12/09/2011 | Yazar: Kaos GL

İstanbul LGBTT Dayanışma Derneği’nin çağrısı ile Taksim’de buluşan LGBT’ler, barış için yürüdüler. LGBT’lerin barış yürüyüşüne İstanbul Bağımsız Milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ve Sebahat Tuncel de destek verdi.

LGBT’ler Barış İçin Taksim’de Yürüdü Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
İstanbul LGBTT Dayanışma Derneği’nin çağrısı ile Taksim'de buluşan LGBT’ler, barış için yürüdüler. LGBT’lerin barış yürüyüşüne İstanbul Bağımsız Milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ve Sebahat Tuncel de destek verdi.
 
İstanbul LGBTT Dayanışma Derneği ve Kadın Kapısı’nın çağrıcısı olduğu, Kaos GL, Pembe Hayat, Morel Eskişehir, İzmir Siyah Pembe Üçgen örgütlerinin de desteklediği “LGBTT’ler Barışa Yürüyor!” eylemi için Pazar akşamı saat 18:00’de, Taksim’de bir araya gelen Lezbiyen, Gey, Biseksüel ve Translar ile dostlarından oluşan grup, Galatasaray Meydanına kadar yürüdüler.  
 
LGBT örgütlerin barış yürüyüşüne Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloku’nun desteklediği İstanbul milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder, Sebahat Tuncel ve avukat Eren Keskin de katıldı. Taksim Meydanı’ndaki konuşmalarda söz alan avukat Eren Keskin, “Bugün aynı zamanda 12 Eylül askeri darbesinin yıl dönümünün öngünü. Aslında etnik kimlikler sadece 12 Eylül darbesi döneminde reddedilmedi. Bu ülke etnik kimlikler reddedilerek kuruldu. O nedenle de ötekileştirilen tüm kesimlerin birlikte mücadeleye ihtiyacı var.” dedi.
 
Gökkuşağı bayrağının altında
“Otuz yılı aşkın bir zamandır barışı ihmal ediyoruz ve gelinen noktada binlerce yıldır kardeşçe yaşayan halklar birbirini düşman bellemek üzere.” kaygısı ile barış için herkesi gökkuşağı bayrağının altına çağıran LGBT’lerin yürüyüşünde,Keskin’in ardından sözü İstanbul Bağımsız Milletvekili Sırrı Süreyya Önder aldı.
 
Arkasında duran gökkuşağı rengindeki pankartı işaret eden Önder şöyle konuştu: “Bu gökkuşağı rengindeki bayrak her şeyi özetliyor. Ancak her renk bir arada olursa hayat güzel olur ve bizim ihtiyacımız olan da bu. Böylesi günlerde de barışın sesini daha fazla yükseltmeye ihtiyaç var ve yine böyle bir günde duyarlılık göstererek barışın sesini yükseltmek için sokağa çıkmanız biz BDP Milletvekilleri içinde oldukça anlamlıdır” dedi.
 
Yapılan konuşmaların ardından “Savaşı Durdurun” yazılı pankart ve dev gökkuşağı bayrağı açan topluluk, Galatasaray Meydanı’na doğru yürüyüşe geçti. Grup, yürüyüş sırasında sık sık “Yaşasın halkların kardeşliği”, “Öldürmeyeceğiz, ölmeyeceğiz. Kimsenin askeri olmayacağız”, “Nefrete inat, yaşasın hayat” sloganları attılar.
 
“Barış umudumuzu tüketemeyeceksiniz”
Galatasaray Meydanı’nda son bulan yürüyüşün ardından LGBT örgütler adına açıklamayı Ebru Kırancı yaptı. Kırancı, barış için sokaklarda olduklarını söyleyerek, “Ne acı ki bugün, barış umutlarının az da olsa canlandığı, müzakerelerin gizli ya da açık sürdürüldüğü bir dönemde yeniden savaş senaryoları devreye sokulmuştur. Üstelik 90’lı yılların insanlık dışı yöntemleri yeniden kullanılmaya başlanmaktadır. Son dönemde artan işkence, orman yakma ve şüpheli ölüm haberleri vahim ve endişe vericidir. Dahası barışın sözünü etmek dahi belli bedelleri göze almayı gerektirmektedir. Savaş çıkaran zihniyetle transseksüelleri öldüren, Kürtleri ve Türkler dışındaki diğer halkları yok sayan zihniyetle eşcinselleri inkar eden zihniyet, Hrant Dink’in katiline yol verenle kadın cinayetlerine göz yuman zihniyet aynı. Kısacası yalnızca cephelerde değil, toplumun her alanına yayılmış bir savaş hali söz konusudur. Dünyanın tüm renkleriyle her seferinde daha da kalabalıklaşarak gökkuşağının altında barış şarkıları söylemeye devam edeceğiz” dedi.
 
“LGBTT olan olmayan herkesi gökkuşağının altında buluşmaya davet ediyoruz”
 
Türkiye LGBT örgütlerinin ortak imzalı açıklama metninin tamamı şöyle:
 
“On yıl önce bugün yani 11 Eylül 2001 günü New York’taki ikiz kulelere yapılan saldırıyla tüm dünyayı mahvedecek bir savaş cehenneminin içine düştük. On yıl önce bugün küresel mafyanın; savaşa ve canavarlığa kilitlendiği bir günde LGBTT’ler olarak barış için sokaklardayız.
Tüm dünyada olduğu gibi Ortadoğu’da da her zaman silahlar konuştu. Son sözü her zaman savaş ağaları söyledi. Yine ülkemizde de savaş, önemli bir rant alanına dönüştüğü gibi, her dönem toplumu iradesizleştirmenin en etkili aracı olarak kullanıldı. Yıllar süren dehşetle, körleşip kötürümleşen toplum, gelinen noktada artık ülkedeki savaş gerçeğini göz ardı ettiği gibi, barışın her şeyin temeli olduğunu unutmaya başladı.
Ne acı ki bugün, barış umutlarının az da olsa canlandığı, müzakerelerin gizli ya da açık sürdürüldüğü bir dönemde yeniden savaş senaryoları devreye sokulmuştur. Üstelik 90’lı yılların insanlık-dışı yöntemleri yeniden kullanılmaya başlanmaktadır. Son dönemde artan işkence, orman yakma ve şüpheli ölüm haberleri vahim ve endişe vericidir. Dahası artık barışın sözünü etmek dahi belli bedelleri göze almayı gerektirmektedir. Barış mitingleri bombalanmakta, eli sopalı linç grupları barış isteyenlerin üzerine sürülmektedir.
LGBTT’ler olarak bizler iyi biliyoruz ki;
Savaş çıkaran zihniyetle transseksüeli öldüren zihniyet aynı zihniyettir.
Kürtleri ve diğer halkları yok sayan zihniyetle eşcinselleri inkar eden zihniyet aynı zihniyettir.
Hrant Dink’in katiline yol verenlerle, her geçen gün artan kadın cinayetlerine göz yumanlar aynıdır.
Kısacası yalnızca cephelerde değil toplumun her alanına yayılmış bir savaş hali söz konusudur. Adeta topluma karşı gizli bir savaş, gizli bir işgal yürütülmektedir. Başta medya olmak üzere çeşitli araçlarla topluma aşılanan nefret kültürü toplumsal barışı ve ortak yaşamın temellerini her geçen gün biraz daha aşındırmaktadır. Açık ki iktidar, hak mücadelesini unutmuş ve öfkesini birbirine kusan bir toplum yaratmak istemektedir. Çünkü iktidarın en büyük korkusu kolkola, omuz omuza mücadele veren bir halktır.
LGBTT’ler olarak; bizleri kimliklere bölüp karşı karşıya getirenlerin oyununu boşa çıkarmak için sokaklardayız. Kendi özgürleşmemizin tüm toplumun özgürlüğüne hizmet ettiğini her fırsatta dile getirdik, getiriyoruz. Anlamak gerekir; her eylemde yanımızda getirdiğimiz gökkuşağı bayrağı yalnızca bizim özgürlüğümüz için değildir. Gökkuşağı bayrağı aynı zamanda herkesin kendi rengiyle, farklılıklarıyla bir arada yaşadığı daha barışçıl bir toplum özlemini de ifade eder. Dolayısıyla yalnızca siyah ya da beyaz olmanın dayatıldığı, renklerin kaybolduğu, barışın her geçen gün biraz daha yara aldığı bu karanlık günlerde, gökkuşağı kurtarıcı bir esin kaynağı olabilir. LGBTT olan olmayan herkesi gökkuşağının altında buluşmaya davet ediyoruz.
Savaş baronları! Egemenler! Efendiler!!! Bir korku ve nefret toplumu yaratmaya çalıştığınızın farkındayız. Provakasyonlarınızı muhatap almıyoruz, ciddiye almıyoruz. Daha fazla kan ememeyeceksiniz. Barış umudumuzu tüketemeyeceksiniz. Sizler savaşın sesini yükselttikçe bizler de barışın sesini yükseltmeye devam edeceğiz. Özgür ve barışçıl bir toplumda yaşama arzumuza daha da bağlanacağız! Dünyanın tüm diğer renkleriyle her seferinde daha da kalabalıklaşarak gökkuşağının altında barış şarkıları söylemeye devam edeceğiz!”
 
Fotoğraflar: DHA

Etiketler: yaşam
İstihdam