01/03/2024 | Yazar: Oğulcan Özgenç
ILGA-Avrupa’nın 2024 yıllık incelemesi yayınlandı. 2023 senesinde Türkiye’deki LGBTİ+ karşıtlığının temel unsurlarının ‘LGBTİ+ örgütlerinin kapatılması’ ve ‘geleneksel aile değerlerinin korunması’ olduğu belirtildi.
ILGA-Avrupa'nın “Avrupa ve Orta Asya'daki LGBTİ Kişilerin İnsan Hakları Durumuna İlişkin Yıllık İnceleme Raporu” yayınlandı. Rapor, siyasetçilerin nefret söylemlerinin endişe verici bir şekilde arttığına dikkat çekiyor. Bunun yanı sıra; Avrupa genelinde LGBTİ+ topluluğuna karşı, çoğu transları hedef alan nefret söyleminde önemli artışı vurguluyor.
Rapora göre; trans karşıtı açıklamaların büyük çoğunluğu çocukları araçsallaştırarak transların sağlık hizmetlerine erişimine yönelik engeller yaratıyor. Rapor, politikacıların şeytanlaştırma çabalarının yasa çıkarma girişimleriyle birleştiğinde, özellikle genç LGBTİ+’ların intihar oranlarını ve ruh sağlığını etkilediğini belirtiyor.
Raporun Türkiye bölümünde de dikkat çekici veriler yer alıyor.
Raporda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın LGBTİ+ karşıtı söylemleri hatırlatılırken geçtiğimiz genel seçimlerde Meclis’e giren Yeniden Refah Partisi ve HÜDA-PAR’ın “toplumsal cinsiyet karşıtı görüşleri temsil ettiği” belirtildi:
“Yıl boyunca sayısız siyasetçi nefret dolu açıklamalar yaptı. Dini liderler de LGBTİ karşıtı nefreti yaymaya devam etti. Mayıs ayındaki seçimlere giden kampanya sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan yine LGBTİ bireylere karşı en yüksek sesle konuşanlardan biri oldu. LGBTİ+ örgütlerinin yasaklanması ve geleneksel aile değerlerinin korunması bu yılki kampanyanın temel unsurlarıydı. Yeniden Refah Partisi ve HÜDA-PAR ilk kez parlamentoya girdi ve her ikisi de aşırı, LGBTİ+ ve toplumsal cinsiyet karşıtı görüşleri temsil ediyor. Sivil toplum muhalefet ittifakının bile LGBTİ+ haklarını savunmakta tereddüt ettiğini bildiriyor.”
Bunun yanı sıra rapor; Anayasa değişikliği tartışmaları sırasında siyasetçilerin LGBTİ+’lara yönelen nefret söylemlerine dikkat çekti.
“İktidara yakın medya sıklıkla ‘LGBT terörü' ifadesini kullandı”
Raporda yer alan bir diğer başlık ise medyanın LGBTİ+’ları hedef göstermesi oldu. Raporda, iktidara yakın medyanın “LGBT terörü” ifadesini sıklıkla kullandığı vurgulandı:
“LGBTİ+ karşıtı görüşleriyle bilinen Yeni Akit Gazetesi, LGBTİ+ hakları konusunda çalışan baroları sık sık hedef gösterdi. LGBTİ+ olmayı hastalık olarak tanımlayan ve 'uzman' görüşlerine yer veren haberler yapıldı.”
RTÜK’ün LGBTİ+ karşıtı kamu spotunun da yer verildiği raporda, Kaos GL tarafından RTÜK’e açılan davanın savcı tarafından “aile kurumunu korumaya yönelik” olduğu iddiasıyla düşürüldüğü hatırlatıldı. Ayrıca; Kaos GL’nin hazırladığı reklam filmine yönelik TCDD’nin açtığı dava ve Kaos GL’ye yönelik tehditler de raporda yer aldı.
“2023, LGBTİ+’lara yönelik saldırılara ve cinayetlere odaklanan bir dizi davanın askıya alındığı bir yıl oldu”
Raporda yer alan bir diğer başlık ise LGBTİ+’ların karşı karşıya kaldığı şiddet olayları ve nefret cinayetleri oldu. Raporda 5 Ocak 2023’te öldürülen trans kadın Ecem Seçkin cinayetine yer verildi. Rapora göre; 2023, LGBTİ+’lara yönelik saldırılara ve cinayetlere odaklanan bir dizi davanın askıda kaldığı veya kasıtlı olarak durdurulduğu bir yıl oldu.
Raporda, Milli Eğitim Bakanlığı’nın “LGBT değerleri ile mücadele etmek için” başlattığı “Türk Toplumunda Aile” başlıklı derse de yer verildi.
Ayrıca; genel seçimlerin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın balkon konuşmasında LGBTİ+’ları hedef alan ifadeleri de şöyle aktarıldı:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan Mayıs ayındaki zafer konuşmasında ‘aile’ kurumunu koruma sözü verdi. Birçok kişi bunun LGBTİ+ hakları ve örgütleri üzerindeki baskının devam edeceği anlamına geldiğinden korkuyor.”
“Onur Ayı boyunca 241 kişi gözaltına alındı”
Raporda geçtiğimiz Onur Ayı boyunca 241 kişinin gözaltına alındığı vurgulandı. Onur Ayı etkinliklerinin sadece İslamcı gruplar tarafından hedef gösterilmediği şöyle ifade edildi:
“Onur yürüyüşlerinin birçoğu sadece aşırı dinci ve milliyetçi gruplar tarafından değil, aynı zamanda siyasi partiler tarafından da hedef alındı. Vatan Partisi ve gençlik kolu Türkiye Gençlik Birliği (TGB), Ankara Barosu'nda gerçekleştirilmesi planlanan LGBTİ+ Onur Ayı etkinliğini hedef aldı. On kişilik bir grup toplumsal cinsiyet eşitliği panelinin önünde toplanarak panele katılanlara hakaret etti. Polis müdahale etmedi ve etkinlik provokasyona rağmen devam etti.”
“6 Şubat depremlerinin ardından nefret söylemleri arttı, LGBTİ+ mülteciler ayrımcılıkla karşı karşıya kaldı”
Raporda dikkat çeken bir diğer başlık, 6 Şubat depremlerinin LGBTİ+’lar üzerindeki etkisi oldu. Rapora göre; deprem bölgesindeki LGBTİ+’lar gıdaya, barınmaya, psikolojik ve finansal desteğe ulaşırken ciddi engellerle karşılaştı. 6 Şubat depremlerinin ardından nefret söylemlerinin arttığına dikkat çeken raporda; deprem bölgesindeki LGBTİ+’ların sağlık hizmetlerine erişimde zorlandığı belirtildi.
Bunun yanı sıra, deprem bölgesindeki LGBTİ+ mültecilerin ayrımcılık ve tacizle karşı karşıya kaldığı vurgulandı.
Tıklayın-Türkiye ayrımcılıkta istikrarlı: LGBTİ+ haklarında yine sondan ikinci
Türkiye geçen senenin Gökkuşağı Haritası’na göre 49 ülke arasından 48. sırada
ILGA-Avrupa’nın her sene haritası Gökkuşağı Haritası henüz yayınlanmadı. Geçtiğimiz sene ülkelerin LGBTİ+ hakları karnesinin değerlendirildiği Gökkuşağı Haritası’nda Türkiye, sondan ikinciydi.
Türkiye, 49 ülke arasından 48.sırada yer alıyordu. Bu halde; ‘LGBT Propaganda Yasası’ ve yasayı takip eden hak ihlalleri ile gündem olan Rusya, 46.sırayla Türkiye’den daha iyi durumdaydı. En yüksek puanın 100 olduğu değerlendirme sisteminde Türkiye’nin puanı 4'tü.
Türkiye LGBTİ+ hakları konusunda sadece üç kriteri sağlıyordu: Cinsiyetin yasal olarak tanınmasında mevzuatın varlığı, isim değişikliği yapabilme ve sivil toplumun küresel fonlara erişmesini engelleyen bir yasanın olmaması.
ILGA-Avrupa'nın 2024 incelemesine ulaşmak için tıklayın
Etiketler: insan hakları, nefret suçları, eğitim, barınma, sosyal hizmet, onur yürüyüşü