28/01/2014 | Yazar: Yıldız Tar

Gündem Çocuk Derneği’nden Ezgi Koman: ’Çocuk gelin’ meselesi toplumsal ve de politik bir sorun. Pedofili kavramı doğru değil. Meselenin kültür, örf ve adet olarak tanımlanması da durumun çocuk açısından etkilerini görünmez kılabiliyor. Ayşenur İslam’ın ’masum’ söylemi ise meseleyi normalleştiriyor.

‘Çocuk Evlilikleri, Ciddi Hak İhlali’ Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Gündem Çocuk Derneği’nden Ezgi Koman: ’Çocuk gelin’ meselesi toplumsal ve de politik bir sorun. Pedofili kavramı doğru değil. Meselenin kültür, örf ve adet olarak tanımlanması da durumun çocuk açısından etkilerini görünmez kılabiliyor. Ayşenur İslam’ın ’masum’ söylemi ise meseleyi normalleştiriyor.
Çocuk gelin”, “pedofili”, “zorla evlendirilen kız çocukları”... Hangi kavram kullanılırsa kullanılsın, çok sayıda çocuk erken yaşta evlendiriliyor, çocuk sahibi oluyor.
 
12 yaşında evlendirilen, 13 yaşında çocuk doğuran ve 14 yaşında ölü bulunan Kader ile birlikte mesele daha çok tartışılmaya başladı. Bir yandan “çocuk gelin” kavramına itirazlar geldi. Öte yandan “pedofili” kavramının meseleyi bireyselleştirdiği, patolojikleştirerek mücadele edilemez bir bataklığa sürüklediği vurgulandı.
 
Hem bu kavram tartışmalarını hem de çocuk hakları açısından meselenin ele alınış biçimini Gündem Çocuk Derneği Koordinatörü Ezgi Koman ile konuştuk. “Çocuk Gelinler” yazı dizisi kapsamında görüştüğümüz Koman, meselenin “pedofili” olmadığını söyledi: “Toplumsal ve de politik bir durum. Pek çok boyutu var.”
 
Kültür, örf ve adet gibi tanımlarla çocuklara dönük ciddi hak ihlallerinin üstünün örtüldüğünü de belirten Koman Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nı eleştirdi: “Meselenin kültür, örf ve adet olarak “tanımlanması” durumun çocuk açısından etkilerini görünmez kılabiliyor. Devletin sorumluluğunu/yükümlülüğünü en azından hafifletiyor. Kader’in ölümünden sonra olaya müdahil olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam’ın çocuk evliliklerinin çoğunun masum demesi de yine olayın normalleşmesine yol açan bir söylem.”
 
Çocuk yaşta zorla evlendirmeler üzerinden bir süredir devam eden bir kavram tartışması var. “Çocuk gelin”, “pedofili”, “zorla evlendirilen kız çocukları”... Sizce hangi kavram kullanılmalı, neden?
Çocuk gelin kavramı; artık bir sorunu anlatan ve çok yaygın kullanılan bir tanım. Ama “gelin olma” durumu toplumda daha normal bir şeye işaret ettiği için, durumun vahim bir hak ihlali olduğu konusunda eksik kalabiliyor. Hatta karmaşık ve çok boyutlu olan bu hak ihlali durumunu olağanlaştırabiliyor. Zorla evlendirilen kız çocukları kavramı da durumu yine tam yansıtmıyor. Çünkü zorlanmayan ama yine de bir hak ihlali olarak karşımızda duran çocuk evlilikleri de var...
 
Son dönemde pedofili olarak tanımlanması tartışması söz konusu. Bu tanımlama biraz daha çocukların yaşadıkları duruma duyulan öfke ve tepkiden kaynaklı sanki. Ama mevzuyu tam olarak pedofili olarak tanımlayamayız. Çünkü pedofili bir patolojik durum. Ruh sağlığında bir patoloji olarak karşılığı var. Oysa “çocuk gelin” mevzusu toplumsal ve de politik bir durum. Pek çok boyutu var... Pedofili demek bu nedenle eksik bırakabilir… Tam olarak nasıl adlandırılacağı bir süre sonra daha da netleşecektir. Ama her şekilde böylesi tartışmaların olması çok önemli ve olumlu.
 
Ne denirse densin, bunun çocuğa yönelik çok boyutlu bir ağır hak ihlali olduğunu, cinsel sömürü ve şiddet olduğunu unutmamamız gerekiyor. Çocuk hakları açısından baktığımızda bunun bir hak ihlali olduğunu vurgulamak çok önemli. Bu bir cinsel sömürü, cinsel şiddet olayı…
 
Bu mesele cinsel sömürü ve çocuk hakları üzerinden tartışılmayıp; kültür, örf ve adet diye tanımlanıyor. Nasıl yorumluyorsunuz bu durumu?
Meselenin kültür, örf ve adet olarak “tanımlanması” durumun çocuk açısından etkilerini görünmez kılabiliyor. Devletin sorumluluğunu/yükümlülüğünü en azından hafifletiyor… “E zaten toplumsal bir durum, devlet ne yapsın” denebiliyor. Bu nedenle de oldukça sıkıntılı. Ama konuyu ele alırken ve çözümler üretirken; örf, adet ve kültürel öğeler mutlaka konuşulmalı… Hatta; muhafazakarlık, dinsel ögeler, tabii ki toplumsal cinsiyet ve toplumun çocuk algısı da ele alınmamalı.
 
2014 yılında hala bu konunun bu kadar büyük boyutlarda yaşanıyor ve ağır bir hak ihlali olarak karşımızda duruyor oluşu ise oldukça politik bir mesele.. Çocuk evlilikleri çocuğa yönelik, kadına yönelik politikalardan, ihmal ve istismarla ilgili verilmiş yargı kararlarından, çıkarılan yasalardan, politikacıların söylemlerinden ayrı ele alınmaz… Kürtajın yeniden tartışılır hale geldiği, kızlı erkekli okulların ve evlerin tartışıldığı bir ortamda çocuk evliliklerinin bu kadar normalleşmesine yol açıyor.
 
Kader’in ölümünden sonra olaya müdahil olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam’ın çocuk evliliklerinin çoğunun masum demesi de yine olayın normalleşmesine yol açan bir söylem. Konunun ağır bir hak ihlali olarak algılanmasının önünde engel oluşturuyor.
 
Küçük yaşta zorla evlendirmelerin önüne geçmek için neler yapılabilir?
Öncelikle bunu çözmekle yükümlü olanın devlet olduğunun netleşmesi gerekiyor. Evet dinsel, toplumsal, kültürel boyutları var ama çözümü politik. Bu nedenle de devlet yükümlü… Eğer devlet bu işi çözmeye gerçekten niyet etse; tek bir vaka üzerinden bile epey yol alır. Bu evliliği gerçekleştiren aile, imam; bu evlilikten haberdar olan ama suç olarak bildirimde bulunmayan muhtar, komşu, sağlık görevlisi, öğretmen vb; bu evlilikten haberdar olması gereken ama ihmal görevi ihmal nedeniyle farkında bile olmayan (örneğin aile ve sosyal politikalar bakanlığına bağlı çalışan kamu yetkilileri gibi) kişiler hakkında cezai yaptırımda bulunarak başlasa mesela… Ama sadece cezai yaptırım değil... Tüm toplumda, toplumsal cinsiyet algısı üzerine çalışsa, kız çocukların yetiştirilme biçimleri üzerinde dursa, kız çocukların güçlendirilmesi ve bu tür durumlarda başvurabilecekleri etkili ve güvenilir mekanizmalar kursa bu konuda hızlıca pek çok yol alınacağı kesin.

İlgili haberler: “Çocuk Gelinler” Yazı Dizisi Başlıyor


Etiketler: insan hakları
İstihdam