06/01/2011 | Yazar: Kaos GL

Lambdaistanbul için geçtiğimiz yıldan aklımızd

Lambda İstanbul’un 2010 Yılı Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Lambdaistanbul için geçtiğimiz yıldan aklımızda kalanlar Kavaf ve nefret cinayetleri protestolarımız; “aile” temalı 18. Onur Haftası ve geleneksel onur yürüyüşüne yoğun ilgi; LİSTAG'lı ailelerin heyecan veren çalışmaları ve iki güzel kitap oldu.

Lambdaistanbul üyeleri, aktivistleri ve takipçileri için geçtiğimiz yıldan aklımızda kalanlar ilk başta Kavaf ve nefret cinayetleri protestolarımız; “aile” temalı 18. Onur Haftası ve geleneksel onur yürüyüşüne yoğun ilgi; LİSTAG'lı aile üyelerinin hepimizi heyecanlandıran çalışmaları ve sene sonu çıkardığımız iki güzel kitaptı.

Selma Aliye Kavaf'ın açıklamaları, 2010'a yaratıcı eylemlerle başlamamızı ve biraz ısınmamızı sağladı. Kavaf'ın 7 Mart tarihli Hürriyet gazetesi röportajında "Ben eşcinselliğin biyolojik bir bozukluk, bir hastalık olduğuna inanıyorum. Tedavi edilmesi gereken bir şey bence. Dolayısıyla eşcinsel evliliklere de olumlu bakmıyorum. Bakanlığımızda onlarla ilgili bir çalışma yok. Zaten bize iletilmiş bir talep de yok. Türkiye’de eşcinseller yok demiyoruz, bu vaka var" sözleri üzerine Lambdaistanbul, 52 örgütün desteğiyle suç duyurusunda bulundu. Kovuşturmaya gerek görülmeyen suç duyurumuzun yanı sıra Taraf gazetesindeki yazısında “Eşcinsellik günahtan daha fazla bir şeydir” diyen Murat Kapkıner için de şu an sonuçlanmayan bir suç duyurusu da yaptık.

Kavaf ve onu destekleyen Mazlum-Der'in de aralarında bulunduğu STK'lara karşı tepkimizi duyurmak için büyük buluşmamız 20 Mart günü İstiklal Caddesi'nde gerçekleşti. Kavaf kuklası ve maskelerimiz, megafondan yaptığımız müzik yayını ve “İstifa et Kavaf” şarkısı eşliğinde 500 kişilik protesto yürüyüşümüz sonunda Kavaf'a attığımız hormonlu domatesler, bu yılın 6. geleneksel hormonlu domotes homofobi-transfobi ödüllürinde, Kavaf'ın aldığı “Yaşam Boyu Hormonlu Domates Ödülü”nün habercisiydi. Mazlum-Der ile birlikte hareket eden stk’ların da bu yılın ödül alanları arasında olduğunu hatırlatmakta yarar var.

Ahmet Yıldız Davası Yerinde Sayıyor
2010'da da, eşcinsel olduğu için öldürülen Ahmet Yıldız'ın duruşmasını izlemeyi sürdürdük. İstanbul LGBTT, Kadın Kapısı, EHP'li lgbtt'ler ve diğer hak örgütleriyle birlikte duruşmalar öncesi Üsküdar Adliyesi'nin önünde, “Nefrete karşı suskun değil örgütlü” olduğumuzu haykırdık. 15 Temmuz 2008'de aramızdan ayrılmıştı Ahmet..

25 Kasım'daki son duruşmada tanığın ifadesi baba Yahya Yıldız aleyhine olsa da, Ahmet'in sevgilisi İbrahim Can davaya müdahillik talebinin reddi nedeniyle AİHM'e gideceğini açıkladı. 14 Mart 2011'de yeni duruşma görülecek.

“Ben ailemin sevgili çocuğuyum, bir gün mutlaka kabul edecekler” diyen Ahmet'i öldüren babasının ve diğer faillerin bir türlü bulunamadığı, lgbt örgütlerinin müdahillik taleplerinin reddedildiği, kısaca davanın yerinde saydığı bir yıl...

Nefrete karşı, suskun değil örgütlü!
Eşcinsel ve trans bireylere karşı İstanbul'daki nefret cinayetlerini bazen basından bazen de arkadaşlarımızdan öğrendik. 29 Mayıs günü Kurtuluş'ta Batu isimli trans arkadaşımız boğazı kesilerek öldürüldü. İstanbul'daki LGBTT örgütleri cinayetten hemen sonra, Kurtuluş'ta toplanarak bir basın açıklaması yaptı, sokaktaki varoluşumuzu 'kabahat', kimliğimizi 'hasta' olarak tanımlayıp nefret cinayetlerini görmezden gelen anlayışın, cinayetleri destekleyen ideolojilerin değişmesi gerektiğini söylediler.

20 Eylül'de Bursa'da birçok yerinden defalarca bıçaklanarak öldürülen İrem Okan'ın duruşmasını Bursa'ya giderek izleyen Lambdaistanbul aile grubu LİSTAG üyeleri, İrem'in annesi Melek Okan ile dayanışma gösterdi, nefret cinayetlerine alışamayacağımızı ve davaların takipçisi olacağımızı dile getirdiler. Daha önce İrem Okan için Taksim'de, lgbtt örgütleri ve destekçi örgütlerin katılımıyla eylem düzenleyen Lambdaistanbul, 25 Ocak'a ertelenen duruşmayı da izleyecek.

İstanbul ve Ankara’nın yanı sıra 45 ülkede aynı anda düzenlenen Stop Trans Pathologization - Trans Kimlikler Hastalık değildir kampanyası, nefret cinayetlerini besleyen trans bireylerin ötekileştirildiği fikirlere karşı önemli bir karşı duruş oldu. 23 Ekim’de dünyayla aynı anda Taksim’de yapılan eylemde, Direnişin Ritimleri grubu eşliğinde yürüyenler “Transfobi Öldürür’ dediler.

Geçtiğimiz günlerde dernek statüsüne kavuşan İstanbul LGBTT Dayanışma Derneği’nin Kadın Kapısıyla birlikte 2010’da ilkini düzenlediği Trans Pride-Trans Onur Haftası, yine trans politikalarını ve nefret cinayetlerine karşı örgütlenmeyi gündeme taşıdı. Hem bir ilki gerçekleştirmenin gururu, hem de bastırılan trans kimliklerin özgürce seslerini duyurabilmesi anlamında Trans Onur Yürüyüşü’nün ilki coşkulu geçti.

Geleneksel Onur Yürüyüşü her yıl daha kalabalık
Kavaf'tan aldığımız ilhamla bu yıl 'aile' ana temasıyla 18-27 Haziran günleri arasında düzenlediğimiz 18. Onur Haftası, “evlenemezsiniz, aile kuramazsınız” denilen eşcinsel ve trans bireylerin aileye ilişkin düşüncelerini paylaştığı bir ortamdı. Sergiler, Hakem Halil İbrahim Dinçdağ yönetimindeki Rainbow Rangers-Queers United Maçı, atölyeler ve partileriyle oldukça dolu geçen haftada ne yazık ki transfobi eksik değildi. Mis Sokak'taki Taxim Live adlı barda düzenlediğimiz partide, bar sahibi ve çalışanları arkadaşlarımızın üzerine saldırdı.

Panel, forum, atölye ve performansların yoğun katılımla gerçekleştiği Onur Haftası sonunda gerçekleşen geleneksel Onur Yürüyüşü'nde, İstiklal Caddesi'ni dolduran 5 bine yakın kişi, Türkçe, Kürtçe, Ermenice, İngilizce ve başka dillerde pankartlar, 'Buradayız Alışın', 'Anne ben lezbiyenim', 'Çocuğumun yanındayım', 'Travesti cinayetleri politiktir' yazılı lolipop, döviz ve sloganlarla çok renkli ve hareketli geçti. Lambdaistanbul'un 1993'te bir avuç kişiyle başlattığı Onur Haftası'nın geçen yıllarda ulaştığı yeri görmek, hepimiz için büyük mutluluktu.

Lambdaistanbul'dan yıl sonunda iki yeni kitap
Onur haftası'ndaki etkinlik ve tartışmaların yer aldığı 18. İstanbul LGBTT Onur Haftası Kitabı, 2010 yılı sonunda baskıdan çıktı ve bu yılın onur haftası hazırlıkları için güzel bir başlangıç yapmamızı sağladı. Aile, Trans Hareketi, Sanat ve LGBTT, Cinsellik Atölyeleri, Dünyada LGBTT, Din ve LGBTT Politika, Göç ve LGBTT başlıklarından oluşan kitap, onur haftasındaki etkinliklerin ilk kitabı olma özelliğini de taşıyor.

İstanbul'da yaşayan trans kadınların sorunlarını görünür kılan “İt İti Isırmaz” kitabı ise Lambdaistanbul tarafından basılan diğer kitaptı. 116 trans kadının katılımıyla gerçekleştirilen araştırma, trans kadınların başta polisten olmak üzere, gündelik yaşamda seks işçiliği yapıyorsa müşterilerinden, kamu hizmeti almak istediğinde taksi ve otobüs şoförlerinden, restorandaki işletmecilerden, garsonlardan yoğun bir biçimde fiziksel ve psikolojik şiddet gördüklerini ortaya koyuyor.

Yıl ortasında basılan Listag'ın “Ben bir eşcinsel annesiyim”, “Ben bir transseksüel annesiyim” kitapçıkları da, Listag ve CETAD toplantılarına ek olarak, lgbtt bireylerin aileleri için çok önemli bir başvuru kaynağı oldu.

Lambdaistanbul'un kapısı ve telefonları yıl boyunca çaldı. Hukuksal sorunlardan aileyle yaşananlara birçok konuda destek almak isteyenler, Danışma ve Hukuk Hattı'nı aradı ya da internet sitemizden bize ulaştı. Lambdaistanbul'un ücretsiz verdiği hukuki destekle, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerinden dolayı şiddet ve ayrımcılığa uğrayanlar devlet memurluğundan çıkarılan, işten atılan ve yasadışı olarak başka bir bölgeye sürgün edilen eşcinsel ve transseksüel arkadaşlarımızın açtığı davalar temyiz aşamasında. Bu davalarla birlikte ilk duruşması 22 Şubat 2011 de yapılacak olan futbol hakemi Halil İbrahim Dinçdağ'ın davası birlikte şu an takipte olduğumuz davalar.

Lambdaistanbul'un geçen yılına baktığımızda, eşcinsel ve trans bireylerin iş yaşamında uğradığı ayrımcılığa, kapitalist sistemin ve sömürü düzeninin emeğimiz ve bedenimiz üzerindeki baskısına karşı sözümüzü söylemek için ilk kez dernek olarak katıldığımız Taksim'deki 1 Mayıs; İstanbul'daki üniversite kulüplerinin okulların açılmasıyla hızlanan çalışmaları ve yeni açılan kulüpler; katıldığımız uluslararası etkinliklerde edindiğimiz deneyimler; kadınların ve trans bireylerin yoğun katılımıyla gerçekleşen 8 Mart Kadınlar günü eylemi ve gece yürüyüşü aklımızda kalanlardı. Homofobi ve transfobiye karşı örgütlü mücadelemizde güzel bir 2011 dileğiyle..
 

Etiketler: yaşam
İstihdam