14/01/2016 | Yazar: Kaos GL
Kaos GL savaşa karşı barış isteyenlerin yanında olmaya devam edeceğini ve Barış İçin Akademisyenler’i desteklediğini açıkladı.

Kaos GL savaşa karşı barış isteyenlerin yanında olmaya devam edeceğini ve Barış İçin Akademisyenler’i desteklediğini açıkladı. Toplumsal barışın yolunun eşitlik ve tanınmadan geçtiğini yineleyen dernek, kalıcı ve adil bir barış için müzakere koşullarının hazırlanması çağrısı yaptı.
Türkiye ve dünyadan 1200’ü aşkın akademisyen ve araştırmacı, sokağa çıkma yasakları ve şiddete son verme ile müzakereleri başlatma çağrısının yer aldığı “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı metne imza attı.
Akademisyenler, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından “aydın müsveddesi” olarak nitelendirilip hedef gösterildi. Hemen ardından üniversite yönetimleri birer birer metne imza atan öğretim üyeleri hakkında soruşturmalar açmaya başladı.
Medya ve sosyal medyada akademisyenleri hedef alan nefret kampanyaları düzenlendi. Sedat Peker Ekim 2015 tarihinde Rize'de AKP'ye destek mitinginde “Adeta dünyanın şah damarları kesilmişçesine oluk oluk kanları akacak” ifadesinin bir benzerini akademisyenler için kullandı: “Tekrardan söylüyorum; oluk oluk kanlarınızı akıtacağız ve akan kanlarınızla duş alacağız!!!”
Akademisyenlere destek yağdı
Barış İçin Akademisyenlere çeşitli meslek gruplarından, öğrencilerden ve barış mücadelesi yürüten farklı kesimlerden destek yağdı.
Eğitim Sen “Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi” öncülüğünde bir araya gelen akademisyenlere destek verdi:
“Söz konusu bildiriyi düşünce ve ifade özgürlüğü, akademik özgürlük kapsamında görmeyerek soruşturma tehdidinde bulunan YÖK, imzacıları “mandacılarla” ilişkilendirip vatana ihanetle suçlayan Cumhurbaşkanı ve akademisyenleri “hainlikle” itham eden medya kuruluşları bir gerçeği unutmamalıdır! Ne soruşturmalarınız, ne tehditleriniz ne de propagandanız hakikati çarpıtmaya, gizlemeye ve bizleri sindirmeye yetmeyecektir! Unutmayın ki tarih, bizleri de engizisyon mahkemelerinin karşısında doğru bildiğini söyleyenleri yazdığı gibi yazacaktır!”
Barış Bloku sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada “Saray iktidarının hedef haline getirdiği Barış İçin Akademisyenler barış taleplerini cesaretle dile getirmiş, onurlu bir tutum almışlardır. Cumhurbaşkanı ve YÖK’ün tutumu sadece ‘Bu suça ortak olmayacağız’ başlıklı bir bildiriye imza atan akademisyenleri değil düşüncelerin özgürce ifade edilmesi gereken, toplumun aydınlık kadrolarının yetiştiği üniversite kurumunun tamamını hedef almıştır. Daha önce de mevcut siyasi iktidar; itiraz eden, hükümetin politikalarını eleştiren aydınlara ‘sözde aydın’ diyerek yaftalamıştır. Ancak aydınlar bütün kritik dönemlerde toplumun vicdanı olmayı sürdürmüşlerdir” dedi.
Edebiyatçılar, psikologlar ve üniversite öğrencileri de yaptıkları açıklamalar ve imza kampanyalarıyla akademisyenlere destek olduklarını açıkladı, “Bu suça biz de ortak olmayacağız” dedi.
Kaos GL: Barış İçin Akademisyenler’in çağrısını destekliyoruz
Kaos GL Derneği de yazılı bir açıklama yaparak Barış İçin Akademisyenler’in çağrısını desteklediğini belirtti. Toplumsal barışın yolunun eşitlik ve tanınmadan geçtiğini yineleyen Kaos GL, kalıcı ve adil bir barış için müzakere koşullarının hazırlanması çağrısı yaptı.
Derneğin açıklamasının tam metni şöyle:
“Barış İçin Akademisyenler’in, 11 Ocak 2016 tarihinde hükümete yaptığı barış ve müzakere çağrısına katılıyoruz.
“Yıllardır “LGBTİ’lere Yönelik İlan Edilmemiş Savaşa Son” diyerek barış mücadelesinin parçası olmaya çalışan Kaos GL Derneği olarak, içinden geçtiğimiz savaş ve çatışma ortamının durmasını isteyen akademisyenlere dönük nefret kampanyalarına karşı bir kez daha barış ve müzakere masasına dönülmesi çağrımızı yineliyoruz.
“Her günün ölümle başladığı; Sur'da, Silvan'da, Nusaybin'de, Cizre'de, Silopi'de ve daha pek çok yerde haftaları bulan sokağa çıkma yasaklarının ilan edildiği, ağır silahlarla şehirlerin kuşatıldığı ve bombalandığı bir dönemde yaşamı ve barışı savunmanın hepimizin sorumluluğu olduğunu düşünüyoruz. Bu savaş ve şiddet sarmalı hepimizi içine çeken bir girdap yaratıyor. Bu sarmaldan çıkmak ise birlikte mücadeleden geçiyor.
Toplumsal barış tanınma ve eşitlikle olur
“LGBTİ’lere yönelik ilan edilmemiş savaşın son bulması için toplumsal barış mücadelesi verirken yinelediğimiz bir söz var: Toplumsal barış tanınma ve eşitlikle olur. Savaşın en ağırlaştığı bu dönemde bu sözü herkes için yineliyoruz. Toplumsal barış hepimiz için hava kadar su kadar hayati önem taşıyor. Bu barışa giden yol ise eşitlik ve tanınmadan geçiyor. LGBTİ toplumu için istediğimiz tanınma ve eşitliği kuşatma altındaki Kürt halkı için de toplumun ezilen, ötekileştirilen bütün kesimleri için de talep etmeye devam edeceğiz.
“Ölümleri bir an evvel durdurmak, eşitlik ve tanınma yolunda adım atmak için Barış İçin Akademisyenler’in de imza metninde belirttiği müzakere koşullarının hazırlanması ve kalıcı bir barış için çözüm yollarının kurulması, hükümetin Kürt siyasi iradesinin taleplerini içeren bir yol haritasını oluşturması talebini yineliyoruz.
Savaşa ortak olmayacağız!
“Hep beraber, işyerlerinde ve iş yollarında hâlâ ölmemek için, her gün daha da yoksullaşmaya itiraz hatta isyan edebilmek için, cinsiyetlerimiz, cinsel yönelimlerimiz, mezheplerimiz, etnik kimliklerimiz nedeniyle maruz kaldığımız ayrımcılıklarla mücadele edebilmek için Kürtlere Kürtlüklerinin geri verilmesi gerekiyor. Her gün ölen çocukların neden öldüğünü belki o zaman gerçekten konuşabileceğiz, gerçekten birbirimizin yüzüne bakabileceğimiz bir hayatı birlikte kurabileceğiz.
“Savaşa ortak olmayacağız, savaşa karşı hayatı savunmaya ve toplumsal barış için sorumluluk almaya devam edeceğiz! Adil ve onurlu bir barış için, katliamların durması için toplumun bütün kesimlerinin katılabileceği bir müzakere sürecine derhal geçilsin!”
Etiketler: yaşam