29/11/2011 | Yazar: Kaos GL

Pinkwashing, sadece İsrail gey topluluğunun zor kazanılmış haklarını kullanmakla kalmaz. Aynı zamanda, Filistinli eşcinsel hakları örgütlerini de yok sayar.

İsrail ve ‘Pinkwashing’ Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Pinkwashing, sadece İsrail gey topluluğunun zor kazanılmış haklarını kullanmakla kalmaz. Aynı zamanda, Filistinli eşcinsel hakları örgütlerini de yok sayar.
 
Uzun zamandır aranan bazı hakların bazı eşcinseller için gerçekleşmesi, bizi Avrupa’daki ve ABD’deki ırkçılık karşıtı mücadelelere ve Filistinlilerin yuva diyebilecekleri bir toprak parçasına sahip olmakta diretmelerine karşı körleştirmemeli.
 
Sarah Schulman yazdı
Sumru Atuk kaosgl.org için çevirdi
Yeats 1914’te “sorumluluklar hayallerde başlar” diye yazmıştı. Bu sözler, iktidarla ilişkimizdeki çarpıcı değişimlere şahit olan lezbiyen, gey, biseksüel ve trans bireyler arasında yankılanıyor. Nesiller boyu süren özveriler ve örgütlenmeden sonra geyler, dünyanın bazı bölümlerinde ayrımcılıktan korunmayı ve ilişkilerinin tanınmasını sağlamayı başarmışlardır. Fakat bu değişimler beyaz geylerin Batı Avrupa ve İsrail gibi ülkelerde göçmen karşıtı ve Müslüman karşıtı politik güçlerle ortaklaşa çalışması gibi çirkin olaylara da sebep olmuştur.
 
Hollanda’da, bazı Hollandalı geyler, göçmen karşıtı gey lider Pim Fortuyn’un birçok taraftarını devralan -Özgürlük Partisi şu anda ülkenin üçüncü büyük partisi- Geert Wilders’in mesajlarına kapılmış durumdalar. Haziran ayında Norveç’te 77 kişiyi katleden radikal Anders Behring Breivik, gey bir Amerikalı yazar olan ve Müslüman göçmenlere eleştirel yaklaşan Bruce Bawer’den etkilendiğini ifade etti. Geçen yıl The Guardian, ırkçı English Defense League’nin gey kanadının 115 üyesi olduğunu yazdı. Alman Lezbiyen ve Gey Federasyonu Müslüman göçmenlerin gey bireylerin düşmanı olduğunu belirten bildiriler yayınladı.
 
Göçmenlerin – genelde Arap Müslüman, Güney Asyalı, Türkiyeli veya Afrika kökenliler olmak üzere – “homofobik fanatikler” olarak tasvir edilmesi, Müslüman geylerin ve onların kendi toplumlarındaki müttefiklerinin varlıklarını fırsatçı bir şekilde göz ardı etmektedir. Bu tarz tasvirler aynı zamanda köktenci Hıristiyanların, Katolik Kilisesinin ve Ortodoks Yahudilerin geylerden korkulmasını ve hatta nefret edilmesini sürdürmekteki rolünü görünmez kılmaktadır. Bununla birlikte, kaynağını Avrupa’daki yabancı düşmanlığından alan bu mesajın uzun soluklu İsrail-Filistin çatışmasında etkili bir araç olarak kullanılmak üzere yayıldığının da üzeri örtülmektedir.
 
2005’te İsrail hükümeti, Amerikalı pazarlama yetkililerinin yardımıyla 18-34 yaş aralığındaki erkeklere yönelik, “Brand Israel (İsrail’i Markalaştır)” adlı, yeni bir pazarlama kampanyası başlattı. The Jewish Daily Forward gazetesinin haberine göre kampanyanın amacı İsrail’i “uygun ve modern” olarak tasvir etmekti. Hükümet daha sonra pazarlama planını, küresel imajını yenilemek amacıyla gey cemaati kullanarak genişletti.
 
İsrail’in haber sitesi Ynet’in geçen sene yayınladığı habere göre Tel Aviv turizm heyeti, şehri “uluslararası gey tatil mekânı” olarak markalaştırmak için yaklaşık 90 milyon dolarlık bir proje başlattı. Turizm bakanlığının ve deniz aşırı İsrail elçiliklerinin de desteğini alan tanıtım, genç eşcinsel çiftlerin tasvirlerini ve ABD’deki lezbiyen ve gey film festivallerinde İsrail yanlısı filmlerin gösteriminin finansmanını içeriyor. (Hükümet yalnız değil; İsrailli bir porno yapımcısı da eski bir Filistin köyünde “Men of Israel -İsrail’in Erkekleri” adlı bir film çekti)
 
Bu mesaj yüksek kademelerde de dile getiriliyor. Mayıs ayında, başbakan Benjamin Netanyahu Kongre’de, Orta Doğu’nun “kadınların taşlandığı, geylerin asıldığı, Hıristiyanların cezalandırıldığı bir bölge” olduğunu söyledi.
 
İsrail işgaline karşı büyümekte olan küresel eşcinsel hareket bu taktikleri “pinkwashing”, İsrail’in gey hayatıyla betimlenen bir modernite imajıyla, Filistinlilerin insan haklarının sürekli olarak ihlal edilmesini örtbas eden bilinçli bir strateji, olarak adlandırıyor. Tel Aviv Üniversitesi’nde bir hukuk profesörü olan Aeyal Gross, her ne kadar “muhafazakârlar ve özellikle dindar politikacılar ciddi bir şekilde homofobik olsalar da, eşcinsel hakları bir halkla ilişkiler aracı haline geldi” diyor.
 
Pinkwashing, sadece İsrail gey topluluğunun zor kazanılmış haklarını kullanmakla kalmaz. Aynı zamanda, Filistinli eşcinsel hakları örgütlerini de yok sayar. Batı Şeria’da eşcinsellik, İngiltere sömürgeciliğinin etkisiyle uygulamaya konulan, Filistinlilerin de kabul ettiği anti-sodomi yasasının yürürlüğe girdiği tarih olan 1950’den itibaren suç sayılmamaktadır. Bundan daha da önemlisi, üç büyük örgütü olan (AswatAl Qaws ve Palestinian Queers for Boycott, Divestment and Sanctions) ve gelişmekte olan Filistin eşcinsel hareketinin varlığıdır. Bu gruplar Filistinlilerin maruz kaldığı baskının cinsiyet sınırlarını aştığı konusunda çok netler. Al Qaws’ın başkanı, Haneen Maikey’in dediği gibi “bir checkpoint’e girdiğinizde, oradaki askerin cinsiyetinin ne olduğu fark etmiyor”.
 
Lezbiyen, gey, biseksüel ve trans bireylerin ve onların müttefiklerinin pinkwashing’den – ve onun doğal sonucu olarak ortaya çıkan, teorisyen Jasbir K. Puar’ın “homonationalism” diye adlandırdığı bir olgu olan, beyaz eşcinsellerin kendi ırksal ve dini kimliklerine ayrıcalık tanıması durumundan - bu kadar kolay etkilenmesinin sebebi homofobinin duygusal mirasıdır. Eşcinsellerin birçoğu aile içinde, popüler kültürün çarpık temsillerinde, ancak yeni yeni merhamete gelmeye başlayan sistemik hukuki eşitsizliğin içinde olmak üzere, çok şiddetli baskılara maruz kalmışlardır. Gelişmekte olan eşcinsel hakları, bazı iyi niyetli insanların bir ülkenin ne kadar geliştiğini yanlış bir biçimde eşcinselliğe nasıl tepki verdiğiyle ölçmesine neden olmuştur.
 
İsrail’de eşcinsel askerlerin olması ve Tel Aviv’in görece açıklığı insan haklarının yetersiz göstergeleridir – aynen Amerika’da eşcinsel haklarının bazı eyaletlerde yaygın olmasının çok sayıda insanın hapsedilmesi gibi insan hakları ihlallerini telafi etmediği gibi. Uzun zamandır aranan bazı hakların bazı eşcinseller için gerçekleşmesi, bizi Avrupa’daki ve ABD’deki ırkçılık karşıtı mücadelelere ve Filistinlilerin yuva diyebilecekleri bir toprak parçasına sahip olmakta diretmelerine karşı körleştirmemeli.(NY Times, 22 Kasım)
 
Sarah Schulman, City University of New York’taki College of Staten Island’da beşeri bilimler dalı öğretim üyesidir.
 
Kaynak:
 
İlgili Bağlantılar:
’İsrail’in İmajını Düzeltmek İçin Filistinli Eşcinselleri Kullanmayı Bırakın’
"Irkçılık Queer’lerle Straight’ler Arasında Ayrım Yapmıyor"
Arap Queer Aktivizminin Zorlukları ve Fırsatları
Bu Alev Daha Kimleri Yakar?
 
 

Etiketler: yaşam, dünyadan
İstihdam