11/01/2017 | Yazar: Kaos GL

Lezbiyen Biseksüel Feministler’den Nayuk, anarşist kolektif İnfial ile Anarko-Kuir Hafta üzerine söyleşti.

İnfial ile ‘Heteroseksist Ablukaya Gedik: Queer-A’ söyleşisi Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Lezbiyen Biseksüel Feministler’den Nayuk, anarşist kolektif İnfial ile Anarko-Kuir Hafta üzerine söyleşti.

 İllüstrasyon: Yağız Yılmaz

Her şeyden önce bir nebze Zeliş’i anmak isteriz sanırım. Herkesin bildiği tanıdığı yönlerine yani bizim Zeliş’e bir şey daha ekleyerek belki bu da anarşist hareket içindeki feminist mücadelesi aynı zamanda. Hafta içinde bir oturum olacaktı mesela, aradık taradık konuştuk bir sürü insanla ve kimse olamıyordu çünkü o atölyeyi sadece ve sadece Zeliş yapabilirdi biricik haliyle…  Selam olsun!

İnfial kimlerden oluşur, nasıl işler biraz bahsedebilir misiniz?

İnfial anarşistlerden oluşan bir kolektif ve eş zamanlı olarak toplumsal hareketlere de alan/mekân sağlayan bir zemin. Elbette monoblok değil, bir kolektif ve zemin değil; içerisinde farklı var olma hallerinden anarşist ve anti-otoriter kişiler olarak varız. Kolektifteki kişiler olarak kendi özgürlük mücadelelerimizin yanında mekânı sürdürme inisiyatifini almış kişiler olarak iş bölümüyle ve belli ilkeler çerçevesinde mekânı yürütmeye çalışıyoruz.

Mekânsal olarak kullandığımız, kaybettiğimiz yoldaşımız Kerem Kamil Koç adına açılmış bir kütüphane, vegan mutfak, giysi-eşya takas bölümü ve küçük de bir sahnemiz var. Burada farklı coğrafyalardan anarşist ve anti-otoriter pratikler buluşuyor, bilgi ve deneyim aktarımı yapılıyor; mevcut çevrenin gündelik geçim ve ihtiyaçlarının karşılanması için özyönetime ve karşılıklı yardımlaşmaya dayalı üretim ve dağıtım ilişkilerini örgütlüyor, anarşist teoriyi yaymak ve tartışmak için kitap, dergi, broşür, film gibi çalışmalara olanak sağlamaya çalışıyor diyebiliriz mekânın zemini için.

Anarko kuir hafta fikri nasıl çıktı? Nasıl örgütlendiniz?

Anarko kuir eylemlilikler, mekândan önce de farklı farklı kişilerle ihtiyaç duyduğumuz, düşünüp denediğimiz girişimlerdi. Hafta fikrine gelince de, hem uzun hem de kısa bir hikâyesi var aslında. Uzun olanı denk geldikçe yüz yüze konuşuruz, kaç sene önceki 8 Martlara kadar giden bir hikaye. Kısa hikâyesi ise aslında duygularımızdı. Anarko-kuir’e dair içe yönelik 101 niteliğinde bir sunum planlarken – meğerse herkes pek doluymuş bu hafta çıktı ortaya – dostlarımızla yoldaşlarımızla sevgililerimizle bunu konuşurken, herkes eklemeler yaptı.

Atölye ve forumların içeriklerini nasıl belirlediniz? İçeriklerden biraz bahsedebilir misiniz?

Birkaç öneri ilk olarak “hafta” fikrini düşünen insanlardan geldi, sonrasında “biz böyle bir şey planlıyoruz” dedikçe insanlar “ben de şunu yapabilirim” diyerek gelmeye başladılar. Sıkışmış bir süreç olmasaydı aslında her oturumu insanlara çağrı yaparak oluşturmak vardı kafamızda lakin süreç biraz aceleye geldi ve bu kısmen yapılabildi. Fikirler geldikçe konularla bağlantılı atölyeler eklemeye başladık.

Nerede sıkıntı yaşıyorsak oradan başladık. İlişkilerimiz, aşklarımız, yol arkadaşlarımız, pozitif-negatif duygularımız, yol-yordamımız ve bunların anarşizmini konuşmaktı derdimiz biraz, bunlarla yeniden yan yana gelebilmek. Bunlar etrafında ördük haftayı daha çok duygulardan örgütlenmeye, yan yana gelmeye yönelik bir adımdı sadece.

Pedofili, cisseksizm, güvenli seks, BDSM, kuir sahne, aromantik söylem, sınırsız aşk, bedenin haz noktaları, HIV, OHAL’de feminizm ve etrafında oluşan tartışma noktalarının konuşulduğu atölyelerin yanı sıra, kuir perspektifle yoga, özsavunma atölyesi ve film gösterimleri ve bu yan yanalığı nasıl yapabiliriz diye konuştuğumuz toplantılar da gerçekleşti.

Hazırlık sürecinde kimlerle dayanıştınız?

Haftayı oluşturan kişiler olarak zaten farklı toplumsal hareketlerin de, birçok farklı dayanışma ağlarının da içerisindeyiz. Biz aslında en çok birbirimizle dayanıştık hafta öncesinde de, süresince de. Hafta, en çok bize iyi geldi yani, hafta boyunca mekâna yolu düşenlere belki bir nebze ek olarak.

Tüm haftayı oluşturanlar, atölyeleri yapanlar, forumları modere edenler, sunumları yapanlarla dayanıştık. Bu bir konuşma alanıydı. Atölyelere katılan herkesle dayanıştık. Duygularıyla,  deneyimleriyle, tarihleriyle, travmalarıyla ve konuşulamayanlarıyla. İnfialle de tabi, herkesin öznesinin kendi olduğu konularda böyle açık ve içten konuştuğunu görmek aslında hep birlikte güvenli bir alanı var edebildik hissi yarattı. Tabi teorik alanla ve tartışmayla bir dayanışma oldu diyebiliriz bir yandan. Feminist-Queer-Anarşist hareket dayanışması. :) Bir de içerideki trans tutsak arkadaşlarımıza selam gönderdik.

OHAL ya da gündem sıcaklığı nedeniyle Anarko Kuir haftayı ertelemeyi düşündünüz mü? Bu dönemde bir araya gelmeye dair neler düşünüyorsunuz?

Pazar günü hafta başlamadan bir gün önce uzunca bir “iptal mi” diye konuştuk. Ve hemen hemen hepimiz şüphelerimiz olsa da “hayır” dedik.

Her şeyden önce tam da bu dönemde birlikte çay içmenin dahi kuvvetine inanıyoruz. İktidarların bizim gündemimizi belirlemesine kısmen de olsa izin vermeden, kendi alanlarımızdan vazgeçmeden, ortak alanlarımızı koruyarak, birbirimize tutunmak iyi geliyor sanki herkese. Nefes almak yazmışsın ya aynen kendi kimsesizliğimizde boğulacağız yoksa. Bize bir iç dökme, yan yana gelme zemini oldu. Konuşmak istediklerimizi tartışmaya açtık. Hiçbiri bağımsız değil tabi ki gündemden ve birbirinden. Ama güvende hissettiğimiz ortak alanlarımızda birbirimizin varlığını bilmek ve dertleşmek hepimize bir nefes oldu.

Savaş! Her şey yakıldı, bedenler, sokaklar, geçmişlerimiz, mücadelelerimiz, canımız, kalbimiz… Toplumsal hareketlerin hareketsiz noktalara gelmesi, eylemliliklerin ketlendiği, neyin neye tekabül ettiğini bilemediğimiz, öfkemizi muhatabına iletemediğimiz, belirsiz, bekleyen, yorgun ve zaman zaman çaresiz olduğumuz noktada biz sadece birbirimize destek olmaya, yan yana olmaya, ortak alanlarımızı korumaya dair bir adım attık. İçten bir dostluk kurmaya davet ettik herkesi, belki hepimize biraz iyi gelir diye düşünerek.

Israrla ve aşkla, yana yana, yan yana…

Katılım nasıldı? Gündemin katılımı etkilediğini düşünüyor musunuz?

Atölyelerin içeriği ve mekânın koşulları itibariyle biz hep elli kişi civarı olmasının keyifli olacağını düşünmüştük. Bazı oturumlarda azalsa da genelde kalabalık konuştuk. Tabii ki bu gergin atmosfer etkiliyor durumu -endişeler var, korkular var; organize edenler olarak bizleri de etkiledi afişe, yazılamaya, çılgınlar gibi duyurular yapmaya enerjimizin kalmadığı durumlar oldu, elimizden bu dönemde bu kadarı geldi bu kadarını yaptık. Her şeye rağmen boş geçmedi hiçbir oturum bazen on kişi bazen elli kişi devam ettik.

Bir sonrakini sabırsızlıkla beklediğimiz haftanın ikincisi olacak mı? Ya da faaliyetlerinize nasıl devam etmeyi düşünüyorsunuz?

Haftanın ikincisi de olabilir elbet ama ikincisine gelene kadar yapmayı düşündüklerimiz var. Bir inisiyatif oluştu. Katılmak isteyen arkadaşlar kahve içmeye gelebilirler ya da bize ablukayakarsi@gmail.com adresinden ulaşabilirler. Kadıköylüler benzer bir programı Kadıköy’de istiyor sanırım en yakın plan bu. 

Heteroseksist Ablukaya Karşı blogunda da çıktılar yayınlanmaya devam ediyor. 

Lezbiyen Biseksüel Feministler'in internet sitesine buradan ulaşabilirsiniz.


Etiketler: yaşam
İstihdam