21/05/2019 | Yazar: Aslı Alpar
Trans uyum sürecindeki deneyimlerini müzisyen A.R. konuştuk.
Üniversitede her şeyi paylaştığım en yakın 3 arkadaşıma biseksüel olduğumu söylemeye karar vermiştim. Hiç unutmuyorum, 2005 yılı bir akşamüstü bizim evdeyiz, ufak ufak eşcinsellikten bahsetmeye başladım, biri “hastalık” diyor biri dalga geçiyor… Hatta içlerinden biri bol keseden uyduruyor: “Tıp bunun hastalık olduğunu kanıtladı kızım…” Onlara aksini söylediysem de açılma olayını sekiz yıl erteledim.
Bu ay İstanbul’dayken onlardan biri bana ulaştı ve trans kadın bir arkadaşının uyum sürecindeki deneyimlerini aktarmak istediğini söyledi ve bizi tanıştırdı. ,
Müzisyen A.R. ile İstanbul’da Moda Çay Bahçesi’nde oturduk sohbet ettik. 2017 yılında başladığı trans uyum sürecinin öncesini, süreci ve bugünü konuştuk.
A.R. İstanbul’da doğmuş, büyümüş. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Gitar Bölümü’nden mezun olmuş. Lisansın ardından masterclass çalışmaları için Almanya’da 4 yıl kalmış. Ardından Türkiye’ye dönerek akademik çalışmalarını İstanbul’da sürdürmüş. Burada ikinci yüksek lisansını bitirmiş ve bu süreçte Türkiye’nin farklı illerinde konserler vermiş bir müzisyen. “Hayatımı gitar eğitmeni olarak kazanıyorum. Çocuğum dediğim 3 köpeğimle birlikte yaşıyorum” diyor A.R.
Şimdi sohbetimize dönelim.
Sürece ne zaman başladın?
Transların kendisini fark etmesi çocukluğuna dayanıyor, benim de öyle oldu. Hiç kimseye belli etmeden ablamın giysilerini denerdim.
Yine de yıllarca bekledim, etrafınızda açık yaşayan translar olmadığında kendinize isim koyamıyorsunuz. Trans olmaya dair hiçbir şey bilmiyordum sürece başlamadan önce. “Ne yapıyorum, neyim ben” diye soruyordum kendime. Erkek vücudumdayken eşcinsel değildim, “bende başka bir şey var” diyordum. Çok ilişkim, çok kız arkadaşım oldu, kendimi anlamaya çalıştım. Hep kendimi aradım, en sonunda gittiğim psikiyatr bana yol gösterdi, ışık tuttu. Ondan sonra benim için yeni bir hayat başladı. Kadın olduğumu anladım.
“Kendimi sevmeye süreçle birlikte başladım”
Psikiyatr seni nasıl yönlendirdi?
Psikiyatra dedim ki “benim hormonlarımda problem var sanırım, bu bedeni istemiyorum”. Gülümsedi ve transseksüel yapıda olduğumu bunun da normal bir şey olduğunu söyledi.
Sonra?
Sonra sürece başladım. Hem de büyük bir hızla. Çevremde bana “çok cesursun” diyorlar ama bu cesaret işi değil ki. İşinizi, kariyerinizi ya da paranızı kaybedecek de olsanız -ki bende de öyle bir risk de vardı- sürece girersiniz. Trans geçiş sürecine başlamadan önce kendimi hiç sevmezdim, fotoğraf çektirmezdim, kendimden nefret ederdim, kendimi sevmeye süreçle birlikte başladım.
Şair “Bir insanı sevmekle başlayacak her şey” der ama benim için her şey kendini sevmekle başladı. İnsan kendini sevdikten sonra her şeyi seviyor.
“Nasıl ben bir sürecin içindeysem, ailem de bir sürecin içinde”
Ailene ne zaman açıldın?
Ben birazcık aile konusunda şanslıyım. Sürece başlar başlamaz aileme açıldım. Aile bireylerimin eğitimi toplumun ortalamasından biraz daha iyi… Yine de zorluk yaşadım, en nihayetinde ben de bir anne babanın çocuğuyum, eskiden oğluydum.
Hep şunu düşündüm, nasıl ben bir sürecin içindeysem, ailem de bir sürecin içinde. Yani onların da bir kabul etme süreci var. Aileme baskı yapmadım, onlardan hızlı dönüş beklemedim. Bu süreçte en zorlu sınav sabır. Bedenimin dönüşümünü sabırla beklediğim gibi ailemin uyum sağlamasını da bekledim.
Peki, nasıl bir süreçti ailenin süreci?
İlk söylediğimde olumlu karşıladılar, çok şaşırdım, “bu muydu ya” dediler ama ertesi gün bir telefon… “Bizim hayatımızı mahvettin” diyorlar, normal karşılamaya çalıştım. Sonra bir süre sessizlik… Fakat ben süreci kararlılıkla sürdürünce ciddiyetimi anladılar.
Yine de hiç “Benim eski ismimi söylemeyin” diye baskı yapmadım. Biraz akışına bıraktım, yumuşak bir geçiş oldu. Bir süre sonra da onların kızı oldum hatta ismimle çağırmaya başladılar. Arada sırada eski ismim kaçar ağızlarından, güleriz beraber. Eski resimlerim durur, “kaldırın” demiyorum, özlemlerini öyle gideriyorlar.
Benim tavsiyem ailelere de zaman tanıyın, bağı sıkı tutun. Tabi her aile için demiyorum bunu, aile yapısı çok önemli, asla değişmeyen aileler var bu durumda da arkadaşlarıma ailelerine açılmak yerine kendi yoluna bakmalarını tavsiye ederim. Ekonomik bağımsızlığınızı kazanın ve kararlı durun, derim.
Sürece dönelim… Sağlık hakkına erişimde bir ihlal ile karşılaştın mı?
Başvurduğum psikiyatr zaten daha öne bu alanda çalışmış bir hekimdi. Cerrahpaşa’da devam eden endokrin, ruh sağlığı ve genetik bölümlerinde de bir sorunla karşılaşmadım. Cerrahpaşa’da trans geçiş sürecine ilişkin çok iyi, oturmuş bir sistem var.
Hukuki süreç nasıldı peki?
Hukuki sürecim operasyondan önce isim değişikliği ile başladı. İsmimi önceden değiştirmek istedim ki özgüvenim artsın. Çünkü unisex bir ismim yoktu bu sebeple de beni psikolojik olarak rahatlatacak ilk şey isimdi.
Davayı nasıl açtın?
Kuzenim avukat. Sadece beni yönlendirdi. Tüm hukuki süreci kendim yönettim. Dilekçemi yazdım, raporlarımı ekledim ve başvurdum. Sürecimin başında “trans yapıda” olduğumu gösteren hastane raporunu aldıktan sonra hemen isim değişikliği başvurumu yaptım. Unisex bir isim seçmediğim halde mahkemede sorun yaşamadım, şanslıydım. Ama benzer süreci yaşayacak arkadaşların aklında olsun isim davanız reddedilirse hâkim değiştirmek için başvuru yapabilirsiniz.
“Sürece başlayınca özel derslerimi kaybettim”
Geçiş sürecinde iş yerinde sorun yaşadın mı?
Yaşadım tabi… Çalıştığınız yer, oturduğunuz yer bunlar çok önemli geçiş sürecinde. Çevrem sanat çevresi ama ben baristalık da yaptım çünkü ne yazık ki sürece başlayınca özel derslerimi kaybettim. Sürece başlamadan önce 6 özel öğrencim vardı kimisi dini inancını sebep gösterdi kimisi başka sebepler buldu ve ders almaktan vazgeçti. Yine o dönem çalıştığım atölye kimlik ismim değiştikten sonra benimle “çalışacamayacağını” söyledi.
Hayatımı kazanmam için bir şeyler yapmam gerekti, evde mama bekleyen 3 çocuk da var… Bu sebeple bir süre baristalık yaptım. O dönem hormon kullanmaya yeni başlamıştım. Bir yandan bedenime bir yandan translara yönelik ayrımcılık nedeniyle zorlaşan ekonomik vaziyetime uyum sağlamaya çalıştığım zor bir dönem oldu. Ama kendimi hep şöyle motive ettim: Bir şeyleri kaybederken bir şeyler kazanacağım, biliyordum.
Şimdi mesleğini icra ediyorsun…
Evet. Şimdi çalıştığım yer trans haklarına sahip çıkıyor. Cinsiyet geçiş operasyonunun ardından okula döndüğümde eski öğrencilerimi başka hocalara verdiler ve bana da yeni öğrenciler geldi. Dolayısıyla benim için çok sorunsuz bir geçiş sağladılar.
“Şimdi çok iyiyim, çok çok iyiyim”
Süreçte yanında olan dostların var mıydı?
Ne yazık ki süreçte tamamen tek başımaydım. Kimseden destek almadım.
Trans olarak açıldıktan ve sürece başladıktan sonra eski dostlarıma “Hastaneye gelir misin” diye birkaç defa sordum, bahaneler buldular.
“Kendi başıma halledeceğim” dedim. Transların kendilerini güçlendirmesi gerektiğini düşünüyorum, böyle düşünmek, tek başına her şeyi başarmak da inanılmaz güç veriyor. Psikiyatri görüşmelerinin ilk seanslarda yalnız olduğum için hastane bahçesinde ağlardım. Ama bugün çok daha güçlüyüm.
Süreçte seni en iyi hissettiren anı hatırlıyor musun?
Kendimi en güçlü hissettiğim an sürecin sonuydu ama ilk an kesinlikle ses teli ameliyatından sonrasıydı. Görüntüm ve sesim ameliyattan önce uyuşmuyordu. Bu sebeple sosyal bir ortama girdiğimde konuşmak istemiyordum, konuşmam gerekirse yanımda olan kişiden rica ediyordum. Ameliyattan sonra özgüvenim yerine geldi.
Şimdi nasılsın?
Şimdi çok iyiyim, çok çok iyiyim. Son operasyonum çok iyi geçti. Cinsiyet geçiş sürecine başvuracak arkadaşlarıma tekrar tekrar söylemek istiyorum, hayal kırıklığı yaşamamak için sürecinizi iyi planlayın. Unutmayın cinsiyet disforisi de geçecek, zor günler de geride kalacak. Bir de hormona doktor kontrolü olmadan başlamayın. Karaciğer, böbrek fonksiyonlarınızda sorun varsa hormon işleri daha kötü bir hale getirebilir.
Sağlığınız iyi olursa bedeniniz size daha güzel cevap verecek. Bu süreçte eğer ailenizle ilgili sorun yaşıyorsanız Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans, İnterseks Aileleri ve Yakınları Grubu’na (LİSTAG) ya da diğer LGBTİ+ örgütlerine başvurabilirsiniz.
Etiketler: yaşam