22/03/2022 | Yazar: Nedime Erdoğan

Eğitim-Sen Merkez Kadın Sekreteri Simge Yardım: İstanbul sözleşmesinin feshedilmesinin gerekçesi “aile yapımızı bozması ve LGBTİ+’lardan bahsetmesi” olarak gösterildi. Bu çok tehlikeli.

“LGBTİ+ çocuklara uygulanan zorbalıklar meşru görülüyor” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Kaos GL’nin 2021 yılı İnsan Hakları Raporu, LGBTİ+’ların maruz kaldığı hak ihlallerini çeşitli boyutlarıyla ortaya koyuyor. Rapora göre merkezi yönetimin sıkı denetimi altındaki lise ve altı seviyedeki okullarda LGBTİ+’lara dönük akran zorbalığını önlemeye dönük herhangi bir adım atılmış değil.

LGBTİ+ çocuklar bu ihlalleri eğitim alanında da, üstelik en kırılgan oldukları yaşlarda yaşıyorlar. En doğal hak bile LGBTİ+ çocuklar için oldukça zorlayıcı hale dönüşebiliyor. Tüm bunları konuğumuz Eğitim-Sen Merkez Kadın Sekreteri Simge Yardım ile konuştuk.

Lise ve altı seviyelerdeki okullarda akran zorbalığı yaşanıyor mu? Daha çok hangi konularda yaşanıyor? Bu durumda eğitimcilerin ve idarenin tutumları ne oluyor?

Lise ve altı seviyelerdeki okullarda zorbalık yaşanıyor ve ne yazık ki giderek daha da çoğalıyor. Özellikle şiddet davranışları olarak kendini gösteriyor. Şiddeti sadece fiziksel şiddet olarak anlamamalıyız. Zor görülen ve çok daha etkili olan psikolojik şiddet de çok yaygın. Öğrenciler cinsiyetinden, sosyo-ekonomik koşularından, ailesinden, kılık kıyafetinden dolayı ötekileştiriliyor, dışlanıyor. Bu davranışlar, mobbinge varan bir hale dönüşüyor. Okul açısından ise bu durum, rehber öğretmenler üzerinden yürüyor. Bazı okullarda rehber öğretmen yok ya da mevcuda göre sayısı yeterli değil. Bu da rehber öğretmenlerin öğrenciye ulaşmasını zorlaştırıyor. Zaten zorbalığı sadece rehber öğretmenler üzerinden çözemeyiz. Çok daha kapsamlı ele almak gerekir.

Bu zorbalıklarda ne tür yöntemler kullanılıyor? Bunları eğitimciler ve zorbalık yapan öğrenciler için ayrı ayrı açıklayabilir misiniz?

Ben de rehberlik öğretmeniyim. Okullarda çok fazla öğrenciyle çalıştım. Öğretmen, “kız gibi”, “erkek gibi” ifadeleriyle kendince tanımlamalar yaparak bunu zorbalık haline dönüştürebiliyor. Diğer öğretmenlerin de aynı tutumu benimsemesine yol açabiliyor. Öğretmenler ve okul idaresi zorbalığa uğrayan öğrenciyi görmezden gelen, ötekileştiren, sorunlarla ilgilenmeyen, eleştiren, bir kenara atan tutumlar içinde olabiliyor. Öğretmen ve idare tüm bunları rehberlik servisine getiriyor. Üstelik bu sorunlar “bir an evvel düzeltilmeli” gibi uyarılarla geliyor.

“Eğitim alanı toplumun genel yapısından ayrıştırılamaz”

LGBTİ+ çocuklarımızın eğitim hakkının ihlal edildiği, okul değiştirmek zorunda kaldıkları bu zorbalıklar geçmiş yıllara göre farklılık gösteriyor mu?

Aslında eğitim alanı toplumun genel yapısından ayrıştırılamaz. Toplumda yapılmak istenen en çok eğitim alanında görünür. İktidarın kindar, öfkeli, birbirini ötekileştiren tutumu, bu doğrultuda bir nesil yaratma arzusu, eğitimi en temelden etkileyen bir ideolojidir. Atılan eğitim emekçilerine baktığımızda, aile yapılarına baktığımızda da bunu görebiliyoruz. Giderek artan bir eşitsizlik var ve bu pandemi süreciyle büyüdü. Tüm bunlar zorbalığın eğitim alanında giderek çoğalmasına neden oluyor.

Zorbalık LGBTİ+’lara yönelik olunca bu tutumda bir değişiklik oluyor mu?

LGBTİ+ çocuklar genelde görülmüyor ya da onlara uygulanan zorbalıklar meşru görülebiliyor. LGBTİ+ olunca zorbalığın daha az uyarıldığı bir durum söz konusu. Bu kişiler “dışlanmalı, ötekileştirilmeli, mümkünse düzeltilmeli” yaklaşımı okullara da yansıyor. Okulların disiplin sisteminde ciddi sıkıntılar var. Bu zorbalıkları ceza verme yöntemiyle değil daha yapıcı bir şekilde çözmek gerekir. Çünkü iki taraf da çocuk. Hem zorbalığı yapan, hem de zorbalığa uğrayan açısından ayrı ayrı ele alınmalı. Birinin davranışını değiştirirken, diğerini güçlendirmek gerekir. Öğretmenlerin ve idarenin tutumlarını değiştirmek için ayrıca çalışmalar yapılmalı.

“Okullarda zorbalığı yaratan temel şey eğitim politikaları”

Okullarda zorbalığın azalması için neler önerirsiniz?

Okullarda zorbalığı yaratan en temel şey eğitim politikaları. Toplumsal eşitsizlik elbette okullara da yansıyor. Bu ayrışmanın ve kutuplaşmanın prototipi eğitime yansıyor. Müfredat da ders kitapları da çok sıkıntılı. Zorbalığı besleyen şeyleri geniş bir şekilde tanımlamalıyız. Çocukları koruyan, daha yaygın psikolojik danışma hizmeti, aile danışmanlıkları oluşturulmalı. Rehberlik servislerini güçlendirmeliyiz ve bu servislerin daha etkili olmasını sağlamalıyız. Zorbalık konularında eğitimler düzenlenmeli örneğin LGBTİ+ konusunda bilgi çok zayıf. Grup çalışmaları olmalı.

İstanbul sözleşmesinin feshedilmesinin gerekçesi “aile yapımızı bozması ve LGBTİ+lardan bahsetmesi” olarak gösterildi ve bu toplumda bir karşılık buldu. Bu çok tehlikeli. Tüm bunlar velileri çocuklarını zorba davranışa teşvik eden, kendi algılarını çocuğa yerleştiren bir tutuma sokabiliyor. Çocuk bunu okula, arkadaşlarına yansıtabiliyor. Bu nedenlerle veli eğitimlerine de yer verilmeli. Kısaca tüm bireyleri eşit gören politikaların geliştirilmesi gerekiyor.

Özel ihtiyaçları olan çocuklarla ilgili Bakanlıktan talepleriniz var mı?

Milli Eğitim Bakanlığı’na eğitimdeki eşitsizlikler, özellikle dezavantajlı çocuklarla ilgili sürekli rapor sunuyoruz. Eğitim öğretimin başında, arasında ve sonunda bu raporları iletiyoruz. Bu raporlar, eşitsizlikleri tanımlayarak nasıl çözüleceği konusunda da çözüm önerileri sunuyor.

4+4+4 sistemi, ayrıca pandemi sürecinin de eklenmesi eğitime olumsuz etki yaptı. Öğrenciler, özellikle kız öğrenciler eğitim sisteminden koptu. Tüm bunları raporlarımızla Bakanlığa sunduk. Ders kitaplarını inceliyoruz. Kitaplarda çok fazla cinsiyetçi ifadeler var. Son dönemde “Cinsiyet Eşitliği Eğitimi Yaşamsaldır” diye bir kampanya yürütüyoruz. Bu kampanyanın içeriğinde cinsiyet eşitliği kurulabilmesi için gerekli politikalar, cinsiyet eşitliği dersinin her kademede zorunlu ders olarak okutulması, müfredat düzenlenmesi, İstanbul Sözleşmesinin uygulanması gibi konularda taleplerimiz var. Bu raporları uluslararası alana da taşıyoruz. Bileşeni olduğumuz sendikalarla paylaşıyoruz. Belki bu raporları daha çok gündemleştirmek gerekiyor.

Zorbalığa maruz kalan çocuklara ve ailelerine ne önerirsiniz?

Çocuğu anladığımızı gösterir davranışlarda bulunmalıyız. Duygu halini, uğradığı şiddeti kavramaya çalışarak anladığımıza dair güven vermeliyiz. Nasıl güçlendirebiliriz nasıl yanlarında durabiliriz diye düşünmeliyiz. Gerektiğinde psikolojik danışmanlık almalıyız. Çocuklar yaşadığı şeyi mutlaka gösterir. Bunu gören bir yerde durmalıyız. Bazen veliler çocuklarının uğradığı şiddeti göremiyorlar. İyileşmenin önemli ayağı olan veliler için de eğitimler düzenlenmeli. Veliyi değiştirdiğinizde çocuğu da değiştirirsiniz. Veliler okulla diyalogu güçlendirmeli. Çocuğu iyileştirmek için okulu çözüme zorlayan diyalogu güçlendirmek gerekir.

“Bakanlık, dernek ve sendikalarla çalışmalı”

Herkesin eşit şekilde eğitim hakkından yararlanması için ne gibi önlemler alınmalı?

Eğitim hakkı, Anayasa ve uluslararası sözleşmelerde tanımlanan en temel haklardan. Türkiye bu sözleşmelere taraftır. Eğitim hakkını temel alan bir yerden başlamak gerekir. Bu hep birlikte mücadele ederek değişebilir. Toplumun birçok kesimi eşit eğitimi talep eden bir noktada ortaklaşmalı. İktidardan, eğitime daha fazla bütçe, daha eşitlikçi eğitim politikalarını talep eden bir ortaklık kurulmalı. Bakanlık, dernek ve sendikalarla ortak çalışmalı.

Eğitim-Sen, LGBTİ+’lara hak ihlallerine yönelik araştırmalar yaptı mı? Kaos GL, 17 Mayıs, Galader gibi derneklerle bu alandaki bilgi kirliliğini gidermeye yönelik işbirliği düşünür müsünüz?

Biz bir eğitim çalışması yürüteceğiz. Ayrımcılık üzerinden bir konu başlığı oluşturacağız. Kaos GL ile bu çalışmayı ortak yürüteceğiz. Elbette şubelerde de bu eğitimleri sürdüreceğiz. Şubelerde yapacağımız çalışmalarda Galader’den de destek isteyebiliriz.

*Bu haber Medya Okulu kapsamında hazırlanıp yayınlanmıştır.


Etiketler: insan hakları, eğitim, medya okulu
nefret