09/08/2023 | Yazar: Gözde Demirbilek

Yenilenen Kelimeler ve Şeyler’in on yedinci konuğu Selma Koçak.

Kelimeler ve Şeyler: Selma Koçak Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Yenilenen Kelimeler ve Şeyler’in on yedinci konuğu Selma Koçak. Siz de cevaplarınızı bir fotoğrafla gozde@kaosgl.org adresine göndererek bir sonraki konuğumuz olabilirsiniz.

En sevdiğin kelime?

“Kuzusu” ve “Neden?” kelimelerini severim.

Bu arada Kerem Selçuk en çok “seme” kelimesini seviyormuş. Bu kelimeyi bence cümle içinde zarf olarak da kullanabiliriz: “Seme seme bakıyorsun, ne var be!” Kendisi böyle bir örnek vermediği için tam anlaşılamayabileceğini düşündüm ve eklemek istedim. Teşekkürler Kerem.

En sevmediğin kelime?

“Noktasında” ilk sırada geliyor. Her şeyin başına sonuna yapıştırıyorlar ve gerçekten midem bulanıyor artık.

İkinci sırada “kazın ayağı öyle değil” diye bir deyim mi artık , söz öbeği mi, atasözü mü her ne ise hiç sevmem.

Ayrıca “aynen” hiç hoşlanmadığım bir kelime.

“Canım” hiç sevmediğim bir başka kelime.

Son olarak kimsenin isminin sonuna -cığım, -ciğim ekleyerek hitap etmeyi sevmem.

Sevmediğim ne çok kelime varmış, hayret bir şey doğrusu!

Belki?

Belki güzel günler gerçekten vardır ve bir gün göreceğizdir…

Keşke dediğin…             

Keşke sihirli güçlerim olsaydı… Çok düşündüm başka türlü bir çıkış yolu bulamıyorum. Sihir şart.

Hayalin?            

Güzel, müstakil bir evim olmasını hayal ediyorum. Çok idealist bir kişi olduğumdan hayallerim de sıra dışı, sınırların ötesinde ve tamamen kendime özgü…

Barış?  

“Une minute de paix, c’est bon à prendre” Jean Giradoux’nun Troya Savaşı Olmayacak kitabında Hécube’ün bir cümlesi. Türkçeye tam olarak çeviremiyorum ama « bir dakikalığına da olsa barış, almaya / yaşamaya değer bir şeydir » anlamında. Çok seviyorum bu cümleyi, sizinle de paylaşmak istedim.

Özgürlük?         

Ne zaman?

Dayanışma?     

Asla yalnız yürümemek…

Aşk?     

Aşk mı? Amaaan…

Muhafazakârlık?           

Aslında muhafazakâr bir kişiyim, pek çok şeyi muhafaza etmek isterim. Ama bu demek değil ki muhafazakârlığa bayılıyorum. Ben de sevmiyorum, ben de istemiyorum.

Görünürlük?    

Gökkuşağı.

Lubunya?          

Hem dostluk hem madilik.

Lubunyaca?      

Telaffuzunu çok zor bulduğum bir dil, konuşamıyorum. Zaten dile de pek hakim değilim ama konuşamasam da anlamayı çok istiyorum. Öğreneceğim mutlaka. (Zaten bir önceki soruda, öğrenme hevesimi yeterince belli ettim bence.)

Ayrımcılık?        

İki yüzlülük.

Öz savunma?   

Hemen dövüş teknikleri geliyor benim aklıma. Dolayısıyla asla yapmak zorunda kalmak istemediğim şey. Öğrenmeyi reddediyor beynim, hayırlısı bakalım.

Esenlik?

17 Mayıs Derneği.

Eşitlik?

“Tantana var iş yok
Gürültü var ses yok
Sureti var aşk yok
Görüntü var renk yok
Yarısı hayat
Aynı nakarat
Anlat, anlat”

Kapsayıcılık?    

Bana da söyle, ben de bileyim…

Adalet?

Nee adalet mi? Adalet neydi? Emek miydi?

En sevdiğin ses?            

Bilardo topuna vurulduğunda (buradaki edilgen kullanım Yıldız Tar’ı rahatsız edebilir belki, ancak yapacak bir şey yok zira öznesi belli değil cümlenin, ben de zaten bilardo oynamayı bilmiyorum, topa vuran bir başkası, kim olduğunun da bir önemi yok!) çıkan sesi seviyorum. En sevdiğim mi bilmiyorum ama. Daha önce hiç bu konuda düşünmediğimi fark ettim bu soruda.

En sevdiğin görüntü?   

Yanan soba / ateş görüntüsünü severim.

Bu yaza en yakıştırdığın şarkı? 

Bu yaza mı? Her yaza ayrı şarkıyı nasıl bulacağız? Ahmet Kaya – Hadi Bize Gidelim Yar, her yaza yakışır bence.

Başka bir dünya mümkün mü? Nasıl bir dünya?            

Şu an dünya üzerinde yaşayan insanlarla mümkün değil bence. Tamamen format atmak ve yeni karakterler yüklemek gerektiğini düşünüyorum. Bu karakterler insan olmazsa daha iyi olabilir. Bence ancak o zaman dünya güzel bir yer olabilir.  Sihir olsa işte halledilir de…

Sen bi’ şarkı olsaydın?

Ahmet Kaya – Herkes Kendi İşine

En iyi alışkanlığın?        

Sigara içmek.

En kötü özelliğin?          

Çabuk sinirlenmek ve bazen çok sabırsız olmak.  

En sevdiğin slogan?      

“Asla yalnız yürümeyeceksin” ilk sırada. Bir de yıllar öncesinden “Savaşa Hayır” mitinginde atılan “İmzalarsa tezkere, Tayyip gitsin askere” vardı, çok sevmiştim o zaman. Gitmedi gerçi, olsun ne yapalım!

O nağmeler saz mı caz mı?        

Hangi nağmeyi diyorsun kuzusu? Ben müzikten kaçtıkça üstüme üstüme geldi bu sorular ama… (Gerçi tıpkı Anjelik Kelavgil gibi işin kolayına kaçmak vardı ama kendime yakıştıramadım, ayıp bir şey çünkü!)

En çok etkilendiğin eylem?       

Tekel Direnişi ve Gezi.

Peki gönlün kar mı buz mu?     

Muhtemelen buz, pek sevecen bir kişi değilimdir.

Seni bu aralar etkileyen kişi?    

Annie Ernaux olabilir.

En son okuduğun, kitap ya da dergi?

Kitap: Mahir Güven – Ağabey

Dergi: Kaos GL 191. sayı Umut.

Lubunyalara son olarak söylemek istediğin bir şeyler? 

Selametle arkadaşlar…


Video Haber İkon  İlgili Video:


Etiketler: yaşam, kelimeler ve şeyler
İstihdam