19/01/2007 | Yazar: Kaos GL

‘Eğer seçme şansım olsaydı, eşcinsel olmayı tercih etmezdim. Çok fazla şeylerle uğraşmamız gerekiyor. Zaten hayat çok zor, bizim için biraz daha zorlaşıyor. Kendimle barıştığım, kabul ettiğim dönemden beri daha mutluyum. En azından kendimi biliyorum, kime karşı eğilimim olduğunu biliyorum. Dünya heteroseksüel bir dünya olmasaydı ve bize de ‘ucube’ gibi bakılmasaydı, hiç rahatsız olacağımı zannetmiyorum.’ Eskişehir Legato’dan Gökçe ve Seda, Eskişehir’in yerel gazetesi Midas’a konuştu.

‘El ele yürüyen kızlar’ Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

‘Eğer seçme şansım olsaydı, eşcinsel olmayı tercih etmezdim. Çok fazla şeylerle uğraşmamız gerekiyor. Zaten hayat çok zor, bizim için biraz daha zorlaşıyor. Kendimle barıştığım, kabul ettiğim dönemden beri daha mutluyum. En azından kendimi biliyorum, kime karşı eğilimim olduğunu biliyorum. Dünya heteroseksüel bir dünya olmasaydı ve bize de ‘ucube’ gibi bakılmasaydı, hiç rahatsız olacağımı zannetmiyorum.’ Eskişehir Legato’dan Gökçe ve Seda, Eskişehir’in yerel gazetesi Midas’a konuştu.

KAOS GL

Legato, üniversiteler arası bir gey ve lezbiyenler topluluğu. Eşcinselleri bir araya toplamak, onların sorunlarını paylaşmak adına kurulmuş bir grup. Türkiye çapında yaklaşık 1300 üyesi var. Eskişehir’de ise bu sayı 69. Gökçe ve Seda, bu grubun üyelerinden. Kendileriyle Legato’yu ve eşcinsel yaşamlarını konuştuk.

Legato’dan biraz bahseder misiniz? Tam olarak nedir?

GÖKÇE: Yaklaşık, 6 sene önce kurulmuş bir mail grubu. Eşcinselliği araştıran, onları bir araya toplayan, yaşadıkları problemlere yardımcı olan bir kurum. Üniversitelerde mail grubu olarak devam ediyor. Daha çok insanları örgütlemek amaçlı bir dernek.

Neden sadece üniversite öğrencisi?

GÖKÇE: Üniversiteler arası bir grup ama genelde birçok kişi katılıyor. Lise çağlarındaki insanlar da var, çalışanlar da. Yasal bir durumu ve görünürlük anlamında aslında bir katkısı yok.

Mail grubu olduğu için, insanlar çekinmiyorlar herhalde.

GÖKÇE: Evet, mail grubunda olmuyor ama bunu gerçekliğe dönüştürmek istediğimizde gelmeyen çekinen davrananlar tabii ki oluyor.

Aktif bir grup mu?

GÖKÇE: Artık çok da aktif olduğu söylenemez. Kaos GL ve Lambdaistanbul daha aktif. Eşcinsellerin şu an verdiği mücadele görünürlükle ve ayrımcılıkla ilgili.

Eşcinselliğe insanların bakış açısı son yıllarda biraz değişti mi?

GÖKÇE: Çok fazla yol kat ettiğimize inanıyorum. Medyada daha önce hiç haber yapılmazken ya da ‘Travesti katliamı’, ‘Travesti rezaleti’ gibi haberler çıkarken, artık daha olumlu haberler yer alıyor. En büyük problemimiz basının bizi yanlış aktarması oluyor.

SEDA: Basın daha çok işin sapkınlık kısmıyla ilgileniyor. Anlatmak istediklerimizi yazmıyorlar.

• ‘Biz böyle mutluyuz’

Eşcinsel olarak yaşamak nasıl bir şey?

GÖKÇE: Aslında eşcinsel olarak yaşamak, bunu kabullendikten sonra başlıyor. Sürekli kötü yakıştırmalarla uğraşıyoruz. Bizim de arkadaşlarımız, bir ailemiz var. Herkes gibi bir hayat yaşıyoruz ama insanlar bize ‘ucube’ gibi bakıyorlar. En yakın arkadaşlarımın birçoğuyla görüşmüyorum bu yüzden.

SEDA: Eşcinselliği kabullendiğin zaman ayrımcılığa uğradığının farkına varıyorsun. Zorluklar başlıyor.

İnsanlardan ne tür tepkiler alıyorsunuz?

GÖKÇE: Lezbiyen olduğumu fark edene kadar erkek arkadaşlarım da oldu. Kadınlara karşı ilgimin olduğunu kabullenmem çok uzun zaman aldı. Bunun hep hastalık olduğunu okuduk, duyduk. Bana, ‘Bu bir hastalık, geçecek, heyecan arıyor, farklı görünmek için yapıyor’ diyenler oldu.

SEDA: Bizim kimseden farkımız yok. Ben, kadınım ve kadınlardan hoşlanıyorum. Hepsi bu. Bazen şöyle oluyor, ‘Tamam olabilir, benim için sorun değil’ diyorlar ama daha sonra görüşmek istemiyorlar. Daha kesin tavır koyuyorlar. Bir arkadaşıma söylediğim zaman, ona normal bir şekilde elimi omzuna koysam bile onda bir irkilme oluyor. Doğal olarak bu bizi rahatsız ediyor. ‘Sadece eşcinsel olmayabilirim’ diye erkeklerle çıktım ama daha sonra bunun sadece topluma kendimi kabul ettirmek için yaptığımı fark etim. Aslında hiç de gerek yokmuş. Ben böyle mutluyum.

Eşcinsel olduğunuzu ilk ne zaman fark ettiniz veya nasıl anladınız?

GÖKÇE: İlkokul bire giderken bir kızdan hoşlanıyordum. Ama bunu etrafımdakilere söyleyemezdim. Onunla ‘en yakın arkadaşım’ adı altında gezdim hep, duygularımı bastırdım. Sonra, 15 yaşımda bir kampa gitmiştim ve liderimizden çok etkilendiğimi fark ettim. Onun için uykusuz kamaya başladım. Bir kadın erkekten nasıl hoşlanıyorsa, belki 3 katı hoşlandım ondan. Garip bir durumdu. O bir kadındı, bende bir kadındım. Tam olarak ne hissettiğimi bilmiyordum. Şimdi dönüp baktığımda, o hislerin aşk olduğunu biliyorum.

SEDA: Ben de çok küçük yaşlarda, kızlara çok farklı bir şekilde baktığımı fark ettim, ama yaş itibariyle eşcinsel olduğumu anlayamamıştım. 13, 14 yaşıma geldiğimde bir takım şeyleri fark ettim. Araştırdım, inceledim, eşcinsel olan insanlarla görüştüm. Bunların sonucunda kabullendim kendimi.

• ‘Duygularımı hep bastırdım

Kabullenme sürecinde neler yaşadınız?

GÖKÇE: Arkadaşlarımla konuşurken sürekli, ‘Bir kızın bir kızdan hoşlanması mı? İğrenç bir şey’ gibi ifadeler kullandım, kızlardan uzak durdum. Hiç sevmiyordum ve onlardan uzak duruyordum. Yanımdaki arkadaşlarım dışındaki hiçbir kızla ilgilenmiyordum, onları aşağılıyordum. Böyle bir savunma mekanizması geliştirmiştim kendime. Ama aslında bunun, bu hislerimin nefret değil, onlardan etkilenmemek için bastırdığım duygular olduğunu fark ettim.

SEDA: Benim psikolojim çok fazla bozuldu. İnsanlardan çok çektim kendimi. Uykusuz kaldığım, kimseyle konuşmadığım dönemler oldu. Bir ara sürekli derslerime odaklandım. Arkadaşlarım vardı ama sadece belli bir seviyede tutuyordum. Sürekli kafamda sorular vardı. ‘Acaba böyle bir şey olabilir mi bende’ gibi. Ama araştırmaya başladığımda, kadınlara ilgi duyduğumu, bunun hastalık olmadığını fark ettim. Ondan sonra kendimi toparlamaya başladım.

İlk olarak kime söylediniz?

GÖKÇE: Benim bir erkek arkadaşım vardı. Hiç beklemediğim bir zamanda, hiç beklemediğim bir kişiyle birlikte oldum. Direkt gidip erkek arkadaşıma söyledim. Elimde olan bir şey değil ama ben böyleyim dedim. Olay çıktı. Bütün arkadaşlarımı aradı, hepsine söyledi. Onun için daha kötü oldu. Bir kayıp veriyor ve elinde olmayan bir şey, benim de elimde değil.

SEDA: Çok yakın bir erkek arkadaşıma söylemiştim. Geçici bir şey olduğunu düşündü. Ona iyice anlatınca, sonra o da kabul etti. Hatta artık arada espriler yapıyoruz, ‘Sen de bizdensin’ gibi şakalaşıyoruz.

Şu anda eşcinsel olduğunuzu çevrenize rahatça açıklayabiliyor musunuz?

SEDA: Evet. Çünkü beni bu şekilde kabul etmeyecekse, zaten hiç arkadaşım olmamıştır diyorum. ‘Önceleri, belli bir süre onun tepkilerini anlamaya çalışıyordum, acaba homofobik mi? Ne düşünür?’ gibi ama şimdi buna gerek duymuyorum direkt söylüyorum.

GÖKÇE: Ben en büyük mücadelemi kendime verdim diyebilirim. Kendine bunu söyleyebildikten sonra insanlara söylemek hiç sorun değil. Okul ve iş çevrem dışında herkese söylüyorum. Çünkü okulda homofobik insanlar var. Bu bana ve notlarıma yansıyabilir diye gizliyorum.

Çok kötü tepkiler aldığınız oluyor mu?

GÖKÇE: Bir kısım gayet normal karşılıyor. Bir kısım da ‘Demek öyle, sen bilirsin’ gibi laflar ediyor ama sen biliyorsun ki, arkanı döndüğünde, senin hakkında bir sürü şey söyleyecekler. En çok okulda bu tür ters tepkilerle karşılaştım. Bir şekilde eşcinsel olduğum duyulmuştu. Kızların birilerine gidip, ‘Bu kız lezbiyenmiş duydun mu?’ gibi laflar ya da kötü bakışlar, imalı gülüşler duyuyor, görüyorum. 6 yıldır bana çok yakın olan arkadaşıma, birinden etkilendiğimi söylemiştim. ‘Kız çok güzeldi’ dediğim zaman, ‘Kız mı? Kapat konuyu o zaman. Anlatma, dinlemek istemiyorum’ gibi bir tepki verdi mesela.

SEDA: Ben çok daha büyük tepkilerle karşılaştım. Çok büyük hakaretlere uğradım. Bağırarak yanımdan kalkıp giden insanlar oldu. Böyle durumlarda çok üzülüyordum. Hatta köşeye çekilip ağladığım zamanlar bile olmuştu ama şimdi çok da fazla ilgilendirmiyor beni. Kim ne düşünüyorsa düşünsün.

• ‘Seçme şansım olsaydı, eşcinsel olmazdım

Böyle tepkiler alınca insanlardan uzaklaştığınız, kaçtığınız dönemler oluyor mu?

GÖKÇE: Kabullenene kadar bunu hep yaşadım. Derneklerden sonra daha da rahatladım.

SEDA: Kabullenme sürecinde kendinizi çekiyorsunuz hep insanlara karşı. ‘Aman ben ne yapıyorum, böyle olmaz’ gibi durumlar oluyor. Araştırdığım, eşcinsellerle konuştuğum zaman çok daha rahatladığımı fark ettim.

Hayatınızdan memnun musunuz?

SEDA: Benim için şu an hiçbir sorun yok. Memnunum.

GÖKÇE: Eğer seçme şansım olsaydı, eşcinsel olmayı tercih etmezdim. Çok fazla şeylerle uğraşmamız gerekiyor. Zaten hayat çok zor, bizim için biraz daha zorlaşıyor. Kendimle barıştığım, kabul ettiğim dönemden beri daha mutluyum. En azından kendimi biliyorum, kime karşı eğilimim olduğunu biliyorum. Dünya heteroseksüel bir dünya olmasaydı ve bize de ‘ucube’ gibi bakılmasaydı, hiç rahatsız olacağımı zannetmiyorum.

Arkadaş çevreniz nasıl?

SEDA: Ben iki heteroseksüel bayanla kalıyorum. Lezbiyen, gey arkadaşlarım da var, heteroseksüel arkadaşlarım da.

Ev arkadaşların lezbiyen olduğunu biliyorlar mı?

SEDA: Tabii, biliyorlar. Onlar bu tür konuları yadırgayacak insanlar değiller. Çok açık görüşlü insanlar.

Partner bulmakta zorlanıyor musunuz?

GÖKÇE: Kadın erkek ilişkisi gibi değil tabii. Bir yerde oturup bakışıyorlar en basitinden. Bizde öyle şeyler yok. Bir şeyler hissedersin, bunu platonik yaşarsın, o insanda da böyle duygular olacak, açılacaksın… Bizim için durum daha zor.

Sevgiliniz var mı?

GÖKÇE: Evet var. Bir arkadaş ortamında tanıştım. Tamamen benim şansıma oldu. Onun da bana karşı duygularını öğrenince bir ilişkiye başladık. Şu an mutluyuz.

SEDA: Arkadaş çevresinde tanıştık, konuşurken yavaş yavaş birbirimize ilgi duymaya başladığımızı fark ettik ve başladık. İlk zamanlarda direkt duygularımı açamıyorum. Ufak bir bakışınla bile bunu belli edebiliyorsun ve ters tepki görebiliyorsun. Zor bir durum.

Sevgilinizle dışarı çıktığınızda rahat bir şekilde dolaşabiliyor musunuz?

GÖKÇE: Ben o konuda kendimi çok aşmış bir insan olarak, gayet rahat elini tutabiliyorum. İnsanlar artık bunu görmeye başladılar. ‘El ele yürüyen kızlar’ diyorlar. Garip geliyor. Çok fazla laf yiyoruz. İyi tepkiler aldığımız da oluyor, ‘çok yakışmışlar’ gibi. Bazen peşimize kızlar takılıyor. ‘Bizde de böyle bir eğilim var. Nasıl anlatabiliriz, kimle konuşabiliriz?’ gibi. Küfür yediğimiz de oluyor, laçka konuşmalar da duyuyoruz. Eskişehir küçük bir yer olduğu için burada insanlar çok fazla saklanıyor ve korkuyorlar.

• ‘Geyler için yaşam daha zor

Sen Eskişehirlisin, bir tanıdığının, akrabanın görmesinden korkuyor musun?

GÖKÇE: Gördüğüm oluyor, o durumlarda refleks olarak hemen elini bırakıyorum ya da koluna giriyorum. Kadın olduğumuz için çok fazla problem çıkarmıyorlar, anlamıyorlar ama erkek olsaydık oldukça fazla problem çıkardı herhalde.

SEDA: Ben İstanbul’da büyüdüm. O yüzden ben çok rahat sevgilimle el ele yürüyebiliyorum. İnsanlar, bir kadının lezbiyen olabileceği kavramını pek düşünmüyorlar. Ama bir gey için bu çok çok daha zor. Gey arkadaşların bu yüzden dayak yediğini biliyorum.

Ailenize anlatabildiniz mi?

GÖKÇE: Anneme tam olarak bir kadından hoşlandığımı söyleyemedim ilk önce. Sadece, etrafımda hiç erkek arkadaşım olmadığını, hep kızlarla birlikte olduğumu anlattım. Lezbiyen olabilir miyim, kadınlarla aram daha iyi sanki, korkuyorum gibi şeyler anlattım. 16 yaşında bir ilişki yaşadım ve artık bunu kabullendikten sonra anneme lezbiyen olduğumu söyledim. Çok kötü tepkiler verdi önceleri, psikologlara götürdü. 18 yaşıma kadar kimse bana inanmadı.

SEDA: Sağlık problemlerinden dolayı, ben aileme söyleyemedim. Söylemeyi düşünüyorum ama biraz daha alıştırarak, biraz daha bazı şeyleri göstererek anlatmayı planlıyorum. Uygun ortamı sağlamaya çalışıyorum.

Ailene söylediğin zaman, nasıl tepkiler vereceğini düşünüyorsun?

SEDA: Tabii ki çok büyük tepkiler gelecek. Psikologlar dışında, hocalara da götüreceklerini düşünüyorum. Çünkü onlar için bu çok büyük bir sapkınlık. Çok büyük tepkiler gösterecekler ama yine de söyleyeceğim.

Gökçe, sen annene anlattıktan sonra, aranızda bir soğukluk oldu mu?

GÖKÇE: Annem, eve gelen herkese sevgilim diye bakmaya başladı. Önceden eve gelen kız arkadaşlarımla aynı yatakta yatabilirken, artık yatamıyorum. ‘Niye beraber yatıyorsunuz, ne yapıyorsunuz’ gibi sorular soruyordu. ‘Evi geyler, lezbiyenler basacak’ gibi tepkiler veriyordu, korkuyordu.

Şimdi ne düşünüyor?

GÖKÇE: Annemin çok yakın bir gey arkadaşı vardı. Bu yüzden, beni anlaması çok da zor olmadı. Araştırdı, doktorlarla konuştu ve artık uyum sağlamaya başladı. Tek derdi bir gün evlenemeyecek olmam ve torununun olmayacak olması.

• ‘Biz varız ve kabul etmek zorundasınız’

Duygularınızdan tam olarak emin misiniz?

GÖKÇE: İnsanların doğuştan biseksüel olduğuna inanıyorum. Belki bir gün, bir erkekten hoşlanabilirim ama şu durumda pek mümkün gelmiyor bana.

SEDA: Bu halimi seviyorum. Benim içinde herkes bir seksüeldir. Kurt Cobain yatağıma gelse, hayır demem. Belki ileride karşıma aşık olabileceğim bir erkek çıkabilir ama şu an için mümkün değil.

Gelecek için ne düşünüyorsunuz?

GÖKÇE: Geliştiğimizi düşünüyorum. Çalışmalar sonuç alıyor. Platformlar oluşturuluyor, her sene yürüyüşler, basın açıklamaları yapılıyor. Biz varız ve bizi görmek zorundalar. İleride daha iyi olacağını düşünüyorum. Çünkü, yeni nesil biraz daha rahat.

SEDA: Derneklerin olması bizi çok umutlandırıyor. Toplumda bir yere sahip olacağımıza inanıyoruz. Ben, homofobik bir insanla tanıştığım zaman, eşcinselliği anlattığımda olumlu bakmaya başlıyor. Bir insan kazandığımda, çok mutlu oluyorum. İnsanlar bu konu hakkında bilgilendiği, gördüğü sürece bakış açıları da değişiyor.

GÖKÇE: ‘Aslında biz, sizi çok farklı sanıyorduk, meğer hiç de öyle değilmişsiniz. Gayet senin benim gibi bir insanlarmışsınız’ diyorlar. Benim bir arkadaşım çok korkuyordu eşcinsel ortamından ama benim doğum günümde birçok gey ve lezbiyenle tanışmak durumunda kaldı. ‘Biz hep onlara aşağılık insanlar gözüyle baktık. Ama aslında çok iyi insanlarmış. Onlarla konuşurken çok çekindim. Böyle beklemiyordum. İyi ki sizi tanımışım’ dedi.

SEDA: Yavaş yavaş insanların bizi anlaması çok güzel. İşin içine girince herkesin bakış açısı değişiyor. Biz de mutlu oluyoruz.

Kaynak: Eskişehir Midas gazetesi, 18 Ocak 2007




Etiketler: yaşam
İstihdam