06/01/2025 | Yazar: Kaos GL

“LGBTİ+ işgücünün çalışma hayatında karşılaştıkları ayrımcılık, dışlanma ve hak ihlalleri, Türkiye’deki sosyal ve yasal bağlamda derin yapısal sorunlara işaret etmektedir.”

Kaos GL’den LGBTİ+ çalışanların durumuna ilişkin bilgi notu Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Kaos GL Derneği, Türkiye’de LGBTİ+ Çalışanların Durumu’na ilişkin 2024 bilgi notu yayınladı.

Dr. Kıvılcım Turanlı ve Murat Köylü’nün kaleme aldığı bilgi notunda Türkiye’deki LGBTİ+ hakları ile ilgili mevzuat ve çalışma hakkına dair güncel durumun yanı sıra; derneğin senelik kamu ve özel sektörde çalışan LGBTİ+’ların durumu araştırmalarının anahtar bulguları yer alıyor.

Bilgi notunda Türkiye'nin hukuki sisteminin, cinsel yönelim veya cinsiyet kimliğini ayrımcılığa karşı korunan kategoriler arasında tanımadığı vurgulanarak, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) gibi insan hakları kuruluşlarının Türkiye’ye çalışma yasalarını uluslararası ayrımcılık karşıtı standartlarla uyumlu hale getirme çağrısında bulundukları hatırlatılıyor:

“Ancak bu konuda hiçbir yasal ilerleme kaydedilmemiştir ve LGBTİ+’lar ekonomik dışlanma ve sömürüye karşı savunmasız kalmaya devam etmektedir.”

Hükümet ve özel sektör ne yapmalı?

Bilgi notunun sonuç bölümünde ise güncel durum ve yapılması gerekenler şöyle özetleniyor:

“LGBTİ+ işgücünün çalışma hayatında karşılaştıkları ayrımcılık, dışlanma ve hak ihlalleri, Türkiye’deki sosyal ve yasal bağlamda derin yapısal sorunlara işaret etmektedir. Araştırma sonuçları, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve cinsiyet özellikleri temelli ayrımcılık karşıtı politikaların yokluğunun, hem kamuda hem de özel sektörde LGBTİ+ işgücünün güvenli ve eşit bir çalışma ortamına erişimini ciddi şekilde engellediğini göstermektedir. Bu durum, işyerlerinde kimliklerini gizlemek zorunda kalan bireylerin hem psikolojik hem de profesyonel olarak zarar görmesine yol açmaktadır. Kapalılık stratejisinin bir gereklilik haline gelmesi, toplumsal önyargılar ve hukuki eksikliklerin birleşik bir sonucu olarak değerlendirilebilir.

Hükümetin, LGBTİ+ toplumunun çalışma haklarını koruma konusundaki sorumluluğu, uluslararası insan hakları standartlarına uyumlu yasal reformlar gerçekleştirmekle başlamalıdır. Ayrımcılığı yasaklayan kapsamlı bir mevzuatın oluşturulması, nefret söylemlerinin cezalandırılması ve kapsayıcı politikaların teşvik edilmesi, kamusal alanlarda nefret ve ayrımcılığın normalleşmesine karşı etkili adımlar olacaktır. Hükümetin LGBTİ+ haklarını tanıyan ve koruyan politikalar geliştirmesi, yalnızca bireysel hakların korunmasını değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik kalkınmaya katkıyı da artıracaktır.

Özel sektör, işyerlerinde çeşitlilik ve kapsayıcılığı artırma sorumluluğunu üstlenmelidir. Araştırma bulguları, özellikle uluslararası merkezli şirketlerin daha olumlu ve güvenli çalışma ortamları sunduğunu göstermektedir. Türkiye merkezli şirketler ise bu yönde daha fazla çaba sarf etmeli, ayrımcılık karşıtı politikalar geliştirmeli ve bu politikaları etkin bir şekilde uygulamalıdır. Çeşitliliği destekleyen işyerlerinin, çalışanların motivasyonunu ve verimliliğini artırdığına dair veriler, kapsayıcılığın iş dünyası için stratejik bir avantaj olduğunu kanıtlamaktadır.

Sonuç olarak, hem hükümet hem de özel sektörün, LGBTİ+ işgücünün çalışma hayatındaki eşitlik mücadelesine aktif katkı sağlaması gerekmektedir. Bu, yalnızca yasal düzenlemelerle sınırlı kalmamalı; aynı zamanda toplumsal farkındalığı artıran eğitim programları, dayanışma ağları ve işyeri kültürünü dönüştürmeyi amaçlayan girişimlerle desteklenmelidir. İnsan hakları temelli bir yaklaşımla güçlendirilecek bu adımlar, yalnızca LGBTİ+ çalışanların yaşam kalitesini artırmakla kalmayacak, aynı zamanda daha adil ve kapsayıcı bir toplumun inşasına katkı sağlayacaktır.”

Bilgi notuna ulaşmak için tıklayın.


Etiketler: insan hakları, nefret suçları, çalışma hayatı, dünyadan, ekonomi, özel haber, araştırma, inceleme
2024