16/06/2023 | Yazar: Gözde Demirbilek
9. Trans Onur Haftası’nın üçüncü günü “LGBTİ+ ve Kürt Mücadelesinin Kesişimselliği” oturumu ile devam etti. Etkinlikte Agrin, Bella Demhat ve Loren deneyimlerini paylaştı.
9. Trans Onur Haftası, 14 Haziran Çarşamba günü “Sosyalist Örgütlerde LGBTİ+fobi ile Mücadele” sohbeti ile başladı, “LGBTİ+ ve Kürt Mücadelesinin Kesişimselliği” oturumu ile devam etti. Oturumda Agrin, Bella Demhat ve Loren deneyimlerini paylaştı.
Agrin etkinliği Kürtçe selamlayarak ve Türkçe anlamayan arkadaşları için bundan sonrasında Türkçe konuşacağını duyurarak başladı. Etkinlik konuşmacılarından Bella Demhat ve Loren de Onur Haftası’nı selamladı ve kutladı.
Agrin, etkinliğin ismini şöyle bir açıdan eleştirdi:
“LGBTİ+ ve Kürt olmak benim kimliğimin ayrılmaz bir parçası olduğu için ortada bir kesişimsellikten ziyade ben varım. Bu etkinliğin buradaki isminin Kürt LGBTİ+’ların Mücadelesi olmasını dilerdim.
Kendi deneyimimden söz edecek olursam birçok Kürt olmayan lubunyanın geçtiği deneyimlerden geçtim. Örneğin kendi uyum sürecimde otogar gibi bir yerde bile kimlikte yazan doğum yeri kısmı sebebiyle polisler tarafından etrafım çevrildi. Bunu eminim Kürt olmayan lubunyalar yaşamıyorlar. Sadece atanan ilgili değil geldiğimiz şehirlerle ilgili de ayrımcılığa uğruyoruz ve bunların ikisi aslında birbirinden bağımsız ayrımcılıklar değil. Dil bariyeri de böyle bir mesele. Şu an Türkçe daha akıcı konuşsam da İstanbul’a geldiğim ilk dönemde böyle değildim ve örgütlendiğim yerlerde Kürtçe düşünüp Türkçe konuşmaya çalışmanın ne demek olduğunu anlatmakta güçlük çektiğim zamanlar oldu. Artık gücümüz olduğu için lubunyaların Kürtçe öğrenilebileceğini düşünüyorum, birçok yerde kurslar da var. Bunu yapabiliriz.”
Loren, tehdit edildikleri dönemlerden paylaşımlarda bulunarak 2013’te kullanılan söylemlerin bir kısmının şimdilerde de kullanıldığını ifade etti:
“Kürdistanî LGBT kurmuştuk ve sonrasında 2015’te Mis Sokak’ta polisin ilk saldırdığı lubunyalar biz olduk. Kürdistan’da etkinlik yaptığımız bir dönem kafelere sürüldük, bunun da sonrasında Hizbullah tarafından tehdit edildik. Kürt LGBTİ+’lar olarak yazdığımız bildirilerde Türkiyeli lubunyalar tarafından ciddi bir şekilde yalnız bırakılıyoruz. Söz konusu Boğaziçi olduğunda herkes konuşuyor mesela ama konu bize geldiğinde böyle olmuyor. Misal, ‘Kürdistan’ dediğimizde 2013’te ‘Kürdistan yok, öyle bir yer yok’ diyen lubunyalar vardı. Şu anda yaşadığımız dönemde de bunların hâlâ olduğuna şahit oluyoruz.
Bella Demhat, annesini ve kendisini düşündüğünde aynı acıdan geldiklerini ve mücadelenin bir şekilde içine işlediğini paylaştı:
“Sus Kürt olduğunu söyleme aman Kürtçe konuşma denirdi. Böyle bir ailenin içine doğdum. Annem kasetlerini gömerdi. Mücadele bir şekilde içinize işliyor. Kürt kimliğim LGBTİ+ Hareketi ile nasıl kesişir diye düşündüğümde şunu düşünüyorum, içimde erkekliğe bir başkaldırışım vardı. Annemin MHP’li komşumuz Seher Teyzeye başkaldırışı gibi aynı. Annemi düşündüğümde, kendimi düşündüğümde; ikimiz de aynı acıdan geliyoruz aslında. Kürt Hareketine döndüğümde hep hep cislerin konuşulmasını eleştirdiğim zamanlarım oldu. İki hareketin de birbirine alıp vereceği çok nokta olduğunu düşünüyorum fakat bir iki yüzlülük meselesi var (ben böyle ifade ediyorum). ‘Black Lives Matter’ yazan bir sürü LGBTİ+ aktivisti Türkiye’de sadece Kürt olduğu için öldürülen lubunyalar için ses çıkarmadığında; Amed’de Onur Yürüyüşü yapılacağı zaman kalkanlarla yollar kapatıldığında ve buna ses çıkarılmadığında bu bana çok iki yüzlü geliyor.”
Etkinlik katılımcıların da paylaşımlarıyla sona erdi.
Etiketler: insan hakları, siyaset, onur yürüyüşü