26/10/2021 | Yazar: Kaos GL

İki lubunya eve gidip gelmeye başladıkça evde bizimkinin bayık jazz şarkılarının yanında daha fazla Madonna sesleri yükselmeye başladı.

İnter Hikayeler: Kendine Ait Bir Masa Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

İnterseks aktivistler Türkiye’de interseks hareketine bir yol haritası çıkarmak adına, 9-12 Eylül 2021 tarihlerinde Ayvalık’ta buluştu. 17 Mayıs Derneği ve İnter Dayanışma'nın örgütlediği kampta interseks aktivistler, Yıldız Tar'la birlikte hikayelerini yazdı. 26 Ekim İnterseks Farkındalık Günü ile 8 Kasım İnterseks Dayanışma Günü'nü birleştirdiğimiz kampanyamız kapsamında o hikayeleri sizlerle paylaşıyoruz.

İlk hikaye Tuna'dan geliyor:

İlk çocuk geldiğinde elinde bir kutu ekler vardı. Dik yokuşun sonundaki bu apartmana girerken duyduğu ve onu altıncı kata kadar takip eden sokak düğünü sesleriyle kafasının içi uğulduyordu halâ. Ilık bir sonbahar günü, bayram zamanıydı. “Ne kadar efendi bir çocuk” diye düşündüm. “Ben Regl Forum’dan Gluetooth” diye kendini tanıtıp süklüm püklüm geçip oturdu. İçeride öğlen vakti içmeye başlayan bir butch lezbiyen ve gözleri sürekli uzaklara dalan taşra avukatı Çiçek vardı. Bizimki bu yosun yeşili gözlere vurgundu ne zamandır. Bizimki dediğim de Serra. Kadın değil ama tipini ünlü oyuncuya benzettikleri için öyle isim verdiler. Onun hikayesine daha sonra geliriz. Bir merdivenseniz, yaşadığınız yerde pek çok hikaye ile karşılaşıyorsunuz.

Çocuk acayip bir “üniversitedeyken çok solcuyduk” muhabbetinin içine düştü oturur oturmaz. Şaşkınlıkla dinliyordu. Gluetooth, avukatın uzun yıllardır Serra’nın dostu olduğunu, butch kadının ise yeni tanışılan ve İstanbul’dan gelen birisi olduğunu öğrendi. Serra içinden “Bu da pek sessizmiş” diye düşündü. “Aslında annemlerle yaşıyorum ama bu ev de babamdan kaldı, arada sırada buraya kaçıyorum.” dedi bizimki çocuğa. Beni işaret ederek, ferforje korkuluklarımı babasının elleriyle yaptığını anlattı.

...

- Noterdeki memur resmen yalvarıyordu bana o gün. Ben telefonda ağlıyordum. Böyle bir vekalet verme dediler. Yine de ısrar ettin. Bunu nasıl yapabildin anne?

- Beni de kandırdı. O zaman kafam yerinde değildi, biliyorsun. Ben ipotek bitince evi geri alacağımızı sandım.

- Kafan hiçbir zaman yerinde olmuyor zaten. Ayrıca sürekli cehaletini bahane ediyorsun. Bu sayede sorumluluk almaktan güzelce kaçabiliyorsun. Bu hayatta aile, çocuk, hattâ kendi istediğim cinsel kimliğe bile sahip olamadım. Elimde sadece bu çatısı akan 150 metrekare vardı, kendi dünyamı orada kurdum. Bunu da benden aldınız.

...

İlk görüşme biraz kültür şokuyla geçse de haberleşmeye devam ettiler. Bizimkinin otuz yaş kavşağında mutsuzluktan “Tamam mı, devam mı?” diye soracak noktaya gelmesinin, basamaklarımdan onlarca kez inip çıktıktan, saatlerce, günlerce düşündükten sonra annesine açılmasının ve hemen ardından alelacele, onu adeta yumruk yemişe döndüren, hazır olmadığı bir ilişki yaşamasının üzerinden bir yıl bile geçmemişti daha. Gluetooth ile ikinci buluşmada kasabanın tek gay friendly barına gittiler. Alex adında bir arkadaşıyla tanıştırdı Serra’yı. Serra sanki yıllardır tanıyormuş gibi ilk el sıkışmada canım diye hitap etti bu yeni arkadaşa. İki lubunya, bir interseks gece hava soğuk olmasına rağmen diğerlerinden uzak olması için barın terasında oturdular. Ben bunları küfelik vaziyette eve geldiklerinde öğreniyorum tabii.

İki lubunya eve gidip gelmeye başladıkça evde bizimkinin bayık jazz şarkılarının yanında daha fazla Madonna sesleri yükselmeye başladı. Buna kısa süre sonra Mezdeke eklendi. Baktım ertesi gün İngiltere vizesini bekleyen yakışıklı ve zengin bir lubun daha bulmuşlar, salondaki kilimde Trivial Pursuit oynuyorlardı. Boş masa giderek dolmaya başladı. Eklerci çocuk krepler pişiriyor, patates röştiler yapıyordu. Bizimkinin bu kadar sık, bu kadar içten güldüğünü yıllardır görmemiştim. Kendini odasına kapatan o insan adeta sosyal bir kelebeğe dönüşmüştü. Lubunya arkadaşlarına interseks olduğunu kısa süre sonra söyledi. Gluetooth bunu sağa sola çok ilginç bir şey gibi anlatıyordu, eve gelen arkadaşlarından birisi Serra’dan “hermafrodit bayan” diye bahsetmişti. Serra bu tanımla çok eğlendi.

...

- Serra hanım, olmak istediğiniz kişiyi çizdiğiniz resimde sanki kadınsı özellikler görüyorum. Doğru mu?

- Ama boyu benden daha uzun.

- Böyle bir kadın mı olmak istiyorsunuz?

- Bakın ben psikolojik danışma almaya cinsiyetimi bulun diye gelmedim. Ben Serra’yım, cinsiyetim de bu. Kadın mı erkek mi olduğumu anlamaya çalışmıyorum. Bence yanlış yolda ilerliyorsunuz. Ayrıca hanım demenizden de biraz rahatsızım.

...

Evdeki bu arkadaşlık havası yoğunlaştıkça bizimki çok geçmeden ailesine isyan bayrağını çekti. Hayatında ikinci kez psikoterapi alıyordu, bunun verdiği cesaret de bu kararda etkili olmuştu. Eve gelip giden sayısı artmaya başladıkça masaya bir isim bulundu: Cahil Periler Masası. Biliyorum çok yaratıcı değil ama bir durun, hikayesi var. Beş yıl öncesine geri dönüyoruz, parası olmadığı için dolmuşa binmeyip buzda yürürken kolunu kırmıştı soğuk bir günde. Babası memlekette ölüm döşeğindeydi. O karanlık günlerde tek başına sinemaya gitmiş, Cahil Periler’i izlemişti. Derin yalnızlığının içinde o filmde gördüğü dostluklar onu uyandırmış, özenmiş, içi acımış, henüz tanımadığı o dostlara özlem duymuştu. İşte benim olan biteni izlediğim, Roman mahallesine karşıdan bakan bu çatı katı, bunları bulmayı hiç beklemediği bu kasabada ona özlediği şeyi sundu. Masa adını alırken, bizimkine de Serra dendi.

Eve temelli yerleştiği ilk gece yatakodasının olduğu üst kat çok soğuk olduğu için Alex ile birlikte aynı yatakta uyudular. Karanlıkta cep telefonundan içli müzikler açtılar yatakta. Eve gelirken ucuzcu marketten ufak bir alışveriş yapmışlardı. Serra annesinin “Tek başına geçinemezsin.” ısrarlarını hatırlayarak “Gayet de oluyor işte.” diye düşündü içinden. O market pahalıysa diğeri var, kombi yakılamıyorsa sarılıp ısınacak arkadaş var, 15’inde berbat olan ergenlik varsa 30 yaşında daha güzel ikinci ergenlik var. Geç kalmış bir yetişkinliğe geçiş ama bir o kadar da naif ve çocukça. Gluetooth ile Cahil Periler Masası’nda lego setini kurdukları gün mesela.

...

- Serra hanım, dayınızın cezaevine girmiş olması aslında büyük bir şans. Bunu hiç düşündünüz mü? Sanki gizli bir el sizin için yolunuzu açıyor.

- Hiç böyle düşünmemiştim. Belki de haklısınız. Kendimi annem ve dayım tarafından çekilen bir ipe bağlanmış gibi hissediyordum. Ben artık kendi evimde yaşamak istiyorum. Ev orada, öylece duruyor. Sadece birkaç parça eşyamı alıp anneannemin evinden çıkacağım.

...

Alex ve Serra zaman zaman aylarca evde birlikte yaşadılar. Alex işsiz kalıp annesinin yanına düştükçe Serra’ya, Serra da Alex’in dostluğuna sığınıyordu. Yıllardır birlikte yaşayan bir aile gibi hissediyorlardı bazen ama gelecek kaygısı Alex’in her anını işgal ediyordu. Serra kendini bu “alternatif aile” coşkusuna kaptırmış, zaman zaman Alex’in kaygılarını yeterince göremiyordu. Kendi derdine düşen Alex zaman zaman hiç yoktan saçma kavgalar icat edip kapıyı çekip gidiyordu. Yine de kavga ne kadar büyük ya da saçma olursa olsun birbirlerine sonsuza kadar sırt çevirmiyor, yine biraraya geliyorlardı.

İş çıkışlarında Gluetooth gelip yine güzel yemeklerinden döktürüyordu. Hali vakti durumu daha iyi olsa da halâ ailesiyle yaşayan Gluetooth için de bu ev bir sığınaktı. Flörtlerini götüreceği başka bir yer yoktu. Serra ikisine de anahtar vermişti, bazen işten döndüğünde Gluetooth ile o dönem hangi flörtü ile birlikteyse onun bulaşıkları yıkadıklarını, salonda dizi izlediklerini görüyordu.

Derken başka bir interseks geldi eve bir gün, Evrim. Suratı üzgün bir bulut gibi, belli ki unutulmuş, kimse varlığından haberdar değil ama bizimki fark etmiş işte. Kaskatı kesilmiş bu ruhun buzları çözülecekti ama buna ne kadar hazır olduğu belli değildi. Ürkekti ama kendini aşıyordu giderek. Bir akşam işten çıktığında Serra’yı hazır bir masayla karşıladı, ev toplanmış, temizlenmişti. Çok muhabbete katılmasa da Serra’nın diğer arkadaşlarına da alıştı ve bir süre sonra Mezdeke’ye eşlik edecek noktaya geldi. Evrim bunları kaybetmekten, yeniden kaskatı kesilmekten korktukça çok fazla bağlandı, çok fazla hırpaladı.

Basamaklarımda fotoğraflar çektiler, müzik grubu pozları verdiler. Sarhoş, ayık, azgın, sevgi dolu, öfkeli, türlü hallerde inip çıktılar. Serra yetişkinliğin sadece kendi evine ve bir arkadaş grubuna sahip olmaktan ibaret olmadığını, toksik ilişkilerin ve bunlardan kurtulmayı bilmenin de, parasal sıkıntıların da, zaman zaman aldığın sorumluluklarda başarısız olmanın da, bir gün dostlarla dolu olan evin ertesi gün ıssız olmasının da, kendi kendine de iyi vakit geçirilebileceğinin de buna dahil olduğunu öğrendi.

...

- Öhö öhö. Arkadaşlar oturumu açıyorum. (Kahkahalar)

- Eee hani Evrim nerede? Konuşmuyorsa neden bu Skype halâ açık?

- Ya arkadaşlar kusura bakmayın lütfen. Şimdi kapatsam bana bütün geceyi zehir eder, bin kere telefon açar. O da aile evinde çok kötü bir psikoloji içinde. İdare edelim.

- Ben en iyisi bir Spice Girls açayım da havamızı bulalım.

- Benim paltoma kedi işemiş ya! Kızgınlığa mı girdi yine Suzi?

...

Böyle bir çatı dublekse Serra’nın uzun süre sahip olabileceğini düşünmemiştiniz değil mi? Babadan kalan bu evi Serra’nın annesi mafya üyesi oğlan kardeşine ipotek ettirmişti, kendi işi için bankadan para alsın diye. İpotek bitince mafya dayı evin tapusunu tamamen bir tefeciye devredip evi elden çıkardı. Tefeci, mafyadan korktuğu için Serra’ya dokunmadı, Serra bu evde yıllarca resmi kiracı ya da ev sahibi olmadığı halde bir nevi kaçak yaşadı. Bunlar da evdeki en güzel yıllarıydı. Gün geldi zaten sık sık içeride olan mafya dayı bu kez cinayete azmettirmek gibi ciddi bir suçtan cezaevine düştü. Tefeciyi engelleyecek bir şey kalmadı ve Serra’nın evden çıkmasını istedi.

Serra’ya başka bir ev bulundu. “Sana ev satın aldık. Tapu bizim gelinin adına olacak ama ömür boyu otur istediğin gibi.” denildi. 1+1 daireydi bu kez ve uzak bir mahalledeydi. Cahil Periler Masası eve sığamayacaktı. Masayı taşıma işlerini yapan, aynı zamanda ikinci el eşya alıp satan birisine verdiler. Serra masanın ayaklarının, tablasının sökülüp götürüldüğünü gördü. Uzaktaki yeni eve arkadaşlarının gelip gelmeyeceğini bilmiyor, yine yalnız kalmaktan endişeleniyordu.

Gluetooth ev boşaltılmadan hemen önce gelip partnerleriyle paylaştığı çatı katındaki yatakodasına son bir kez baktı. Kitaplıklar ayıklandı, yeni eve götürelemeyecek olanlar arkadaşlara dağıtıldı. Eve veda edildi.

...

- Çiçek biliyor musun ben o sene siktiri çektim hepsine! Neyse ki bu kez biraz param vardı! Gittim karşıda kiralık bir ev buldum, taşınıyorum. Bitti artık, hiç birisiyle işim kalmadı. Kafam rahat olacak. Ama hayatımda iyi olduğunu düşündüğüm bir şey gerçekleşiyor ya, illa ki kötü bir şey de başıma gelecek diye bekledim, anksiyetemi durduramadım. Kanser oldum sandım hep. Tıpla ilgili bütün travmalarımı yenip jinekoloğa gittim. Temiz çıktı. Ancak ondan sonra yerleşebildim eve.

- Ne acıklı çocuğuz biz be. Perdeleri söktün aldın di mi kız? O kadar para vermişsin. Pis köpekler.

...

Yeni ev mafya dayı tarafından karşılıksız çekle alınmış. Üç ay sonra anlaşıldı. Evin sahibi olan müteahhit Serra’nın çıkmasını istedi. Bedenini istemediği yönde şekillendirerek, bütün kimliğine tecavüz ederek yaraladıkları Serra’ya babasından kalan eve el koyarak da ihanet etmişlerdi ve bu ihaneti ikinci kez tekrarlamışlardı. Serra evi elinden alındığı gibi bir de mafya dayının işyerinde yıllarca emek vermiş, herkesin maaşı düzenli ödenirken akraba kontenjanından ona düzensiz ve küçük paralar ödenmişti. Evden eve sürüklendiği dönemin bir süre öncesinde Serra bu işi bırakmış, freelance çalışmaya başlamıştı. İnternetten bulduğu, tanımadığı insanlardan aldığı çeviri işleri kendi ailesinden daha hakkaniyetli, daha düzenli para getiriyordu. İkinci ev de olmayınca Serra o dönem şans eseri yeterli parasının da olması sayesinde hayatında ilk kez kendi kirasını ödediği bir eve çıktı. Zaman zaman Cahil Periler Masası evinin önünden geçtiğini görüyordum, yürüyüşe çıktığında anılar onu buraya sürüklüyordu.

Masa gitti ama cahil periler gitmedi. Bu kez Serra’nın kirasını ödediği yeni, küçük evinde katlanır bir plastik masada buluşuyorlardı. Serra’nın kendi parasıyla aldığı masada.


Etiketler: yaşam
nefret