13/05/2017 | Yazar: Yıldız Tar

Sherry Wolf ve Peter Drucker Uluslararası Homofobi Karşıtı Buluşma’da emek, cinsellik ve neoliberalizmi değerlendirdi.

‘Zulüm görenlerin mücadeleleri sistemi sarstı’ Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

Sherry Wolf ve Peter Drucker Uluslararası Homofobi Karşıtı Buluşma’da emek, cinsellik ve neoliberalizmi değerlendirdi.

Kaos GL’nin bu yıl 12.sini düzenlediği Uluslararası Homofobi Karşıtı Buluşma’nın ilk oturumu TümBelSen binasında yapıldı. “Emeğin Queer Politikası” temasıyla gerçekleştirilen buluşmanın ilk oturumunda KaosQueer+ “Emek” dosya konulu beşinci sayısının editörü Mutlucan Şahan’ın moderasyonuyla Sherry Wolf ve Peter Drucker konuştu.

“İşçi sınıfının mücadelesi özgürleştirici bir değer taşıyor”

Türkçeye de çevrilen “Cinsellik ve Sosyalizm” kitabının yazarı Sherry Wolf, sosyalizme en açık itirazlardan birinin işçi sınıfının çok dar ve maddi çıkarlarla tanımlanmış olması olduğunu hatırlatarak şunları kaydetti:

“Kapitalizmde işçilerin istismarı bir ekonomik altyapı yaratıyor ve bu ekonomik alt yapı seksizm ve homofobinin de altyapısı oluyor. İşçi sınıfının somut mücadelesini insanın özgürleşmesi için bir araya getiren Marksizm bu yönüyle özgürleştirici bir değer taşıyor.

“Sınıfın önde olduğunu, belirleyici olduğunu söylemek ırkçılık ve homofobi gibi toplumsal meseleleri ikinci konuma atmak olmamalıdır. Marksizm’de işçi sınıfı idealize edilmiş değildir. Proletarya tıpkı diğer sınıflar için olduğu gibi çok rahat bir şekilde manipüle edilebilir, kandırılabilir. Bu anlamda işçi sınıfı kendi sınıfı içindeki bölünmeyi aşabilmek için birlik sağlamalıdır. Kapitalizm işçi sınıfı ve burjuvaziyi sadece ikiye ayırmaz. İşçi sınıfını da böler.”

İşçi sınıfının bölünmüşlüğü

İşçi sınıfının homojen olmadığını da hatırlatan Wolf, “Kapitalizmin yarattığı farklılıklar ırk, toplumsal cinsiyet, milliyet üzerinden yapay ayrımlardır. Bütün bunlar esasında toplumsal kurgular. Bu ayrımlar ya kapitalizm ile kurulmuş ya da kapitalizmde başka anlamlar taşımıştır. Bütün bu yapay ayrımlar, zulüm sistemleri belki önceden de mevcut olan fikirlerdi ancak kapitalizmin gerçekleşmesi ile mümkün olabildi” ifadelerini kullandı.

Wolf, kapitalizmin kendi içinde değişerek yeni ayrımlar yarattığını da vurgulayarak sözlerine şöyle devam etti:

“Irkçılığın ortadan kalkması ve çok ırklı bir işçi sınıfının inşa edilmesi için çok çabalandı. Ancak bunun için öncelikle beyazların üstün olduğu varsayımının ortadan kalkması gerekiyordu. Elit, her dönemde yeni kontrol mekanizmaları inşa ediyor.”

“Zulüm görenlerin mücadeleleri sistemi sarstı”

Çekirdek aile kavramı ve kapitalizm açısından tarihsel anlamına dikkat çeken Wolf, “Fabrikaya işçi üretim merkezi olan geleneksel çekirdek aile artık bir gerçeklikten ziyade mit” şeklinde konuştu.

Wolf, “Zulüm görenlerin mücadeleleri birçok yerde sistemi sarstı ve kapitalizm reform yapmak zorunda kaldı” diyerek ırkçılık, cinsiyetçilik ve homofobinin bütün bunlara rağmen kendisini koruduğunu söyledi ve ekledi:

“Zulme karşı her türlü mücadele başarıya ulaşmak için sömürüye karşı mücadele etmek zorundadır. Kapitalizm ‘böl ve işgal et (yönet)’ taktiğini bırakmış gibi durmuyor. Geleneksel aile biçimleri sarsılmasına, zayıflamasına, ortadan kalkmasına rağmen nasıl oluyor da LGBTİ’lere saldırılar devam ediyor? Kapitalizm kesinlikle bir statükoya ve statüko temelinde baskılayacak dışarıdan bir gruba ihtiyaç duyar. Bir kesimin diğer kesimlere karşı ayrıcalığının olması işçi sınıfının birliği açısından sorun yaratıyor. Farklı işçi kesimleri diğer işçilerin zulüm görmesinden fayda sağlıyorsa, durum fena. Kapitalizm farklı işçi kesimlerini birbirine düşman etti ancak bu durum hiçbir grubun lehine olmadı.”

Wolf konuşmasının devamında dayanışmanın önemine değinerek, “Yöneten sınıfların sahip oldukları bizde hiçbir zaman olmayacak. Ancak bizim sahip olduğumuz şey hepsinin üstesinden gelebilecek bir şey: Dayanışma” dedi.

Neoliberalizm ve LGBTİ mücadelesi

Sosyalist, gey, yazar Peter Drucker ise “Queer Cinsellik(ler), Emek ve Ulus” başlıklı konuşmasında; Türkiye’deki LGBTİ hareketi ile dayanışmanın öneminden bahsetti. Son yıllarda Avrupa’da birçok ülkede LGBTİ hareketinin birçok kazanımı olduğunu, yasal hakların kazanıldığını hatırlatan Drucker şöyle konuştu:

“Bireyselleşmenin neoliberal düzende ilerlemesi ile birlikte eşcinsel erkekler kendilerini kolektif bir kimlikle tanımlamaktan uzaklaştı. 2008 yılına küresel finansal kriz baş gösterdiğinde neoliberalizm sarsıldı. İlk bir yıl ana akım medyada dahi kapitalizmin zafiyetlerine ilişkin yazılar yayınlandı.”

Neoliberalizmin 1970’lerde sermayenin kâr etme krizi ile ortaya çıktığını, kapitalizmden  bahsetmeden anlaşılması mümkün olmayan bir kavram olduğunu savunan Drucker, “Kapitalizme karşı yabancılaşma sayesinde queer özgürleşmesi sosyalist sol ile işbirliği açısından bir fırsat ortaya çıktı” dedi ve ekledi:

“Batıdaki ana akım gey ve lezbiyen hareketinin gündemi neoliberal ajanda ile örtüşüyordu. Talepler, neoliberalizm ile uyumluydu. Ancak 2008 ile birlikte daha radikal, farklı yaklaşımlar sergileyen lezbiyen ve gey hareketlerin haklı olduğu ortaya çıktı.

“Neoliberalizm işçi sınıfı içerisindeki ayrımları attırma konusunda çok başarılı oldu. Prekarya ile sözleşmeli çalışanlar arasında bir ayrımcılık yarattı. İşçi hareketi içerisindeki eşitsizlik büyüdü. Türkiye gibi gelişmekte olan piyasalarda ise, farklı kıtalardan işçilerin birbiri ile geçmişte olmadığı kadar rekabete sokulduğunu gördük. Batı Avrupa’da işçilere, ‘Eğer taviz vermezseniz fabrikayı Türkiye’ye taşırız. Oradaki işçiler bu koşulları kabul eder’ gibi cümleler kurulmaya başlandı. Bu, hem emek hareketi hem de buna dayalı siyasi hareketlerin neoliberal güçleri daha az zorlayabilmesine yol açtı.”

LGBTİ toplumunun karma bir topluluk olduğunu hatırlatan Drucker, “Hollandalıların artık homofobik olmadığı, Müslüman göçmenlerin homofobik olduğu iddiası çok yaygın ancak bunun doğru olmadığını biliyoruz. Aşırı sağ kendi göçmen karşıtı ırkçılığı için LGBTİ’leri araçsallaştırıyor” dedi.

Küresel sağ grupların saldırılarının LGBTİ’ler açısından yeni problemler yarattığını vurgulayan Drucker, “Bu bağlamda LGBTİ’ler ulus ve emek ile kurdukları ilişkiyi yeniden düşünmek zorunda” ifadelerini kullandı.

12. Uluslararası Homofobi Karşıtı Buluşma’nın tam programı için tıklayınız.

İlgili haber:

Homofobi Karşıtı Buluşma başladı: Bireyselleşmeye karşı yoldaşlık!


Etiketler: insan hakları, çalışma hayatı
İstihdam