30/06/2006 | Yazar: Kaos GL

Kaos GL bir ‘inat’ hikayesidir... Kaos GL’nin hikayesi hepimizin bildiği bir sivil toplum örgütü hikayesi değildir... Dergi ‘Neler yapabiliriz?’ diye başlayan ev sohbetlerinin duvarlarını yıkarak gerçeğe dönüşmesidir.

Kaos GL bir ‘inat’ hikayesidir...
Kaos GL’nin hikayesi hepimizin bildiği bir sivil toplum örgütü hikayesi değildir...

Dergi

‘Neler yapabiliriz?’ diye başlayan ev sohbetlerinin duvarlarını yıkarak gerçeğe dönüşmesidir.
1990’lı yılların başında evlerde sohbet ediyorduk. Bazen gazetelerden okuduğumuz haberlerin etkisiyle ‘gay pride’lar düzenlemek istiyorduk. Bazen moralimiz bozuluyordu, ‘bu memlekette bir şey olmaz’ diye ayrılıyorduk hayallerimizden...

Bir gün işi inada bindirdik: Yapılacak bir şey mutlaka vardı. Biz birbirimizi bulduk; ama daha çok insan var ulaşmamız gereken, ulaşılmayı bekleyen. Onları da bulmamız lazım. Onlara ulaşabilmek için neler yapmamız gerektiğini tartışmaya başladık...

Eşcinseller hayatın hiçbir alanında sözlerini söyleyemiyorken, eşcinsellerin kendi seslerini duymaya ve duyurmaya ihtiyaçları vardı. Her eşcinselin eline değmeli, evine girmeliydik. Bunu da ancak bir dergi çıkararak yapabilirdik.

1993 yılına geldiğimizde, aklımızda binlerce fikir ve bir o kadar da deneyimle dergiyi şekillendirmeye başladık. Ev sohbetlerimizde artık sadece ‘nasıl bir dergi istediğimizi’ konuşuyorduk. Sonra bu sohbetleri Türkiye’nin her yerinden eşcinsellerin katılabileceği bir tartışmaya dönüştürmeye karar verdik. Sokak afişlerimiz Ankara’daki bütün otobüs duraklarından İstanbul’a Express dergisine kadar taşındı.

İlk Çağrımız

‘16-23 Nisan 1994, sayı 12, Express:

Gey, Lezbiyen, ve Anti-heteroseksistlere Çağrı

Yalnız olduğunuzu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Toplumun her kesiminde ve her alanında daima vardık ve varız. Ama kendi kimliğimizle değil, heteroseksizmin bize sunduğu ve dayattığı; bizi tanımlamayan bir kimlikle. Bu kimlikleri değiştirme zamanı gelmedi mi?
Biz ilk adımı attık ve ciddi bir posta kutusu kiraladık. Amacımız hem bir iletişim ağı oluşturmak hem de ileride birlikte yürümek isteyenlerle buluşmak.
Sıkıntılarınızı, duygularınızı, sorunlarınızı ve kişisel olarak ne yapabileceğinizi yazın. Birbirimize güvenmeyip kime güveneceğiz?

Hayallerimiz 20 Eylül 1994’de gerçek oldu. İlk dergimizi çıkardık. Kendi tabirimizle ‘Şanlandık’.... Kısık bir sesle çıkmadık ama. Çığlıklarla ilan ettik ilk sayımızı. Çığlık manifestomuza ve dergimize her yerden yanıt geldi. Dergiyi ellerimizle yoğurduk. Paramız yoktu, borç aldık. Bilgisayarımız yoktu iş yerlerimizde ‘gizli gizli’ yaptık. Yani sözün kısası, eşcinselliğimizi açık açık yaşamaya dergimizi gizli gizli ortaya çıkarmaya başladık. İlk dergimizi çıkarttıktan sonra on dergi çıkartacak kadar yazı, umut ve heyecanımız birikti...
İlk dergide kendimizi kendimize anlatmakla işe başladık:

Çıkış Manifestomuz

Yalnızca seksist değil aynı zamanda heteroseksist bir toplumda yaşıyoruz. Kadınların köleleştirilmeleri üzerine kurulan; zaman içinde dönüşüp yeniden biçimlenerek kapitalist sömürü sistemine kadar gelen içinde yaşadığımız bu toplum, yalnızca erkek egemen değil aynı zamanda heteroseksist erkek bir egemenlik sistemidir. İçinde yaşadığımız. Bu toplumda zaman zaman eşcinsel oluverme sendromları ve lezbiyenlik modaları görülse de yapılan her şey heteroseksist politik ve toplumsal diktatörlüğün sürekliliği için yapılıyor. Kadınlar salt kadın oldukları için eziliyor ve kadınlık konumundan dolayı sömürülüyorlarsa gey'ler de salt gey oldukları için heteroseksist zihniyet ve bu zihniyetin kurumsal örgütlenişi olan erkek egemen düzen tarafından yok edilmek isteniyor.
Yok etme... Bütün Kızılderilileri, Yahudileri ve Kürtleri yok edebilirsiniz. Bütün eşcinselleri Hitler'in yaptığı gibi pembe üçgenlerle işaretleyip toplayabilir-siniz. Hastaneler, hapishaneler, toplu eşcinsel idamları, faili meçhul eşcinsel ve travesti cinayetleri; hepsi tarih boyunca denendi. Tekil olarak eşcinselleri ortadan kaldırdılar ama eşcinselliği asla yok edemediler. İnsan insan olarak kalmayı başarabilirse kişi kendi cinsini sevmeye devam edecektir.
Tans'ın bacakları arasında bir vajen ya da penis olmuş hiç fark etmez. Onun kafası erkek egemen ideoloji tarafından esir alındığında heteroseksist erkek egemen diktatörlük açısından sorun yaratmaz. Yaratmadı. "cinsel sevi nesnesi" olarak kendi cinsini seçmekle birlikte yatak dışında geyliğini unutan bir gey de aynı şekilde heteroseksist diktatörlük için sorun yaratmaz.
Bizler yalnızca yatak odasında değil her yerde ve her zaman gey'iz. Toplumsal latentliği reddediyoruz. Nicel anlamda heteroseksüeller karşısında azınlık olabiliriz ama nitel anlamda azınlık olmayı reddediyoruz. Salt heteroseksüellerle bir sorunumuz yok; asıl düşmanımız bizlere yaşam hakkı tanımayan heteroseksistlerdir. Aşağı ya da üstün olmayı reddediyoruz. Biliyoruz ki iktidar egemenliği dışında her şeyden vazgeçebilir. İçinde yaşadığımız toplumun egemeni burjuvazi, demokrasi adı altında, aynı şekilde kendi iktidarı dışında her şeyden vazgeçebilir. Belki "demokrasi" o kadar geli-şir, o kadar gelişir ki (!) Geyler de özgür olabilirler! Ama bizler özgürlüğü bütünsel bir varolma ola-rak algıladığımızdan heteroseksist diktatörlü-ğün politik ve toplumsal olarak bütünüyle naşlamasını hedefliyoruz.bunun için çıkıyoruz...

Biriken heyecanımızla kendimiz gibi eşcinsellere ulaşmanın olanaklarını yaratmaya çalışıyorduk. Aşklarımızdan, heyecanlarımızdan hayatımızdan bir şeyleri çalmadan her şeyi ortaya koyarak Kaos GL dergisini çıkartıyorduk. Dergiyi nasıl yapıyorsunuz bu nasıl bir inat sorusuna çok kısa bir süre sonra Express’teki köşesiyle Yıldırım Türker cevapladı:

''Kaos’a Selam, Kaos’un sekizinci sayısı çıktı. 90’lı yılların zulümle, dil, ruh ve bütün atmosfer kirlenmesiyle belirlenen ritmi içinde beni en sevindiren şeylerden biri bu. Soluklanma alanları iyice kısıtlandı çünkü. Bu memleketi hala yaşanılır kılan şeylerin başında geliyor Kaos benim için. Bir avuç öfkeli gencin çok iyi bildiğim Ankara akşamlarında birbirlerinin evlerinde toplanıp heyecanla dergiyi hazırlayışlarını görür gibiyim. Tartışıyorlar, bağrışıyorlar, gülüşüyorlar ve Türkiye Cumhuriyeti’nin loş tarihinde ‘kendileri’ gibi olmanın cüretkar öyküsüyle bir gedik açıyorlar. Fotokopiyle çoğaltılmış bı on altı sayfa bu topraklarda yüz yıl sonra da kendi cinslerinin aşkına sığınacak, o aşkla ayakta duracak kadın ve erkeklerin hayatında bir dönüm noktası olarak anılacak. Resmi tarihin yanlış figüranları olan bizlerin, bu dört yaprakla ilk olarak söz alışımızdaki yırtıcı heyecan, bir şeylerin başlangıcını müjdeliyor. Çünkü. Evet; ‘önce herkes bir serseme dönmeli, temelinden sarsılmalı ortalık’. Bu yırtıcı heyecan dergideki tartışma yazılarında var, mektuplarda var, tanıdıklarda var, keçeli bir kalemle sarsakça yazılmış sayfa numaralarında var. Her şeyin ötesinde, eşcinsellerin kimlerin yanında duracağını belirleme çabasında bütün dünyayı kavramaya çalışan politik bakışta var. Kaos GL etrafında toplanan kardeşlerimizi sevgiyle, hayranlıkla ve en çok da şükranla selamlıyorum.'' (29 Nisan 1995, sayı 66, Express)

Kültür Merkezi ve Kütüphane

Kaos GL 15 yıl öncesinin eşcinselliğe ilişkin bir çok hayalini gerçekleştirdi. Ve Türkiyeli eşcinsellerin hayatında bir çok imza atan Kaos GL, Kültür Merkezini yarattık. Belki inanması zor gelecek ama ilk bir ay sadece Kültür Merkezi’nde sadece hayallerimizi yerleştirebildik. Ofis malzemelerimizi tamamlayabilmemiz birkaç ayımızı aldı. Kültür Merkezi derginin inadının ve aşkının bir meyvesiydi. Kültür Merkezi kendi meyvelerini vermeye hemencecik başladı. İlk önce kütüphane fikri doğdu sonra film gösterimleri başladı. Ve halen devam ediyoruz. Kaos GL kültür merkezi ve kütüphanesiyle....

2000'li Yıllar...

Lezbiyen ve Geylerin Sorunları ve Toplumsal Barış İçin Çözüm Arayışları
Kültür Merkezi etkinlikleriyle boğuşurken bir yandan da kültür merkezinin dışında ne yapabiliriz’ diye tartışmaya başladık. Kültür merkezi etkinliklerini değerlendirdiğimiz de, bu etkinlikleri ‘dışarıya’ taşımak için önümüzde hiçbir engel olmadığını fark ettik. Ve bu fark ediş beraberinde bir tartışmaya yol açtı.
Şimdiye kadar farklı zeminlerde genel olarak eşcinsellerin sorunlarını tartışmıştık. Ancak şimdi bu sorunları nerede nasıl ve kiminle tartışmalıydık. Bu tartışma aynı zamanda kabuğumuzu yırtmak, açılmak anlamına da geliyordu. El yordamıyla sorun analizi yaptık. Sorunlarımızı genel başlıklar etrafında toparladık. Ve Bu tartışmayı kamuoyu önünde medyaya açık bir şekilde yapmaya karar verdik. Tek bir sorunumuz yoktu, bir sürü alanda farklı sorunlar yaşıyorduk ve tartışmak ve çözmek için adım atmak istiyorduk.
‘Lezbiyen ve Geylerin Sorunları ve Toplumsal Barış İçin Çözüm Arayışları Sempozyumunu 23-24 mayıs 2003 tarihinde gerçekleştirdik.

Çalışma Alanlarımız

Sempozyum Türkiye için bir ilk olmasının yanında, Kaos GL olarak sorun alanlarımızın adını koyarak mücadele etme pratiğimizin miladı da oldu.
Artık aile, eğitim, psikoloji-psikiyatri, hukuk, insan hakları, cinsel sağlık, mültecilik, sosyal hizmet, askerlik, medya alanlarında sorunlarımızı tespit etme ve çözüm önerilerimizi hayata geçirmenin zamanı gelmişti....

Eşcinsellerin İnsan Hakları

2004 yılında da İngiltere Büyükelçiliği'nin desteklediği ‘Eşcinsellerin İnsan Hakları Projesi’ kapsamında Ankara, İstanbul, İzmir, Diyarbakır’da İnsan Hakları Savunucularına yönelik gerçekleştirilen ‘İnsan Hakları seminerleri’ izledi. Sonra Bu dört şehirde gerçekleştirilen seminerlerin ve 10 yıllık Kaos GL sürecinin ‘İnsan Hakları hareketiyle ilişkilenme’ sürecini değerlendirme toplantısını 2005’in Şubat ayında Ankara’da gerçekleştirdik. Türkiye’de insan hakları örgütlerinin eşcinsellerin insan hakları ihlalleriyle ilgilenmediğini bu seminerler sonrasında bir kez daha gördük. Kaos GL olarak eşcinsellerin insan haklarıyla doğrudan kendimiz ilgilenmeye bu seminerler sonrasında karar verdik. İnsan Hakları alanında çalışmalarımız ve projelerimizi hayata geçirmeye çalışıyoruz.

2005 Yılında Dernekleşme.. ve kendimizi dinlemek...

Kaos GL eşcinseller açısından önemli bir adıma daha imza atarak ‘Türkiye’nin ilk gey-lezbiyen derneğini’ kurduk. Dernekleşme sürecinde yaşanan olaylar bize son birkaç yıldan insan hakları hareketi açısından önemli bir kazanımı da sağladı. Derneğin kapatılma talebine karşın Savcılık ‘gey-lezbiyen olmak ahlaksız olmak anlamına gelmez, herkesin özgürce örgütlenme hakkı vardır’ diyerek kapatılma talebimiz reddetti.

2005 Yılında ‘dernekleşme’ kararını alırken kendimizi değerlendirdik. Şimdiye kadar neler yaptık, neleri yapamadık.... Şu anda neler yapıyoruz... Yaptığımız etkinlikler hedefine ulaşıyor mu?
Bu değerlendirme sürecinde şimdiye kadar yaptığımız bütün etkinlikler değerlendirdik... Açık Pazar toplantılarımızdan, sohbet toplantılarına, gönüllü olarak yürütülen faaliyetlerden, dergiye, web sitemizden çalışma alanlarımıza değin... Ayrıca Türkiye’de neler olup bitiyor. Eşcinsellik üzerinden değerlendirmesini yapmaya çalıştık. Örgütlenme pratiklerimizi sorguladık...
Bütün bu değerlendirmelerle ‘Eğrisiyle doğrusuyla 2005 yılı Almanağını’ hazırladık.

Ve 2006’ya yelken açtık.

KAOS GL






Etiketler: yaşam
İstihdam