12/04/2018 | Yazar: Gözde Demirbilek
Sapphonun Kızları ve Lezbiyen Biseksüel Feministler’in neden ve nasıl kurulduğuna göz atalım.
Sapphonun Kızları ve Lezbiyen Biseksüel Feministler’in neden ve nasıl kurulduğuna göz atalım.
İllüstrasyon: Aslı Alpar
Önce 90’lara dönüp “ilk çıkış” olan Sapphonun Kızları’nın ardından günümüze gelerek Lezbiyen Biseksüel Feministlerin neden ve nasıl kurulduğuna bakalım:
Sapphonun Kızları
Sapphonun Kızları, 1997 yılında Ankara’da kurulmuş olan lezbiyen feminist bir grup. İki yıl faaliyet göstermiş olan grup, eşcinsel hareketin içinde kadınların kendi alanlarını kurma ihtiyacı üzerine içinde “Kendimiz gibi insanlarla tanışmak için pratikte ilk akla gelen gey barlar veya yaşamın içindeki sonsuz bekleyişler yerine kendi ortamımızı kendimiz yaratıyoruz” diyerek bir araya gelmeye başladı.
“Eşcinsel” kelimesinin akla ilk olarak “eşcinsel erkekleri” getirmesine bir tepki olarak ortaya çıkan grup; eşcinsel harekette kadınları kendi politikalarını üreterek görünür kılmayı amaçladı.
Sapphonun Kızları varlığını, “Neden Varız?” isimli yazıda şöyle açıklıyor:
“Neden varız? Çünkü biz, diğer tanıdığımız veya tanımadığımız benzerlerimiz gibi kırgındık, yaralıydık, korkuyorduk, kendimizi anlar gibiydik ama dilimiz yoktu, ürkütücü bir dünyanın yalnız çocuklarıydık. Her birimiz kadınlara ayırdığımız hayal dünyasını keşfedişimiz ve kabul edişimizin şu veya bu aşamasında etrafımızda benzerlerimizi arar olmuştuk. Kimimiz bir gazeteye telefon açıp onların var olduğunu düşündüğü bağlantılara bel bağlarken, bir diğerimiz çaresizce ‘ben varsam, başkaları da vardır’ diyerek günlük yaşantısında gözü açık gezinmişti. Mantığımız ‘anormal, garip, ucube’ olmadığımızı söylerken, insanın kendine güveninin zayıf bağlarını yok etmeye hazır dünya yüzünden benzerlerimizden ‘anormal, garip, ucube’ olmadığımızı dinlemek istiyorduk. Aslında o yıllarda bu arayışımızın gerekçelerini dillendirebilecek kelimelerimiz yoktu. Sadece hissimiz, duygumuz vardı. Birbirimizi bulsak ne konuşacağımızı bilmiyorduk. Kendimizi hem lezbiyen yerine, hem de ‘lezbiyen’in ne olduğuna çok emin olmadığımızdan ‘lezbiyen’den başka bir şey yerine koyduğumuz için, yavaş yavaş birbirimizle tanışmaya başladığımız zamanlarda bu kadar çok aradığımız ‘birbirimizken’ kolay kolay yakınlaşamadık.”
İki yıl toplantı, etkinlik ve buluşmaların ardından Sapphonun Kızları kendini feshetmeden önce eşcinsel ve biseksüel kadınlar için “Bilitis” isimli bir e-posta grubu açtı. Bu e-posta grubu, hem kadınlarla ilgili kadınların birbirlerini daha “güvenli” olarak bulması için hem de internet çağının başlamasıyla daha farklı fikirlerin görünür olması amacıyla kuruldu. Daha sonra büyüyerek eşcinsel hareketin içindeki kadınların öz-örgütlenme pratiğinin internet ayağı hâline geldi.
Lezbiyen Biseksüel Feministler
LezBiFem, 2015 yılında İstanbul’da feminist lezbiyenlerin ve biseksüel kadınların bir araya gelme ihtiyacından kurulmuş bir grup. Tıpkı Sapphonun Kızları gibi iki yıl faaliyet gösteren grup; heteroseksüel varsayıldıkları herhangi bir LGBTİ+ ya da feminist eylemde bulunmaktan farklı bir eylemi Kadıköy’de örgütleyerek, “Lezbiyeniz, biseksüeliz, feministiz; hizaya gelmiyoruz” pankartıyla “Biz de varız!” diyerek kendini duyurdu.
“Neden LezBiFem?” sorusuna şöyle cevaplıyor:
“Grubumuzun ismini Lezbiyen Biseksüel Feministler koyduk; aramızda bu ismi fazla doğrudan bulanlar da oldu, grubun ismini koymayı unutmuşuz gibi olmuş diyenler de… Daha yaratıcı bir isim mi bulsak diye tartıştık ama bir yandan da lezbiyen, biseksüel olduğumuzu lafı dolandırmadan bas bas bağırmak istiyorduk.”
LezBiFem’in kurulduğu esnada; lezbiyenlik ve biseksüellik vurgusunu içeren feminist bir zemin olduğumuzun altını çizmek politik olarak elzemken, bir taraftan da dışlayıcı olma riski taşıyordu. Ama grup bu ismin içerdiği sözcüklerin ötesinde, cinselliği kimliklere kapatmayan, tek tip ve natrans bir feminizmi dayatmayan, cinsellik konuşmak ve örgütlenmek için deneyimi şart koşmayan, LezBiFem'de örgütlenme ihtiyacı ve hevesi olan herkesin kendisini rahat hissederek istediği kadar konuşabileceği bir ortamı birlikte oluşturmanın yollarını arayan bir grup olma arzusunun gücüne inanarak ismin böyle kalmasına karar verdi.
“Lezbiyenlerin ve biseksüel kadınların görünmezliği ve kendilerine özgül sorunları biz konuşmazsak kimselerin konuşmaya zahmet etmeyeceği meseleler olduğundan, hangi alanlarda nasıl bir görünmezliğe maruz kaldığımızı tartışmaya koyulduk. Feminist harekette heteroseksizmle mücadelenin sadece bir başlık olarak geçiyor olması ve politik gündemde yer bulamaması bizi nasıl rahatsız ediyorsa, LGBTİ+ hareketi içerisinde yeterince madi olamazsan senin sorunlarına kimsenin kulak asmaması da bizi bir o kadar rahatsız ediyordu. Bu ortak dertlerimiz bizi yan yana getirdi ve kısa zamanda birlikte çok güzel işler yaptık. Çok basit sorulardan varoluşumuza dair daha derin meselelere kadar birçok konuda tartıştık, yol aldık.”
Kendini bir öz-örgütlenme olarak tanımlayan LezBiFem, bu tanımı “Aslında meseleye biraz dışarıdan bakmaya çalıştığımızda, ‘lezbiyen, biseksüel feminist öz örgütlenmesine neden ihtiyaç var?’ tartışmasının kendisi bile bu ihtiyacı açıklamaya yetiyor. Yıllardır öz örgütlenme deyince otomatik olarak akla gelen trans öz örgütlenmesinin ne kadar elzem olduğu konusunda hiçbir şüphesi olmayan bizler, LGBTİ+ hareketinden ve feminist hareketten ayrı bir örgütlenmeye giderken sanki haklılığımıza başkalarını ikna etmek için argümanlar arıyor gibiyiz. Oysa ki hiçbirimiz LGBTİ+ hareketi içinde yer alan birçok erkeğin lezbiyenler ve biseksüel kadınlarla ilgili avam mizah dergilerini aratmayacak yorumlarına yabancı değiliz” noktasından kurdu.
İlgili haber:
Tarihimizden: Sapphonun Kızları
LezBiFem niçin ayrı örgütlenmişti?
Etiketler: yaşam