04/11/2011 | Yazar: Kaos GL

‘Bu kaçıncı ses, bu kaçıncı söz’ diyebilirsiniz. Ama ellerinde akıllarının ve vicdanlarının sesini duyurmaktan başka gücü, başka silahı olmayanlar ne yapabilir ki?

İzmir’den ‘Çığlığımızı Duyun’ Sesi Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
“Bu kaçıncı ses, bu kaçıncı söz” diyebilirsiniz. Ama ellerinde akıllarının ve vicdanlarının sesini duyurmaktan başka gücü, başka silahı olmayanlar ne yapabilir ki?
 
Son haftalarda yaşanan çatışmalarda meydana gelen ölümlerin ardından İzmir’den bir grup yurttaş tarafından “Çığlığımızı Duyun” başlıklı bir imza kampanyası başlatıldı.
 
http://www.cigligimiziduyun.net/  adresinde yayımlanan imza kampanyası metninde, yurttaşların “savaşı durdurma iradesini gösterebileceği” vurgulanırken, savaşan taraflara da “silahları susturma” çağrısı yapılıyor.
 
“Çığlığımızı Duyun”
Kampanya kapsamında oluşturulan imza metni:
“Bizler, bu ülkenin yurttaşları herkese, hepimize bir kez daha sesleniyoruz. Hayır, seslenmiyor çığlık atıyoruz. 

“Bu kaçıncı ses, bu kaçıncı söz” diyebilirsiniz. Ama ellerinde akıllarının ve vicdanlarının sesini duyurmaktan başka gücü, başka silahı olmayanlar ne yapabilir ki? En çaresiz, en ümitsiz olduğumuz anlar, aslında kulaklarımızın ve yüreklerimizin başkalarının sesine en açık olduğu anlardır. Böyle bir andayız işte.

Bu nasıl bir trajedidir ki, büyük bir doğal felaketin acısını duyup yasını tutmak yerine, ondan daha acımasız ve kör bir savaşın bitmesini bekler durumdayız. Doğanın yerle bir ettiği, deprem felaketinin insanlarımızı büyük acılara boğduğu bir zamanda, kirli bir savaşın yol açtığı daha büyük bir felaketin içindeyiz. Ancak yol açabileceği tüm tahribat ve yıkımları en aza indirebilecek hatta sıfırlayacak en mükemmel önlemleri alsak bile bir doğa olayı olarak depremi önleyemeyiz/durduramayız ama insanların ihtiras ve adaletsizliklerinin ürünü olan savaşı durdurabiliriz. Eğer istersek bu iradeyi gösterebiliriz. Yaşanan tüm acılara ve çirkinliklere rağmen deprem nedeniyle ülke sathında oluşan kardeşlik ve dayanışma duyguları hala umudun olduğunu gösteriyor. Acıları paylaşmanın, eksilen, azalan insanlığımızı geri kazanmanın bir fırsatı varsa bunu değerlendirmeliyiz. Eller tetikte, şiddetin sarmalında sürüklenen gencecik bedenlerin ölümlerine değil yaşama sevinçlerine, hayallerine sahip çıkmalıyız. Bugün, asker olan da dağda savaşan da Van’daki enkaz altındaki yakınları için aynı kaygıları duyuyor. Tıpkı onların dönüşünü bekleyen analarının, babalarının, eşlerinin, yakınlarının onlar için duyduğu kaygı gibi. Bu ortak kaygıdan toplumca kurtulmanın adıdır Barış.
 
·Bu ülkede yaşayan insanların ortak vicdanı adına barışı ne pahasına olursa olsun gerçekleştirmekten birinci derecede sorumlu Meclisi göreve çağırıyoruz.
·Tüm partileri, odaları, meslek örgütlerini, sivil toplum kuruluşlarını, medyayı bir kez daha düşünmeye, “silahların susması ve siyasetin konuşması” için elinden geleni yapmaya çağırıyoruz.
·Eli kalem tutan, sözü olan herkesi bu konuda sesini yükseltmeye çağırıyoruz.
 
Doğal felaketlere karşı insanlarını koruyamayan bir ülkenin yurttaşları olarak, en büyük siyasal felaket olan savaşın kayıplarının durdurulması için:
 
·“Hemen, derhal ateşkes” ilan edilmesini;
·Operasyonların ve silahlı eylemlerin acilen sona erdirilmesini;
·Siyasilerin, toplumun artık kaldıramadığı ve asla tasvip etmediği kısır ağız dalaşlarından vazgeçip yaraların birlikte sarılması için harekete geçmelerini talep ediyor ve bekliyoruz.
 
Yoksa, depremde çöken çürük binaların altında kalan canlarımız gibi insanlığımızı da yitireceğiz; Hepimiz savaşın kanına ve kirine bulaşacağız. 
FARK ETMİYOR MUSUNUZ?” 

Etiketler: yaşam
İstihdam