04/04/2015 | Yazar: Kaos GL

"Tribünlerde binlerce kişinin aynı anda slogan atması, kolektif olarak hareket etmesi Gezi’de sokağa da yansıdı."

‘Taraftarlar ister istemez polisle, sistemle karşılaşıyor’ Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı
Ankaralı anti-otoriterler, 1. Anti-Otoriter Buluşma’da heteroseksizm, ekoloji ve sporun otoriteyle ilişkisini tartışmak için bir araya geldi.
 
Anti-Otoriter Blok’un bugün Tayfa Kitapkafe’de düzenlediği buluşmada, “heteroseksizm ve otorite”, “kır, kent, ekoloji ve otorite” ve “otoriteye karşı tribünler” oturumları yer alıyor.
 
“Otoriteye karşı tribünler” oturumundan öne çıkan satırbaşları şöyle:
 
Adana Demirspor Ankara Ekspresi:
 
Tribünler, egemen siyasal söylemin yayılması için bir alan oluşturuyor. Bir takımın taraftarıysanız, karşı takımın taraftarlarından nefret etmeniz bekleniyor. Polis doğum yerine bakıp, baştan sana suç atfedebiliyor.
 
Biz futbolu daha sınıfsal, ezen ezilen arasındaki bir mücadelenin alanı olarak görüyoruz. Bir direniş fırsatı olarak yan yana gelmeyi önemsiyoruz.  
 
KaraKızıl:
 
Tribünler, taraftarlar hep terörist olarak görülüyor. 30-40 kişi gittiğimiz maçta bizi 150-200 kişilik polis grubu karşılıyor. Bunu da devletin taraftarları kontrol etme çabası olarak okuyabiliriz.
 
Taraftar grupları, tribünler uzun yıllardır polisle karşı karşıya. Gezi’de taraftar gruplarının bu kadar ön planda olmasının sebebi de buydu. Sokak pratiği gayet oturmuş durumda.
 
Tribünlerde binlerce kişinin aynı anda slogan atması, kolektif olarak hareket etmesi Gezi’de sokağa da yansıdı.
 
Örgütsüz bir toplumda, meşru bir şekilde gidebileceğiniz tek yer tribünler kaldı. İnsanlar tribünlerde örgütlenmeye başladı. İç Güvenlik Yasası’ndan çok farklı olmayan 6222 yasası tribünlere de yansıdı, ardından Passolig geldi.
 
Muhalif bir taraftarsanız eyleme gider gibi pankart hazırlarsınız.
 
Avrupa Futbol Taraftarları Birliği, Başar Yarımoğlu:
 
Taraftarlar ister istemez sistem karşıtı değil, ama ister istemez polisle, sistemler karşılaşıyor.
 
Avrupa çapında 3 milyona yakın üye, taraftarlara yönelik ırkçılık karşıtlığı gibi etkinlikler düzenliyor. Birlik, taraftarların taleplerini yönetime iletiyor. “Bu oyun bizim” kampanyası maçları taraftarların istedikleri saatlere göre düzenlenmesini talep ediyordu. İsveç gibi ülkelerde bu başarıya ulaştı. Maçın prime time’a konması ulaşımı zorlaştırıyor mesela.
 
“Bütün renkler güzel” kampanyasıyla mülteciler için para toplandı. İtalya’da anti-faşist taraftar grupları bir araya geldi.
 
“Avrupa’da taraftarların sıkıntısı mı var?” sorusuyla çok sık karşılaşıyoruz ama benzer sorunları onlar da yaşıyor. Mesela Güney Kıbrıs’ta geçen yıl taraftar şiddeti bahanesiyle bir yasa onaylandı. Yunanistan’ın yeni spor bakanı da e-bilet uygulamasına geçmeyi düşünüyor. 

Etiketler: yaşam, spor
İstihdam