28/11/2023 | Yazar: Kaos GL
Av. Ezel Buse Sönmezocak, Danıştay’da İstanbul Sözleşmesi davasındaki savunmasında devletin LGBTİ+ düşmanlığını resmi bir insan-dışılaştırma politikası haline getirdiğine dikkat çekti.
Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını onaylayan Danıştay’da bugün İstanbul Sözleşmesi ile ilgili toplam 22 davanın duruşması görüldü.
Duruşması görülen davalar Antalya Kadın Dayanışma Merkezi ve Dayanışma Derneği, Kadın Dayanışma Vakfı, Kadının İnsan Hakları Derneği, Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, İnsan Hakları Derneği, Sosyal Haklar Derneği, Adıyaman Barosu, Aydın Barosu, Bilecik Barosu, Düzce Barosu, Hakkari Barosu, Mardin Barosu, Muş Barosu, Sinop Barosu, Tunceli Barosu, Urfa Barosu, DEVA Partisi ve kadınlar tarafından açılmış duruşma talepli 5 bireysel davaydı.
Antalya Kadın Danışma Merkezi ve Dayanışma Derneği, Kadın Dayanışma Vakfı, Kadının İnsan Hakları Derneği ile Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’nın “İstanbul Sözleşmesi bizim, vazgeçmiyoruz!” diyerek yaptığı iptal başvurusunun duruşması öncesi kurumlar 09:00’da Danıştay binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada sözleşmeden çekilmenin LGBTİ+’lara dönük nefreti kışkırttığı vurgusu yapıldı:
“İstanbul Sözleşmesi’nden imza çekmenin ardındaki toplumsal cinsiyet eşitliği karşıtlığının nasıl her alana yayıldığını, kadın ve LGBTİ+ düşmanlığının nasıl kışkırtıldığını görüyoruz. İlk günden bu yana İstanbul Sözleşmesi’nden imza çekmenin kadına yönelik şiddetle mücadeleye siyasi iradi olmadığının açık göstergesi olduğunu dile getiriyoruz. Bu iddiamız ise devletin ‘şiddete sıfır toleransı’ olduğu iddiası ve kendi yasalarımız varken uluslararası sözleşmelere ihtiyaç duymadığımız gerekçesiyle yalanlanıyor. Fakat 6284 sayılı Kanun’a, Medeni Kanun’a, Anayasa’ya yöneltilmiş saldırılar bizlere haklı olduğumuzu bir kez daha gösteriyor. Kadınlara yönelik ayrımcılığı körükleyerek erkeklere hizmet eden yasalara ve karar mekanizmalarına itiraz ediyoruz. Buradayız çünkü kadınların maruz kaldığı ayrımcılık ve şiddetin en çok kendi hayatlarımızdan tanığıyız ve kadınlar lehine bu hukuk düzenini dönüştürmek için mücadeleye her yerde devam edeceğiz.”
Avukat Ezel Buse Sönmezocak, Kadının İnsan Hakları Derneği adına duruşmada yaptığı savunmada şu noktalara dikkat çekti:
“İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının bir gerekçesi yok. Sözleşmeden çekilme kararı bir grup yurttaşı, eşcinsel, trans, interseks yurttaşları düşmanlaştıran, sözleşmenin eşcinsellik propagandası haline geldiğine dair bir nefret söylemiyle gerekçelendirilmeye çalışılıyor. Sanki yurttaşlar arasında cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği hususunda ayrımcılık yapılmasına cevaz veren bir anayasamız varmış, sanki taraf olduğumuz insan hakları sözleşmeleri ve Anayasa Mahkemesi kararları bu anlamda ayrımcılığın hukuka aykırılığını ortaya koymuyormuş cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılığa dayanan böyle bir gerekçenin hukuka uygun bir gerekçe olduğunu kabul etmek mümkün değildir.”
“LGBTİ düşmanlığı resmi devlet politikası haline gelmiştir. Eşcinsel yurttaşlar devletin tüm kademelerinden nefret söylemine maruz bırakılmakta. Barınmadan eğitim hakkına, can güvenliğinden iş bulabilme hakkına kadar insan-dışılaştırma politikalarının konusu haline getirilmekte. Lezbiyen, gey, trans, interseks yurttaşlar bu ülkenin diğer tüm yurttaşları gibi eşit ve onurlu birer yurttaşıdır.”
“Bugün, İstanbul Sözleşmesi, Avrupa Birliği’nin onayladığı ve yürürlüğe koyduğu, dünyada benzeri olmayan bir sözleşmedir. Sözleşmeyi imzalasın ya da imzalamasın, AB’ye üye tüm ülkeler İstanbul Sözleşmesi’nin getirdiği yükümlülüklerden sorumlu artık. İstanbul Sözleşmesi imzalandıktan sonra birçok mekanizma kuruldu. ŞÖNİM’ler ve ALO 183 kuruldu. İç hukukta birtakım idari mekanizmalar hayata geçirildi. İşledi, işlemedi, eksik işledi; bunu feministler ve sivil toplum olarak hep dile getirdik, bakanlıklarla iş birliği yaptık. O zamanlar var olan kamu yararı, ne oldu da Cumhurbaşkanı Kararı’nın verildiği gece bir anda ortadan kalktı? Eğer bunun cevabı bir grup yurttaşın, eşcinsel ve trans yurttaşların insan-dışılaştırılmasıysa, zaten en başından hukuka aykırı bir kararla karşı karşıyayız.”
Ekmek ve Gül’ün haberine göre davada Danıştay savcıları Cumhurbaşkanı kararının iptalini isterken, duruşma hakimi davayı reddedeceğini ima etti. Avukatlar hakimin reddini istedi. Avukat Ceren Kalay Eken yaptığı değerlendirmede “Er geç sözleşmeyi de haklarımızı da hep olduğu gibi söke söke alacağız” dedi:
“Bugün İstanbul Sözleşmesinden çekilme kararını bu haksız, hukuksuz kararın sahada çalışan dernek ve vakıfların çoğunlukta olduğu, baro ve kişilerin başvurularına ilişkin davanın duruşmalarını bugün gerçekleştirdik. Reddi hakim talebi oldu çünkü daha önceki kararlarda da imzası olan hakimler ve bizzat başkan bu duruşmada da yer almıştı bu heyette. Sonrasında Mor Çatı’nın bir talebi başkan tarafından reddedildiğinde başkan şöyle bir cevap verdi. ‘Daha sonra bunu bozma sebebi yaparsınız’ dedi. Bu da ihsası rey dediğimiz yani hakimin aslında görüşünü açıklaması anlamına geliyor. Bunun üzerine tekrar söz verildiğinde davacı taraflar çok haklı olarak hakimin reddi müessesini tekrar talep ettiler. Çünkü açıkça davayı reddedeceğini aslında belirtmiş oldu. Dolayısıyla buna tepkiliyiz. Başka bir şey beklememek durumunda olmak yana bu dev hukuka aykırılığa rağmen. Öfkeliyiz, üzgünüz. Ama bu mücadeleden her zaman olduğu gibi güçlenerek çıkıyoruz. Bir aradayız. Burada birçok şehirden gelen kadın avukatlar, dernek mensubu kadınlar, kadınlar olarak hep birlikteyiz. Er geç sözleşmeyi de haklarımızı da hep olduğu gibi söke söke alacağız” dedi.
İlgili Video:
Etiketler: insan hakları, kadın, nefret suçları, dava