30/12/2024 | Yazar: Kaos GL
“Post-Hümanizmde Queer Ufku” dosyasıyla çıkan KaosQueer+ dergisinin konuk editörü Sibel Yardımcı’nın kaleme aldığı sunuş metnini yayınlıyoruz.
Fotoğraf: Cansu Yıldıran
Hakemli akademik dergi KaosQueer+’nın 13. sayısı yayınlandı. Kitabevlerindeki yerini almaya başlayan derginin bu sayısında dosya konusu, “Post-Hümanizmde Queer Ufku”.
TIKLAYIN - KaosQ+ 13. sayısı çıktı: Post-hümanizmde queer ufku
Aylime Aslı Demir’in genel yayın yönetmeni olduğu KaosQ+’nın bu sayısı Sibel Yardımcı’nın konuk editörlüğünde hazırlandı. Yardımcı’nın derginin sunuşu için kaleme aldığı metnin tamamını okurlarımızla paylaşıyoruz:
Posthümanizm(ler) yalnızca beyaz, Batılı, heterokseksüel, sağlam, erkek İnsan’ın merkezdeki yerini sorgulamakla kalmadı (Braidotti, 2014); bedenin kendinden menkul addedilen sınırlarını, varsayılmış normalliğini, atanmış cinsiyet kategorilerini ve cinsellik, üreme, arzu hakkındaki varsayımlarımızı da yeniden düşünmek için çeşit çeşit kapı araladı. Böylece queer kuramlarla posthümanizm(ler), tarihsel-toplumsal olandan bağımsız, ona temel ve/ya karşıt teşkil eden doğa/beden tasavvurunu ve ona eşlik eden bir dizi hiyerarşik ikiliği sarsma ihtimaline, kimi zaman yakın, kimi zaman uzak yerlerden göz kırptı.
Nitekim siborg (Haraway, 2010), insan(organizma)/makine ayrımıyla birlikte, ben/öteki, akıl/beden, kültür/doğa, erkek/kadın, uygar/ilkel, gerçek/yanılsama, bütün/parça gibi bir dizi hiyerarşik ikiliği de tartışmaya açan bir figürdü. Haraway henüz 1980’lerin başında “Bedenlerimiz neden derilerimizle sınırlanmak ya da en iyi ihtimalle derinin altında kalanları kapsamak zorunda olsun?” (2010. s. 86) diye sorduğunda, insan için kurucu belirlenimleri olan kimlik kategorilerini (kadınlık, erkeklik, heteroseksüellik, sağlamlık) ve bu kategorileri ihtiva eden (kapalı) beden fikrini tartışmaya açmıştı (örneğin hayvan ve bitki bazlı sentetik hormon terapileri insan bedeni kadar cinsiyet, cinsellik ve arzu meselelerini yeniden düşünmeyi gerektirmiştir, Preciado, 2013, Haraway 2016a). Yeryüzünün insan olmayan sakinlerine daha yakından bakmak, pek çok soruyu beraberinde getirdi. Darwin’in incelediği kaya midyesi (Hird, 2006), gender-bending bakteri wolbachia (Kirksey, 2019), likenler (Griffiths, 2015), çevresel etkilere bağlı olarak hayvan veya bitki gibi “davranan” pfiesteria piscicida (Barad, 2011) ve daha birçok örnek söz konusu ikilik ve sınırların çok da çalışmadığını, doğalın/doğanın normatif ve ahlaki tespitlere dayanak sağlayamayacağını gösterdi. Hayward mercanlar (2010a), örümcekler (2010b) ve ahtapotlarla (2019) birlikte dokumak, dokunmak, duyumsamak, arzulamak ve bakmak/bakış arasındaki ilişkileri türler-arası bir dikkatle sorguladı. Bir patates tarafından baştan çıkarılan Pollan (2001), elma, lale, kenevir ve patatesin insanın arzularını tarihler boyunca nasıl harekete geçirdiğini anlattı. Morton (2010) queer bir ekoloji ihtimalini tartıştı.
Posthümanizm(ler) ve queer kuramlar aynı zamanda bedenli ve konumlu bilgi üretimini vurgulayarak,
- Birey-toplum kategorilerine hapsolmamış ölçeklerde,
- Bilim-kurgudan spekülatif feminizme uzanan (Haraway, 2016b) çeşitli araçlar ve
- Mevcut kategori ve hiyerarşilerden yola çıkmayan (aynı zamanda türler-arası) bir adalet fikriyle,
- Farklı tarihler yazmayı önerdiler.
KaosQ+’nın bu sayısı bu kesişimlerden yola çıkan bir çerçevede, bu iki alan arasındaki olası konuşma imkanlarını ve ittifakları ele alan yazılardan oluşuyor. David Griffiths’in Oğuz Karayemiş’in çevirisiyle yayımladığımız “Likenler İçin Queer Teori” makalesi, likenlerden yola çıkarak biyolojik bireysellik varsayımını tartışmaya açıyor ve hepimiz likenler gibi birleşik varlıklarsak, bu durum cinsellik açısından ne anlama gelir, diye soruyor. Griffiths’in işaret ettiği gibi buradaki çaba “biyolojik olanı toplumsal olana basitçe tercüme etmek değil”, fakat biyolojik ve toplumsal kutupluluğu içinde ayrıştırılan iki alanın birbirine bağlı bulunduğu karmaşık yollardan yeni ihtimallere açılmak. Ben, Myra J. Hird’ün “Hayvanlarda Trans/lık” (çev. Murat Göç ve Elif Lizge Duman) metnine de benzer bir çabanın yol gösterdiğini düşünüyorum. İnsan olmayan hayvanların cinsiyet, üreme, sadakat, bakım gibi insan-hayvana özgü nitelikleri örneklendirdiği varsayımına karşı Hird, toplumsal ilişkilere dair varsayımlarımızı doğrulamak veya ahlaki sonuçlara varmak için hayvan morfolojisi ve davranışını temel alamayacağımızı iddia ediyor. “(Bilinen) türler arasındaki cinsiyet ve cinsel davranış çeşitliliği, insanlar tarafından oluşturulan kültürel kavramların izin verdiğinden çok daha fazla” ve bu çeşitlilik doğa-kültür ayrımı başta olmak üzere mevcut sınıflandırma ve tartışmaları yeniden düşünmek için bir fırsat sunuyor. Karen Barad’ın (çev. Ece Durmuş ve Sinem Özer) “Doğanın Queer Performatifliği” makalesi de doğa-kültür ayrımını yazarın kendi kavramsal bagajı içinden yeniden okuyor ve insanı insan olmayandan ayıran kesiğin [cut] nasıl maddeleştiğini, hangi kurucu etkilere yol açtığını sorguluyor, bir anlamda bu kesikten hesap soruyor. Barad’a bu makalede eşlik eden queer yoldaşları “yıldırım, vatozlardaki nöronal reseptör hücreleri, bir hayalet tür olarak dinoflagellatlar, (tuhaf bir tür olan) akademisyenler ve atomlar”.
Elinizdeki sayıda iki de telif yazı var. Birincisi Gülşah Özgen’in “Siborg’un Olanakları ve Hadzihalilovic’in Evolution Filmi: Üreme Teknolojileri, Feminist Hikâye Anlatıcılığı ve İnsansonrası” başlıklı makalesi. Özgen bu makalede siborg figürünün özcü ve doğalcı varsayımlara yaptığı müdahaleden yola çıkarak Evolution filminin bir okumasını yapıyor ve bu bağlamda hem modern tıbbın kadın bedeni üzerindeki denetimini sorguluyor, hem de üreme ve akrabalığın farklı biçimlerini tartışmaya açıyor. Özlem Güçlü’nün “Evcilleştirme Siyaseti Karşısında “Başıboşlar”: Köpekler, Kadınlar, LGBTİ+lar” başlıklı yazısı ise Hayvanları Koruma Kanunu’nda yakın zamanda yapılan değişiklikleri, AKP’nin anti-feminist ve LGBTİ+ karşıtı söylem ve politikaları ile bir tür süreklilik içerisinde değerlendirerek, “evcilleştirme siyaseti” dediği şeyin sokağı nasıl tanımladığını, kimlere açık, kimler açısından tehditkâr hale getirdiğini tartışıyor. Bu yazının içinden geçtiğimiz şiddet iklimine ve benzerliğe teslim olmamış ittifak imkanlarına dair önemli tespitler içerdiğini düşünüyorum. Çünkü Güçlü aynı zamanda feminist ve LGBTİ+ mücadele ile köpekler için sokakta yaşam mücadelesi arasında ortak bir yaşam ilhamı da görüyor: Üreme dışı akrabalıklarda, alışılmadık yakınlıklarda, sokakta yaşama/yaşatma ısrarında, ihtimamda yeşeren bir ilham. “Burdayım aşkım” diyen sese “sokaktayım, yanındayım” diyen ses karşılık veriyor.
Sayıyı Cansu Yıldıran’ın peyzajlarıyla bitiriyoruz. Burada peyzajı Tsing’i (2005) takiben insanların ve insan-olmayanların alanlar/araziler [terrain] üzerindeki karmaşık konfigürasyonlarını ifade etmek için kullanıyorum. Tsing’e göre hem “‘toplumsal’ (insan müdahalesiyle oluşturulan) hem de ‘doğal’ (insanın denetimi dışında, insan olmayanların mesken tuttuğu)” bir yönü var peyzajın. Tsing kavramın, “belirli bir araziden tümüyle ayrışmış” estetik bir konvansiyona veya “toplumsal ve kültürel programlardan” bağımsız salt fiziki bir organizasyona işaret etmediğini, bu bakımdan insan ve insan-olmayanlar arasındaki ilişkilerin daha nüanslı (doğa-kültür veya gerçeklik-temsil ikiliklerine düşmeyen) bir açıklamasını mümkün kıldığını vurguluyor (2005: 173-174). Yıldıran’ın fotoğrafları da belirli peyzajların tanıklığına kulak kabartıyor; fotoğraflar, hayvanlar, insanlar, otlar, taşlar, topraklar (alfabetik sırayla) arasındaki dolanıklıklara iz düşüyor.
Kaynakça
Barad, K. (2011) “Nature’s Queer Performativity”, Qui Parle, 19(2).
Braidotti, R. (2014). İnsan Sonrası. İstanbul: Kolektif Kitap.
Griffiths, D. (2015) “Queer Theory for Lichens”, Journal of Critical Environmental Studies, 45, https://core.ac.uk/download/pdf/235683163.pdf
Haraway, D. J. (2010) “Siborg Manifesto”, Başka Yer içinde, çev. Güçsal Pusar, İstanbul: Metis.
Haraway, D. J. (2016a) “Awash in Urine”, Staying with the Trouble içinde, Londra: Durham University Press.
Haraway, D. J. (2016b) “Introduction”, Staying with the Trouble içinde, Londra: Durham University Press.
Hayward, E. (2010a) “Fingeryeyes: Impressions of Cup Corals”, Cultural Anthropology, 25(4).
Hayward, E. (2010b) “Spider city sex”, Women and Performance: a journal of feminist theory, 20(3).
Hayward, E. (2019) “OctoEyes”, Frontiers in Communication, 3.
Hird, M. (2006) “Animal Transex”, Australian Feminist Studies, 21(49).
Kirksey, E. (2019) “Queer Love, Gender Bending Bacteria, and Life after the Anthropocene”, Theory, Culture and Society, 36(6).
Morton, T. (2010) “Guest Column: Queer Ecology”, PMLA, 125(2).
Preciado, P. B. (2013) Testo Junkie. Sex, Drugs, and Biopolitics in The Pharmacopornographic Era, New York, NY: The Feminist Press.
Pollan, M. (2001) The Botany of Desire, New York: Random House.
Tsing, A. L. (2005) Friction. An Ethnography of Global Connections, Princeton, NJ: Princeton University Press.
Etiketler: yaşam