13/04/2022 | Yazar: Kaos GL
Vatan Partisi, Türkiye Gençlik Birliği – TGB ve yayın organları Aydınlık gazetesi yine çocuklar üzerinden LGBTİ+ düşmanlığı yapmaya devam ediyorlar.
Dün sosyal medyada başlatılan planlı bir eylemle, çocuklar için yayın yapan Disney+ kanalı hedef gösterildi. Disney’in LGBTİ+ karakterlere yer vermesi, çoğu Vatan Partili ve TGB’li olan bir grup tarafından eleştirildi. Bot hesapların da desteğiyle #DisneyLGBTDayatıyor etiketi TT listesine girdi.
Etiketin altında atılan tweetlerde RTÜK’e Disney’in yayın lisansının durdurulması ve içeriklerinin denetlenmesi çağrısı yapıldı.
TGB Genel Başkanı Dilek Çınar ise 12 Nisan günü Aydınlık’ta yazdığı “Çocuk istismarı ve pedofili diyarı: Disney” başlıklı yazısında Disney’in televizyon yayınından çekilerek dijital platformlara geçmesini değerlendirdi.
Disney’in yaptığı “karakterlerin yüzde 50’sinin LGBTİ+’lardan ve beyaz olmayanlardan oluşacak” açıklamasını da eleştiren Çınar, Disney yapımlarında çocuk istismarı olduğunu iddia etti.
Çizgi film karakterlerini de “hedef gösterdiler”
Etiket altında atılan LGBTİ+ fobik tweetlerde Disney’in LGBTİ+ çizgi film karakterlerinin hedef gösteriliği stok görseller de kullanıldı.
“Hedef gösterilen” çizgi film karakterleri arasında lezbiyen polis memuru Specter, LUKA dizisindeki çocuklar, OUT dizisindeki Greg ve Manuel karakterleri yer aldı. Aynı zamanda Andi Mack dizisinin eşcinsel başrol oyuncuları da eleştirildi.
Çeşitliliğin gösterilmesinin çocukların gelişimine olumsuz yönde bir etkide bulunması söz konusu değil
Hacettepe Üniversitesi Psikiyatri anabilim dalından Dr. Koray Başar, çocukluk ve ergenlik döneminde LGBTİ+ karakterler görmenin çocukları LGBTİ+ yapmayacağını, aksine çeşitliliğin farkında olarak büyümenin bir arada yaşama katkı sunacağını söylüyor.
“İzlenen bir programda, yayında ya da okunan bir kitapta LGBTİ+ çocuk ya da erişkin bir karakter görmenin, insanın cinsel kimliği ile ilgili özelliklerine bir etkisi olmayacağını biliyoruz.
“Çünkü hepimiz bütün hayatımız boyunca içinde yaşadığımız toplumlarda çocukluğumuzdan itibaren heteroseksüel ve doğduğunda tayin edildiğine benzer cinsiyette insanları gördük. LGBTİ+’ları görmedik. İnsanlar eğer sadece gördükleri cinsel kimlik özelliklerini benimsiyor ve deneyimliyor olsalardı LGBTİ+ insanların olmasını beklemezdik.
“Çocukluk, ergenlik veya erişkinlik döneminde cinsel kimliğini farklı şekilde deneyimleyen insanlarla karşılaşmak insanın kendi cinsel kimliğini etkileyecek olan bir şey değildir. Kendisinden farklı şeyler hisseden, farklı şekillerde var olan kişileri fark etmesini sağlayacak bir şeydir. Bu çeşitliliğin fakrına vardığı zaman insanlar, bir arada toplum halinde hayatlarını sürdürmeleri, birbirlerini ezmemeleri ve hor görmemeleri mümkün.
“Dolayısıyla çeşitliliği yansıtmaya yönelik herhangi bir adım kimsenin ruh sağlığını veya gelişimini olumsuz etkilemeyeceği gibi, toplumca bir arada yaşama becerisi daha yüksek insanların gelişmesini sağlama ihtimali var.
“Bu sadece cinsel kimlikle ilgili değil. Din, ırk, etnik köken, politik görüş için de aynı şeyleri söyleyebiliriz. Farklı özelliklere sahip insanların bir arda var olabildiklerinin gösterilmesinin çocuklara herhangi bir zarara neden olma ihtimali yok.”
“Aileler çocuklarını ayrımcılık ve şiddetten korumalılar”
Sosyal medyada yürütülen kampanyada dikkat çeken söylemlerden biri de ailelere yapılan “çocuklarınızı koruyun” çağrısı oldu. Dr. Koray Başar, LGBTİ+ görünürlüğü engelleme çabasının LGBTİ+ çocukların hayatlarını cehenneme çevirdiğini söylüyor.
“LGBTİ+ karakterlerin ya da farklı özellikleri nedeniyle herhangi bir karakterin görünmemesi çabası içerisinde olan bir ailenin çocuğa vereceği mesaj “sen kendi özelliklerinle varolmaya çalıştığında biz ve toplum seni kabul etmeyeceğiz” mesajıdır. Herhangi bir özelliği olan insanların görünmeye değer olmadıkları, gösterilmesinin uygun olmadığı yönünde verilecek bir mesajın, yani görünmez kılarak şiddet uygulayan ayrımcı bir mesajın, çocukları olumsuz etkileme ihtimali daha yüksek.
“Dolayısıyla ailelerin burada yapması gereken şey çocuklarını bir şeyden koruyacaklarsa ayrımcılık ve şiddetten koruyor olmalıdır. Televizyonda LGBTİ+ görünürlüğünün artmasının herhangi bir yaştaki çocuk için çocukları bir zararı yok. Ama bunu bir sorun gibi görüp engellemeye çalışmak, özellikle de cinsel kimlik açısında ebeveyninin beklediğinden farklı özelliklere sahip çocuklar için hayatı cehenneme çevirebiliyor.
“Bu engelleme çabası hem LGBTİ+ çocuklar hem de diğer tüm çocuklar için zararlı. Ama özellikle LGBTİ+ çocuklar için, insanlar çizgi filmde izlemeye başlamadan önce kimlikleriyle ilişkili özellikleri belirlenmiş olur çoğunlukla, hayatı cehenneme çevirebilir. Bu engelleme çabasının herhangi bir insana fayda sağlaması mümkün değil.”
Çeşitliliğin farkına varmak ve sorgulamak cinsel kimliği şekillendirmez
Dr. Koray Başar aynı zamanda çocukların, LGBTİ+ ya da heteroseksüel olmalarından bağımsız olarak, çeşitliliği fark etmelerinin ve kendilerini sorgulamalarının cinsel kimliklerini şekillendiremeyeceğini söylüyor.
“Bazı çocuk gelişimi ilişkili endişe eden uzmanların söylediğinin aksine insanlar cinsel kimlik çeşitliliğinin farkına vardıkları bu onların cinsel kimliklerini şekillendirmez. Sorgulamalarına, düşünmelerine sebep olabilir ama bu gelişime zarar verecek olan bir şey değil.
“Heteroseksüel yönelimde olan bir gencin “ya ben de eşcinsel olabilir miyim” diye düşünmesi onu eşcinsel kılmaz. Böyle bir şeyin var olduğunu, mümkün olduğunu bilmek insanların kimliklerini şekillendirmez. Bu ikisini birbirine karıştırmasınlar. Çeşitliliğin farkına varmak, insanın kendisiyle ilgili şüphe duymasına neden olmaz.”
Disney’in LGBTİ+ çalışanları, Disney’i eleştiriyor
Sosyal medyada yürütülen provokasyonun aksine, Florida eyaletinde “Don’t say gay” (eşcinsel deme) yasasına karşı eylemsiz kalan, LGBTİ+ karakterlere yer vermeyi yeterli gören ve LGBTİ+ karşıtı siyasetçileri fonlayan Disney, LGBTİ+ çalışanları ve LGBTİ+ örgütleri tarafından eleştiriliyor.
Çalışanlarının ve LGBTİ+ örgütlerinin düzenledikleri eylemler sonucunda Disney, LGBTİ+ karşıtı siyasetçilere verdiği fonu kestiğini ve ülkedeki LGBTİ+ örgütlerine 5 milyon dolar bağış yapacağını duyurdu. Ancak LGBTİ+ örgütleri, yasa tasarısı senatodan geçtikten sonra atılan bu adımı yetersiz bularak bağışı reddetti.
Etiketler: insan hakları, medya