızda; ulaşılabilir vegan atıştırmalıkları daha büyük kitlelere tanıtmaya amaçlayan sosyal medya hesapları açma fikri ve İzmir’de iş gücüne ihtiyaç duyan vegan çiftliklere ziyaret düzenleme planlarımız bulunuyor. Lavender LGBTIQ+ topluluğu olarak iklim krizinin bilincindeyiz ve bu krizin ciddiyetini toplumun her kesiminden insanlara aktarılması gerektiğini düşünüyoruz. Açık çağrılı atölye ve toplantılarımızla bu aktarımın sorumluluğunu sahip olduğumuz etki alanı içerisinde alıyoruz.

Lavender LGBTİQ+

İklim krizi her gün farklı yönleriyle gündelik yaşantımızda fark edebildiğimiz ve içinde olduğumuz, belki de içinden geçtiğimiz bir bağlam. Bu ‘krizi’ hak mücadelesinden bağımsız görmüyoruz ve iklim adaletini önemsiyoruz. Hem iklim krizine neden olan başat faktörlerin ortaya çıkışını hem de bu krizin etkilerini çok farklı ve yakıcı biçimlerde yaşayanların konumunu, dünya üzerindeki hemen her türlü eşitsizliği kuran ve sürdüren iktidar ideolojileri ve uygulamalarından bağımsız görmüyoruz. Bu bağlamda, LGBTİ+ ve iklim krizi mücadelelerine ilişkin birbirinden “bağımsız” ve kesişimsel çalışmaların ufuk açıcı olduğunu, yeni mücadele hatları geliştirebileceğimizi düşünüyoruz. Kurumsal olarak daha bütüncül bir perspektif edinmeye çalışarak hem insan kurgusu hayatın bir parçası olan LGBTİ+’lar hem tüm ekosistemin çeşitliliği, sürdürülebilirliği ve yaşanabilir bir hayat için üretmeye çağırıyoruz.

Genç LGBTİ+ Derneği

Kaos GL Dergisine ulaşın

Bu yazı ilk olarak Kaos GL Dergisinin İklim dosya konulu 184. sayısında yayınlanmıştır. Dergiye kitapçılardan veya Notebene Yayınları’nın sitesinden ulaşabilirsiniz. Online aboneler dergi sitesinden dergiyi okuyabilir.


Etiketler: yaşam, ekoloji
İstihdam