01/11/2023 | Yazar: Kaos GL

Kaos GL ve 17 Mayıs’ın yeni raporuna göre; hakim, savcı ve kolluk LGBTİ+’ların adalete erişimini engelliyor, barolar ise işlevini yerine getirmiyor.

“LGBTİ+’lar için adalet mekanizmalarına başvurmanın kendisi ihlal üretiyor” Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Kaos GL ve 17 Mayıs Dernekleri, LGBTİ+’ların adalete erişimini inceleyen rapor yayınladı. Türkçe ve İngilizce yayınlanan raporu Defne Güzel ve Kerem Dikmen hazırladı, Damla Umut Uzun ve Kerem Selçuk çevirdi.

Adalete erişim için var olana araçların LGBTİ+’lar için erişilebilir olup olmadığını araştıran raporda mevzuat ve hak sahipleri açısından görünüm ele alınıyor. Araştırmacılar, rapor için mevzuat ve kararları inceledi ve paydaşlarla görüştü. Araştırma sonuçları “LGBTİ+’ların Adalete Erişimi” başlığıyla raporlaştırıldı.

“Kamu makamları, LGBTİ+’lar için uzak durulması gereken mekanlara dönüşüyor”

Rapora göre, Türkiye’de erişilebilir, masrafsız veya uygun maliyetli etkili mekanizmaları kapsayan bir adalete erişim sürecinden bahsetmek mümkün değil. LGBTİ+’lar söz konusu olduğunda buna bir de dışlama pratikleri eşlik ediyor:

“LGBTİ+ dışlayıcı eğitim süreçlerinden geçerek yetki elde etmiş hâkim, savcı ve kolluk güçlerinin heteronormatif altyapı etkisindeki zihin dünyası, politika yapıcıların ve karar alıcıların ürettiği homofobik ve transfobik nefret söyleminin etkisi altındaki iklimle birleştiğinde; LGBTİ+lar için adalet mekanizmalarına başvurmanın kendisi ihlal üreten süreçlere dönüşmektedir. Bu da karakol, adliye ve idari şikâyet kabul eden diğer kamu makamlarını, LGBTİ+’lar için uzak durulması gereken mekanlara dönüştürmektedir.”

İnsan Hakları Eşitlik Kurumu veya Kamu Denetçiliği Kurumu gibi alternatif mekanizmaların ise daha baştan ve açıkça LGBTİ+’lara karşı söylem üreten ve LBGTİ+’ları yok sayan, insan haklarına aykırı kamu kurumları olduğunu vurgulayan rapora göre baroların durumu da iç açıcı değil:

“Avukatlar ve onların meslek örgütü olan baroların, LGBTİ+’ların adalete erişim konusunda kanunlardan ve avukatlık mesleğinin tarihsel dönüşümünden kaynaklı işlevleri yerine getirdiği söylenemez. Birkaç tekil örnek dışında LGBTİ+’lar, barolar ve avukatlar nezdinde pozitif aksiyon alınması gereken “hak sahibi” olarak kodlanmamaktadır.”

“Mekanizmaların kendisi ihlal üretiyor”

Raporun sonuç bölümünde genel durum ise şöyle özetleniyor:

“Mekanizmalara erişim ise LGBTİ+lar için yeniden ihlal üreten bir süreç anlamı taşımakta. Kolluk süreçleri de dahil yargı mekanizmasıyla ilişkili kamusal her türlü mekanizma, LGBTİ+lar için erişilmesi zor; erişildiği durumda ise LGBTİ+ların karşılaştığı önyargı ve dışlayıcı yaklaşımlar nedeniyle olumlu sonuç üretmekten oldukça uzak.

“Raporda vurgulandığı gibi, Anayasa Mahkemesi ve İnsan Hakları Avrupa Mahkemesinin kararlarıyla yapısal olarak sorunlu olduğunu zaten bildiğimiz adalete erişim hakkı, söz konusu LGBTİ+’lar olunca erişilmesi daha da zor ve imkansız mekanizmalar anlamına geliyor. Karar alıcıların toplumsal çeşitliliği dışlayan, yok sayan hatta LGBTİ+’ları nefret objeleri olarak hedefleyen yaklaşımları, bir yandan kapsayıcı politikaların üretilmemesine sebep olurken diğer yandan uygulayıcıların da mekanizmaların kendisini ihlal üreten bir araç olarak kullanması anlamına geliyor.

“Sonuç olarak, hiç kimse için etkili, nitelikli bir işleve tekabül etmeyen adalete erişim, söz konusu LGBTİ+’lar olunca artan ve kesişimsel hak ihlallerinin üretildiği bir süreç anlamına geliyor.”

Rapora ulaşmak için tıklayın.


Etiketler: insan hakları
İstihdam