19/03/2022 | Yazar: Ali Erol

Devlet temsilcileri “vatandaş”tan saymadıkları LGBTİ+’lara karşı 2021 boyunca sarf ettikleri nefret söylemiyle kurumsal ayrımcılık siyaseti güttüler.

LGBTİ+’ları hedef alan homofobik nefret siyasetinin 2021 seyri Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Kaos GL’nin sosyal medya ve internet medyası üzerinden izlediği Homofobik ve Transfobik Nefret Söyleminin 2021 seyrine göre, LGBTİ+ yurttaşları hedef alan kamu temsilcileri “vatandaş”tan saymadıkları LGBTİ+’lara karşı sene boyunca kurumsal homofobik nefret söylemi ürettiler ve kamuoyuna yaydılar.  

Ayrımcılık yasağı ve eşitlik ilkesi gereğince vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlayıp, her türlü tehdit ve baskıya karşı korumakla yükümlü (123456789)  kamu temsilcileri 2021 boyunca LGBTİ+ yurttaşlara yönelik kurumsal homofobik nefret söyleminden vazgeçmediler.

Devlet ve siyaset temsilcilerinin “vatandaş”tan saymadıkları LGBTİ+’lara karşı 2021 boyunca sarf ettikleri nefret söylemiyle güttükleri kurumsal ayrımcılık siyasetinin sosyal medyaya yansımalarının aylık dökümünü derledik. 

Ocak 2021: “4 LGBT sapkını gözaltına alındı!”

Boğaziçi Üniversitesi’nde öğrencilerin atanmış rektör protestolarına yönelik kamu temsilcilerince geliştirilen kurumsal homofobik söylemler ve yol açtığı LGBTİ+ karşıtı nefret kampanyaları 2021 Ocak ayına damgasını vurdu.

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, twitter hesabından, soruşturma ve gözaltı talimatını duyurdu: “Cenab-ı Hakk'ın emridir; 'evimi her türlü kirden temiz tut.' Gönülleri nefretle paslanmış hadsizlerin kutsalımız Kabe'ye saygısızlığına hukuk göz yumamaz. Bu alçaklığa karşı İstanbul Başsavcılığınca soruşturma başlatılmış olup failler hakkında gözaltı talimatı verilmiştir.”

Öğrencilerin gözaltına alınmasını, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, twitter hesabından, “Boğaziçi Üniversitesi’nde Kabe-i Muazzama’ya yapılan saygısızlığı gerçekleştiren 4 LGBT sapkını gözaltına alındı!” ifadeleriyle duyurdu. Anadolu Ajansı, “LGBT sapkını” ifadesini tekrar etti.

Bakan tarafından sarf edilen LGBTİ+’lara yönelik nefret söylemi paylaşımı, vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlayıp, her türlü tehdit ve baskıya karşı korumakla yükümlü TC İçişleri Bakanlığı resmi twitter hesabınca “retweet” edildi. Ardından LGBTİ+’ları hedef alan kurumsal homofobik nefret söylemi sağanağı başladı.

İçişleri Bakanı’nın “4 LGBT sapkını gözaltına alındı!” ifadesini, Kocaeli Valisi Seddar Yavuz’un da sosyal medya hesabından tekrar ettiği görüldü. İstanbul Valiliği, twitter hesabından, “Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüsünde Kabe görüntüsü içeren resim ile ilgili” basın açıklaması adı altında, Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü’nde polisin yaptığı aramada “LGBTİ bayrakları ile eylemlerde kullanılan çeşitli afiş ve pankartlar ele geçirilmiştir” ifadelerini kullandı. Valilik açıklamasında, homofobik nefret söylemi ile hedef gösterme yeterli görülmeyince, kriminalizasyon devreye girerek, gökkuşağı bayrağı suç unsuruymuş gibi işaret edildi, LGBTİ+ öğrenci kulübü “terör” ile ilişkilendirildi.

İçinde “sapkın grup”, “nefret yüklü ve sapkın eylemler”, “nefret suçları sadece bir inanca karşı değil tüm insanlığa karşı işlenen suçlardır” gibi ifadelerin geçtiği AKP Sözcüsü Ömer Çelik’in twitter sözlerini, Anadolu Ajansı, “Boğaziçi Üniversitesi önünde Kabe fotoğrafının yere serilmesini kınadı” paylaşımıyla aktardı.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, twitter hesabından, “Boğaziçi Üniversitesi önünde Müslümanların mukaddes mekanı, kıblemiz Kabe’ye ve İslami değerlerimize yönelik yapılan hadsiz saldırıyı kınıyorum. Diyanet İşleri Başkanlığı olarak konunun takipçisi olacağız ve bu saygısızlığı yapanlar hakkında yasal yollara başvuracağız.” paylaşımı yaptı.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ise twitter hesabından, “Kıblemiz Kabe’ye yapılan saygısızlık ne ifade özgürlüğüdür ne de eylem hakkı. Bu sapkınlık hem kanun önünde hem de maşerî vicdanda hakettiği cezayı alacaktır. Sizin müflis niyetleriniz ve menfur eylemleriniz gaflettir, dalalettir, hüsrandır.” paylaşımını, “KabeKutsalımızdır” etiketiyle yaptı.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “azgın azınlık”, “sapkın düşünce ve yaşam tarzı”, “ahlaksızlık”, “nefreti ve terörü özgürlük olarak pazarlamaya çalışanlar” ifadeleri yer aldı. 

2021 Şubat: “LGBT, yok öyle bir şey… Lezbiyenlerin mezbiyenlerin dediklerine takılmayalım”

Boğaziçi Üniversitesi’nde öğrencilerin gözaltına alınmasını, “LGBT sapkını gözaltına alındı!” söylemiyle duyuran İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun twitter paylaşımının ardından başlayan kurumsal homofobik nefret söylemi sağanağı 2021 Şubat buyunca devam etti.

Ayrımcılık yasağı ve eşitlik ilkesi gereğince vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlayıp, her türlü tehdit ve baskıya karşı korumakla yükümlü İçişleri Bakanlığı, LGBTİ+ yurttaşlara yönelik nefret söylemi paylaşımlarını, “LGBT sapkınlar” ifadesiyle twitter hesabından tekrar etti.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Şubat’ın başında, partisinin il kongrelerinde canlı bağlantıyla yaptığı konuşmada “ahlaksızlık, sapkınlık” ve “LGBT gençliği” ifadelerini kullandı: “İnşallah gençliğimizi LGBT gençliği değil, tarihten gelen bu milletin o şanlı tarihindeki gençlik olarak geleceğe taşıyacağız. İşte siz, bilgisayarların klavyelerinde olan gençliksiniz, LGBT gençliği değil. Siz, kıran döken gençlik değil, tam aksine kırılan, dökülen o kalpleri ayağa kaldıran gençliksiniz. Size inanıyorum, size güveniyorum.”

AKP’nin il kongrelerinde katılan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, bu kez de, “LGBT, yok böyle bir şey” diye konuştu. Anadolu Ajansı’nın aktardığına göre, Cumhurbaşkanı, “LGBT'ci, şucu, bucu değil” diye devam etti: “Boğaziçi Üniversitesi'nde olduğu gibi LGBT'ci, şucu, bucu değil, polisine saldıran değil, tam aksine tüm polisiyle beraber el ele, dimdik yoluna devam eden bir gençlik.”

AKP’nin il kongrelerinin ardından AKP il kadın kongrelerine katılan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan bu kez de, “Lezbiyenlerin mezbiyenlerin dediklerine takılmayalım” diye konuştu: “Lezbiyenlerin mezbiyenlerin dediklerine takılmayalım. Bir ailenin direği annedir. Evlatlarınıza sahip çıkın. Ben annelerimize güveniyorum”

Şubat ayında, kamu temsilcilerinden gelen kurumsal homofobik söylemlere, AKP Genel Başkan Yardımcısı ve İnsan Hakları Başkanı Leyla Şahin Usta da dahil oldu: “Öğrenci görünümlü bu teröristler ve lgbt sapkınları geçtiğimiz günlerde lgbt paçavrası yerleştirilmiş Kâbe resmini ayaklar altına aldılar. Değerlerimizle adeta oyun oynamaya cüret ediyorlar." 

2021 Mart: İstanbul Sözleşmesi’nin feshi kamu temsilcilerini ferahlatmıyor

LGBTİ+ yurttaşları hedef alan kamu temsilcilerinin kurumsal homofobik nefret söylemi, İstanbul Sözleşmesi’nin feshinin ardından 2021 Mart ayı boyunca devam etti.

Kurumsal homofobik nefret söylemi devam eden Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Mart ayının ilk haftasında, “eşcinsellik propagandası”, “yozlaşma”, “aşırılık”, “çirkinlik” ve “saldırı” sözlerini sarf etti.

CHP İstanbul Milletvekili, hukukçu Sezgin Tanrıkulu, Altun’un, LGBTİ+ yurttaşları hedef gösteren ayrımcı yaklaşımına, twitter hesabından, “LGBTİHaklarıİnsanHaklarıdır” etiketi altında tepki gösterdi: “Fahrettin Altun devletin tüm imkanlarını da kullanarak, çok açık biçimde uluslararası hukukta tanımlandığı şekliyle cinsel yönelim üzerinden nefret söyleminde bulunuyor ve suç işliyor.”

Sezgin Tanrıkulu’nun “LGBTİHaklarıİnsanHaklarıdır” etiketi altında, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun’un LGBTİ+’ları hedef almasına gösterdiği tepkiye, AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan, “Nesillerimizi hedef alan bu sapkınlığı kendilerince meşrulaştırma çabaları; muhalefet değil, insanlık değerlerine savaştır!” paylaşımıyla, Altun’un sarf ettiği homofobik nefret söyleminin kurumsal yeniden üretimiyle karşılık verdi. Bülent Turan’ın twitter paylaşımın altı ırkçı, cinsiyetçi ve homofobik nefret söylemleriyle doldu taştı.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ise LGBTİ+’ları hedef aldığı konuşmasının video kaydını twitter hesabından yeniden paylaşarak, ayrımcı dilini ve homofobik nefret söylemini savunmayı sürdürdü: “Savrulmak, taviz vermek, geri adım atmak, eğilip bükülmek yok! Değerlerimizi, milletimizi ve nesillerimizi korumak için mücadele edeceğiz. Dört bir cepheden saldırsalar da sözlerimin sonuna kadar arkasındayım!”

2012 yılında ilk olarak Türkiye tarafından imzalanan ve 1 Ağustos 2014’te yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesi’nin imzacı devletlere getirdiği yükümlülükler olan kadına karşı şiddeti önleme, şiddetten koruma, şiddet eylemlerini kovuşturma ve mağdur destek mekanizmaları oluşturma uygulamalarını sanki Türkiye yerine getirmiş gibi, kamu temsilcileri tek taraflı feshin ardından hâlâ “sözleşmenin kadın cinayetlerini korumakla bir alakasının olmadığı… aileyi çökertmeyi amaçladığı… kadın cinayetlerini azaltmak şöyle dursun artıran bu sözleşme…” çarpıtmasına devam etmek için LGBTİ+ yurttaşları hedef alıp, homofobik nefret söylemi üretmeye devam ediyorlar.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı imzalı “Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden Çekilmesine İlişkin Açıklama”da, Türkiye’nin sözleşmeden çekilme kararı almasına “neden” olarak “eşcinselliği normalleştirme” gösterildi. Sözleşme’den tek taraflı çekilme nedeni olarak gösterdiği “gerekçe”sini güçlendirmek isteyen Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, Polonya’dan medet umdu: “Polonya da eşcinsel grupların toplumsal cinsiyet hakkındaki fikirlerini tüm topluma empoze etme girişimini gerekçe göstererek sözleşmeden çekilmek için adımlar atmıştır.”

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın “gerekçe”sine destek veren Anadolu Ajansı, İletişim Başkanlığı’nın “açıklama”sıyla yetinmeyerek manipülasyon, dezenformasyon ve provokasyonda hızını alamıyor. Anadolu Ajansı, “sözleşmede yer alan "toplumsal cinsiyet" ve "cinsel yönelimler" gibi kavramlar üzerinden Türkiye'nin toplum ve aile değerlerine uygun olmayan eylem ve söylemler” kesmeyince güya “AA muhabirinin edindiği bilgilere göre” adı altında “nefret” ve “terör” kokteylleriyle karılmış, cılkı çıkmış nakaratlara bağladı: “Türkiye, aile ve kadını güçlendirme odaklı olduğu için imza attığı İstanbul Sözleşmesi'ni küresel LGBT lobilerinin ve bu lobilerle eş güdümlü hareket eden finans ve teknoloji şirketlerinin, bu sözleşmeyi düşünce ve ifade özgürlüğünü baskılayıcı, aile ve toplum değerlerini yozlaştırıcı politik bir baskı aracı olarak kullanmaya başlaması dolayısıyla feshetti. Başta LGBT örgütleri olmak üzere yurtdışından fonlanan, terör örgütleri ve uzantılarıyla birlikte hareket eden bir yapı ortaya çıkarken, bu grupların İstanbul Sözleşmesi'ni arkalarına alarak LGBT ideolojisini toplumun tümüne mal etmek istedikleri belirlendi. LGBT topluluklarının, kendi cinsiyet anlayışını İstanbul Sözleşmesi üzerinden bütün topluma kabul ettirmeye çalışırken kamuoyunda hassasiyet uyandıran milli, dini ve manevi değerlere saldırı niteliğinde söylem ürettiği, bunu eylemlerine yansıttığı, toplumun nüvesini teşkil eden aile yapısını tahrip ederek, telafisi mümkün olmayan zararlar verdiği saptandı.”

Anadolu Ajansı, İstanbul Sözleşmesi’nin fesih gerekçesini savunacam derken nihayet polis bültenine de bağlayıp LGBTİ+ kurumlarını kriminalize ediyor: “Söz konusu eylemlere "insan hakları" görüntüsü altında çocukların da alet edildiği, LGBT örgütlerinin, terör örgütü PKK ile ortak eylemlerde bulunduğu görüldü.”

TBMM Başkanı Mustafa Şentop da, İstanbul Sözleşmesi’nin fesih savunmasına, “Sözleşmedeki LGBTİ ile ilgili ifadeler rahatsızlık yaratıyordu” nakaratıyla katıldı.

AKP Genel Başkan Danışmanı Yasin Aktay, “İstanbul Sözleşmesi’ne karşı değildim” dedi ve devam etti: “Bu Ak Parti’nin muhafazakar politikasıdır. İstanbul Sözleşmesi'nden oluşan toplumsal algı nedeniyle çıkıldı. Sözleşmede eşcinselliği normalleştirici bir madde yok.”

Türkiye İnsan Hakları Kurumu (TİHEK) Başkanı Süleyman Arslan, “İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın millet iradesini yerine getirdiğini” söyleyerek devam ediyor: “Türk Ceza Kanunu'nda 'Nefret ve Ayrımcılık Suçu' düzenlemesi esnasında, gerekse 6701 sayılı TİHEK Kanunu'nun meclis görüşmeleri sırasında İstanbul Sözleşmesinde var olan 'Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği' bir nefret ve ayrımcılık temeli olarak teklif edilmişse de TBMM tarafından kabul edilmemiştir. Millet iradesince hukuken reddedilmiştir. Bu ise esasen o tarihte İstanbul Sözleşmesinin ilgili düzenlemelerinin Meclis tarafından reddedildiği anlamına gelmektedir. 

2021 Nisan: “Eşcinsellik bizim ahlaki yapımıza aykırı”

Daha önce de eşcinselliğe dair ayrımcı yaklaşımda ve “ahlaksızlık” ifadesiyle homofobik nefret söyleminde bulunan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Ebubekir Şahin, 2021 Nisan ayında da sansürcülüğe devam etti.

Ayrımcılık suçuna gerekçe olarak gene “ahlak” bahanesi gösteren RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in “Eşcinsellik bizim ahlaki yapımıza aykırı” söylemine Sabah gazetesinden Tuba Kalçık aracılık etti: “Eşcinsellik bizim ahlaki yapımıza aykırı. Eşcinselliği çocuklarımıza özendirmeye çalışan dizileri tasvip etmemiz mümkün değil. Sadece eşcinsellik de değil, şiddet içeren, milli ve manevi değerlerimizi hedef alan yapımlara göz yumamayız. Ülkemize, devlet başkanımıza, bayrağımıza, dinimize hakaret eden yapımların yayınlanmasına izin veremeyiz.”

RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in “Eşcinselliği çocuklarımıza özendiren dizilere izin veremeyiz” söylemini başlıktan servis eden Sabah gazetesi, Tuba Kalçık imzalı söyleşiyi, bir kez de “eşcinselliği özendiren diziler” başlığı ile yayınlarken, ayrımcılığa, yasak ve sansür ile manipülasyon ve dezenformasyona ortak oldu: “Şahin, eşcinselliği bir yaşam biçimi olarak dayatan, yaş sınırı olmaksızın özendiren dizi, film ve yapımlara karşı atılacak adımları aktardı.”

RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, yasak ve sansüre bahane olarak sarf ettiği “Eşcinselliği çocuklarımıza özendirmeye çalışan dizileri tasvip etmemiz mümkün değil.” ayrımcı söylemini, “kırmızı çizgilerimiz belli” notuyla twitter hesabından da paylaştı.

Manipülasyon, dezenformasyon ve provokasyonlarıyla LGBTİ+ toplumu ve kurumlarını düşmanlaştıran; nefret söylemini doğrudan üreten, yayan, okurlarıyla takipçilerini teşvik eden hükümet yanlısı medyanın karalama kampanyasının Nisan ayı hedefi muhalefet partileri ile genel başkanları oldu.

LGBTİ+ yurttaşları hedef alan kamu temsilcilerinin kurumsal homofobik nefret söylemi, İstanbul Sözleşmesi’nin feshinin ardından devam ederken, Nisan ayında hükümet yanlısı medya doğrudan devriye girdi ve İHA’nın “LGBT’li bir grup” olarak servis ettiği “haber”ler, muhalefet partilerinin genel başkanlarını karalama kampanyasına döndü.

“AK Parti Konya Milletvekili - Genel Merkez Tanıtım ve Medya Başkan Yardımcısı” Selman Özboyacı: “CHP’ye göre LGBT aile yapısını bozmuyormuş! Ahlak sükut etmiş, meydan Kılıçdaroğlu’na kalmış.”

 MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye Büyük Millet Meclisi Milliyetçi Hareket Partisi Grubu’nda konuşuyor: “Kendisine yöneltilen “LGBT, Türk aile yapısını bozuyor mu?” sorusuna, “Hayır, ilgisi yok, niye aile yapısını bozsun” diyen birisinin ne milliyetçiliği ağzına almaya, ne manevi değerlerden söz etmeye, ne de adamım diye ortalıkta dolaşmaya hakkı vardır.”

 Nisan ayının sonunda, Haber Global TV Koltuk Programı'nda Buket Aydın'ın “LGBTİ Türk Aile Yapısını Bozuyor mu?” sorusunu yanıtlamaya, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu da yetişti.

 Saadet Partisi Genel Başkanı, Buket Aydın’ın sorusunun öznesini ağzına almadan “bunun propagandası yapılmamalı” nakaratını tekrar etti: “Bazı insanlarda fizyolojik farklılıklar olabilir. Biz bunu kökten reddediyoruz diyemeyiz. Anasından doğma bu farklılıkları yaşayan insanlar var. Bunlarla mutlaka ilgilenilmeli. Ama bu sonradan kazanılacak bir vasıf haline getirilmemeli, bunun propagandası yapılmamalı. Cinsiyetsizlik diye bir terim ortaya atılıyor, ne demek cinsiyetsizlik? Bir insan anasından doğduğu zaman ya kızdır ya erkektir, problemli olan varsa o da belirtilir. Ama siz bunu ortadan kaldıracağız, çocuklara belirli bir yaşa gelene kadar ne kızım de ne oğlanım de. Bunun manası olmaz ki. Bu toplumu yaralayan, dejenere eden bir yaklaşım. Tekrar söylüyorum, doğuştan bir takım anomaliler varsa bunlarla mutlaka ilgilenilmesi, problemlerinin çözülmesi için gayret gösterilmesi icap eder.”

2021 Mayıs: İstanbul Sözleşmesi’ne karşı gongo faaliyetleri

 İstanbul Sözleşmesi’nin fesih sürecinde LGBTİ+ yurttaşları hedef alan kamu temsilcileri, hükümet yanlısı medya derken ardından transfobik ve homofobik makbul vatandaş nefreti geliyor.

İstanbul Sözleşmesi’nin feshinin ardından Mart ayı, LGBTİ+ yurttaşları hedef alan kamu temsilcilerinin kurumsal homofobik nefret söylemiyle, Nisan ayında ise hükümet yanlısı medyanın doğrudan devriye girmesiyle geçerken, 2021 Mayıs ayında da Sözleşme’ye karşı faaliyet yürüten cinsiyetçi ve homofobik gongoların nefret söylemleri sürdü.

2021 Haziran: Hak ve özgürlükleri LGBTİ+’lardan esirgeyenler Onur Ayı’nda homofobik nefret saçtı

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın tanıdığı ve güvenceye aldığı temel insan hakları ve özgürlüklerini LGBTİ+ yurttaşlara tanımaya yanaşmayınca geriye Onur Ayı 2021 Haziran boyunca LGBTİ+ toplumuna, kurumlarına ve kişilere karşı üretilen homofobik nefret söylemi kaldı.

Gerçek Gündem internet sitesi, “LGBTİ haklarının savunulduğu Onur Haftası sürerken TRT’den dikkat çeken bir paylaşım geldi. Paylaşım daha sonra gökkuşağı renkleri olduğu gerekçesiyle kaldırıldı” haberi geçti: “TRT 2’nin Instagram hesabından LGBTİ ile ilgili olmasa da gökkuşağı renkleri olan bir paylaşımın kaldırılması dikkatlerden kaçmadı. Kukla oyunu Pinata’ya dair bir paylaşım yapan TRT2 Instagram hesabı, daha sonra paylaşılan fotoğraftaki kuklanın renklerinin gökkuşağı olması nedeniyle kaldırdı.”

Ayrımcı diliyle cinsiyetçi ve homofobik nefretini doğrudan üreten ve kamu temsilcileriyle siyasi aktörlerin ürettiği nefret söylemlerine de aracı olan Yeni Şafak, Onur Ayı Haziran haberi: “MHP'li Büyükataman'dan LGBT yürüyüşüne destek veren CHP'ye tepki: Sapkın yollara saptılar… MHP Genel Sekreteri ve Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman, Taksim'de düzenlenen ve "Kürdistan" sloganlarının atıldığı LGBT yürüyüşüne destek veren CHP'li bazı milletvekillerine tepki gösterdi. Büyükataman, CHP, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün yolu yerine sapkın yollara sapmıştır. İYİ Parti de Genel Başkan Yardımcıları Bahadır Erdem marifetiyle devlete meydan okunan bu rezilliğe destek vermiştir…”

Gelecek Partisi Genel Merkez Seçim ve Hukuk İşleri Başkan Yardımcısı Hüseyin Tuluk’un, twitter hesabından Onur Haftası’nda yaptığı paylaşım: “Onur(!) yürüyüşünde; PKK terörüne destek var ! Bu toprakların ahlaki birikimine ve aile yapısına saldırı var ! Bunu 28 Şubat’la kıyaslamak adil değildir ve zulüm karşısında susmayanlara saygısızlıktır ! İnsan onurunu ayaklar altına alan yürüyüşe ve buna onur denmesine karşıyım !”

Gelecek Partisi’nden Hüseyin Tuluk, gelen tepkiler üzerine, “Kimseye saldırmıyorum… Eşcinselliğin teşvik edilmesinin yanlış olduğunu söylüyorum…” cevabı verirken, İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’ne yönelik polis saldırısı üzerine bir gün sonra, “Orantısız şiddete maruz kalan herkes mazlumdur, mazlumun kimliği olmaz. Ancak gayri ahlaki mücadele ne masumdur ne de haklı!” demeye devam etti.

 İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’ne yönelik polis şiddetine ilişkin, Cumhuriyet Halk Partisi, “Türkiye bu zorbalığı hak etmiyor. Kendi yaşam tarzlarının dışında hiç kimseye saygı duymayan, görevinin başındaki gazetecilere, farklı kimliklere bu zulmü reva gören zihniyeti kınıyoruz. Cumhuriyetimizin layık olduğu demokrasiyi hep birlikte inşa edeceğiz…” paylaşımı yaptı. İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy ise twitter hesabından, “İzinsiz gösteri sırasında polise direnenleri gözaltına almak zorbalık değildir...” paylaşımıyla karşıladı.

 İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’ne ilişkin, “ottomanpolice” isimli polis üniformalı bir instagram kullanıcısının LGBTİ+'lara karşı nefret içerikli bir paylaşımda bulundu: “LGBT (cinsel özürlü)= insanların izinsiz gösteri yürüyüşüne müdahale ediyoruz. Güzel ülkemiz yüz karaları utanmadan ONURLUYUZ diyorlar.. Cinsiyetine saygısı olmayanın çevresine veya devletine saygısı olur mu??”

2021 Temmuz: “LGBTİ toplumun ahlakını bozuyor!”

Daha önce homofobik nefret söylemine ev sahipliği yapan İstanbul Esenler Belediyesi’nin Belediye Başkanı AKP’li Tevfik Göksu, “LGBT toplum ahlakını bozuyor” ifadesiyle 2021 Temmuz ayında kurumsal homofobik nefret söyleminin doğrudan üreticisi oldu.

Esenler Belediye Başkanı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) AKP Grup Başkanvekili olan Tevfik Göksu, HaberGlobal televizyonunda katıldığı programında sarf ettiği “Hiçbir Zaman İçin LGBTİ'ye Destek Vermedik ve Vermeyeceğiz de! LGBTİ Toplumun Ahlakını Bozuyor!” söylemi şöyle devam ediyor: “LGBT’ye destek vermedik vermiyoruz ve vermeyeceğiz. Çünkü bu toplumu cinsiyetsizleştirmek toplumun menfaatine değil. Toplumun ahlakına ve aile yapısına zarar verilmesine asla izin vermeyeceğiz. LGBT toplumun ahlakını bozuyor. Toplumu cinsiyetsizleştirmeye çalışıyorlar. Biz tolumu cinsiyetsizleştirmeye çalışan bir projeye asla sıcak bakmayız. Olmaması için de elimizden geleni yaparız.”

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, partisinin Gümişhane’de düzenlediği programda, bir gazetecinin “İstanbul Sözleşmesi ve LGBT konularıyla ilgili” sorusunu, “Bizim için aile değerleri esastır” ifadesiyle cevapladı: “Bizim için aile değerleri esastır. Anadolu'nun en önemli manevi değeri ve kurumu ailedir. Aile kadın ve erkekten oluşur. Yani aile değerlerinin dışında LGBT veya herhangi bir şekilde bu aile değerlerini sarsacak gelişmeler konusunda en hassas tavrından parti biziz.”

2021 Ağustos: LGBTİ+’lara karşı kurumsal homofobik nefret siyaseti

Tokyo Olimpiyat Oyunları’na katılan Türkiye Millî Kadın Voleybol Takımı oyuncularından Ebrar Karakurt’un, instagram hesabından yaptığı kız arkadaşıyla birlikte görülen fotoğrafına gösterilen tepkiler 2021 Ağustos ayı sosyal medya gündemini oluşturdu.

“Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü”nün, kurumsal ayrımcılığa ve nefret suçuna çağrıda bulunduğu, “Devlet Kadrosunda Bulunan Birinin Lezbiyenliği Değil, Lezbiyenliği Teşhiri ve İnsanların Bunu Savunması Başımıza Ne İşler Açacak!?” tweet’i geldi: “Lezbiyenlik zina gibi büyük günahlardandır… Eşcinselliği ve Lezbiyenliği Savunmak İnsanı Dinden Çıkarır… Sosyal Medyada Eşcinselliği Özendirenler Engellenmezse Neslimiz Büyük Zarar Görecektir…”

Mehmet “Ayasofya imamı” Boynukalın da eksik kalmasın: “Bir Müslüman olarak, dini ve ailevi değerlerimizi hiçe sayanlara ve sporcular üzerinden LGBT'yi meşrulaştırma ve normallestirme çabalarına kim destek oluyorsa hakkımı helal etmiyorum.”

Diyanet’in, eşcinselliği “haram” olarak sunan homofobik nefret söylemi, Ağustos ayında Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Dairesi aracılığıyla yeniden üretildi. Adalet Bakanlığı, Boğaziçi sergi davasına ilişkin AYM’ye verdiği yanıtta, savcılık iddianamesinden kopyalayıp yapıştırdığı “haram” söylemiyle LGBTİ+’ları hedef göstermekte sakınca görmedi.

Boğaziçi Üniversitesi'nde “Kabe görselinin yere serildiği” gerekçesiyle yapılan tutuklamalarla ilgili AYM'ye verdiği cevapta, eşcinselliğin İslam dininde “haram” kabul edildiğini belirtip, tutuklama kararının hukuka uygun olduğunu savunan Adalet Bakanlığı, 24 Ağustos’ta ise, “Başkanlığımızın Anayasa Mahkemesine verdiği bir görüşün “eşcinselliğin İslam dininde haram kabul edildiği, bu nedenle tutuklama kararının hukuka uygun olduğu” şeklinde yansıtılması üzerine söz konusu yorum ve iddialarla ilgili kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi amacıyla basın açıklaması yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur” açıklaması yaptı ve “Söz konusu metnin başka referanslarla sunulduğu iddiası gerçeği yansıtmamaktadır” diye ekledi.

2021 Eylül: “4'ünün de, ‘beni çok seven’ LGBTİ üyesi olduğu tespit edildi”

LGBTİ+ onur yürüyüşlerini tehdit etmekten yargılanan ve ceza alan isimlerin 2021 Eylül ayında açtığı homofobik nefret kampanyasında muhafazakâr imzalar sıraya girdi.

Alperen Ocakları İstanbul İl Başkanıyken homofobik ve transfobik nefret söylemleriyle 2016 İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü ve Trans Onur Yürüyüşü’nü tehdit etmekten yargılanan ve ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik’ suçundan ceza alan Kürşat Mican, “Yesevi Alperenler Derneği Genel Başkanı” sıfatıyla “SapkınlığaDurDe” etiketi altında “LGBT Faaliyetlerinin durdurulması ve yasaklanması için” Eylül ayında nefret kampanyası başlattı.

Yeniden Refah Partisi Genel Merkez Sosyal İşler Başkan Yardımcısı ise twitter hesabından, “SapkınlığaDurDe” etiketi altında, “Kişilerin dört duvar arasında yaşadıkları kendilerini bağlar ama Toplumsal Cinsiyet Eşitliği safsatasıyla TV dizileri, Yayınlar ve Dernekler aracılığıyla cinsiyetsizliğin, ahlak dışı birlikteliklerin normalleştirilmesi asla kabul edilemez. Burası Hollanda değil.” paylaşımı yaptı.

 Saadet Partisinin yayın organı Millî Gazete’nin “İmzamızı Atıyoruz” manşetiyle sahiplendiği “Aileni Koru Sapkınlığa Dur De!” kampanyası, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, “İnancımıza göre LGBT bir sapkınlıktır. Aile yapımızı korumakla mükellefiz” sözlerini hatırlatıyor: “LGBT'yi dinimiz yasaklıyor. Bana göre sapkınlıktır. Ben inanan bir insanım. Bizim inancımıza göre bu sapkınlıktır. İki iki daha dört. Şimdi ben bu değerlendirmeleri yapmakla mükellefim. Aile yapımızı korumakla mükellefiz. İlk önce bir birey, bir ailenin mensubu olarak, aynı zamanda bu toplumun bir ferdi olarak ve bir Müslüman olarak bunu söylemekle mükellefim. Bunları anlatmakla da mükellefim. Dinim de bunu emrediyor.”

 İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, her türlü tehdit ve baskıya karşı korumakla yükümlü olduğu LGBTİ+ yurttaşlara yönelik hedef gösteren ayrımcı dili Eylül ayında bir kez daha kamuoyuna yansıdı. Didim Polis Moral Eğitim Merkezi'nde konuşan İçişleri Bakanı, “Yurt bulamayan öğrenciler' bahanesiyle bir dizi eylem yapıldı” diye konuşurken, devam etti: “Bunların daha ziyade sol marjinal gruplara müzahir olduğu belirlendi. 6'sının PKK/KCK, 6'sının MLKP, 5'inin TKKKÖ, 2'sinin TKP Kıvılcım, 1'inin FETÖ/PDY, 1'inin TKİP, 1'inin DKP, 4'ünün de, ‘beni çok seven’ LGBTİ üyesi olduğu tespit edildi.”

2021 Ekim: “LGBT'yi ülkemizin ahlakını bozmasın diye engelledik”

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, her türlü tehdit ve baskıya karşı korumakla yükümlü olduğu LGBTİ+ yurttaşları hedef gösteren ayrımcı söylemine Eylül ayının ardından 2021 Ekim ayında da mola vermedi: “LGBT'yi aile yapımızı bozmasın, çocuklarımızı ahlaksızlığa sevk etmesin, ülkemizin ahlakını bozmasın diye engelledik.”

Hak-İş Konfederasyonunun 46. Kuruluş yıldönümündeki Başkanlar Kurulu toplantısına katılan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun konuşması, Anadolu Ajansı tarafından, “İçişleri Bakanı Soylu: Türkiye'de teröristler 180 sayısının altına düştü” başlığı ile verildi: “Bir eksiğimiz vardı, Osman Kavala'yı serbest bırakmadık, Demirtaş'ı serbest bırakmadık. PKK ve FETÖ ile mücadelede kimseden talimat almadık, onların PKK/PYD'sine Suriye'de fırsat tanımadık. Eksiğimiz bu. Bir de LGBT'yi aile yapımızı bozmasın, çocuklarımızı ahlaksızlığa sevk etmesin, ülkemizin ahlakını bozmasın diye engelledik."

TRT Haber, İçişleri Bakanı Soylu’nun Ekim ayında Hak-İş Konfederasyonundaki konuşmasında sarf ettiği, “Bir de LGBT'yi aile yapımızı bozmasın, çocuklarımızı ahlaksızlığa sevk etmesin, ülkemizin ahlakını bozmasın diye engelledik.” ifadesini, “Bakan Soylu: Batı şu anda bir tiyatro oynuyor, figüranı da Avupa'dır” başlığı altında aktardı. 

2021 Kasım: “Ne saygısı, sapkınlıktır!”

AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki’nin, tv100 isimli kanalda, “Deniz Tural ile Siyasetin Ev Hali” programında, “saygı/hoşgörü” lütufkârlığı değil hayatın her alanında cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığına uğramadan hak hukuk hürriyet ve anayasal eşitlik isteyen LGBTİ+ yurttaşlarla ilgili sözleri ('hepsinin başımızın üstünde yeri var') 2021 Kasım ayında, Kayseri Yerel Haber’e göre “trend topic”, Kayseri İlk Haber’e göre “twitter’da gündem” oldu.

AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Kayseri Milletvekili Mehmet Özhaseki’nin, LGBTİ+ konusundaki soruya, “Madem ki Allah yaratmış, hepsinin başımızın üstünde yeri var. Onu Allah'ın yarattığı bir emanet gibi görmek her kulun vazifesi diye düşünüyorum. Her inançlı insanın işi diye düşünüyorum. Onun dışında saygı duymak ve tercihlerine sonuna kadar saygı duymaktan başka elimizden bir şey gelmez bana göre’’ ifadeleriyle verdiği cevap Kayseri yerel basınına, “Özhaseki bu kez de, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Bakan Soylu ile ters düştü” başlıklarıyla taşındı.

“Yeniden Refah Partisi İstanbul İl Gençlik Kolları Başkan Yardımcısı - Mali İşler Birim Başkanı” hesaplı Muhammed Tığlı, “lgbtsapkınlıktır” etiketiyle: “AKP G. Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki lgbt lileri "Allah' ın bir emaneti gibi görecekmişiz." Bunlar Lut kavmini de geride bırakmaya niyetliler.”

“Yeniden Refah Partisi İstanbul Gençlik Kolları Dış İlişkilerden Sorumlu İl Başkan Yardımcısı” twitter hesaplı Cengizhan Seslikaya, “Lut” kavmini hatırlatıyor ve devam ediyor: “Videoyu izleyince çarpıtılmış birsey göremiyorum Müslümanın ölçüsü Kuran ve sünnettir, hiç bir yerde saygı duyun diye bir ayet hadis göremedik,hidayetleri için duaedilir.Elma ile armut karıştırılmıs ortaya bu çıkmış zıtlık kadının karşısında erkektir, LGBT bir zıtlık değildir...”

“Yeniden Refah Partisi MKYK Üyesi - STK Bşk.Yrd.” hesaplı Mikdat Ertem: “AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet ÖZHASEKİ'nin LGBT bireyler hakkındaki yorumunu buyurun beraber dinleyelim.Dindar, Muhafazakâr, Milli AKP bakalım bu vasıfları ne kadar taşıyor. Biz bunların gerçek yüzünü anlatınca iftiracı oluyorduk, buyurun dinleyin ve siz karar verin o zaman.”

Kamuoyunda “Cübbeli Ahmet Hoca” olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü’nün “AK Parti'ye sapkın LGBT tepkisi!” bile “Saadet Partisi Genel İdari Kurulu Üyesi” Ümit Çebi’yi ikna etmeye yetmedi: “Kitapsız putin bile eşcinselliğe izin vermezken, kitaplı hocalar ise eşcinselliği meşru sayan AKP iktidarına 19 yıldır destek verdiler. Demekki okudukları kitabı anlamışlar.”

İkinci açıklama, ““Madem Allah yaratmış, hepsinin başımızın üstünde yeri var" diyen AK Partili Mehmet Özhaseki'den yeni LGBTİ+ açıklaması: Sapkınlıkları tasvip etmemiz asla mümkün değildir”, Kayseri yerel basınında, “flaş flaş flaş” karşılanırken, “Özhaseki; Sözlerim bağlamından koparılarak başka mecralara çekildi”ğini aktaran da oldu.

Kasım ayında LGBTİ+’ları hedef alan bir diğer AKP’li isim AKP MKYK Üyesi Metin Külünk oldu. Çorum’da düzenlenen “Yeni dünya düzeninde Türkiye’nin konumu” konferansına katılan AKP’li Külünk, LGBTİ+’ların anayasal tanınma, ayrımcılıklara karşı güvence ve eşit yurttaşlık hakkını inkâr yetmeyince yaftalayan, hedef gösteren, kriminalize eden, homofobik nefret söylemiyle nihayet LGBTİ+’ları “terör” ile ilişkilendiren dilden konuştu ve “LGBT üzerinden bu milletin insani değerlerini tüketmek istiyorlar” sözlerini sarf etti.

Çorum Belediye Başkanı’nın paylaşımına göre “TÜGVA, Akıncılar Derneği ve DATEM işbirliği ile düzenlenen” etkinlikte, AKP MKYK Üyesi Metin Külünk’ün “LGBT tartışmaları”na ilişkin sözleri şöyle devam etti: “LGBT kavramına Türkiye’de sahip çıkanlara dikkat edin. LGBT tartışmaları sıradan bir tartışma değildir. LGBT tartışmalarını stratejik hedefi anneyi evlattan kopararak, babayı evlattan kopararak anne ve babayı bir biyolojik fabrikaya dönüştürüp evlatları ailelerinden alıp kendi cinsiyetini kendin belirlensin diyerek bir nesli tüketmek istiyorlar. Biyolojik insanlığını çökertmek istiyorlar. Hz. Adem’den bu yana devam eden insan varlığını yok etmek istiyorlar… LGBT üzerinden bu milletin insani değerlerini tüketmek istiyorlar.”

AKP’li Külünk, Çorum’da sarf ettiği LGBTİ+’ların varoluş haklarını inkâr eden, eşit hak taleplerini tanımayıp komplo teorileriyle çarpıtan sözlerini daha önce de, 2020 senesinde aynı şekilde söylemiş, kendisiyle konuşan gazeteci ise twitter hesabından “LGBT, bir projedir” paylaşımıyla duyurmuştu.

AKP’li Külünk’ün, “LGBT üzerinden bu milletin insani değerlerini tüketmek istiyorlar” ayrımcı söylemiyle Çorum’da yaptığı konuşmada sarf ettiği “CHP’li belediyelerin ve CHP’nin başındaki şahsın iktidara geldiklerinde bir haftada İstanbul sözleşmesini tekrar ikame edeceğiz sözlerini iyi okumalısınız” ifadeleriyle muhalefet eleştirme bahanesiyle hedef aldığı İstanbul Sözleşmesi tartışmaları, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da Kasım gündemindeydi. 

İstanbul Sözleşmesini, 2011 senesinde, “Kadına Şiddet Artık "İnsan Hakkı İhlali." Sözleşme, Türkiye'nin öncülüğünde hazırlandı.” paylaşımıyla karşılayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kasım ayının ilk haftasında, Kabine Toplantısı’nın ardından yaptığı konuşmada, “Her kim bu ülkede bir daha 'İstanbul Sözleşmesi' diye başlayan bir cümle kurarsa ona en başta ve en çok kendi adlarını sapkın ideolojik ajandaları uğruna istismar ettiği için kadınlarımız tepki göstermelidir.” sözlerini kullandı.

2021 Aralık: Ayrımcı dil ve “nefret” yetmeyince “terör”le ilişkilendir kriminalize et!

Cinsiyet, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığına karşı Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks (LGBTİ+) yurttaşları da her türlü tehdit ve baskıya karşı korumakla görevli İçişleri Bakanı, karalama, kriminalize etme ve hedef göstermeye 2021 Aralık ayında da devam etti.

LGBTİ+’ları sistematik olarak hedef gösteren İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bu sefer de, ‘Türkiye Muhtarları El Ele’ projesi kapsamında düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, “LGBT konusu”nu bir kez daha “uyuşturucu” ve “terör” ile birlikte telaffuz etti. LGBTİ+’ları hedef göstermek için hiçbir fırsatı kaçırmayan Soylu muhtarlara seslenerek, “Bu sevda nereden çıkıyor” diye sordu.

Independent Türkçe sitesi, Anadolu Ajansı’ndan aktardığı haberini “İçişleri Bakanı Soylu: Yurtdışından LGBT derneklerine yönelik ciddi bir fonlama var” başlığıyla verdi. Ordu Barosu avukatlarından ve aynı zamanda Saadet Partisi Ordu İl Başkanı Avukat Erkan Temiz, Independent Türkçe’nin haberini twitter hesabından paylaşırken, Bakan Soylu’ya hitaben, “O Sapıklara Denek Kurma Hakkını Siz Verdiniz” homofobik nefret ifadesini kullandı.

İçişleri Bakanlığı’na mali bildirim zorunluluğu bulunan ve düzenli denetlenen sivil toplum kuruluşlarından olan LGBTİ+ dernekleri hem Anayasal bir hak hem Dernekler Kanunu’na göre kuruldukları bilindiği halde, ifade ve örgütlenme özgürlüklerini inkâr edecek şekilde, kamu temsilcileri tarafından “sapkın dernekler” ifadesiyle nitelemekte sakınca görülmezken, Türkiye’nin de dahil olduğu AB ve BM fonlarından söz konusu Dernekler Kanunu çerçevesinde LGBTİ+ derneklerinin de yararlanmasını çarpıtan ve yalan üreten hükümet yanlısı medya, gene aynı Dernekler Kanunu kapsamında İçişleri Bakanlığının bilgisi ve denetimine tabi olduklarını görmezden gelip kamu temsilcilerinin ayrımcı söylemlerine ortak olarak kamuoyunu yanıltmaya ve LGBTİ+ kurumlarını hedef göstermeye aracı olmaya devam ediyorlar.

İçişleri Bakanlığına kayıtlı LGBTİ+ derneklerinin çalışmalarını sanki gizli ve yasadışıymış gibi gösteren hükümet yanlısı medya organları, nefret yayınlarıyla doğrudan hedef gösterdiği LGBTİ+ derneklerini, “nefret” yetmeyince “terör” ile ilişkilendirip kriminalize etmekten geri kalmıyor. 

Kaos GL’den aylık nefret söylemi takibi

Medya çalışmaları kapsamında sosyal medya mecrası ile internet medyasını izleyen Kaos GL, 2021 yılı boyunca, internet yayıncılığında dikkat çeken, sosyal medya ortamlarında öne çıkan Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks (LGBTİ+) odaklı homofobik ve transfobik nefret söylemi üreten ve yayan haberler ile mesajların aylık takibini yaptı.

Cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve cinsiyet ifadesi ile LGBTİ+ varoluşlara yönelik ayrımcı yaklaşım, nefret söylemi üreten, yayan, teşvik eden, savunan ya da haklı gösteren ifadeler içeren haber ve yorumların her ay kaydını tuttu.

Ayrımcı, ırkçı, homofobik, transfobik unsurlar taşıyan ifadelere nefret söylemi denilmektedir. Bir gruba ya da o gruba üyeliği nedeniyle bir kişiye yönelik düşmanlıktan kaynaklanan ve o gruba yönelik düşmanlığı gösteren veya cesaretlendiren ifade biçimleridir. Nefret söylemi, nefret suçuna teşvik ya da eşlik edebileceği için, bu iki kavram birbiriyle bağlantılıdır.

Nefret söylemi, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tavsiye kararında, “nefret biçimlerini yayan, teşvik eden, savunan ya da haklı gösteren her tür ifade biçimi” olarak tanımlanıyor.

Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks (LGBTİ+) terimleri ile tanımlarını, LGBTİ+’lara yönelik ayrımcılık ideolojileri ve anlamlarını, insan hakları ve ayrımcılıkla ilgili terimler ve tanımlarını ve daha fazlasını, Kaos GL Derneğince yayınlanmış “LGBTİ Hakkında Sıkça Sorulan Sorular ve Cevapları” kitapçığında bulabilirsiniz. 

 


Etiketler: insan hakları, siyaset
nefret