23/03/2011 | Yazar: Varujan Tigran
Geçen sene Trabzon’da Homofobi Karşıtı Buluşma’nın açılışını yapan KTÜ Kitap ve Sosyal Araştırmalar Kulübü, “homofobi her şeyden önce bizim mesel
Geçen sene Trabzon’da Homofobi Karşıtı Buluşma’nın açılışını yapan KTÜ Kitap ve Sosyal Araştırmalar Kulübü, “homofobi her şeyden önce bizim meselemiz” diyerek bu yıl da Buluşma’ya ev sahipliği yaptı. Trabzon’da Homofobi Karşıtı Buluşma’nın ikincisi 19-20 Mart tarihlerinde Trabzon Sanat Evi’nde gerçekleştirildi.
LGBT örgütü olmayan Kitap ve Sosyal Araştırmalar Kulübü, “homofobi bizim meselemiz ve hiçbir ayrımcılık konusunu birbirinden ayrı tutmuyoruz. Trabzon'da en görünür kılınmaya ihtiyaç duyulan mesele olması dolayısıyla da homofobi konusu önemli bir noktada duruyor. Bu nedenlerle Kaos GL ile bu tarz ortak çalışmalar yapmayı uygun görüyoruz.” diyor.
“Dört duvar arası kapanmaz ki bizdeki özgür ruh..”
Rektörlükçe uyarı yapılmadan ve savunma hakkı tanınmadan kapatılan Kitap ve Sosyal Araştırmalar Kulübü mücadeleden vazgeçmedi ve bu yıl Trabzon’da “homofobi bizim de meselemiz” demeye devam etti.
Trabzon Sanat Evi’ndeki Buluşma açılışında Kulüb bir açıklama yaptı ve hem kapatılma süreçlerini hem de Homofobi Karşıtı Buluşma’ya devam etme kararlılıklarını paylaştı:
“Kapatma sebeplerinden biri toplantı salonunda bulunan projektörden toplantı saatimizde film izlememiz, diğer sebepler ise bürokrasiyi layıkıyla yerine getirememek ve söz dinlemememiz imiş. Aynı sorunları birebir birçok kulüp yaşıyorken KSAK’ın kapatılması manidardır. Asıl sebebi çok iyi biliyoruz ki; sanatla ilgilenmemiz, dergi çıkarmamız, atölyeler kurmamız ve çalışmalarımızın etki alanındaki değişim insanları korkutuyor. Biz de “Dört duvar arası kapanmaz ki bizdeki özgür ruh..” diyerek başladık bu döneme. Yılların birikimini, emeğimizi bir anda kulübümüzü kapatarak çöpe atacaklarını sandılar. Oysa biz salt duvarlar arasındaki insanlar değildik, düşünceydik herşeyden önce.”
“Homofobi meselesini Trabzon’da görünür kılacağız”
“Geçtiğimiz yıl Trabzon’da Homofobi Karşıtı Buluşma’nın ilkini gerçekleştirmiştik. Bu sene de yaptığımız atölye çalışmalarının ışığında Kaos GL ile ortaklaşmanın uygun olacağını düşündük ve 6. Homofobi Karşıtı Buluşmanın Trabzon ayağının ikincisini gerçekleştiriyoruz. Homofobi meselesi Trabzon’da en görünür olma ihtiyacı duyulan meselelerden olduğundan ayrımcılık ana başlığında önemli bir yer teşkil ediyor bizim için. “Fanatizm ve Linç Kültürü, Otorite ve Erklik, Mekan ve Cinsiyet” gibi konularda yapılacak olan sunumlar milliyetçilik ve cinsiyetçilik gibi ayrımcılık konularıyla da ilişkilendirilerek daha çok homofobi ve transfobi konusu üzerinden işlenecek. Son olarak “Kadına Yönelik Şiddet ve Ayrımcılık” başlığında bir tartışmamız olacak.”
“LGBT bireylere karşı geliştirilen linç politiktir”
Trabzon Sanat Evi’ndeki Buluşma programının ilk oturumun başlığını oluşturan “Linç Kültürü ve Fanatizm” konulu söyleşide Remzi Altunpolat konuştu. Altunpolat, Linç Kültürü’nün nasıl bir devlet politikası haline geldiğini tarihsel açıdan örneklendirerek anlattı. Medyadan da örnekler veren Altunpolat, bu politikada kitlesel iletişimin yerine vurgu yaptı. LGBT bireylere karşı geliştirilen linçin politik olduğunun ayrıca LGBT bireylerin oluşturulan “Türklük” tanımına uymamasının etkilerinin önemine değindi. Örgütlü bir nefretin de mevcut olduğunu ve bunun da medyayı ve linç politikalarını karşılıklı olarak etkilediğinin es geçilmemesini dolayısıyla linç kültürü olgusuna iki türlü bir yaklaşım geliştirilmesi gerektiğini söyledi.
“Mekânların anlamları ters yüz edilebilir”
İlk günün ikinci oturumu olan “Mekân ve Cinsiyet” konulu söyleşiyi Atalay Göçer ve Gizem Koçoğlu birlikte gerçekleştirdi. Gizem Koçoğlu, toplumsal rollerimizin bedensel farklılıklarımızdan kaynaklanıp kaynaklanmadığı ve nasıl şekillerin bizde ne tür bir cinsiyet algısı oluşturduğunu sorgulatmak adına tahtada çizerek görsel olarak ifade etti. Atalay Göçer ise mekânlara yüklediğimiz anlamları, filmlerden de örneklerle zenginleştirerek, ters düz edilebileceğini ifade etti.
“Mambo İtaliano” günün yorgunluğu aldı!
Tartışmalarla geçen yorucu bir günün akşamında klişeleri hedef alan, eğlenceli bir dile sahip ama zaman zaman hüznüne ortak eden “Mambo İtaliano” filminin izlenmesine geçildi. Homofobi konusunu ele alışı itibariyle bir çok filmden farklılığını ortaya koyan “Mambo İtaliano” salondakilerin tüm yorgunluğunu almaya yetti.
“Hegemonik erkeklik kültürel süreklilik ile kendini var ediyor”
Trabzon Sanat Evi’ndeki Buluşma programının ikinci günü atölyelerle tamamlandı. Pazar günü ilk etkinlik Atalay Göçer’in “Otorite ve Erklik” sunumu ile başladı. Atölyedeki katılımcıların katkılarıyla verimli bir tartışma zemini oluşması sağlandı. Atalay Göçer, hegemonik erkekliğin tek seferlik bir edim olmadığını tekerrür ve ritüellerle kültürel olarak sürdürülen zamansal bir süreç olarak kavranması gerektiğini ve beden bağlamında doğallaştırılmasıyla da etkilerini gösterdiğini ifade etti. Ayrıca biz “Erkek Değiliz”, “Direnistanbul” ve “Karadeniz İsyandadır” oluşumlarından örneklerle anti-otoriter örgütlenme modellerinin nasıl oluşabileceğine dair fikirlerini paylaştı.
“Bağımsız kadın örgütlenmelerinin yanı sıra karma örgütler de terk edilmemeli”
Homofobi Karşıtı Buluşma’nın kapanış atölyesinde ise Samsun 19 Mayıs Üniversitesinden Yrd. Doç. Dr. Melda Yaman Öztürk’ün “Kadına Yönelik Ayrımcılık ve Şiddet” konulu sunumu gerçekleştirildi. Kadınların temsil sıkıntısı yaşadığını örneklendiren Melda Yaman Öztürk, kadınların bir çok alanda şiddete maruz kaldığını da vurguladı. Hiyerarşik örgütlenme modellerinde kadın kollarının yaşayabileceği sıkıntılar diğer katılımcılarca dile getirildi ve bağımsız kadın örgütlenmelerinin önemine vurgu yapıldı. Melda Yaman Öztürk bunun yanısıra örgütler içersinde de kadınların daha fazla söz sahibi olması gerektiğini, o alanların da boş bırakılamayacağını sözlerine ekledi.
Fotoğraflar: Özkan Keserci
Etiketler: yaşam