06/01/2016 | Yazar: Yıldız Tar

Geçtiğimiz hafta boyunca yaşanan nefret saldırılarının ardından İstanbul Üniversitesi Radar’dan Behram Aras ile konuştuk.

‘İstanbul Üniversitesi’nde nefes alınacak alanlar açmaya çalışıyoruz’ Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Geçtiğimiz hafta boyunca yaşanan nefret saldırılarının ardından İstanbul Üniversitesi Radar’dan Behram Aras ile konuştuk: Üniversitede Radar olmasaydı başka bir Radar inşa ederdik. Homofobi ve transfobi karşıtları olarak nefes alabileceğimiz alanları çoğaltmak için bir arada durmamız gerekiyor.

İstanbul Üniversitesi geçtiğimiz hafta ‘afiş savaşlarına’ sahne oldu. İstanbul Üniversitesi Homofobi, Bifobi, Transfobi Karşıtı Öğrenci Topluluğu Radar afişlerine önce Anadolu Gençlik Derneği (AGD) üyeleri saldırdı. Radar üyeleri “Eşcinsel ve trans cinayetleri politiktir” ve “Barış gelecek, polis ve çeteler gidecek” yazan afişlerini tekrar astı. İstanbul Üniversitesi’nde AGD’lilerin LGBTİ afişlerine saldırıları sürerken bir trans erkek özel güvenlik ve polisin transfobik söylemlerine maruz kaldı.

Gökkuşağı bayrağına tahammülsüz polis öğrencilere saldırdı. Polis aralarında Radar’ın da olduğu tanıtım masalarına saldırdı, 13 öğrenci gözaltına alındı. Hafta boyunca İstanbul Üniversitesi Homofobi, Bifobi, Transfobi Karşıtı Öğrenci Topluluğu Radar afişlerine Anadolu Gençlik Derneği (AGD) ve Radar’ın gökkuşağı masası ile okul öğrencilerinin açmış oldukları diğer masalara polis ve özel güvenlik birimlerinin saldırması üniversitede protesto edildi.

Hafta boyunca yaşananları, Radar’ın çalışmalarını ve İstanbul Üniversitesi’ndeki son durumu Radar üyesi, Hukuk Fakültesi öğrencisi Behram Aras’tan dinledik.

İstanbul Üniversitesi’nde geçen hafta yaşananları biliyoruz ama bir de senden dinleyelim. Neler oldu?

Bir süredir okula sürekli polis giriyor. Özellikle rektör değiştikten sonra İstanbul Üniversitesi polisin kolaylıkla girip çıkabildiği bir yere dönüştü. Bankta oturan öğrencilerin bile çeşitli bahanelerle gözaltına alındığı bir dönemden geçiyoruz. Okulda öğrenciden çok polis var. Biz de Radar olarak kampüste bayrak altı sohbetleri yapıyoruz. Kampüsteki polis ablukası ve komik gerekçelerle öğrencilere saldırması diğer öğrencileri olduğu gibi bizi de endişelendirdi. Bir kağıt parçasına, afişlere bu kadar nefretle saldıran polise tepki göstermemiz gerektiğini hissettik.

Bu afiş meselesi bir yandan da komik anlar yaşanmasına yol açıyor değil mi?

Hatta o kadar tuhaflaştı ki bu afiş nefreti, ulaşamayacakları noktalara, ağaçlara afiş asmak zorunda kaldık. Bütün bunlar bir araya gelince biz de iki afiş hazırladık. “Eşcinsel ve trans cinayetleri politiktir” ve “Barış gelecek, polis ve çeteler gidecek” yazan afişlerimizi kampüse astık.

Daha önce de afişlerimize dönük saldırılar olduğu için sürekli kontrol ediyorduk. Bu sefer de aynısı oldu ve biz yırtılan afişleri birleştirip tekrar astık. Ertesi gün ‘Bizi bu renkler rahatsız ediyor’, ‘Bunun dinde yeri yok’ diyen Anadolu Gençlik Derneği (AGD) üyeleri ile karşı karşıya geldik. Homofobi ve transfobi karşıtı öğrencilerin tepkileri sonucu AGD’liler geri çekilmek zorunda kaldı.

Ardından yaşananlar, polisin tutumu ve nihayetinde sizin yaptığınız protesto eylemi ses getirdi. Peki genel olarak İstanbul Üniversitesi ve aslında Beyazıt kampüsü LGBTİ’ler için nasıl bir yer?

Beyazıt eril bir dünya ama birçok farklı siyasetten arkadaşlar bunun farkında. Bu erillikle mücadele etmeye çalışıyorlar. Hepimiz erillikle mücadele etmeye çalışıyoruz. Bu eril düzeni değiştirecek insanlar ise kadınlar ve ibneler. İstanbul Üniversitesi birçok diğer üniversiteden daha iyi bir durumda. Bir kere açılmış bir kapı var. Radar var. Üniversitede bir arkadaşımızın başına bir şey geldiğinde birçok farklı siyasetten insanların o arkadaşımızın yanında olacağını da biliyoruz.

Okul içerisinde homofobi ve transfobi elbette var. İlk senemde çok ateşliydim ve hocalarla tartışıyordum. Çok meşhur bir hocamız var, derslerde kendince espriler yapardı. ‘Oğlum sen ibne misin’e gelen lafları vardı. Öğrencilere, ‘oğlum sen parlak çocuksun, eski Yunan’da olsaydın ohooo’ gibi espri olduğunu düşündüğü söylemleri vardı. Kocaman amfide bu sözlerin ardından gülüşmeler oluyordu. Evet insanlar gülüyordu ama gülmeyen farz-ı misal 10 kişi de vardı. İstemsizce o gülmeyenler birbirimize bakıyorduk.

Bu homofobik davranışlar beni çok rahatsız etmişti ve ben o hocayla konuşmaya karar verdim. Birçok arkadaşım görüşmememi söyledi. Dersten kalacağım konusunda uyardılar ama ben yine de gittim ve o kapıyı çaldım. Radar’dan olduğumu söyleyip, ‘Hocam şu an sizi eleştirmek için buradayım’ dedim. Yarım saat konuştuk ve konuşmanın sonunda bana, ‘Seni yanımda asistan olarak görmek istiyorum’ dedi. (Gülüyor)

Bu görüşmeden sonra tavrı değişti mi peki?

Evet olumlu yönde bir değişiklik oldu. Homofobik ‘şakalar’ azaldı.

Üniversite birçok LGBTİ genç için ailenin baskısından kaçabilme ve kendini ifade etmek için fırsat gibi görülüyor. Senin deneyimlerin nasıldı?

Ben bağımsız yaşamak istiyordum ve ailemden bağımsız yaşamayı denemem gerektiğini düşünüyordum. 17 yaşında İstanbul’a geldim ve o yaşıma kadar nüfus cüzdanım annemde dururdu. İlk geldiğimde alışana kadar üç ay boyunca ağladım. Ama bunu yaşamam ve aşmam gerektiğini düşünüyordum.

Üniversiteye geldiğimde içeriğini şimdi hatırlamadığım bir toplantıya katıldım. İstanbul Üniversitesi’nde olduğumu söylediğimde Radar’dan bahsettiler. Radar’ı daha önce araştırmıştım ama iletişim kuramamıştım. Birkaç isim vasıtasıyla nihayetinde Radar’ ulaştım. Tanışma çayı düzenledik ve yıllardır mücadelemiz devam ediyor.

Radar olmasaydı İstanbul Üniversitesi nasıl bir yer olurdu?

Radar olmasaydı bir Radar inşa ederdik bu enerjiyle. Örgütlü değilsen bir şey yapamazsın düşüncesi doğru bir düşünce değil ama bir araya gelmek gerekiyor. Daha güçlü olmak için bir arada durmak lazım.

Bundan sonra Radar olarak neler yapacaksınız?

Kişisel cevabım, karşıdan gelen saldırılar ve boyutu ortadayken bizim eril düzenden sıyrılarak mücadele yürütmemiz gerekiyor. Karşıda polis var, okulda baltayla gezebilen AGD’liler var bizimse sadece bayrağımız… Nefes alabileceğimiz bir alan açmaya çalışıyoruz. Bütün bu saldırılara karşı sadece LGBTİ’ler olarak değil tüm homofobi ve transfobi karşıtları olarak nefes alabileceğimiz alanları çoğaltmak için bir arada ilerlemek gerekiyor.

İlgili haberler:

İstanbul Üniversitesi’nde LGBTİ afişlerine saldırı

Polisten trans erkeğe: “Devlet ne derse sen osun!”

Gökkuşağı bayrağına tahammülsüz polis öğrencilere saldırdı

İÜ’deki nefret saldırıları protesto edildi


Etiketler: insan hakları, eğitim
İstihdam