27/04/2022 | Yazar: Yunus Emre Demir
“Hekime hastasının HIV ile yaşadığını söyleme yükümlülüğü hiçbir kanuni düzenleme ile getirilmemiştir.”
10 Ekim 2021 günü Tekirdağ Dr. İsmail Fehmi Cumalioğlu Şehir Hastanesi’ne ilaç yazdırmak için giden HIV’le yaşayan kişi, doktorun yanındaki bir kız arkadaşına HIV durumunu ifşa etmesi sebebiyle doktoru Kamu Denetçiliği Kurumu’na şikayet etti.
Hekim tarafından barkod istendiği için odadan çıktığı sırada, odada HIV’le yaşayan kişinin arkadaşıyla baş başa kalan doktor “Size bilgi vermek zorundayım arkadaşınızın HIV+ hastalığı var bilginiz olsun.” diyerek hastasının HIV statüsünü hastanın arkadaşı ile paylaştı.
Odadan çıktıktan sonra durumu öğrenen HIV’le yaşayan kişi, hasta mahremiyetinin ve hasta haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle Kamu Denetçiliği Kurumu’na başvurdu.
Kamu Denetçiliği Kurumu 19 Nisan 2022 tarihli kararında başvurucunun başvurusunu reddetti, doktoru ve hastaneyi haklı buldu.
Kararda şu ifadeler yer aldı:
“Başvuruya konu olayda başvuranın HIV Pozitif durumunun, muayenesini yapan doktor tarafından kendisi ile birlikte bulunan kız arkadaşına açıklanmasının kişisel yarar ile toplumsal yarar açısından değerlendirilmesi gerekmektedir. Sağlık hizmetlerinden yararlanan kişilerin daha çok özel hayatı ile ilgili bilgilerin açıklanmamasını, bilinmemesini ve bu bilgilere başkaları tarafından ulaşılmamasını istemeleri, hekimlerin de hastalarına ait tıbbi bilgileri üçüncü kişilere açıklamamaları esas olmakla birlikte bulaşıcı bir hastalığa yakalanmış ve bu hastalığı başkalarına da bulaştırma ihtimalinin olması durumunda da duruma vakıf olan hekimin, hastasının teşhis ve tedavisine yönelik bilgileri üçüncü kişilere açıklamasında KVKK’nun, Hasta Hakları Yönetmeliği’nin, Hekimlik Meslek Etiği Kurallarının ve diğer mevzuatın ilgili maddeleri doğrultusunda bir mahzur bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.”
Elleriyle yazdıkları hükümleri görmezden geldiler
8 sayfadan oluşan kararda, Kişisel Verilen Korunması Kanunu, Hasta Hakları Yönetmeliği ve diğer birçok mevzuata değinen Kamu Denetçiliği Kurumu, kararın sonlarına doğru ise belirttiği tüm hükümleri görmezden gererek başvuruyu reddetti.
SPoD Hukuk ve Adalete Erişim alanından Av. Enes Salar, Kamu Denetçiliği Kurumu’nun skandal kararına dair şunları söyledi:
“Karar esasen neredeyse konuya ilişkin olabilecek tüm hükümlerin yer aldığı bir mevzuat derlemesiyle başlıyor. Hükümler ardı ardına geldikçe kararı açıp okurken bir heyecan geliyor sanırım bu sefer makul bir karar çıkacak diye. Bunca maddeyi elleriyle yazıp gözleriyle görmüşken sonucun böyle olması da ayrıca bir abes elbette.”
HIV’le yaşayanlar için güvenli zeminlere ihtiyaç var
Pozitif Alan’dan Defne Güzel de olaya tepki göstererek, mahremiyet hakkının ihlalinin doğurabileceği risklere dikkat çekti:
“Olay içerisinde açıkça HIV’le yaşayan kişinin mahremiyetinin ihlal edilmesi söz konusu. Olaydaki keyfe keder uygulamanın yanı sıra, HIV’le yaşayanlar günümüzde ifşa, tehdit gibi risklerle karşı karşıyalar. HIV’le yaşayanların haklarını tesis edecek uygulamaların ve politikaların yaygınlaştırılması gerekiyor. HIV’le yaşayanların mahremiyetlerinin ihlaline dönük yaratılan atmosferin farkında olmak ve insan hakları, mahremiyet hakkı için, HIV’le yaşayanlara güvenli zeminler yaratabilmek için mücadele etmek gerekiyor.”
Av. Enes Salar da doktorun temel yükümlülüğün hastayı kriminalize etmek değil, hastanın mahremiyetini korumak olduğunu vurguladı:
“Ortada HIV ile yaşayanlara karşı önyargıdan beslenen bir yargı olduğu açıktır. Hekim hasta odayı terk ettiği bir anda hastasını kriminalize ederek bu veriyi paylaşmıştır. Kullandığı dil de aynı doğrultuyu işaret etmektedir. Hekime hastasının HIV ile yaşadığını söyleme yükümlülüğü hiçbir kanuni düzenleme ile getirilmemiştir. Hekimin aslında kanun tarafından kendisine farklı farklı düzenlemelerle hatırlatılmış olan yükümlülüğü hastasının mahremiyetini korumasıdır.”
Kaos GL’den Av. Kerem Dikmen de karardaki iki temel hataya vurgu yapıyor:
“Kurum diyor ki, ‘doktora özel olan bilginin üçüncü kişiyle paylaşılmaması için bir talepte bulunulmamış.’ Ancak bunun kendiliğinden paylaşılmaması gerekiyor. Aynı zamanda kurum yakını olarak beraberinde götürdüğü arkadaşını belirtmiş. Ama yasa buna elverişli değil. Biz politik olarak kız arkadaş veya erkek arkadaşı yakını olarak kabul edebiliriz ama devlet işleyişinde bu böyle değil. Muhtemelen bir lubunyanın yanındaki partnerini yakını olarak kabul etmeyeceklerdi. Burada öncelikli olan mahremiyettir.”
Ret kararı AİHM kararlarına da uygun değil
Av. Enes Salar, Kamu Baş Denetçisi tarafından verilen ret kararının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına da uygun olmadığını söyledi:
“Kararda kullanılan AİHM kararının olaya uyarlılığı değerlendirilmemiştir. Hatta ve hatta kararın alındığı Anayasa Mahkemesi’nin Özel Yaşama ve Aile Yaşamına Saygı Hakkı El Kitabının içerisinde de geçen Z. vs. Finlandiya kararında AİHM’in yapmış olduğu tespit oldukça manidardır. AİHM kararında ‘’Mahkeme özellikle, sağlık verilerinin gizliliğine saygı gösterilmesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni imzalamış tüm Sözleşmeci Tarafların hukuk sistemlerinde çok önemli bir ilke olduğunu ve sadece bir hastanın mahremiyetine saygı gösterilmesinin değil, aynı zamanda hastanın tıp mesleğine ve sağlık hizmetlerine olan genel güveninin korunmasının esas olduğunu belirtmiştir. Bu nedenle, iç hukuk kişisel sağlık verilerinin, Sözleşme’nin 8. maddesinde sağlanan korumaya aykırılık teşkil edebileceği gerekçesiyle, bu şekilde paylaşılmasının ya da ifşa edilmesinin önüne geçilmesi için yeterli güvenceler sağlamalıdır.’’ denilmektedir.”
“HIV ile yaşayanların hayatları BBG evinde gibi izlenilsin isteniyor.”
Av. Salar aynı zamanda kararda da belirtilen açık hükümlerin ret kararı için eğilip büküldüğünü belirtti:
“Özetle karara baktığımızda aslında kişinin mahremiyeti, kişisel verilerinin korunması ve özel hayatın gizliliği hakkı ile ‘’toplum sağlığı’’ kavramlarında menfaat çatışmasında toplum sağlığının gerekçesiz bir şekilde yine önde tutulduğunu görüyoruz. Konu HIV ile yaşayanlar olunca dillere pelesenk olan toplum sağlığının korunması uğruna HIV ile yaşayanların hayatları BBG evinde gibi izlenilsin isteniyor. Kişilerin şahsi merakları, önyargıları, ayrımcı ve kriminalize eden tutumları bir kez daha devlet eliyle onaylanıyor. Tüm COVİD-19 döneminde HIV ile yaşayanlara yönelik bu onay hali devletin farklı aktörleriyle hayatımızda yer etmiş durumda. Eldeki açık hükümlerin dahi bu onay hali için eğilip bükülmesi daha içler acısı bir durum.”
Etiketler: insan hakları, sağlık, hiv