14/08/2013 | Yazar: Kaos GL

kaosGL.org, LGBT’leri eşit yurttaş olarak görmeyen ve nefret cinayetlerine karşı korumayan AKP’nin LGBT politikasıyla ilgili Gökkuşağının Kızılı üyesi Tunca Özlen’le konuştu.

‘Gizli olanları muhafazakârlaştır, açık LGBT’leri marjinalleştir’ Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Gökkuşağının Kızılı, Temmuz ayında yaşanan 4 trans cinayetini protesto etmek amacıyla bir basın açıklaması yayınladı ve hükümetin istifasını istedi. kaosGL.org, LGBT’leri eşit yurttaş olarak görmeyen ve nefret cinayetlerine karşı korumayan AKP’nin LGBT politikasıyla ilgili Gökkuşağının Kızılı üyesi Tunca Özlen’le konuştu.
 
Gökkuşağının Kızılı, mücadelesinin odağına AKP karşıtlığını koyuyor. LGBT mücadelesinde bunun önemi nedir?
AKP, 10 yıldan uzun bir süredir devam eden iktidarı boyunca sıradan bir hükümet partisi olmadığını göstermiştir. Siyasi, toplumsal, ekonomik ve kültürel hayatı kademeli olarak daha gerici ve piyasacı bir yörüngeye sokan, bütünlüklü bir dönüşüm programı doğrultusunda hareket eden AKP’yi, biz de doğal olarak mücadelemizin odağına yerleştiriyoruz.  
 
AKP iktidarı boyunca bu dönüşüm programına sadık kaldı. Tayyip Erdoğan henüz siyasi yasaklıyken ve partisi iktidara getirilmemişken söylediği, “Eşcinsellerin de kendi hak ve özgürlükleri çerçevesinde yasal güvence altına alınması şart” sözlerinin yıllar sonra keşfedilmesinin yarattığı heyecan, iktidarın sonradan pervasızca açık ettiği homofobik ve transfobik yüzünün görülmesini, LGBT hareketinin AKP karşıtı bir pozisyon almasını zorlaştırdı.
 
İktidarın sıkça tekrarladığı geleneksel heteroseksüel aile söylemi karşısında LGBT’lerin yerini nerede görüyorsun?
Kâh çalıştay düzenleyerek, kâh açılım yaparak kendi Alevi ve Kürt “cemaatini” yaratmayı deneyen iktidar partisinin, siyasal islamla barışık bir LGBT toplumu yaratması değilse bile, yaratması durumunda bu toplama temsil ehliyeti atfetmesi mümkün değildir. Bilmem hatırlatmama gerek var mı, İslamcılara göre eşcinsellik günah! Bu bağlamda AKP’nin LGBT politikası ortadadır: “Gizli olanları muhafazakârlaştır, açık LGBT’leri marjinalleştir”.
 
İktidar açılmamayı, gizli kalmayı nasıl özendirebilir? Heteroseksüelliğin doğal, hayatın akışına uygun bir durum olarak resmedilmesi, neslini devam ettirmenin kutsanması, aile kurmanın huzura giden yolda geçilmesi zorunlu olan bir safha olarak gösterilmesi vs. kısaca zorunlu heteroseksizm ve aile ideolojisi sayesinde bu bir ölçüde başarılabilir.
 
Yasal düzenlemeler ve ötesinde transların hayatlarını kolaylaştırma konusunda ne gibi ağlar örülebilir, neleri gerekli görüyorsun?
Eğer bu alana dair politika üretme iddianız varsa, LGBT olarak ifade ettiğimiz toplumsallığın kendi iç dinamikleri ve çelişkilerini göz ardı etmemek gerekiyor. LGBT’lere yönelen şiddetin en fazla açık eşcinsel erkekleri ve trans kadınları hedef aldığını söyleyebiliriz. Açık geyler, erkeklere yüklenmiş toplumsal cinsiyet rollerini ve iş bölüşümünü ters yüz ettikleri için varlıklarına tahammül edilemiyor. Trans kadınların durumu ise daha karmaşık. “Kadın” kimlikleriyle bazı sektörlerde (eğlence, müzik vs.) kendilerine kısmen yer bulabiliyor, öbür taraftan kadınların maruz kaldığı şiddetin doğrudan muhatabı oluyorlar. Çoğunlukla itildikleri fuhuş sektörü ise yapısal problemlerle yüklü.  Seks işçiliği “doğası”, yani kapitalizmde aldığı biçim gereği güvencesiz, tehlikeli, sınıf bilincinin oluşmasına elverişli olmayan bir meslek.
 
Fabrika, ofis gibi tanımlı bir mekânda ve düzenli bir mesaiye bağlı olmaksızın çalışan seks işçilerinin can güvenliklerinin sağlanması için atılması gereken adımların, “iş güvenliği” başlığı altında toplanması mümkün görünmüyor. Kabahatler Kanunu’nun translara yönelik polis baskısının zemini olmaktan çıkarılması, ev baskınlarının son bulması ve yaşanan şiddet olaylarının daha adil bir biçimde kovuşturulması, “temel yasal haklar” çerçevesine yerleştirilebilecek talepler. Can güvenliği ise ancak örgütlenmenin, bir arada durmanın, dayanışma pratikleri geliştirmenin ürünü olabilir.
 
“İş güvenliği” başlığında öne sürülecek temel talep ise belli: Eğitim ve istihdam süreçlerinde cinsiyet kimliği ayrımcılığı yapılmasının yasaklanması. Bu düzlemde mücadele edildiği takdirde, sosyalist hareket ile trans hareketi arasında sağlıklı bir ilişki kurulabilir. Solun “seks işçiliği” tabirini işçi sınıfına sürülmüş bir leke olarak görmekten vazgeçmesi, trans hareketinin ise seks işçiliğinin kapitalizm koşullarında büründüğü biçimi mutlaklaştırma alışkanlığını terk etmesi gerekiyor. LGBT hareketi, transların eğitim ve istihdam süreçlerinden dışlanması sonucu olarak ortaya çıkan seks işçiliğinin maddi zeminini ortadan kaldırmaya yönelik bir perspektife sahip olmalı.
 
Sol örgütleri trans cinayetlerini sahiplenmek ve bu konuda politika üretmek için neler yapabilir?
Sosyalistler de, transların hem temel yasal haklarını, hem de (içini yukarıdaki gibi doldurduğumuz) iş güvenliği talebini savunmakta en ufak bir tereddüt göstermemeli.
 

AKP’nin LGBT’lere yönelik ayrımcı söylemleri, toplumsal hayatta pratik karşılığını en yakıcı biçimde trans ölümlerinde gösteriyor. Kayıpları geldiği boyut bir soykırımı andırıyor. Cinayete kurban giden, uyuşturucu kullanmaya alıştırılan, sürdüğü yaşama tutunamayan translara, insanca ve onurlu bir yaşamı ancak yepyeni bir düzen vaat edebilir. Bu sosyalistler için aynı zamanda bir sorumluluktur.     


Etiketler: yaşam
İstihdam