21/01/2025 | Yazar: Elif Gölet

Bornova Sokak’ta trans kadınlara nefret saldırılarının artmasını 20 Kasım Derneği’nden Özen Sarıoğlan ile konuştuk: “Bu şiddet sarmalı, körüklenen nefret politikalarının sonucu.”

İzmir'de trans kadınlara saldırılar: “Failler, yaptıklarının sonuçsuz kalacağını bilerek hareket ediyor” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

İzmir’in Alsancak semtindeki Bornova Sokak ve çevre sokaklarında 2016’dan bu yana trans kadınlara yönelik ayrımcılık, nefret söylemleri ve fiziksel şiddet giderek sistematik bir hal aldı. Kentleşme adı altında uygulanan dönüşümler, bölgedeki trans kadınları daha izole ve güvencesiz alanlara iterken, tam da bu saldırılara karşı kurulan 20 Kasım Derneği yaşanan baskıları ve şiddeti aktarırken dayanışma çağrısında bulundu.

“Bazı kadınlara hiç gitmedikleri sokaklarda ceza kesiliyor”

Bornova Sokak'ta trans kadınlara yönelik saldırılarla mücadele etmek için kurulan 20 Kasım Derneği'nden Özen Sarıoğlan, İzmir’de trans kadınların her gün bir saldırı ya da baskı ile karşılaştığını vurguladı. Sarıoğlan, Bornova Sokak’taki güvenlik sorunlarının yalnızca fiziksel şiddetle sınırlı olmadığını, hukuksuz polis baskıları ve keyfi cezalarla daha da derinleştiğini dile getirdi.

“Bölge, kişi başına düşen polis ve bekçi sayısıyla güvenli bir alan gibi görünüyor. Ancak  kolluk kuvvetleri trans kadınlara yönelik ayrımcı uygulamaların merkezinde. GBT (Genel Bilgi Toplama) adı altında yalnızca trans kadınlara yönelik kimlik sorgulamaları yapılıyor ve usulsüz para cezaları kesiliyor. Hatta bazı kadınlara, hiç gitmedikleri sokaklarda ceza kesildiğine dair tebligatlar ulaşıyor” diyen Sarıoğlan, bu uygulamaların sistematik bir yıldırma politikasının parçası olduğunu ifade etti.

Kolluk kuvvetlerinin bölgede ayrımcı bir tutum sergilediğini, özellikle trans kadınlar ve mültecilere yönelik sıkı denetim uyguladığını ifade eden Sarıoğlan, buna karşın, daha yoğun insan trafiği olan noktalarda görevli ekiplerin bulunmadığını ve araçlarını park ederek bölgeden ayrıldıklarını vurguladı. Ayrıca, trans kadınların ve mültecilerin yaşadığı alanlarda yapılan ev izleme ve takip işlemlerinin usulsüz şekilde gerçekleştiğini belirten Sarıoğlan, bu uygulamaların bir süre durdurulmuş gibi görünse de yeniden başlayacağına dair endişelerini dile getirdi.

TIKLAYIN - İzmir’de transfobik saldırılar durmak bilmiyor

“Saldırılar günlük hayatın bir parçası haline geldi”

Bornova Sokak’ta trans kadınlara yönelik fiziksel saldırılar, taciz ve gasp olayları adeta sıradanlaşmış durumda. Derneğin, her gün yeni bir şiddet haberi aldığını belirten Sarıoğlan şöyle dedi:

“Bir arkadaşımız darp raporu alıyor, diğeri telefonunun gasp edildiğini söylüyor. Ancak birçok kişi hukuki yollara başvurmuyor çünkü sonuç alacaklarına inanmıyorlar. Hukukun trans kadınların yanında olmadığı bir ortamdayız. Failler cezasız kalacağını bildiği için daha da cesaretleniyor.”

Bu durumu "bilinçli bir strateji" olarak nitelendiren 20 Kasım Derneği, artan nefret söylemleri ve iktidarın beslediği ayrımcı politikaların, hukuksuzluk ve cezasızlık zemininde büyüdüğüne dikkat çekti. “Eğer anayasal düzeyde bir koruma sağlanmış olsaydı, trans kadınlar bu kadar kolay hedef alınamazdı. Ancak, ceza almayacağını bilen saldırganlar, ifadeleri alınıp serbest bırakılıyor. Failler, yaptıklarının sonuçsuz kalacağını bilerek hareket ediyor” diyerek sistemin eksikliklerine vurgu yaptı.

20 Kasım Derneği, Bornova Sokak’ta yaşanan saldırıların çok az bir kısmının sosyal medyaya yansıdığını ve durumun sanıldığından çok daha ciddi boyutlara ulaştığını belirterek bölgenin yalnızca trans kadınlar ve mülteciler için değil, herkes için tehlikeli bir hale geldiğini vurguladı. Gece ve gündüz fark etmeksizin saldırıların sürdüğünü ifade eden Sarıoğlan, bu durumun bölgedeki güvensizlik ortamını daha da derinleştirdiğine derinleştirdiğini söyledi.

TIKLAYIN - İzmir’de polis ve bekçi el ele trans kadınlara işkence yapıyor!

“Her yerde aynı nefret politikalarının izleri var”

Sarıoğlan’a göre Bornova Sokak'ta yaşananlar geçmişte Ankara'nın Esat - Eryaman bölgelerinde trans kadınlara yönelik gerçekleştirilen saldırılarla büyük benzerlik taşıyor., “Strateji değişmiyor, yalnızca yer değişiyor. İnsanları bu bölgelerden bıktırıp gettolara sürmek için hep aynı yöntemler uygulanıyor” diyen Sarıoğlan, İzmir’in diğer bölgelerinde durumun daha da kötüleştiğini belirtti ve bazı trans kadınların tuğla ve taşlarla saldırıya uğradığını, bu bölgelerde güvenlik sorunlarının daha derin olduğunu ifade etti.

Sarıoğlan, “Saldırıların boyutu farklı görünse de, her yerde aynı nefret politikalarının izleri var” diyerek sistematik ayrımcılığın sürdüğünü vurguladı.

“Her akşam birimiz sokakta dolaşarak arkadaşlarımızın güvende olup olmadığını kontrol ediyorduk”

20 Kasım Derneği olarak Bornova Sokak’taki şiddet ve ayrımcılıkla mücadele kapsamında yoğun bir çalışma yürüttüklerini belirten Sarıoğlan, sokakların kısa vadede güvenli hale getirilemeyeceğini ifade ederken, her daim trans kadınların yanında olduklarını ve gece-gündüz destek verdiklerini dile getirdi.

Çalışmalarının öncelikli olarak hukuki mücadeleye odaklandığını ve sokağa dair dernek olarak stratejiler geliştirdiklerini belirten Sarıoğlan, sürecin risklerini göze aldıklarını ve dayanışma duygusuyla hareket ettiklerini ifade etti.

“Her akşam birimiz sokakta dolaşarak arkadaşlarımızın güvende olup olmadığını kontrol ediyorduk. Tek bir arkadaşımızı daha kaybetmeye tahammülümüz yok” diyen Sarıoğlan, mücadelelerinin insan hakları temelinde devam edeceğini vurguladı.

“Sokakta mücadeleye devam ediyoruz”

Yalnızca İzmir değil bulundukları bölgede nefret söylemleri ve saldırılara karşı alışılmış yöntemlerin ötesinde bir aktivizm modeli geliştirmeye çalıştıklarını açıklayan dernek temsilcisi Özen Sarıoğlan, tamamen sokağa inerek trans kadınların yanında olduklarını ve sokak mücadelesine odaklandıklarını belirtti. Nefret söylemlerinin daha fazla saldırıya yol açacağını öngördüklerini ifade etti ve bu zorlu süreçte dayanışmanın ve gönüllü desteğinin hayati önem taşıdığını vurguladı.

“Paradan ziyade insan kaynağına ihtiyacımız var. Özellikle anlık aksiyon alabilecek gönüllü avukatlara acil ihtiyacımız var” diyen Sarıoğlan, feminist hareketler ve farklı platformlarla yürütülen işbirliğinin de önemli olduğunu ancak daha geniş bir desteğe ihtiyaç duyduklarını dile getirdi. Derneğin, İzmir ve Ege Bölgesi’nde stratejik ve kolektif bir mücadele hedeflediğini belirterek tüm insan hakları savunucularını dayanışmaya çağırdı.


Etiketler: insan hakları, kadın, nefret suçları, çalışma hayatı, kent hakkı, özel haber, beda
2024